Sevdiklerimiz için sevdiğimiz başka şeyleri feda edebiliriz. Bunu da en ufak bir tereddüt veya pişmanlık duymadan yapabiliriz. Ancak belki de bütün bu anlatılanlardan daha önemli bir şeyler vardır söylenmesi gereken.
İnsanlar sevdiklerini ayrı kaldıkları zamanlarda çok özlerler. Sanırım marifet değildir bu pek fazla. Yani çok şaşılacak bir eylem değildir bu, biraz da olması gereken gibi düşünülebilir. Tıpkı sevdiklerimiz için, sevdiğimiz başka şeylerden vazgeçme konusunda çok tereddüt yaşamamamız kadar normal bile sayılabilir hatta. Peki kaç kişi vardır acaba bunun ötesini yaşayan veya hisseden. Sahi, nedir bunun ötesi?
Beraberken de çok özlemek, yani özlemek için ayrı düşmeyi beklememek. İnsan, sevdiklerini ayrıyken özler, ama derinden kalbine yazdıklarını birlikteyken de çok özler… O yüzden özlemek zamansızdır, özlemek gelip geçmez… Özlemek eyleminin yanına bu bağlamda yazılabilecek en yerinde ifadeyi “hep” kelimesi bize anlatabilir. Sevdiğinin uğruna saçlarını feda etmek, belki de büyük fedakarlıktır ama biraz da sıradandır. Sevdiğini ondan ayrı düştüğün zamanlarda özlemenin tadı biraz tuzlu olabilir, hatta biraz da vahşidir belki ama bir o kadar da olağandır, beklenendir.
Sanıyorum asıl mesele, ondan ayrı düşmeden onu özlemek, saçlarını feda etmek için doğru zamanın gelmesini beklememek ve gözler görüp, kalp çarptıkça; o an, o saniye, yani henüz hayattayken, göz göze bakıyorken ve ayrılık zamanı gelmeden ona sımsıkı ve derin bir özlemle sarılmak meselesidir…
Instagram
X
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio