En doğru zaman budur. Sorduğu soruları geçiştirmemek, ses tonumuzu değiştirmeden, ekstra mimikler yapmadan, yüz ifademizi sade ve her zamanki gibi tutarak, son derece normal bir şeyden söz ettiğimizi ve dilediği yerde yeniden dahil olabileceğini hissettirerek konuşmak gerekir. Ebeveyn, cevabını bilmediği soruların yanıtlarını ‘bunun cevabını bilmiyorum ama en kısa zamanda öğrenecek ve seninle paylaşacağım.’ demek en doğrusudur. Ve bunu ciddiye almak önemlidir.
Bazı çocuklar, cinsel soruları hiç sormazlar ve anne babalar bunun iyi bir şey olduğunu, çocuklarını ahlaklı yetiştirmelerinin bir sonucu olduğunu düşünürler. Oysa sebep, ilgi azlığı, ebeveyni kendine uzak bulmak ve özel olduğu sanılan bir konuyu paylaşacak kadar güven duymamak ya da zaten başka kaynaklardan doğruluğundan asla emin olamayacağımız bilgiler ediniyor olmak olabilir.
Bugün cinsel suçların önemli bir kısmının nedeninin cinsel eğitim eksikliği olduğu düşünülürse, şüphesiz ki yanlış bilgi, eksik bilgiden daha tehlikelidir.
Toplum olarak bazı konularda ortamız yok. Sorulan soruları geçiştirmede ustalaşmışken hiç sorulmayan şeyleri çocukların yanında konuşmak gibi bir rahatlığımız da mevcut. Örneğin kadınlar dinlemediği zannedilen çocukların yanında ilk gece korkularını, kürtajlarını, doğumda çektiği acıyı çok sık
konuşur ve bunları çocukların bilinçaltına, ileride tatsız biçimde su yüzüne çıkmak üzere gömerler.
Anne babalar, mahremiyetten uzaklaştıkça uygar olabildiklerini düşünürlerse yanılırlar. Uygarlık, mahremiyetin doğru anlatılmasıdır.
Eğitimciler, çocuğun cinsel gelişiminin okuldan uzak tutulması gerektiğini düşünebilirler ama çocuğun cinsel kimliği çocuktan ayrı bir şey değildir ve
onun ruhunda okula gelir.
Cinsel eğitimde iyi bir noktaya gelmemiz gelecek nesillerde cinsel suçların azaltılmasına ne denli katkı sağlar, bunu hiç düşündünüz mü? Kesinlikle
düşünmeye ve didinmeye değer.
Instagram
Twitter
Web
Yorum Yazın