Elbet hata yaparız ama yapmamak için ne kadar direnirsek o kadar güçlüyüz sanmışız. Bazılarımız risksiz yaşamlarında minimum hata payına denk gelmiş, bazılarımız ateşin içine doğmuş da incecik bir halatla alevler içindeki bir kamyonu yokuş aşağı tutar gibi bir yaşam sürmüş. Yorulmuş, bırakmış ipin ucunu. O kamyon onun evini barkını yıkmış, hatalı olan o olmuş mesela. Hiç mi denk gelmediniz böyle yaşamlara? O zaman siz minimum hata payına sahipsiniz, bravo. Ama komşusu açken tok yatan misali, derdi çok olanın derdinden sorumluluk çıkarmadıysanız sizin de belki biraz kendi içinizde düşünmeniz gerekir.
Çok zamandır hatalarım üzerine düşünüyorum. Bembeyaz bir kağıt parçasının tüm köşe ve kenarlarında cambaz gibi yürüyerek yaşadım. Gün geldi tam ortasında trambolinde zıplar gibi havalandım ama kenarlara daha çok itildim. Bir gün kenardan da düşüverdim. Kapkaranlık bir yere. Gözümü açtım, siyah. Çok siyah. Kör olduğumu sandım, korktum, yalvardım, beni kurtarın diye, kocaman spotlara sahip diğerleri, birkaç ateş böceği yolladı bana. Yolumu göremedim, onlardan istememeye karar verdim.
Yaradan’dan nurunu istedim, gece gündüz istedim, nefesim kesilene kadar. Yürü dedi bana, karanlıkta yürümeyi göze alamazsan tekrar beyaz sayfana ulaşamazsın.
Karanlık bulaştı üstüme. Pis bir koku sardı etrafımı. Olmadığın kişi ol dedi. Olmazsan eski sen de kalmayacak ve şunu bil ki eski sen de o kadar da beyaz değildi.
Hatalar demiştik değil mi? O bembeyaz yaşamında hiç hatası olmadığını aslında dokundurmadığı ve yaşattığı yılanla yaşadığını sanan insanlardandım. Kibir öyle sarmış ki zihnimi ve kalbimi, sandım ki güler yüzüm bile sadaka zaten, ben ona odaklansam yeter. Risk almadan yaşayanlara özenmişim, sıcak sudan soğuk suya geçmeyen ellerim varmış ruhumda fark etmemişim. Ne zaman ki hata yapmışım. Başkaları için küçük belki, benim için kocaman, belki de Yaradan için zerre kadar ama yapmışım işte, beyaz kağıdıma döndüğümde üzerimdeki siyahlar sürünmüş etrafa. Kendine has bir desen oluşmuş. Yenilenen bana ait.
Sonra fark etmişim ki, o siyah çizgiler kontrollü yangınımmış benim. Sayfam ellerimden kayıp gitmesin diye yapmışım onları. Öyle de güzel çizgiler çekmişim ki, oluşabilecek tüm büyük yangınları önlesin. Tıpkı orman yangınlarında olduğu gibi açtığım karşı ateşim beni korumuş. Yaşatmak ve yeşermek için önce yakmak gerekirmiş. Bunu bilince rahatladım.
Tövbe dediğimiz şeyin neden var olduğunu anladığımda, kibir dediğimiz olgunun içimden silindiğine şahit oldum. Bunun için asla sahip olmadığım Ferrrarimi satmama da gerek kalmadı. Bilmem anlatabiliyor muyum? Kendi toprağında kendi yaşam kağıdına odaklan dostum, elbet yolunu bulacaksın. Sana karanlıkların içinden çıkan biri olarak yazıyorum, sadece beyaz ve siyah yok bu hayatta, grileri de sev ve kabul et.
Instagram
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio
Yorum Yazın
Hiç hata yapmamış insan, yeni bir şey denememiştir. Albert Einstein
Hatalarımızla barışmanın ilk kuralı hata yaptığımızı kabul etmek. İnkar etmek sadece kendimizi affetmemizi öteliyor. İnsan en çok kendini kayırıyor, affetmek... Devamını Gör
"Tekrarı yoksa yaşadıklarımızın, hata mı yaptığımız hatalar...'' der Cezmi ersöz bir yazısında. Bazen yaptığımız hatalar için geri dönüp baktığımızda teşekkü... Devamını Gör