Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Joker'ın Zihnine Giriyoruz: Ünlü Psikologların Kuramlarına Göre Joker’ın Kişilik Değerlendirmesi
Joker, artık herkesin bildiği gibi, DC Comics Çizgi Romanları tarafından yayımlanan Batman serisinden kurgu bir karakter. Çizgi romanlarda, filmlerde ve televizyon programlarında Batman’e karşı savaşan kötü adamların en bilineni. Joker'ı ruh hastası ve bir hayli zeki olmasıyla biliyoruz. Diğer öne çıkan özellikleri hastalıklı mizacı ve çılgın kahkahası. Mor bir takım giyer, palyaço makyajı vardır ve bu sebeple adı Soytarı, yani Joker'dır.
Karakterlerinden birisi olduğu çizgi romanlarda, Batman’le ilgili çeşitli televizyon programlarında ve karakterin betimlendiği filmlerde portrelenen çok sayıda Joker tasviri vardır. En sonuncusu da malumunuz, bu karakterin nasıl çıkabileceği üzerine çekilen, Joaquin Phoenix’in başrolünde olduğu son günlerin popüler filmi Joker.
Bu içerikte 2008’de vizyona giren Kara Şövalye filmindeki o çılgın gülümsemeye sahip Joker’dan bahsedeceğiz.
Ortaya çıkışı sonrası karakterinin oturmuş haliyle karşımızda olan, Heath Ledger’ın canlandırdığı ve milyonların sevdiği Joker'ın farklı bakış açılarıyla kişilik değerlendirmesine bakacağız.
Neo-analitik/Ego Bakış Açısı
Neo-analitik yaklaşım, kişinin kendisini nasıl gördüğüyle ilgilenir. Bu yaklaşıma en büyük katkıyı Carl Jung ve Alfred Adler yapmıştır. Bu ünlü düşünürlerin çıkardığı teorilere baktığımızda, Joker’ın kişiliğini analiz etmek için kullanıma ne kadar uygun olduğunu görüyoruz. Carl Jung, Neo-Analitik yaklaşıma bir tanesi arketip teorisi olan teoriyle katkıda bulunmuştur. Arketipler, herkese uygulanabilen ve sonsuza dek var olan duygusal sembollerdir. Bu arketiplerin varlığı bireylerin belirli şekillerde davranmasına neden olur.
Heath Ledger’ın Joker’ına baktığımızda, Jung’ın arketiplerinden bazılarının bariz göründüğünü fark ederiz.
Bu arketipler gölge arketiplerdir. Joker kötü bir dâhidir ve film boyunca pek çok şiddet eylemi gerçekleştirir. Kendisini “kaosun temsilcisi” olarak tanımlar ve sadece eğlence için Gotham şehrinde hasara yol açar. Bu gölge arketipine tam uymaktadır. Gölge arketipi zalimliğin ve kötünün insan olarak vücut bulmuş halidir. Joker kimsenin iyi olup olmamasını umursamayan gerçekten kötü birisidir.
Alfred Adler’in önerdiği kavramlardan birisi üstünlük sağlama çabasıdır.
Üstünlük sağlama çabası kavramı, bireyin bir şeye ulaşamama ya da üstünlük sağlayamamasına ve algıladığı çaresizliğe karşı gösterdiği ani tepkidir. Joker bütün film boyunca bu kavramı sergiler. Filmin sonlarına doğru sivilleri, suçluların bulunduğu gemiyi patlatmaya ve suçluları da tam tersine ikna etmeye çalıştığı sahne bunun çok güzel bir örneğidir. Batman, Joker’ın saklandığı üst kata çıktığında Joker planının işe yaramayacağını biliyordu. Planın işe yaramamasına verdiği tepki ise Batman’a saldırmaktı ve Batman’a levye ile saldırdı.
Joker’ın planının suya düşmesi ve üstünlük sağlama çabası, ona Batman’a saldırmaktan başka bir çözüm yolu bırakmamaktadır.
Adler ayrıca düşüncelerini Yunan inancındaki kişiliğin altında yatan yaratılıştan gelen mizahla ilişkilendirir. Joker fazlasıyla kolerik kişilik tipine uymaktadır Antik Yunan dönemi hekimleri vücuttaki safra sıvısının fazla olmasının asabi bir mizacı belirttiğine inanırlardı: Birisi bu mizaca sahipse, sosyal açıdan zayıf ilişkilere sahiptir ve hayatlarına yapılan ani müdahalelere karşı sinirlenebilir.
Joker toplumun kurallarından nefret eder ve bu kuralları yıkmak için elinden geleni yapar.
Özellikle toplumdaki para her şeydir düşüncesine karşıdır. Gotham’daki çeteyle anlaşma yaptığında Joker anlaşmanın karşılığında yüklü miktarda para alır. Ancak, parayı saklamayı hiçbir zaman planlamamıştır. Çetenin üyeleriyle tanışırken, bir miktar parayı “her şey yanar” düşüncesiyle ateşe verir. Joker sürekli kendisine “kaçık” denildiğini için toplumu yıkmayı amaçlar.
Psikanalitik Yaklaşım
Psikanalitik yaklaşımın babası Sigmund Freud’a göre bu yaklaşım, bireyin bilinçaltı dünyasıyla yakından ilgilidir. Freud’un en ünlü kavramlarından bazıları id, ego ve süper egodur. Freud id’in, egonun ve süper egonun zihnin yapısını oluşturduğunu söyler. İd içgüdüler ve dürtüler olarak da bilinen zihnin temel fiziksel enerji ve motivasyonu içerir. Ego ise zihnin gerçekçi tarafıdır. İd ve süper egoyu dengeler ve gerçeklik ilkesiyle çalışır. Super ego ise toplumun kurallarını zihnimizde özümseyen ve sosyal açıdan kabul edilebilir hedeflerimizi gerçekleştirmek için amaç doğrultusunda hareket etmemizi sağlayan bölümdür
Joker’ın zihninin id bölümü daha baskın gelmektedir.
Joker suç işleyerek ve şiddet eylemleri gerçekleştirerek tatmine ulaşır. Zihnin id bölümü her ne pahasına olursa olsun tatmin arar. Joker’ın süper egosu Joker’a suç işlememesini, banka soymamasını söyler çünkü bu toplumun kişiden beklentisine terstir. Ancak, Joker Gotham’da yine de terör estirir ve şehrin kaosa kapılmasına neden olur. Super ego insanı toplumun kurallarına uyması için baskılar. Joker ise bu nosyonu tamamen reddeder. Batman’le olan sorgulanmasında Batman’e hayatı yaşamanın tek yolunun kural tanımamak olduğunu söyler.
Freud’un diğer kavramı ise psikoseksüel gelişim kuramıdır. Bu kuramda 5 evre vardır: oral, anal, fallik, gizil ve genital. Bu evreler insanın hayatının belli evrelerinde gelişir ve kişinin bir evrede takılıp kalması mümkündür. Joker’a baktığımızda oral evrede takılıp kalmış olabileceğini görürüz. Film boyunca Joker dudaklarını yalayıp durmaktadır. Birey oral evrede takılmışsa bir şeyleri ısırmaktan, çiğnemekten ve sigara içmekten zevk alır. Bu olgu özellikle Joker ve Batman arasında geçen sorgulama sahnesinde bariz bir şekilde ortadadır. Joker sahne boyunca çok gergindir ve sonuç olarak sürekli dudaklarını yalamaktadır ve belki de bundan zevk almaktadır.
Freud ayrıca egonun savunma mekanizmaları denilen şeyleri kullanarak “kendini korumak için gerçeklikten soyutladığını’’ öne sürer.
Joker bu savunma mekanizmalarından birisini Harvey’i yandıktan sonra hastanedeki ziyaretinde kullanır. Kullandığı savunma mekanizması rasyonelleştirmedir. Harvey, Joker’ı kız arkadaşı Rachel’ın ölümüyle suçladığında, Joker ona neden bunu yaptığına dair mantıklı açıklamalar getirmeye çalışır. Dent’e insanlara hayatlarının gidişatını kontrol etmeye çalışırken ne kadar zavallı olduklarını göstermek için insanlara neler yaptığını anlatır. Joker planlama yapmadığını veya şemalar çizmediğini iddia eder ama Harvey Dent’e anlattığı her şey planlarının bir parçasıdır. Joker’ın Gotham’daki herkese aslında herkesin Dent gibi olduğunu göstermek için Dent’i kendi seviyesine çekmeye çalışır. Dent’e gerçekleştirdiği eylemlerin gerçek nedenleri yerine, eylemlerinin arkasında yatan gerçek amaçları gizlemek için davranışlarını mantıklı kılmaya çalışır.
Sonuç olarak, Kara Şövalye’nin Joker’ı büyüleyici ve çok karmaşık bir karakter.
Hayata dair aşırı görüşleri var ve kaostan zevk alıyor. Biz izleyiciler de uçlarda dolaşan bu karakteri izlemeyi sevdik. Heath Ledger’ın bu filmdeki Joker performansını herkesin neden bu kadar takdir ettiğini anlamak zor değil, bu filmde betimlenen Joker fazlasıyla rahatsız edici ve karmaşık. Joker hayatta kalmanın tek yolunun kural tanımamak olduğunu düşünen kötü bir dâhi olarak betimleniyor ve diğer Joker’lara hiç benzemiyor. Bu yüzden de pek çok kişi tarafından çok seviliyor ve hala çoğu kişinin favori Joker'ı.
Ethan Hiscock’un yazısından derlenmiştir.
Yorum Yazın
İnsan anlaşılmayandan korkar. Kimisi de merak eder keşfetmek ister ama.. Joker, hiç keşfedilemeyen ve hiç tam olarak anlaşılmayan ve gerçek bir bilinmeyen ol... Devamını Gör
boş yapma hacıkadın sikmiyim ağzını