Dünya Su Günü ve Dünyayı Bekleyen Tehlikeler
22 Mart 2023 Dünya Su Günü, küresel ısınma ve iklim değişikliğinin de etkisi ile her geçen yıl ısısı daha da artan dünyamızda yaşamın devam etmesi için kuraklıkla mücadele ve su kıtlığının yaratacağı korkutucu sonuçları ötelemek için gerekli farkındalık oluşması için yeterince önemsenerek kutlandı mı? Tartışılır.
Avrupa’da hâkim olan seçim atmosferi ve süre gelen savaşların medyada aldığı yer, susuz kalıp bu sefer su savaşları ile sadece medyadan değil muhtemelen savaşın içinden takip edeceğimiz gelecek günleri yaşamamak için edinmemiz gereken bilinçten çok daha öncelikli görünüyor.
Susuzluk sonucunda yaşayacağımız kuraklık sadece tek bir bölgeyi değil zincirleme olarak tüm dünyayı etkileyecek.
Pangea’den günümüze
Pangea, yaklaşık 335 milyon yıl önce bir araya gelen ve yaklaşık 200 milyon yıl önce ayrılmaya başlayan son süper kıta olarak bilinmektedir. Bugün bir süper kıta halinde bulunmayan kara parçalarımız yine de birbirine bağlı tek bir atmosferi ve okyanusları paylaşmaktadır. Küresel anlamda varoluş mücadelemizin temelini oluşturan iklim değişikliği ve su kaynaklarının korunması siyaset üstü bir nitelik taşımaktadır. Geldiğimiz noktada da uluslararası iş birliği kaçınılmaz olarak görülmektedir.
Sera gazlarının bir sonucu olarak, ortalama küresel sıcaklık bugün 150 yıl öncesine göre 1°C'den fazla daha yüksek. Okyanusumuz daha sıcak ve daha asitli, deniz seviyeleri yükseldi ve buzullar eriyor. Dünyada iklim değişikliği beklenenden daha hızlı gerçekleşiyor. Emisyonları azaltmak ve gelecek nesillerin gezegenimizde hem hayatta kalmasını hem de gelişmesini sağlamak için şimdi acil bir eyleme ihtiyacımız var.
Erişilebilir, içilebilir su insan sağlığı, istikrarlı insan toplulukları ve sürdürülebilir ekosistemler için kritik öneme sahip. Su kıtlığının yaşanması ayrıca siyasi ve sosyal huzursuzluğa yol açma potansiyelini de beraberinde getiriyor.
Son verilere göre 780 milyondan fazla insan – dünya nüfusunun yaklaşık %11'i – temiz ve güvenli suya erişememekte, dünyadaki hastane yataklarının yaklaşık yarısının suyla ilgili bir hastalıktan mustarip insanlarla dolu olduğu tahmin ediliyor.
Su kaynaklarının stres altında olması, temiz su kaynağına ulaşmak için talebi arttırırken, iklim değişikliği de su döngüsündeki değişkenliği artırarak daha fazla sayıda aşırı hava olayını tetikliyor. Bu durum da yine hem su mevcudiyetinin öngörülebilirliğini azaltıyor hem de su kalitesini etkiliyor. Bu kısır döngü dünya çapında sürdürülebilir kalkınmayı, biyolojik çeşitliliği, temiz suya ulaşımı ve sağlık hizmetleri kapsamında insan hakkından yararlanmayı da tehdit ediyor.
Yorum Yazın