onedio
Görüş Bildir
article/comments
article/share
Haberler
Pelin'in Seyir Defteri: Oscar

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

category/test-white Test
category/gundem-white Gündem
category/magazin-white Magazin
category/video-white Video

etiket Pelin'in Seyir Defteri: Oscar

Pelin Çini
13.11.2024 - 10:36 Son Güncelleme: 13.11.2024 - 10:37

Bu sabah karşıma şöyle bir söz çıktı, hani Instagram’da üzerine bolca efekt eklenmiş özlü söz paylaşımları oluyor ya onlardan: “Tanrı size istediğiniz değil, ihtiyacınız olan köpeği verir/yollar” İngilizceydi ama tercümesi aşağı yukarı şöyle bir şey olsa gerek. 

Sabah insanı değilimdir, zorladığımda ve erken uyandığımda günüm daha iyi geçer, daha sakin ve verimli (bu kelimeyi de hiç sevmem) olurum ama yine de SABAH İNSANI değilim. Kabul etmiyorum yani durumu. Tıpkı bana “iyi geldiğini” bildiğim birçok başka şeyi kabul etmediğim gibi.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Konumuz aslında Oscar, yani bizim evin yeni elamanı, 1 yaşını yeni doldurmuş bir labrador kırması yakışıklı.

Konumuz aslında Oscar, yani bizim evin yeni elamanı, 1 yaşını yeni doldurmuş bir labrador kırması yakışıklı.

İnanın bana yakışıklı kelimesini öylesine söylemiyorum; köpeklerin Brad Pitt’i (x kuşağı olunca örnek de böyle oluyor) mübarek, öyle bir karizma. Ancak tabii birtakım defoları var.

İşte sözüm ona bu “defo”ların üzerine sabah da karşıma o sosyal medya aforizması çıkınca şöyle bir düşündüm. Hayatımıza giren köpekler, kediler, insanlar(sevgili/dost/düşman/akraba) ve belki de şehirler bize bir şeyler anlatmaya çalışıyor olabilirler mi?

Bunca kişisel gelişim kitabının yok sattığı, spiritüel olmayanın tabir caiz ise “dayak yediği” bir dönemde bu yukarıda sorduğum soru çoğunuza basit gelmiş olabilir. “Ohoo Pelin sen de anca mı anladın?” diyenler çoktur. Hem haklı hem de haksızsınız. Şöyle ki; anca anladım çünkü uzunca bir süre (yaklaşık 40 sene) anlamamak için elimden geleni yaptım ama zaten içten içe biliyordum.

Yazının başında da söylemiştim. Bana iyi gelen şeyleri kabul etmekte zorlanan biriyim. Hayatta karşıma çıkan işaretleri de işime gelmediği için görmemeyi tercih ettim hep ama eninde sonunda o galip geldi (hayat bu!) ve görmeyi seçtim. Dikkat ederseniz görmek diyorum; “kabul etmek” değil…

İşte Oscar da tam burada hikayemize giriyor. Çok hareketli ve bu hali ile etrafındakileri yoran, haddinden fazla sevecen olduğundan (biraz da yalnızlıktan çok korktuğundan) karşılaştığı diğer köpeklerin hemen üzerine atlayıp onları kaçıran bir köpek Oscar…

Ne zaman neye havlayacağı belli olmayan, ona sakin yaklaşılmasına alışık olmadığından yumuşak sesle söylenen komutları anlamayan ancak bağırıldığında yani sert bir şekilde uyarıldığında durabilen, itaat konusunda çokça sorunlu ama her kafası okşandığında dünyanın en sakin ve teslimiyetçi canlısına dönüşen bir köpek Oscar…

Oscar sevilmeyi tam olarak bilmiyor, Oscar sınırlarını belirlemeyi bilmediği gibi karşısındaki canlının sınırlarını da algılamıyor, Oscar sabırsız, her köpek biraz hiperaktiftir ama Oscar’ın dikkat dağınıklığı rahatsızlık boyutunda ve (en güzelini en sona sakladım) Oscar sürekli kaçmaya çalışıyor. Tasmasından sıyrılıp gitmeye. Peki nereye? İki adım, evet tamı tamına iki adım ileriye.

Oscar kaçıyor ama kaçtığı yer kaçtığı şeyin yanı başı. Uzaklaşamıyor, uzaklaşmak istemiyor sadece boynundaki tasma olmasın derdinde çünkü biliyor ki fiziksel olarak o tasma olmasa da zihnen zaten çoktan takılı…

Bu sabah Oscar’ı henüz kargalar kakalarını yememiş bendeniz de kahvemi içmemiş kısacası gün henüz başlamamışken çişe çıkardım.  Her sabah olduğu gibi dakikalarca söylendim, 10 dakikada evden çıkabilecekken benim huysuzluğumdan dolayı evden bir saatte çıkabildik. Asansörde Oscar ile (aslında kendimle tabii ki) didişirken de o Instagram postuna rastladım.  Haha! Aydınlanmanın insanı nerede bulacağı belli olmuyor sevgili okuyucu! Bundan sonrası için söz veremem, yine zorlanacağım, yine işleri yokuşa süreceğim, yine doğrusunu biliyor olmama rağmen tanıdık olan yanlışa meyledeceğim biliyorum ama olsun. Asansörde bir an “fark ettim” ya. İşte o anı geri alamam. Bu satırları okuyan, yazıyı buraya kadar sıkılmadan okumaya devam eden SEN; sen de geri alamazsın.

Dipnot: Bir süre burada PELİN’İN SEYİR DEFTERİ formatında günlük yazılar paylaşmayı düşünüyorum. Araya röportajlar da alırım elbet. Biraz “dertleşmek” hepimize iyi gelecek gibi…

Instagram

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
13
10
7
1
0
0
0
Yorumlar Aşağıda
Reklam