Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Orgeneral Akar'ın Yaveri Levent Türkkan'ın Savcılık Soruşturmasından Basına Yansıyan 7 Bilgi
Darbe girişiminin ardından tutuklanan Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın yaveri Piyade Yarbay Levent Türkkan, AA ve Hürriyet gazetesine yansıyan ifadesine göre suçlamaları kabul etti. Savcılık ifadesine göre Türkkan, bir gün önce öğrendiği darbe girişime katılmayı kabul etmiş.
Darbe girişimi sonrasında Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın yaveri Piyade Yarbay Levent Türkkan'ın ifadesinden detaylar bugün basına yansıdı.
Hürriyet gazetesinden Mesut Hasan Benli ve AA'nın verdiği bilgiye göre darbe girişiminin ardından tutuklanan Türkkan, ifadesinde suçlamaları kabul etti.
1. 'Darbe girişimini 14 Temmuz’da öğrendim'
Türkkan, darbe girişimini 14 Temmuz günü öğrenmiş.
“Ben darbe yapılacağını 14-07-2016 günü saat 10-11 sıralarında öğrendim. Genelkurmay Başkanı Danışmanı Kurmay Albay Orhan Yıkılkan bana darbe planladıklarını, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar, Genelkurmay Başkanı, Kuvvet Komutanları ve Orgenerallerin tek tek alınacağını, sessiz sedasız işin biteceğini, bu işin 15-07-2016’yı 16-07-2016’ya bağlayan gece saat 03:00’te yapılacağını söyledi.”
Türkkan’a darbe gecesi Genelkurmay Başkanı’nı etkisiz hale getirme görevi verilmiş
“Bana darbenin yapılacağı gün görevimin Hulusi Akar Paşa’yı etkisiz hale getirip işi kolaylaştırmak olduğunu söyledi. Yine söylediğine göre Hulusi Akar Paşa’yı etkisiz hale getirdikten sonra Özel Kuvvetler gelip alacaktı. Ben Orhan Yıkılkan’ın bana verdiği görevi sorgulamadan kabul ettim.”
2. 'Mehmet Dişli cemaatçidir'
AA'nın verdiği bilgiye göre Türkkan, 15 Temmuz günü öğleden sonra Albay Yıkılkan'ın kendisini aldığını, birlikte Tümgeneral Mehmet Dişli'nin odasına gittiklerini belirterek, şu ifadeleri kullandı:
'O da cemaatçidir. Mehmet Dişli Genelkurmay Proje Yönetim Daire Başkanıdır. Odada sadece üçümüz vardık. Girer girmez darbeye ilişkin mevzuyu konuşmaya başladık. Mehmet Dişli darbe teşebbüsü başladığında ilk önce Hulusi Akar Paşa'nın odasına tek başına gideceğini, onun kabul etmesi halinde darbe faaliyetinin başına geçirileceğini bize söyledi. Bunu söylerken bize 'Genelkurmay Başkanına, (Sen Kenan Evren olacak mısın, olmayacak mısın) diye soracağım' şeklinde beyanda bulundu. Genelkurmay Başkanına darbeyi tebliğ ederken, kendisini sevdiğimizi, saydığımızı, kabul etmesi halinde darbeninin başına geçireceklerini söyleyeceğini bize bildirdi. Elinde bir not kağıdı vardı. Oraya Genelkurmay Başkanına söyleyeceklerini tek tek yazmıştı. Söylediğine göre Hulusi Akar darbe faaliyetinin başına geçmeyi kabul ederse, Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Akın Öztürk olacaktı. Gece yarısı 03.00'te faaliyet başlayacağı için saat 02.30'da Genelkurmay Başkanının konutunda buluşacağımızı kararlaştırdık. Aramızdaki konuşmalara göre Hulusi Akar Paşa teklifi kabul etmezse ben ve ekibim etkisiz hale getirecektik. Bu konuda eski Özel Kalem Müdürü Ramazan Gözel ve yeni Özel Kalem Müdürü Yarbay Hakan Öcal'ın bana yardım edeceğini söylediler. Özel Kuvvetler'den gelen personel Hulusi Akar Paşa'yı alıp götürecekti.'
3. 'Hulusi Akar, yapılan teklifi kabul etmedi'
15-07-2016 Cuma günü saat 20-21 arasında Genelkurmay Başkanı makamındaydı. Doğal olarak ben de oradaydım. En son MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile görüştü. 1 saatten fazla görüştü. Bu görüşmede olağanüstü bir buluşma hissetmedim. Hakan Fidan makamından ayrıldıktan çok kısa süre sonra özel kuvvetlerden 20 civarında tam teçhizatlı asker karargâha girdi. Orhan Yıkılkan da Tümgeneral Mehmet Dişli de oradaydı. Tümgeneral Mehmet Dişli komutanın kapısını çalıp içeriye girdi. Dişli Paşa içeride 5 dakika civarında kaldı, aralarında ne konuştuklarını duymadık. Dışarı çıktığında, “ortada, girin” dedi. İçeriye ben, Yüzbaşı Serdar Tekin, Başçavuş Abdullah, Özel Kalem Müdürü Albay Ramazan Gözen, Orhan Yıkılkan birlikte girdik. Dişli Paşa da oradaydı. Hulusi Akar Paşa, Dişli Paşa ve bizlere hitaben “yanlış yapıyorsunuz bu böyle olmaz” dedi. Benim elimde tabanca vardı. Tabanca elimdeyken Hulusi Paşa’ya “Komutanım sizi koltuklara alalım” dedim. O da herkes içeri girince kendisi panik yaptı, bana su getirin dedi. Ben abdest alıp namaz kılacağım, üzerimi değiştireceğim dedi. Arka taraftaki odasına Serdar Yüzbaşı ve Abdullah Başçavuşla birlikte girdiler. Orada üzerini değiştirdi, namazını kıldı. Arada bir kendisi bizlere hitaben, “Yanlış yapıyorsunuz” diyordu. Özel Kuvvetler’den gelenler koluna girip alıp götürdüler. “
Hulusi Akar'ın teklifi kabul edip, kuvvet komutanları ve diğer orgeneralleri darbe faaliyetinin içine çekeceğinin düşünüldüğünü anlatan Türkkan, 'Hulusi Akar, kendisine yapılan teklifi kabul etmedi. O kabul etmeyince kuvvet komutanlarını da ikna edemediler. Bu durumdan hareketle bir noktada Hulusi Akar'ın kendisine yapılan teklifi kabul etmemekle darbe girişiminin başarısızlığının yolunu açtığını söyleyebiliriz.' ifadesini kullanmış.
4. Vatandaşlara ateş açıldığını gördüğünde yaptığından pişman olmuş
“Bombaların patladığını, sivil halkın zarar gördüğünü ilerleyen zamanlarda öğrendikçe ben de pişman olmaya başladım. Yapılanlar katliam gibiydi. Benim Allah rızası için çalıştığını düşündüğüm cemaatin girişimiyle bunlar yapılıyordu.'
5. Başarısız olduklarını 09:00’da anlamışlar
'Sabaha karşı saat 09:00 sıralarında karargâhtaki koridor darbeye iştirak edenlerle doldu, taştı. Herkes aralarında başarısız olduk, teslim oluyoruz diye konuşuyorlardı. Tuğgeneral Mehmet Partigöç olayı yönlendiriyordu. Teslim olmak için askeri savcı ve Merkez Komutanlığı'ndan personel istedi. Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı Paşa’yı cep telefonumdan aradım. Ona komutanım gelin makamı size teslim edeyim dedim. O da kabul etmedi. Sen de diğerleriyle birlikte teslim ol dedi. Samimi olarak pişmanım. Sadece darbeye iştirak etmekten değil, Fethullah Gülen Cemaati mensubu olmaktan dolayı da çok pişmanım.”
6. Necdet Özel'i sürekli dinlemiş
Genelkurmay'da emir subayı olduktan sonra cemaat yapılanması adına kendisine verilen örgütsel görevleri de yerine getirmeye başladığını anlatan Türkkan, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Genelkurmay Başkanı Necdet Özel paşayı dinleme cihazıyla sürekli dinliyordum. İki boğum parmak ucu kadar radyo diye tabir edilen dinleme cihazını her gün paşanın odasına herhangi bir yere koyup akşam da çıkarken alıyordum. Kendi hafızası vardı. 10-15 saat ses kaydı alabilecek kapasitesi vardı. Murat abiden önceki ismini hatırlamadığım Türk Telekom'da çalışan abi cihazı bana verdi. Cihazı evinde vermişti. Evi İncek'te Alacaatlı tarafındaydı. Gitsem evini bulabilirim. Bana dinleme cihazını verip paşanın sesini kaydetmem talimatını verdi. Bana 'Sadece bilgi amaçlı dinleyeceğiz, bir şey olmayacak' dedi. Ben de sorgulamadım, cihazı aldım.'
7. Ve Türkkan 1989’da Işıklar Askeri Lisesi Sınavı’na girerken soruların kendisine verildiğini söyledi...
Türkkan'ın ifadesindeki en çarpıcı kısımlardan biri de Türkiye gündeminde hep tartışılan bir meseleye ışık tutuyor...
Fakir bir ailenin çocuğu olduğunu, Cemaat’in abileriyle Ortaokul’da tanıştığını belirten Türkkan 1989’da Işıklar Askeri Lisesi Sınavı’na girerken soruların kendisine verildiğini söyledi. 1990’lı yıllardan bu yana sınavla okullardan gelen ve orduya alınan subayların yüzde 60-70’inin cemaatçi olduğunu söyleyen Türkkan’a göre, genelde cemaatçi olan Subaylar, Kurmay Subayları.
İfadesinden ilgili kısım ise şöyle:
'5 yaşından beri subay olmayı hayal ediyordum. Ailem de beni bu şekilde kanalize ediyordu. Benim bu idealim cemaatin ekmeğine tuz biber oldu. Benim subay olmak istememe çok memnun oldular. 1989 yılında Işıklar Askeri Lisesi'nin sınavlarına girdim. Sınavı kendi bilgilerimle kazanacağımdan emindim, cemaatteki abilerim de emindi. Fakat yine de bana sınav olmadan önceki gece yarısı getirip soruları verdiler. Soruları Serdar abi getirmişti. Elinde bilgisayar çıktısı şeklinde sorular vardı. Şıkların üzerine cevaplar işaretlenmişti. Zaten bildiğim şeylerdi. Okudum, ezberledim. Bursa merkezde bir cemaat evinde bana bu soruları verdiler. Soruları benden başkalarına da verdiklerini değerlendiriyorum. Ancak kime verdiklerini isim isim bilmiyorum.'
Anadolu Ajansı, Piyade Yarbay Levent Türkkan'ın son fotoğraflarını servis etti
AA'nın aktardığı bilgiye göre Türkkan'ın ifadesinin finali şöyle:
'Teslim olurken herhangi bir şekilde direnmedim. Samimi olarak pişmanım. Sadece darbeye iştirak etmekten değil, Fetullah Gülen cemaati mensubu olmaktan dolayı da çok pişmanım. Olayların içindeyim, bu yüzden sorumluluğum var, fakat ben vatan haini değilim. Polise, sivil vatandaşa kesinlikle silah sıkmam. Sıkmadım da. Darbe girişimisırasında sivil vatandaşa, polise silah sıkılmasını, bomba atılmasını, tank sürülmesini kesinlikle tasvip etmem mümkün değil. Anlattıklarım, söylediklerim samimidir. Tüm bildiklerimi anlattım. Özellikle emniyetteki sorgu sırasında bu şeyleri söylemeye ikna edilmediğimi belirtmek istiyorum. Ben emniyette beklerken kağıt kalem isteyip kendi ifademi yazdım. Bu şekilde ifade vermem yönünde bir telkinde bulunan olmadı. Bu anlamda yasal olarak mümkünse lehime etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istiyorum.'
Darbe girişiminin ardından tutuklanan Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın yaveri Piyade Yarbay Levent Türkkan'ın basına yansıyan savcılık ifadesinin tamamını aşağıdaki kaynaklardan okuyabilirsiniz.
Kaynaklar: