'Fetih 1453 Popüler Piyasaya Hitap Eden Ticari Bir Film'
Devrim Evin nasıl anlatılır bilemiyoruz hem çok düşünceli hem de düşündüğünü asla çekinmeden söyleyen bir tiyatrocu desek yeridir. Yıllarını tiyatroya veren ve Cüneyt Gökçer’in öğrencisi olarak yetişmekten gurur duyan sanatçıya tiyatroya olan sevgisi ve seyircisine olan saygısından dolayı böyle hitap etmek bize de daha anlamlı geliyor. Ve kendisi şu sıra o kadar çok röportaj vermiş ki ne soracağımızı şaşırdık desek yeridir. Zaten Evin’de aynı soruları cevaplamaktan sıkılmış, aynı şeyleri haklı olarak tekrar tekrar anlatmak istemiyor. Yine de biz herkesin sorduğuna belki yakın ama sizlerin okurken daha farklı cevapları da görebileceği soruları kendisine yönelttik. Söylemeden geçemeyeceğimiz bir diğer şey de o kadar koşuşturmacanın ve işinin arasında istediğimiz tüm sorulara çok hızlı konuşarak uzun cevaplar verdi. Tam röportaj bitti, fotoğraf çekecektik ki bir telefon geldi. Arabasını çekmesi gerekiyormuş 5 dakika içinde arabasının yanında olması gerektiğinden, tek çaremiz onunla birlikte Beşiktaş’ın yokuşlu ara sokaklarında koşturmaktı. Görseniz atletizmle uğraştığını sanabilirsiniz, o kadar hızlı ilerledik ki nihayetinde arabayı görünce içimize su serpildi. Sizin için samimi fotoğraflar çektik. Aşk’ı nasıl tanımladığını ve neler hissettiğini bir türlü anlayamasak da biz kendisini sevdik siz de sevin ve bu röportajımızı da severek okuyun.
Yıllardır tiyatroyla uğraşan bir sanatçı olarak sinemanın Fetih 1453 ile birlikte sizi izleyicilerle buluşturması, hayatınıza şöhret dışında neler kazandırdı, olumlu gözlemleriniz var mı o süreçten sonrası ile ilgili?
Esasen olmadı. Ben normal sanatsal çalışmalarıma aynı şekilde devam ettim sadece daha fazla insan haberdar oldu. Televizyon ve sinemanın daha fazla kitleye ulaştırma gibi getirileri oluyor. Tiyatroda koltuk sayısına göre tanınıp, sizi izleyenlerce başarılı bulunur ya da bulunmazsınız; ama sinema ve televizyonda yurt dışı da dahil milyonlarca insana ulaşabiliyorsunuz ve bu da diğer çalışmalarınız için bir avantaj sağlıyor. Tiyatrodaki otuz bin insan yerine sinema da bir milyon insana ulaşıyorsunuz. Sanatçı’nın amacı kitleyi harekete geçirerek pozitif anlam da değiştirmek ve dönüştürmektir. Ama şöhretin dezavantajını da gördüm. Çünkü ilk sinema filmim Fetih 1453 popüler piyasaya hitap eden ticari bir film. Hem dünyada hem de Türkiye’de çok izlendi ama insanlar beni tanımadığı için kendi penceresinden bakarak kendi dünyalarına oturtmaya çalıştılar. Aslında benim dünyamın da bambaşka olduğunu görünce sanki ben ailelerinin bir çocuğuymuşum gibi terslemeler ve başka bir takım sözler başladı sosyal medya aracılığıyla. Oysa ki ben zaten bu film yayınlandığında 34 yaşında olup 10 yıldan fazladır da profesyonelce tiyatroyla uğraşan biriydim. Dolayısıyla onlar beni tanımadan önce de ben bu işi yaptığım için haksız eleştirilere hak vermedim.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın