Dikkat Etmediğiniz Takdirde İlişkinizin Zarar Görüp Sona Ermesine Sebep Olabilecek 10 Şey
Herkesin hayatında 'ahh keşke şunu yapmasaydım' diye anlattığı, hüzün yüklü bir aşk hikayesi vardır. Çünkü çoğu insan elinde olanın kıymeti ancak kaybettiği zaman anlar. Aslında çoğu ayrılığın altında yatan sebepler üç aşağı beş yukarı aynıdır. Örneğin, empati noksanlığı ya da bir tarafın kendine, haddinden fazla odaklanması vb. onlarcası....
Aşağıdaki maddeleri de bir tür uyarı olarak düşünebilirsiniz. Şayet farkında olmadan bunları yapıyorsanız, kendinize ivedilikle çeki-düzen vermenizde fayda var demektir. Okuyunca uygulanmalarının hiç de zor olmadığını göreceksiniz. Gerisi sizlere kalmış..
1. Çabalarını Görmezden Gelmeyin
2. Tuzluk Muamelesi Yapmayın
Eğitiminize veya genel kültürünüze çok güveniyor olabilirsiniz. Ama bu durum, kendinizi bir başkasından üstün görmenize yol açıyorsa, aynaya bakıp bir öz eleştiri yapmanızın vakti gelmiş demektir. Çünkü yaptığınızın adı hadsizliktir.
Evde ya da dışarıda, yalnız başınıza veya ortak arkadaşlarınızla vakit geçirirken, herkesin eşit konuşma hakkına sahip olduğunu unutmayın.
Birlikte olduğunuz kişi, üzerinde konuşulan konu hakkında yeterli derecede bilgi sahibi olmayabilir. Ancak bu despot tavrınızı devam ettirirseniz, sizi gelecekte boş bir evin ve uzun sessiz geçecek saatlerin/günlerin/ayların/ yılların beklediğinin garantisini şimdiden verebiliriz.
Kimin ne zaman ve ne konuşacağını tayin etmek sizin işiniz değil. Daha önce de söylediğimiz gibi haddiniz de değil.
3. Yanında Bir Başkasına Olan Hayranlığınızı Sık Sık Dile Getirmeyin
Bazen ilişkiler monotonlaşır, öyle anlar gelir ki, her şey birbirine benzer görünür. Böyle zamanlarda bir çıkış yolu arasınız. Neredeyse herkes arar. Burada bir sorun yok. Ancak bunun yolu size değer veren birini ulu orta rencide etmekten geçmez!
Kitabın kapağına bakıp karar vermek kolaydır. Özellikle de kafatasınızda beyin yerine balya balya saman taşıyorsanız. Öncelikle, 'kimi niye takdir ya da methediyorum' diye oturup bir düşünün. Bir davranışı yüzünden mi? Yoksa sadece güzelliği/yakışıklılığı mı sizi etkiliyor? Dürüst olun!
Birlikte bir gün geçirmediğiniz, huyunu-suyunu, yediğini-içtiğini bilmediğiniz, birini durduk yere idealize edip, kafanızda hayali yani içi boş bir kalıba sokmadan önce iki kere düşünün!
Ve geçmişte, iyi ve kötü zamanlarınızda kimin yanınızda olduğunu asla unutmayın. Çünkü gelecekte de olacak kişi odur.
4. İyiliği İçin Yalan Söylemeyin Veya Bilgi Saklamayın
Şayet konu ilişkiniz değil de 'Pulp Fiction' filmi olsaydı, Mr. Wolf vari tavırlarınızı görmezden gelebilirdik. Ancak ne bu bir film ne de siz Mr. Wolf'sunuz.
Gerçekçi olun. İlişkilerde yapılabilecek en büyük hata bazı bilgileri saklamak ya da eksik aktarmaktır. Çünkü zaman sırların, yalanların en büyük düşmanıdır. Bir gün elbet her şey ortalığa saçılır. Ayrıca kimin neyi, nasıl anlayacağını ya da tepki vereceğini düşünmek, -belki kendimizi tekrarlayacağız ama- sizin işiniz değildir. An için yanlış anlaşılabilirsiniz, hatta aranız da bozulabilir ama dürüstlüğünüzden ödün vermemiş olursunuz. Ayrıca birinin iyiliğini ya da anlamayacağını düşünerek bilgi saklamak, bilgiyi yanlış aktarmak sizi melek yapmaz. Ha belki yapar. Şayet 'Şeytan da bir melekti' diyorsanız..
5. Size Olan Sevgisini Bildiği Şekilde Göstermesine İzin Verin
Ne olur sevdiğiniz, topluluk içinde yanağınızdan bir makas alsa? Ölmezsiniz(!) değil mi? Bu tür şeylere fazla takılmayın. Ve somurtmayın! Hem kendinizi hem de karşınızdakini biraz rahat bırakmanızda fayda var. Ne siz artık bir çocuksunuz ne de karşınızdaki anneniz. O halde sizi içinden nasıl geliyorsa öyle sevmesine izin verin.
Yalnız ve sevgisiz yaşadığınız zamanları ne çabuk unuttunuz!
6. Karar Süreçlerinde Fikrine Başvurun
Evin direği olmakla, gerçek bir direğe dönüşmek arasında ince bir çizgi bulunur. Önemli kararları sürekli yalnız başına alan bir insanın ne denli cazibe kaynağı olacağı da ayrı bir sorudur.
Kendinizi dev aynasında görmeyin! Boşuna dememişler 'akıl akıldan üstündür' diye. 'Hayatı paylaşmak' sözünün, ilk randevuların vazgeçilmez klişelerinden biri haline gelmesine de izin vermeyin. Sözde değil özde demokrat olun. Kısacası her zaman sevdiğinizin fikrini alın, görüşlerine başvurun. Kazanan siz olursunuz emin olun...
7. Konuşurken Sözünü Kesmeyin ve Sözlerini Düzeltmeyin
Bu madde için açıklama yapmaya, bilmem gerek var mı? Bu yaşa kadar sınırlarınızı öğrenmediyseniz, bundan sonra ne söylesek boş olur... İyisi mi siz, bildiğiniz yoldan devam edin. Saygısız bir insan, ne sever ne de sevilir...
8. Neyseniz O Olun!
Kendi yetersizliklerinizi çözmenizin yolu, bukalemun gibi kimlik değiştirmek değildir. Olmadığınız kişilere dönüşerek, sorunlarınız üstesinden geleceğinizi düşünüyorsanız; ya çok safsınız, ya da klinik tedavi gerektiren bir rahatsızlığınıza sahipsiniz.
Elbette insanları bir süreliğine kandırabilirsiniz. Ama tutarsızlıklarınız her zaman sizi ele verecektir. Neyseniz o olun! Bırakın hakkınızdaki hükmü birlikte olduğunuz kişi versin. Sevginin gücünü hafife almayın. Siz kendinize katlanamıyor olabilirsiniz ama o, bu yıkıntının içinde sevmeye değer bir şey bulabilir. Kim bilir ki...
9. Tartışmaların İçine "Aileleri" Katmayın
Aranızdaki problem ne ise, her zaman konuyu onunla sınırlı tutun. Yoksa basit kar topu gibi başlayan atışmanız, bir anda büyük bir çığa dönüşür. Özellikle de ortaya ailesi ile ilgili olumsuz bir şeyi atarsanız.
Birlikte olduğunuz insanın ailesini; elbette sevmek zorunda değilsiniz. Ama saygı göstermek gibi bir zorunluluğunuz var! Bu yüzden tartışırken bel altı vurma alışkanlığınızdan bir an önce vazgeçin. Dahası, kimse sürekli ailesi hakkında atıp tutan birine uzun süre katlanmaz..
10. Hayatı Yaşamaya Değer Kılan Ufak Şeylerin Gücünü Hafife Almayın
Bu kimi zaman yanağınıza sebepsiz kondurulan bir öpücüktür, kimi zaman da içinizi ısıtan sıcacık bir dokunuştur.. Ve daha niceleri..
Eğer sevginin, bir kargo firmasının kapınıza bıraktığı paket gibi, bütün halde ve apansız geldiğini düşünüyorsanız; çok yanılıyorsunuz. Sevgiyi var eden şeylerin çoğu, gözümüze batmayan, ufacık jest ve mimiklerin içinde gizlidir. Ancak ne yazıktır ki, öyle olduğunu pek az insan fark eder.
Şimdi silkinin ve kendinize bir iyilik yapın. Yani bugünden itibaren bu tür ufak şeyleri yakalamaya çalışın. Değerlerini anlamak için ille de yitirmeniz gerekmiyor.
Mesela, ansızın sarılın sevdiğinize ve kulağına 'iyi ki varsın' diye fısıldayın. Eve giderken bir çiçek alın. Onun hoşlandığı bir şeyi yapmayı teklif edin. Kumandayı ona bırakın. Gece su içmeye kalktığınızda, bir bardak da onun için doldurup, başucuna bırakın. İçinizden yeter ki gelsin. Bu listeyi sonsuza kadar uzatabilirsiniz.
Uzun lafın kısası, hayatı yaşama değer kılan küçük şeylere ve sevdiğinize, sımsıkı tutunun...