Hadi şimdi biz de geleneksel medya ve sosyal medya arasında bir analoji kuralım. Bu ikilinin neden eşit sorumlulukta davranması gerektiğini daha iyi anlayalım.
Nedir?
Bu harika soruyu sorduğumuzda:
Sosyal Medya: Sosyal medya: 4/5/2007 tarihli ve 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun kapsamında sosyal etkileşim amacıyla kullanıcıların internet ortamında metin, görüntü ve ses gibi içerikleri oluşturmalarına, görüntülemelerine veya paylaşmalarına imkân sağlayan gerçek veya tüzel kişileri ifade ediyor. [1]
Geleneksel Medya: Gazeteler, dergiler, televizyon kanalları, radyo istasyonları ve basılı yayınlar gibi kitle iletişim araçlarını ifade eder. Geleneksel medya, haber, bilgi ve eğlence içeriği sağlamak amacıyla profesyonel gazeteciler, editörler ve medya kuruluşları tarafından üretilir ve dağıtılır. Biz bu yazıda geleneksel medyanın prensiplerini gazetecilik üzerinden ele alacağız.
İnternet Haberciliği: Geleneksel medya yeni medyaya geçişin ilk platformları olan internet haberciliği yapan web siteleri eskiden alternatif kaynakken şu anda artık asıl bilgi kaynağı olmuş durumda. Sosyal medyanın bir tık öncesinde hayatımıza giren internet haberciliği hatta yayıncılığı, temel hizmet alanı olan enformasyon akışının yeni olsa da en güçlü mecrası artık.
Gazeteci: Gazete, her çeşit haber ve yazınsal türü, ilan ve reklamı topluma ulaştıran, genelde günlük olarak yayınlanan bir kitle iletişim aracı. 2000 ve sonrası doğumlular için idrak edilmesi güç olacaksa da gerçek şudur ki gazete -eskiden tabii ki-, halkı doğrudan etkiler, kamuoyu oluşturur ve aynı zamanda kamuoyunu yönlendirir. Bu gazete tanımından, gazetecinin önemini ve tanımını kolaylıkla çıkarabiliriz.
Sosyal medya etkileyicisi (SME): Sosyal medya platformlarında geniş bir takipçi kitlesine sahip olan ve içerikleriyle bu kitlenin davranışlarını, tercihlerini ve düşüncelerini etkileyen kişi. SME’leri, genellikle belirli bir alanda (moda, güzellik, teknoloji, seyahat, sağlık, fitness, yemek, vb.) içerik üretirler. Yani aslında konumlanmışlardır. Ürettikleri içerikler, takipçileri tarafından güvenilir ve değerli bulunur. Ürettikleri içerikler
Sosyal Medya Etkileyicileri Tarafından Yapılan Ticari Reklam ve Haksız Ticari Uygulamalar Hakkında Kılavuza göre ise SME, sosyal medya hesabı üzerinden kendisine veya reklam verene ait bir mal veya hizmetin satışını ya da kiralanmasını sağlamak, hedef kitleyi oluşturanları bilgilendirmek veya ikna etmek amacıyla pazarlama iletişiminde bulunan kişi olarak tanımlanmış ve SME’lere ticari bir kimlik atfedilmiş.
Tam da burası tüketiciyi korumaya yönelik kurulan bakış açısının kaynağı gibi duruyor.
SME’lerin önemini daha iyi kavrayabilmek için onlara şöyle bir kuşbakışı bakalım:
- Yüksek ya da dramatik önemde takipçi kitlesine sahipler.
- SME olmak artık henüz resmi olarak kabul edilmese de aslında bir meslek, bir iş kolu. Dolayısıyla onların ürün ve hizmetleri de ürettikleri içerikler, yazdıkları yazılar ve yaptıkları paylaşımlar.
- Takipçileri onlara güveniyor. Görüş, görünüş, yaşam tarzları ve önerileri işlerinin en önemli parçaları ve bunlar takipçileri için muteber.
- SME’ler sosyal medya platformlarından doğrudan gelir sağlamadıkları yani Instagram, Tik tok, X vb. onlara herhangi bir ödeme yapmadığı için gelirlerini markalarla iş birlikleri yaparak ürün ve hizmet tanıtımları gerçekleştirerek sağlarlar.
Öte yandan bir gazeteci, çalıştığı kurumun çatısı altında, maaş ve çeşitli haklara sahip olmak gibi resmi kazançlarla mesleğini yapar. Eskiden çok konuşulan “onurlu gazetecilik” kavramı sebebiyle de kişi ve kuruluşlarla kişisel ilişkiler kurmaktan imtina eder ve kişisel çıkarları için gazetecilik yapmaz. Bu açıdan toplum nezdinde gazetecinin güvenilirliği dramatik önem taşır. Biz gazete için “haber/içerik” ile “reklam” kati surette ayrılır. Bu bir gazetecilik sorumluluğudur. Bunun da arkasında aslında aynı şekilde tüketiciyi koruma prensibi yatar. Yani toplum, gerçek ile reklamı kesin bir biçimde ayırt edebilmelidir. Gazetecinin, gazetenin yani yayıncının sorumluluğu budur. Sosyal medya da aslında her birimizi birer yayıncı yapmış durumda. Böyle düşününce insanın sırtını dikleştiresi kendine bir çekidüzen veresi geliyor. Nitekim öyle de olmalı.