Görüş Bildir
Uzman İçeriği
Bu içerik, bir uzman tarafından oluşturulmuştur.
Haberler
Acıya Alışmak mı, Onu Anlamak mı? Unutmanın Tehlikeleri

etiket Acıya Alışmak mı, Onu Anlamak mı? Unutmanın Tehlikeleri

Melisa Oral
12.09.2024 - 21:37

Geçtiğimiz günlerde küçücük bir kızımızın, Narinimizin ölüm haberini aldık, her birimizin yüreğine kor ateşi gibi düştü bu acı. Günlerce haberler Narin’i konuştu, gazeteler Narin’i yazdı, sosyal medya hınca hınç nefret söylemleriyle dolup taştı.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Bugüne geldiğimizde kimsenin Narin’i konuşmadığını görüyoruz. Çünkü unutulmaya yüz tuttu.

Bugüne geldiğimizde kimsenin Narin’i konuşmadığını görüyoruz. Çünkü unutulmaya yüz tuttu.

Tıpkı ne gibi biliyor musunuz? Tıpkı deprem gibi. 99 depreminden sonra meydana gelen, ülkemizin maddi manevi en hasar verici depremlerinden birini yaşadık, binlerce insanımızı kaybettik, halen evi barkı işi olmayan insanlar var orada… Yalnızca birkaç hafta sonra sosyal medyada reyting amaçlı bile olsa depremzedeleri paylaşan hiç kimseyi göremedik. Çünkü artık ilgi çekici değildi. Daha ilgi çekici haberler vardı.

Ne oldu acımız? Ne oldu birlik olma hareketimiz?

Toplumumuzun insanlarına yaptığı en acımasız hareket bu: Unutmak ve alışmak.

Unutmanın psikolojik kökenlerine bilimsel olarak bakalım; insanların trajedileri unutma eğilimi, amigdala ve prefrontal korteksin işleyişi ile açıklanabilir. Amigdala, korku ve acıyı hızlıca kaydeder, ancak prefrontal korteks, yaşam devam ettiği için bu duyguları yönetir ve bastırır. Toplumsal düzeyde, büyük olaylar kısa süreli toplu tepkilere neden olur, ancak günlük yaşamın baskıları ve insanın kendi hayatta kalma içgüdüsü, bu olayları unutmaya yönlendirir.

Başka bir bakış açısı ile toplumların bu kadar çabuk unutması, sorumluluklardan kaçmanın bir yolu olabilir. Çünkü trajediler, bireysel ve toplumsal sorumluluklar doğurur. Eğer bir toplum, travmaları derinlemesine anlamlandırmak yerine kısa süreli medya gösterilerine indirgerse, bu sorumluluk bilinci kaybolur. İnsanlar acıyla yüzleşmekten kaçınır ve bu kaçış, ahlaki ve manevi anlamda bir çürümenin işareti olabilir.

Acıya çok çabuk alışan bir toplum haline geldik, gözlemlerime dayanarak söyleyebilirim ki bir habere üzülmemiz maksimum 1 dakika sürüyor. Çünkü ekranı kaydırdığımızda başka bir haber var, belki bir bebeğin doğumu, tekrar kaydırdığımızda enflasyon haberi, hal böyle olunca insan üzülemiyor, alışmak zorunda bırakılıyor.

Topluma her gün verilen düzenli acılar bir süre sonra tepkisizliği doğurur. Nasıl mı? Gelin anlatayım:

Topluma her gün verilen düzenli acılar bir süre sonra tepkisizliği doğurur. Nasıl mı? Gelin anlatayım:

Size babanızın her gün tokat attığını düşünün. Eve ekmek getiren, çekip çeviren çınar ağacı babanızın…Ve bu tokadın kaynağı olarak da sürekli kardeşinizi gösterdiğini düşünün.

İlk gün üzülür ağlarsınız. Fiziksel ve ruhsal olarak canınız yanar. Her gün yanmaya devam eder. Bir süre sonra eğer bu otoriteye yani babanıza ‘dur bana sürekli haksız yere vuruyorsun.’ demezseniz, içten içe kardeşinize bir düşmanlık beslersiniz, babanıza da sevgisizlik.

Toplumlarda kolektif bilincin getirisi bu şekilde oluyor. Beyinde ve kalpte hissizlik ve sevgisizlik…

Bu yazının bir şeyleri kökten değiştirmeyeceğini biliyorum ama bir kişi bile haklı olduğumu düşünür ve bu durumu değiştirmeye kalkarsa kelebek etkisi ile tüm toplum değişebilir diye düşünüyorum.

Bir toplum, travmalara karşı verdiği tepkilerle kendini tanımlar. Bireyler, bu travmaları unutmak yerine onlardan ders çıkardığında, gerçek anlamda bir toplumsal iyileşme ve gelişme sağlanır. Her birey kendi hayatındaki trajedilerle yüzleşirken, topluma da daha derin bir katkı sağlar. Bu yüzden unutmamak, kolektif bilincin yeniden inşası için gereklidir.

Evet, insanın fıtratında unutmak var, alışmak var ama biz bunu değiştirebiliriz.

Bunun için bol bol empati çalışmaları yapmamız lazım, yanlış duymadınız. Empati yapmayı kendimize öğretebiliriz. Bebek adımlarıyla yavaş yavaş, tabii ki hemen olmayacak ama o insanların yerine koymaya çalışarak, onların ne hissettiklerini duyumsamaya çalışarak bunu başarabiliriz.

Hem o zaman daha duyarlı bir toplum haline geliriz hem de birbirimize daha sıkı kenetleniriz.

'Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir.' ©Onedio

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
1
1
0
0
0
0
0
Yorumlar Aşağıda
Reklam