Ben kimseyi hedef alarak başlamadım bu işe Pelin. Her zaman söylüyorum, gazeteci yarı kamu görevlisidir. Halkın bilmesi gerektiği şeyleri onlar adına öğrenir, araştırır ve sunar. İnsanların haklarını savunur, haksızlıkları takip eder. Bak biz sabahın köründe kalkıyoruz, metrobüste ayakta tıkış tıkış işimize gidiyoruz, belki bir yemek molasında iki dakika nefes alıyoruz. Sabaha kadar koşuşturma içindeyiz. Neden? Ailemize çoluğumuza çocuğumuza güzel bir hayat verebilmek için. Verebiliyor muyuz? Hayır. Çocuğumun benden istediği bir şeyi alabiliyor muyum? Hayır. Sonra eve geliyorsun haydi aklımı dağıtayım diye sosyal medyaya giriyorsun. Bir güzellik merkezi sahibi elinde bir makine, dolarları havaya saçıyor, yok efendim saçına takıyor. Bir diğeri dersen yurt dışında aldığı evi tanıtıyor. Arabalar, altınlar, evler, uçaklar. E haliyle merak ediyor insan bu paranın kaynağı ne diye ve sonra da haklı olarak öfkeleniyor. Ben senelerdir çalışıyorum neden para kazanamıyorum diye.
- Amerika'daki evler dediğinde aklıma Eylül Öztürk geliyor. Sana 'kendini ispat' ettiğine yani onunla alakalı bir sorun olmadığına dair paylaşımlar yaptı. Ne oldu? Sana hangi belgeler geldi ve inandın mı?
Bir kez daha altını çizelim ben karar mercii değilim, yargı değilim, adaleti sağlamak da benim görevim değil. Ben belgeleyebildiğim şeylerin üzerine giden, onları araştıran biriyim. Aklıma yatmayan bir şey var ise de soru soruyorum. Şimdi, Eylül Öztürk'ü diğerlerinden ayıran tek şey bana yolladığı evraklar. Şöyle ki tüm bu fenomenler arasında bana ödediği KDV'ler ve Amerika'da edindiği evlerin tapuları dahil tüm dosyalarını tereddütsüz yollayan tek isim o oldu. Ben kendisini tanımıyorum, reklamlar çekmiş, organizasyonlar yapmış bunlardan da hep ücret almış tabii. Kanal D'de de program sunmuş sanırım. Para kazanmaya böyle başladığını, ardından elde ettiği popülerliği kullanarak da kurdukları kozmetik ve besin takviyesi markasının iyi sattığını söyledi. Evleri de bu şekilde kazandığı para ile edinmiş. Bir ara 24 deniliyordu ama 10 evi var.
- Sana inandırıcı geldi mi? Matematiksel olarak ikna oldun mu? Çünkü onu aklamaya çalıştığına dair yorumlar da gördüm...
Ben kimseyi aklamam, kayırmam bunu futbol dosyasında da söyledim. Burada da henüz araştırmalarım bitmedi. Hala sorularım ve şüphelerim var. Ama Amerika'da sistem çok farklı. En azından çok daha şeffaf. Orada ev alım satımlarını buradaki gibi sadece emlakçı üzerinden yapmıyorsun. Garantör diye adlandırılan sırf bu işlere bakan avukatlık firmaları var. Alım satım işlerindeki para akışı ve kontrolü de onların denetiminde oluyor ve herkes kurumların web sitelerinden bu bilgilere ulaşabiliyor, takip edebiliyor.
- Eylül hanımın tapularının bazılarında hep aynı adres olması da konuşuldu ama benim de araştırdığım kadarıyla bu yine Amerika'daki emlak edinme süreci ile alakalı. Sen ne kadarını çözebildin?
Evet, bahsettiğim sisteme göre sen yatırımlık evler alıyorsan, yani alıp kiraya veriyorsan mesela ve de o sırada Amerika'da da ikamet etmiyorsan evlerinle emlakçın ilgileniyor. Aidatlarıyla, herhangi bir tamirat durumunda vs. Eylül hanım da bu süreçte aynı kişi ile çalışmış. O sebeple de adres aynı. Mailing yani posta adresi olarak belirtilmiş ve aslında emlakçı hanımın evinin adresi. Amerika'da yaşayan bir arkadaşıma gösterdim bunları o da aynı şekilde anlattı. Bir de orada sistem dediğim gibi çok şeffaf. Evi buluyorsun, hangi senede kaç paraya alınmış, öncesinde kime aitmiş, aidatı ne kadarmış ya da ne kadara kiralanmış hepsini takip edebiliyorsun. Ben de araştırmamı bu yönde devam ettiriyorum.
- Dün Tuzlaspor ile alakalı en çok kulaklarını çınlattığımız isim Selin Ciğerci. O “Kendimi Taksim'de asarım” diyor. Selin hanım ile ilgili durum ne?
Bana ulaştı. Yetkilisi de tüm evrakları gönderdi. Ancak inceliyorum ve takıldığım yerlerde de işin uzmanlarına soruyorum. Çünkü benim için hala şaibeli hele de Gökhan Çıra bağlantısı düşünülürse. Şimdi Selin Hanım işe 40 bin TL sermaye ile başladığını söylüyor ve nasıl bir kazanç sağlıyor ki birkaç sene içerisinde 50 milyon vergi verecek hale geliyor. Yani 287 milyon TL kazanmış oluyor. Bu arada da Miami'de 1 milyon küsur dolara bir ev alıyor. Bana Beykoz'da evim vardı onu sattım, lüks arabalarım vardı onları sattım ve Amerika'daki evi yüzde 30 peşin gerisi morgage ile aldım dedi. Ben doğru soruları sorduğumu düşünüyorum. Bundan sonrası yargının işi. O bakmalı bu matematik doğru mu değil mi? Onlar da kendisine soracaklardır.