onedio
Altın Fiyatlarında Düşüş Devam Ediyor! 3 Şubat Gram Altın Kaç Para Oldu?
Altındaki kan kaybı bugün de devam ediyor. Hafta başından beri düşüş gösteren altın fiyatları, bugün de yaklaşık olarak 3 lira değer kaybetti. Gram altın, serbest piyasada saat 14.17 itibariyle 422 liradan satılıyor. Yatırımlarını altın alarak korumak isteyen vatandaşlar, altın fiyatlarındaki canlı değişimi araştıyor. İşte 3 Şubat 2021 gram altın, çeyrek altın, yarım atın ve Cumhuriyet altını fiyatları...
Merkür Retrosuna Rağmen Aşk Kapıları Zorluyor! Şubat Ayında Burcunu Neler Bekliyor Anlatıyoruz!
Hoş geldin sevgili astroloji sever!Aslan Burcu'ndaki Dolunay'ı geride bıraktık, Merkür Retrosunun kucağında Şubat ayına giriş yapıyoruz ⚡️ Genel Merkür Retrosu uyarıları tüm burçları etkilediğinden burada değinelim, bu ayın 22'sine kadar elektronik cihazlar, elektrikler, iletişim, e-posta, sosyal medya, telefon, WhatsApp her bir şey sınavda 😅 Akıllar gel gitli, zihinler bir ileri bir geri. Yeni bir şey almamanı, yeni imza atmamanı, bu dönemde gündeme gelen şeyleri başlatmamanı öneriyorum, tamam mıyız?O zaman kemerleri bağlıyoruz, bu ay senin burcunu ne bekliyor anlatıyoruz! Gündem çok kalabalık, hadi koş!
Hikayesiyle Seyirciyi Derinden Etkileyen Yol Temalı 15 Başarılı Sinema Filmi
Yol filmleri, sinemaseverlerin gönlünde ayrı bir yer tutar. Sinema seyircisi, yol boyunca değişen, olgunlaşan karakterlerle kurduğu empati sayesinde kendi kendine ekran başında bir yolculuğa çıkabilir. Sinema tarihi, yolda geçen, yol boyu maceralar yaşarken değişip dönüşen karakterlerin hikayelerinin anlatıldığı birçok filme sahip. Bunların içinden mutlaka izlemeniz gereken 15 tanesini sizler için derledik. İşte en başarılı yol filmleri...
Saadet Büyük Yazio: Altın Yatırımcısının Yüzü Ne Zaman Gülecek?
etiket
Saadet Hanım 510 TL’den aldım altını, zararım her geçen gün büyüyor ne olur, ne zaman yorum gelir sizden? Saadet Hanım 480 TL’den aldım ocak sonu demiştiniz. Ne olur altın yorumunuzu bekliyorum…Saadet Hanım altın gramı 330 TL olacak diyorlar. Ne yaparız? Çok büyüdü zarar. O seviyeleri görür mü? Siz ne dersiniz?Yukarıda yazdıklarıma benzer neredeyse gün aşırı  öyle mesajlar alıyorum ki sizlerden, yeni yazının gelmesi elbette kaçınılmaz oldu…  Ayrıca her hafta  ekonomide _saadet  Instagram hesabım üzerinden yaptığım ve kayıtlarını Ekonomide Saadet Youtube’a da yüklediğimiz yayınlarda da  bu hafta perşembe altını yine enine boyuna konuşuyor olacağız.  Şimdi sizlerden gelen yorumlara geri dönecek olursam;  Sizlere hep piyasanın değişen dinamiklerini, yatırımcı olmanın ne demek olduğunu, kademeli alımın / satımın önemini, tek bir yatırım enstrümanına yatırım yapmanın  risklerini , kısa vade de bir yatırımdan beklentiniz ile orta/ uzun vadenin birbirinden ayrıştığını  izah etmeye gayret göstersem de yine aynı noktaya geldik.. Şimdi direkt konuya giriyorum. Bu yazımı özellikle sizlerin anlayabilmesi ve  kolay okunması açısından maddeler halinde  risklerin neler olduğunu  ve yanlarına yorumlarımı ekleyerek yazdım. 2020 yılı başında hem Dolar kurundaki yukarı yönlü riskleri hem de mart ayıyla başlayan Koronavirüs salgının yarattığı ekonomilerdeki tahribattan çıkış için genişlemeci para politikalarını  net gördüğüm de  altının yükselişini destekleyecek hem kur kaynaklı hem de dünya da yükseliş ivmesinin çift yönlü etkisi sebebiyle yatırımcısının yüzünü güldüreceğini netlikle ifade etmiştim. Portföylerde % 30-35 oranında tutulması konusunu da belirterek 2020 yılında hem ABD  hem Avrupa’nın yaptığı parasal genişlemenin ve belirsizlik ortamının altını desteklemesi ve bir de üzerine kasım ayında Türkiye’nin yanlış ekonomi politikaları sonucu Dolar da 8.50’ye doğru gidiş gram fiyatında da  525’li seviyelerin görülmesine sebep oldu. Ancak ondan sonraki süreçte özellikle 3 Kasım  ABD’deki Başkanlık seçimi ve  yeni başkanın göreve gelmesinin 20 Ocak 2021 itibariyle olacağı ve  yeni uygulayacağı ekonomi politikalarını elbette görmemiz ve ona göre yorum yapabileceğimi de ifade ettiğimi beni izleyenler yakinen bilecekler. Altın da dünyadaki seyri açısından bu gelişmelere odaklanmışken içerde ise Dolar kurunda düşen tansiyon ve faizlerin artırılmış olması % 10,25 ‘ten % 17’ye değin yükseltilmesi ve artan sıcak paranın ilgisi sebebiyle gram fiyatında yatay ve hatta 440 aşağısına doğru  hareketlendiğine şahit olduk. Altın gram fiyatının 1998’den beri grafiğini incelediğinizde gram altının daima yedirerek ama yukarı yönlü hareketini göreceksiniz. Şimdi bu noktada en önemli gerçeklik gram fiyatını hesaplarken işin içine elbette  Dolar kurunun ne olacağı girmekte. Bu sebeple Dolar kurundaki seneler itibariyle hep yukarı alışa geldiğimiz yönü  gram fiyatların da yukarı gitmesine sebep olmuştur. Bu sebeple yüzünüz gülsün derim. Gram altın yastık altında tutanlar için yön belli… Ancak üzüleceğiniz ve beni kaygılandıran en önemli tarafı ise daha evvel de sıklıkla vurguladığım henüz buna yönelik net bir sinyal gelmese de (!) aklımızda bulundurmamız gereken ons bazında altını yakınen ilgilendiren Amerika’nın yeniden faiz artırımına gidebileceğidir. Bunun için henüz çok erken ve ekonomide gerçek bir toparlanmanın görülmesi gerekse de bu  altın ons bazındaki gerilemesi için en önemli risktir.  2008-2009 yılında  parasal genişlemeler neticesinde 900 Dolar’dan 1800 Dolar’a doğru altın ons bazında yükselişi  sonrasında Amerika’nın yeniden faiz artırımına gitmesi  2013  itibariyle de aşağı doğru fiyatının kademeli olarak  1.100 Dolar ons seviyesine kadar  gevşediğini hatırınızda tutmanızı isterim. Daha evvelki altın yazımda da bu çekincemi ifade etmiştim. Bunun için ons bazında “eyvah o kadar aşağı mı gelecek?” demek istiyorsunuz diye yargıyla okuyup da lütfen moralinizi de bozmayınız. Altın ons bazında yeniden 2100 Dolar ve üzerine gidebilmesi  için  yeni bir hikaye gerekiyor. Teknik olarak bakıldığı zaman önemli seviyeler de trendin aşağı külliyen  dönüşüne yönelik hiçbir mesaj olmaması da sizleri rahatlatabilir. Aşağısı sınırlı ve şimdilik ons bazında  1770 Dolar seviyelerini dip olarak görebiliriz.
Reklam
Nevşehir'de "Ucuz Altın" Vaadiyle Dolandırılan Fecir Demir, Vatandaşları Uyardı:
NEVŞEHİR (AA) - Nevşehir'de sosyal medya üzerinden kendisiyle iletişime geçenler tarafından 'ucuz altın' satma vaadiyle dolandırılan Fecir Demir, jandarma ekiplerince yakalanan şüphelilerden ele geçirilen 26 bin lirasını teslim aldı.İlçe Jandarma Komutanlığına gelerek yetkililerden parasını teslim alan Demir, AA muhabirine, yaşadığı olayı anlattı.Şüphelilere, tavır ve konuşmaları inandırıcı olduğu için kandığını belirten Demir, 'Dolandırıcılara kimse inanmasın, sosyal medya üzerinden 'Bizim Reşat altınımız var, gelin size uygun satalım' diyenlere inanmayın. Biz buna kandık çok pişman olduk, kimse bunlara inanmasın.' dedi.Şüphelilerle buluştuklarında Ürgüp'e bağlı Çökek köyünde bir eve gittiklerini, çay içip sohbet ettiklerini anlatan Demir, şunları kaydetti:'Zanlılar, 'Bizim Reşat altınımız var, bunları size tanesini 450 liradan satalım' dediler. Biz de adamlara inandık, kendileri çok ikna edici konuşuyordu. Adamlar bize bir avuç altının birkaçını getirdi. Parayı aldılar, 'Annemize vereceğiz, altınlarınızı getireceğiz' dediler. Çok ikna edici konuşuyorlardı, inandık. Adamlar evden çıktı, aradan 15 dakika geçti, adamları aradık, 'Köyün aşağısındayız' dediler, gittiğimizde onları bulamadık. Tekrar eve döndük, evde hiç görmediğimiz bir adam karşıladı. 'Bizim evimiz, siz buraya hiç gelmediniz, hayal mi görüyorsunuz' gibi şeyler söyleyerek evden bizi kovdu. Dolandırıldığımızı anlayınca İlçe Jandarma Komutanlığına gittik.'OlayÜrgüp İlçe Jandarma Komutanlığı ile Jandarma Suç Araştırma Timi ekipleri, sosyal medya üzerinden tanıştığı kişilerin ucuz altın satma vaadiyle 26 bin lirasını dolandırdıklarını iddia eden Fecir Demir'in şikayeti üzerine şüphelilerin, Niğde merkeze bağlı Kömürcü köyünde ikamet eden U.D. ve kardeşi O.D. olduğunu belirlemiş, iki kardeş ile dolandırıcılık olayını organize ettiği tespit edilen babaları G.D, evlerinde gözaltına alınmıştı.İkamette yapılan aramada mağdura ait 26 bin lira ele geçirilmiş, Ürgüp'e getirilen baba ve iki oğlu, jandarmadaki işlemlerinin ardından önceki gün sevk edildikleri adliyede çıkarıldıkları hakimlikçe tutuklanmıştı.
Myanmar'daki Askeri Darbe, Ülkenin Devrik Lideri Suu Çii'nin Siyasi Geleceğini Etkileyebilir
ANKARA (AA) - MEHMET ÖZTÜRK-SORWAR ALAM-BÜŞRA SELVİ ÖĞÜTCEN - Myanmar'da 8 Kasım 2020 genel seçimlerinde hile yapıldığı tartışmalarının ardından dün yapılan askeri darbe sonrasında ülkenin gözaltındaki lideri Aung San Suu Çii'nin siyasi kariyerinin akıbeti merak konusu oldu. Özgür Rohingya Koalisyonu Koordinatörlerinden Myanmarlı insan hakları aktivisti Maung Zarni, AA muhabiriyle çevrim içi yaptığı görüşmede, seçim sonuçlarıyla tansiyonun yükseldiği Myanmar'da dün sabah Devlet Başkanı Win Myint ile Devlet Konseyi Başkanı ve Dışişleri Bakanı Aung San Suu Çii'nin gözaltına alınmasının ardından ordunun, ülke yönetimine el koymasına ilişkin değerlendirmede bulundu.Zarni, ülkede yapılan askeri darbeyle ilgili, 'Suu Çii'nin siyasi kariyerini noktalayabilir.' dedi.Tatmadaw olarak da bilinen Myanmar ordusunun, Suu Çii'nin, Ulusal Demokrasi Birliği'ni (NLD) yönettiği sürece, Myanmarlıların ordu lehine oy kullanmayacağının farkına vardığını belirten Zarni, ülkenin devrik liderinin son iki seçimde halktan çok büyük bir destek aldığına dikkati çekti.Zarni, ordunun, 2015 ve 2020'de düzenlenen son iki seçimde, 'Bu seçim oyununun Suu Çii ile oynanmayacağını' anladığına işaret etti.Yönetime el koyulmasının, özel hayata müdahale eden bir darbe türünün karakteristik örneği olduğunu söyleyen Zarni, 'Çünkü darbeciler, Burmalı generaller, darbeyi, demokratik sürecin bütünlüğünü koruma ve savunma eylemi olarak tertip etti.' ifadesini kullandı.Zarni, darbenin birincil sonucunun, 'NLD'nin dağılması ve Suu Çii'nin devlet konseyi başkanlığının yıkılması' olabileceğini kaydetti.Ordunun, 'demokratik dönüşümün savunulması için anayasal bir darbe' yaptığını söyleyen Zarni, 'Anayasa onların altın yumurtlayan tavuğu. Onların siyasi hayatının her gününe yumurta veriyor. Anayasayı feshetmeyecekler. Siyaset ve ekonomiyi topyekun denetimlerine almalarına engel olarak gördükleri her şeyi ortadan kaldırmak için anayasayı kullanacaklar.' değerlendirmesinde bulundu.Zarni, ordunun parlamentoyu feshedebileceğini dile getirdi.Toplumda bu darbeye karşı bir tepki veya direniş beklemediğini kaydeden Zarni, Myanmarlıların ordu karşısında hayatlarını tehlikeye atacaklarına inanmadığını vurguladı.Myanmar'daki 'sözde demokratik süreçle' ilgili endişelere değinen Zarni, 'Siyasi düzen, siyasi liderlik ve askeri liderlik, Arakanlı Müslümanlara (Rohingya) karşı dört başı mamur bir soykırım işlerken nasıl demokratik reformlar taahhüt ettiklerini söyleyebilirler?' dedi.Zarni, Suu Çii liderliğinde Myanmar'ın kırılgan bir demokrasi olduğunu söylemenin büyük bir yalan olacağını belirtti.'Uluslararası toplumun demokrasi karşıtı bir darbe sürecini tersine çevirmek için kılını kıpırdatması beklenmiyor'Akademisyen Zarni, Myanmar'da demokratik olmayan bir eylem olması durumunda bölgesel aktörlerin, ülkede demokrasinin tesisi için hayati rol oynamayacaklarına dikkati çekti.Güneydoğu Asya'daki 10 ülkeden Malezya ve Endonezya dışında kalan 8'inin 'otoriter rejimler' tarafından yönetildiğine atıfta bulunan Zarni, 'Neden yakınlarında başka bir otoriter rejim olmasını umursasınlar ki?' dedi.Zarni, bölgede nüfuzu olan Yeni Delhi ve Pekin yönetimlerinin de kılını kıpırdatmayacaklarını dile getirdi.'Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde Uygur Müslümanlarına karşı soykırım işleyen Çin'in asla demokratik gibi görünmeyeceğini' söyleyen Zarni, Hindistan Başbakanı Narendra Modi hükümetinin 'Müslümanlara ve azınlıklara saldırdığı için bu ülkenin de aşırı uç siyasal görüşlerde, otoriter doğrultuda hareket ettiği'ni dile getirdi.Zarni, Batılı devletlerin de dünya genelinde demokratikleşmeyi ve insan haklarını destekler gibi göründüğüne dikkati çekti.Gerekli adımları atacak liberal demokrasiye sahip ülkelerin de çok olmadığını söyleyen Zarni, 'Uluslararası toplum, şimdiye kadar Myanmar'daki Arakanlı Müslümanlara yönelik soykırımı sonlandırmakta sınıfta kaldı. Bu nedenle de onların (uluslararası toplumun) demokrasi karşıtı bir darbe sürecini tersine çevirmek için kılını kıpırdatması beklenmiyor.' değerlendirmesinde bulundu.'Arakanlı Müslümanların ülkelerine dönüşü imkansız hale geldi'Zarni, Arakanlı Müslümanlara yönelik soykırımın 1970'lerin sonundan bu yana ordunun stratejisi olduğunu söyledi.Ordunun soykırımla ilgili hedeflerini yerini getirdiğini kaydeden Zarni, 2 veya 3 milyon Arakanlı Müslüman'ın dünya geneline dağılmış durumda olduğunu söyledi.Zarni, yaşadıkları Arakan eyaletindeki baskı ve zulümden kaçan Arakanlı Müslümanlara ev sahipliği yapan Bangladeş'in bundan böyle Myanmar'ın üzerinde baskı oluşturma gücü olmayacağını anlaması gerektiğine işaret etti.Myanmar ordusunun uluslararası toplumun yanı sıra toplumla da 'sert oynayacağını' söyleyen Zarni, bu nedenle bu darbenin aynı zamanda Arakanlı Müslümanların ülkelerine iadesini 'gerçekten imkansız' hale getireceğini vurguladı.Zarni, 'Ordu, Rusya, Çin ve daha az ölçüde de Hindistan gibi uluslararası aktörler tarafından iyi korunduğunu hissediyor.' dedi.Uluslararası Adalet Divanı'nda (UAD) Arakanlı Müslümanlara yönelik soykırımla ilgili süren davanın darbeden etkilenmeyeceğini aktaran Zarni, UAD'nin Myanmar'ı taraf ülke olarak ele aldığını ve bunun bu şekilde devam edeceğini söyledi.Myanmar'da askeri darbe8 Kasım 2020 seçimi, Suu Çii'nin partisi NLD'nin zaferiyle sonuçlanmış ancak beraberinde, ordunun sonuçların belirlenmesinde hile yapıldığı iddialarını gündeme getirmişti.Bu iddiaların tartışmaları alevlendirdiği ülkede, Seçim Komisyonu, 29 Ocak'ta seçimde ordunun sonuçların belirlenmesinde hile yapıldığı iddialarını yalanlamıştı.Myanmar Genelkurmay Başkanı Min Aung Hlaing, 27 Ocak'ta kanunların düzgün uygulanmaması halinde Anayasa'nın feshedilebileceğini söylemişti. Ancak Myanmar ordusu, Hlaing'in söz konusu açıklamalarının 'darbe' tehdidi olmadığı savunmuştu.Devlet Başkanı Win Myint, Devlet Konseyi Başkanı ve Dışişleri Bakanı Aung San Suu Çii ile partinin diğer yöneticileri dün sabah gözaltına alınmıştı. Bundan birkaç saat sonra ordu yönetime el koyduğunu açıklamış ve ülkede bir yıllığına olağanüstü hal (OHAL) ilan etmişti.NLD ise halka, darbeye karşı çıkma ve askeri diktatörlüğe dönülmesine izin vermeme çağrısında bulunmuştu.Ülkede ordu, ana muhalefetteki Birlik İçin Dayanışma ve Kalkınma Partisini (USDP) destekliyor.
Reklam
Grafikli - "Türk Musikisinin Unutulmayan Udi Ve Bestecisi Şerif İçli"
İSTANBUL (AA) - AİŞE HÜMEYRA BULOVALI - Türk musikisi bestekarı ve ud sanatçısı Şerif İçli'nin vefatının ardından 65 yıl geçti.Sanatçı, babası Hacı Mehmed Efendi ve annesi Şöhret Hanım'ın oğlu olarak 20 Aralık 1900 tarihinde Beşiktaş'ta dünyaya geldi.Çocukluğunu o dönem Ortabahçe adıyla bilinen Ortaköy'de geçiren İçli, 5 yaşında okumayı öğrenerek, ailesinin dikkatini çekti. Zeki bir çocuk olan İçli, ilk öğrenimini Ortaköy'deki mahalle mektebinde tamamladı.Müzik derslerinde hocalarının takdirini kazanan sanatçı, orta öğrenimini ise Afitab-ı Maarif Rüştiyesi'nde aldı. Usta bestekar, 1. Dünya savaşı sırasında üniversiteye gitmeden 1914'de Orman ve Maadin Nezareti'nde memur olarak göreve başladı.1924'de bestekarlığa başladıŞerif İçli, cumhuriyetin kurulmasının ardından vatani görevini Ankara'da tamamladı. Sanatçı, ilk musiki çalışmalarına 18 yaşındayken komşusu Nakiye Hanım'dan ud dersleri alarak adım attı. 1921'de neyzen İhsan Bey'in kurduğu Beşiktaş Musiki Cemiyeti'ne katılan İçli, 1924'de bestekarlığa başladı. Sanatçının Beşiktaş Musiki Cemiyeti'nde tanıştığı, kendine has tavrı ile 20. yüzyılın en önemli keman icracılarından birisi olan Hakkı Derman'la olan arkadaşlığı da bir ömür boyu devam etti.İlk eseri güfteli uşşak şarkısı 'Gelmeseydin aleme, görmeseydim ben seni' olan İçli, 'Neydin güzelim sen, güzelim dün gece neydin ?' sözlerini taşıyan ikinci eserini saba makamında besteledi.Askerlikten sonra İktisat Vekaleti'nde arşiv memuru olarak çalışan İçli, bir taraftan da akşamları sazendelik yapıyordu. Kendisinden bir seçim yapılması istenince memuriyetten ayrılmak zorunda kalan sanatçı, bu yıllarda maddi sıkıntılar yaşadı.İçli, daha sonra musiki ile uğraşmanın geçimini sağlamadığını görünce iktisat vekili Celal Bayar'ın aracılığıyla yeniden aynı vekaletteki görevine devam etti. Bu görevdeyken 1938'de faaliyete geçen Ankara Radyosu'nun saz heyetinde Eşref Kadri ismiyle çalışmaya başlayan usta bestekar, 21 yıllık memuriyet hayatından 1946'da istifa ederek, İstanbul'a yerleşti.Bestekar Selahattin İçli'yle de akrabalığı bulunan sanatçı, başta Maksim Gazinosu olmak üzere, birçok gazinoda ud sanatçısı olarak sahne aldı. 1949'da açılan İstanbul Radyosu'nda da çalışan İçli, sanat hayatını bundan sonra radyonun yanı sıra bestekarlık, plak çalışmaları ve özel dersler vererek sürdürdü.Hafızalardan silinmemiş icra örneklerine imza attıHakkı Derman ve Şükrü Tunar gibi her biri kendi alanında sazının hakimi olmuş sanatkarlarla aynı sanat anlayışı içinde, hafızalardan silinmemiş icra örneklerine imza atan İçli, ilk evliliğini Sıdıka Hanım'la gerçekleştirdi.Şerif İçli, Sıdıka Hanım'ın vefatının ardından 1945'te ikinci kez evlendi. Sanatçının bu evliliğinden Hayriye, Sadiye, Rebii ve Mustafa adlı dört çocuğu oldu. Kızı Sadiye İçli de ses sanatkarı olarak, babasının yolundan gitti.Son zamanlarında şeker hastalığı ve damar sertliği nedeniyle gazinolardan tamamen çekilerek, bütün mesaisini radyoya ve derslerine ayıran İçli, 3 Şubat 1956 tarihinde radyodaki bir program esnasında 57 yaşında geçirdiği kalp krizi sonucu vefat etti. Ertesi gün Feriköy Mezarlığı'na defnedilen sanatçı, döneminin ud icracıları ve bestekarları arasındaki başarılarının yanı sıra sazı ve sesiyle fasıl musikisinin vazgeçilmez sanatkarlarından biri oldu.İçli'nin eserlerinin çoğu zamanının ses sanatkarları tarafından plaklara okundu ve halk arasında da büyük beğeni kazandı. Kendine has, duygulu ve tekniği sağlam eserlere imza atan usta müzisyen, şarkılarda özellikle prozodi hatası yapmaması ile dikkatleri üzerine çekti.1927'de bestelediği, Süleyman Nazif'e ait şiirler büyük bir üne kavuştuDöneminde 'altın udi' diye de anılan İçli, 1927'de bestelediği, Süleyman Nazif'e ait olan 'Derdimi ummana döktüm asumana inledim' sözleriyle başlayan hicaz şarkısıyla kariyerinde büyük bir üne sahip oldu.Kibar ve zarif kişiliğiyle de tanınan sanatçının, 'Ezelden aşinanım ben ezelden hem-zebanımsın' mısrasıyla başlayan hüseyni, 'Yine bir sızı var içimde akşam oldu diye' mısrasıyla başlayan hüzzam, 'Mest oldu gönül gözlerini gördüğüm akşam' sözleriyle başlayan karcığar, 'Hicran yine hicran mı bu aşkın sonu söyle' ve 'Gözlerin hayran bakarmış görmeyip ısrarımı' ifadelerini taşıyan uşşak şarkıları, çok sevilen eserleri arasında yer aldı.Bazı yerli filmlere de müzik yapan Şerif İçli, birçok nota da kaleme aldı. Sanatçının uzun yıllar emek vererek meydana getirdiği nota koleksiyonu, vefatından sonra Ankara Radyosu tarafından satın alınarak, TRT Müzik Dairesi Başkanlığı Arşivi'nde muhafaza edildi.Yaklaşık 100'den fazla eserin bestesine imza atan sanatçının saz semaileriyle, yürük semaisi ve 54 şarkısı da TRT repertuvarında yer alıyor. Şerif İçli'nin 'Şarkı Güfteleri' adlı üç ciltlik bir eseriyle ve 'Hüzzam Faslı' adı altında 70 eserin notasının yer aldığı bir kitabı da bulunuyor.Şerif İçli'nin bestelediği bazı eserler ise şöyle: 'Aşkınla harap kalbimi bir lahza sevindir', 'Saz Semaisi', 'Gezindi bir ses yine uzakta hare gibi', 'Derdimi ummana döktüm asumana inledim', 'Çok güzeller kandırır güneşi kıskandırır', 'Ezelden aşinayım ben hem zebanımsın', 'Yine yol göründü sevda eline', 'Sen de leyladan mı öğrendin', 'Sensiz geçecek günleri ahımla eritsem', 'Türlü derde ben deva buldum elimle çok zaman', 'Mest oldu gözlerini gördüğüm akşam', 'Ondördü ayın gel güzelim'
Osmaniye'de Hırsızlık Şüphelisi Yakalandı, Çaldığı Altın Ve Para Sahibine Verildi
OSMANİYE (AA) - Osmaniye'de hırsızlık yaptığı iddia edilen zanlı yakalandı, çaldığı 8 cumhuriyet altını ve 20 bin lira sahibine teslim edildi.Bahçe ilçesinde yaşayan M.S, jandarmayı arayarak evindeki 8 cumhuriyet altını ve 20 bin lirasının çalındığını belirterek şikayetçi oldu.İl ve İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri, Bahçe'deki kuyumcularla irtibata geçerek cumhuriyet altını bozdurmak isteyenleri ve güvenlik kamerası kayıtlarını incelemeye aldı.Ekipler, kuyumcuya giderek 5 cumhuriyet altını bozdurmaya çalıştığı belirlenen şüpheli Ö.S'yi operasyonla gözaltına aldı.Ö.S'nin teslim ettiği altınlar ve 20 bin lira, jandarma ekiplerince M.S'ye verildi.Zanlının, jandarmadaki işlemlerinin sürdüğü öğrenildi.
65 Yaş Sokağa Çıkma Yasağı Devam Ediyor Mu? 20 Yaş Altı Sokağa Çıkma Saatleri Neler?
Koronavirüs sebebiyle yaklaşık iki aydır 20 yaş altı ve 65 yaş üstü vatandaşların belirli saatlerde dışarı çıkmasına izin veriliyor. Dün yapılan Kabine toplantısı sonrasında yasakların iptal olup olmadığı araştırılıyor. Peki, 20 yaş altı sokağa çıkma yasağı bitti mi? 65 yaş ve üstünde bulunan vatandaşlar hangi saatlerde dışarı çıkabilir? İşte koronavirüs yasaklarıyla ilgili tüm gelişmeler…
Reklam
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: "Türkiye Büyüdüğü Zaman Bundan Herkes İstifade Ediyor"
ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Türkiye büyüdükçe bundan herkesin istifade ettiğini, hayata geçirilen yatırımların bir kesim için değil, bütün toplum için yapıldığını belirtti.Kalın, şair, yazar ve televizyon programcısı Serdar Tuncer'in 'MyMecra' isimli YouTube kanalında 'Kendi Gökkubbemiz' adlı programına katıldı. Merhum babasının mütevazi imkanlarla ciddi bir fakirliğin içinden gelerek kendi işini kurduğunu, annesinin de yokluk ve varlık zamanlarında babasına yoldaşlık ettiğini anlatan Kalın, varlıkta ve yoklukta bir olabilmenin, paylaşabilmenin bir ilişkiyi gerçek ve sahici kıldığına işaret etti.Kalın, 'Bazen insanlar şöyle bir tezatla karşı karşıya geliyor hayatta, yokluğu paylaşıyorlar, çok derin dostluklar kurabiliyorlar, derin sevgiler, aşklar yaşayabiliyorlar ama varlığı paylaşamıyorlar. Varlık üzerinden kavga etmeye başlayınca da her şey dağılıyor. Bazen bir millet için olur bu. Bir millet yokluğu paylaşır, acısını, fakirliği, bir travmasını yaşar ama o yokluk üzerinden başka bir şuur inşa eder. Bir bilinç inşa eder, bir kimlik inşa eder ama bazen de varlığı paylaşamaz. Varlık yüzünden kavga etmeye başlar.' diye konuştu. Türkiye'nin son yüz yılda karşılaştığı zorluklara karşı verdiği mücadeleye işaret eden Kalın, Türkiye'de insanların siyasi görüşünden bağımsız olarak Bosna'ya Kudüs'e aynı anda bir bağ kurabilmesinin, Trablus'a, Üsküp'e yönelebilmesinin imparatorluk varisi bir millet olmanın neticesi olduğunu belirtti. 'Modern kapitalizmin zihnimizle oynadığı en büyük oyunlardan biri'Derin tefekkürün insanı şükre götürdüğünü ifade eden Kalın, şunları kaydetti:'İnsan bazen şöyle bir muhasebesini yapıp 'Hayatımda ne var, ne yok? Ne fazla, ne eksik?' diye sorduğunda şükre vesile çok şeyin olduğunu görecektir. Buradan bir 'Polyannacılık' fikri çıkmasın. Yani sorunları görmezden gelelim, işte fakirlik, suç, başka toplumsal sorunları yok sayalım, görmezden gelelim gibi bir şeyin içinde değilim. Tam tersine o sorunlarla mücadele edebilmek için de böyle bir şuura ihtiyacımız var. Neye sahip olduğumuzu bilmeliyiz ki neye ihtiyacımız olduğunu da tespit edelim. Biz bazen tersini yapıyoruz. Bize arzular, istekler ihtiyaç diye tanıtılıyor, takdim ediliyor. Modern kapitalizmin zihnimizle oynadığı en büyük oyunlardan birisi budur.' Tüketim kültürünün insana elindekileri de unutturmayı öğrettiğini dile getiren Kalın, maddi anlamda 'minimum standardın' mutlaka olması gerektiğini belirtti.Hiçbir ayrım yapmadan bütün vatandaşlara bu imkanı sağlamak için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde çalıştıklarını dile getiren İbrahim Kalın, şöyle devam etti: 'Türkiye büyüdüğü zaman bundan herkes istifade ediyor. Bir kesim için yapılmıyor ki bunlar. Yol, köprü, hastane yaptığınız zaman, okul açtığınız, bilim teknolojiye yatırım yaptığınız Ar-Ge'ye bütçe ayırdığınız zaman bunu bütün toplum için yapıyorsunuz. Olması gereken de bu zaten. Bunun övünülecek yanı yok. Türkiye'nin bütün ekonomik standardı, yaşam standardı yükseldikçe, yaşam kalitesi yükseldikçe elbette bundan herkes istifade edecek. Kentte yaşayan da kırda yaşayan da köyde yaşayan da doğuda batıda yaşayan da.'İbrahim Kalın, son yıllarda yaşam standardı anlamında, şehir hayatıyla kırsal hayatı, doğuyla batıyı, kuzeyle güneyi birbirine çok yaklaştırdıklarını, her şehirde üniversite, hastane bulunduğunu, daha önce hayal bile edilemeyecek alt yapı, köprü, yolların yapıldığını anlattı. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, şunları söyledi:'İlginç bir şey bunlar nasıl sağlandı? Biz petrol bulmadık. Petrol ülkesi değiliz. Enerji bağımlı bir ülkeyiz. Altın, uranyum gibi büyük doğal kaynaklar da bulmadık. Bu konularda da çok zengin bir ülke değiliz. Coğrafyamız böyle yani başka bir yerden de bir şey bulmadık. Bir yerden hani gizli hazine bulduk çıkarttık Karun'un hazinelerini bulduk da zenginleşmedik. Nasıl oldu bu? Güçlü bir liderlik, iyi bir ekonomi yönetimi ve millete olan inançla kendi yağıyla kavrularak bu millet kişi başına milli geliri 2500 dolarlardan 10 bin dolara kadar getirdik. Bunu bu millet yaptı. Aynı yerdeyiz başka bir yere taşınmadık coğrafyamız değişmedi. Nüfusumuz arttı. İstihdam ihtiyacı arttı ama kendimize inandık. Yani görece yokluğumuzdan yeni bir varlık, yeni bir zenginlik çıkarttık. Bunu yönetebilirsek, paylaşabilirsek, adil ve müşfik bir şekilde bunu yapabilirsek millet olarak toplum olarak biz buradan gene daha da zenginleşerek çıkarız. Herkes bu zenginlikten bir pay alır. Pasta büyüdükçe herkesin payı artar. Olması gereken de bu.'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kabine Toplantısı'nın Ardından Millete Seslendi: (5)
ANKARA (AA) - Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yüksek enflasyonun hem üretici hem de tüketici cephesinde oluşturduğu tahribatın farkında olduklarını belirterek, 'Üç beş açgözlü tüccarın milletimize ekmeğini ve aşını zehir etmesine izin veremeyiz.' dedi. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yapılan Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslenen Erdoğan, geçen yıl girişimcilerin salgına rağmen yatırım taleplerini artırdıklarını söyledi.Erdoğan, 'Teşvik tarihimizin rekorunu 2020'de kırarak toplam 10 bin 505 yatırım teşvik belgesi düzenledik. Bu belgelere istinaden 238 milyar liralık sabit yatırıma destek vereceğiz. Söz konusu yatırımlar tamamlandığında 305 binin üzerinde ilave istihdamı ülkemize kazandırmış olacağız.' diye konuştu. Tüm sıkıntılara rağmen 2020'yi 169,5 milyar dolarlık ihracatla tamamladıklarını ve program hedefini aştıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Kamu maliyesi tarafı da güçlü olduğumuz alanlardan biridir. Mali disiplinin korunmasına gösterdiğimiz özen sayesinde 2020 yılı bütçe açığını yüzde 3,6 civarında tuttuk. Üstelik bu başarıyı gelişmekte olan ülkelerin, ortalama yüzde 11'lere varan bütçe açığı verdiği bir dönemde yakaladık. Aynı anlayışla 2021 yılı bütçe açığı hedefimizi de yüzde 3,5 olarak belirledik.' ifadelerini kullandı. -'Türk lirası değer kaybında değil, değer kazanıyor'Türkiye'nin finansal piyasalarda son 3 aydır pozitif görünüme sahip olduğunu kaydeden Erdoğan, 'Türk lirası, dolara karşı yüzde 18, avroya karşı yüzde 16 düzeyinde değer kazanarak gelişmekte olan ülkeler arasında en iyi performansı sağladı. Türk lirası değer kaybında değil, değer kazanıyor. Türk lirasındaki güçlenme ve altın fiyatlarındaki gerilemeyle beraber merkezi yönetim toplam borç stokumuz yaklaşık 173 milyar lira azaldı.' bilgisini paylaştı.Erdoğan, vatandaşların tasarruflarında Türk lirasına dönmeye başladıklarını belirterek, bu vesileyle tüm vatandaşlara teşekkür etti. Gerçek kişilerin, son 3 aylık dönemde piyasaya 4 milyar dolara yakın döviz sattıklarını belirten Erdoğan, ülkenin risk priminin de düştüğünü aktardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yurt dışındaki portföy yatırımcılarının, Türkiye'nin finansal piyasalardaki varlıklarına talebinin güçlü seyrettiğini dile getirerek, son 3 ayda 16 milyar doların üzerinde portföy girişinin olduğunu kaydetti.'Gıda enflasyonu önümüzdeki en büyük tehditlerden biridir'Bu olumlu gelişmelerin yanında, ekonomideki sorunlu alanları bildiklerini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:'Serbest piyasa kurallarından taviz vermeksizin bu sorunların üzerine gidiyoruz ve gideceğiz. Yüksek enflasyonun hem üretici hem de tüketici cephesinde oluşturduğu tahribatın farkındayız. Gıda enflasyonu önümüzdeki en büyük tehditlerden biridir. Gıda ürünlerinde, tarla veya fabrika ile market arasındaki fiyat farklarının ekonomik süreçler ve gerekçelerle izah edilemeyecek seviyelere çıkması, milletimizle birlikte bizi de rahatsız ediyor. Nitekim bugün yine gündemimizin en önemli maddelerinden bir tanesi de oydu. Üç beş açgözlü tüccarın milletimize ekmeğini ve aşını zehir etmesine izin veremeyiz. Bununla birlikte hükümet olarak, görevimizin meseleyi tüm boyutlarıyla incelemek ve ona göre tedbir almak olduğu açıktır. Sıkıntının kaynağına indiğimizde, kimi tüccarların açgözlülüğü yanında uluslararası alanda gıda fiyatlarında yaşanan yükselişi, bununla birlikte kuraklığın ve yapısal sorunların etkilerini de görüyoruz.''Bitkisel üretimimiz, Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdı'Erdoğan, kuraklığın bazı bölgelerde üretimi düşürmesinin, Çin ve Hindistan gibi yüksek nüfuslu ülkelerin ürün taleplerinin artmasının tüm dünyada gıda fiyatlarını hareketlendirdiğini söyledi.Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Özellikle uluslararası piyasalarda, ayçiçeğinde 2 kata varan, soya fasulyesinde yüzde 50'yi, buğday ve mısırda yüzde 40'ı bulan fiyat artışları yaşandı. Avrupa ve Amerika'daki boş market rafları görüntülerinin gerisindeki sebeplerden biri de budur. Türkiye'de aldığımız tedbirler ve kendi üretim gücümüz sayesinde hamdolsun böyle görüntülerin ortaya çıkmasına müsaade etmedik ve etmeyeceğiz.' dedi.Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen yıl verdikleri 22 milyar liralık destekle tarımsal üretimin kesintisiz devamını sağladıklarını ifade ederek, şunları kaydetti:'Bu sayede bitkisel üretimimiz, bir önceki yıla göre 7 milyon ton artışla 124 milyon tonun üzerine çıkarak Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdı. Cumhuriyet tarihinde bu gerçekten bir örnektir. Tarımsal büyüme ve ihracatta da oldukça güzel gelişmeler yaşandı. Bu yıl da 24 milyar liralık tarımsal destek ödemesi ile üretimin sürmesini temin edeceğiz. Çiftçilerimizin ekmeğe, biçmeye, üretmeye devam etmeleri için onları artan girdi maliyetlerinden koruyacak tedbirleri de alıyoruz. Yılın ikinci yarısında dünyadaki gelişmeler ve ülkemizde aldığımız tedbirler çerçevesinde gıda fiyatlarındaki oynaklığın azalacağını düşünüyoruz.' 'Gıdada piyasa gözetimi ve denetimini kararlılıkla uygulamaya devam edeceğiz'Erdoğan, kuraklığın etkilerini ve gıda fiyatlarındaki artışı yakından takip ettiklerinin altını çizerek, şöyle konuştu:'Öncelikle gıdada piyasa gözetimi ve denetimini kararlılıkla uygulamaya devam edeceğimizin altını çizmek istiyorum. Nitekim gıda komitesi harekete geçerek, üretimden perakendeye kadar zincirin halkalarını değerlendirmeye ve gereken tedbirleri almaya başladı. Erken uyarı sistemi kurarak çok hızlı ve etkin bir karar alma mekanizması oluşturacağız. Rekabet Kurulunu da etkin bir şekilde harekete geçireceğiz.Tarımsal üretimle ilgili kronik sorunların çözümü hususunda 2019 yılında düzenlediğimiz Tarım Orman Şurası'nda alınan kararların uygulamasına da hız vereceğiz. Bu ancak özel sektörle iş birliği içinde yürüyebilecek bir süreçtir. Elbette piyasa dostu ve kalıcı adımlardan yanayız. Ama özel sektörün de kendi üzerine düşenleri yapması şarttır.'İstihdamın artırılmasıDertlendikleri bir diğer önemli konunun istihdamın artırılması olduğunu söyleyen Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:'Salgındı, mutasyondu derken, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de alınan tedbirler maalesef iş gücü piyasamızı menfi etkiliyor. Bu konuda da özel sektöre çağrı yapıyorum, 'Gelin, bu işi daha önce yaptığımız gibi bir seferberliğe dönüştürelim. Kadın ve genç istihdamı başta olmak üzere, bu konuda atacağımız vizyoner adımlarla dünyaya örnek olalım. Her türlü teklife açığız. Tüm hazırlıkları masaya koyalım, hep birlikte tartışalım, en iyisi ne ise, yarınlarımız için bir an evvel onu hayata geçirelim. Bu ülke bizim, hepimizin. Ayağa kalkarsak hep birlikte kalkacağız ama unutmayın ki kaybedersek hep birlikte kaybedeceğiz. Ben kaybetmeye inanmıyorum.'Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ülkenin ve milletin kazanacağına inandığını vurgulayarak, '2021'i, salgın sonrası dönemin hazırlık yılına hep birlikte çevirelim.' dedi. Buna mani hiçbir şeyin olmadığını, bunların aşılacağını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:'Dünya aşı bulamazken hamdolsun bizde bu sıkıntı da yok. Burada da çalışmalarımızı kararlı bir şekilde sürdürüyoruz. Enflasyon hedefine birlikte ulaşalım ama yüksek faizle asla bu mümkün değil. Orada da yine düşük faizle bu işi başarabiliriz. Cari açıkla mücadele için gerekli önlemleri birlikte uygulayalım. İstikrarlı ve kaliteli büyümenin önündeki tüm engelleri birlikte kaldıralım. Yatırım, üretim, ihracat ve istihdam odaklı politikalarla ki bu düşük faizle olur, kalkıp da yatırımcı yüksek faizle yatırıma girebilir mi? Giremez. Ancak düşük faizle yatırıma girmesi mümkün. Bu olduğu zaman istihdam olacaktır. Bu olduğu zaman üretim olacaktır. Bu olduğu zaman ihracat olacaktır. Bütün bunlar olduğu zaman da, biz dünya ile yarışır hale geleceğiz. Ülkemizi 2023'e inşallah hedeflerini gerçekleştirmiş olarak ulaştıralım. Bütün bunları salgın tehdidini en aza indirerek yapmamız gerekiyor.'Yerli aşı çalışmalarıToplantıda salgın tedbirlerini yeniden gözden geçirdiklerini söyleyen Erdoğan, 'Aşı çalışmalarının hızla sürmesi önümüzdeki dönemi görmemiz bakımından önemlidir. Sahadaki aşı uygulaması belirlenen öncelikler doğrultusunda sürüyor. Kovid-19'un mutasyona uğraması herkes gibi bizim de işimizi zorlaştırıyor. Buna rağmen Allah'ın izniyle bu küresel sağlık krizinin üstesinden gelebileceğimize inanıyoruz. Dışarıdan aşı tedarikinin sürdürülebilirliği şüphelidir. Dünyada bu konuda yaşanan ve giderek ayyuka çıkan kriz, bize yerli aşı çalışmalarına hız vermemiz gerektiğini gösteriyor. Salgınla mücadelede en kritik hususlardan biri olan yerli aşı çalışmalarını yakından takip ediyoruz.' ifadelerini kullandı.Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen yıl mart ayından bu yana süren salgın tedbirlerinin ekonomik ve sosyal hayat üzerindeki olumsuz etkilerinin farkında olduklarını vurgulayarak, 'Bunların değerlendirmesini kazanımlarımıza halel getirmeyecek şekilde sürekli yapıyoruz. Bilim insanlarımızın görüşleri yanında milletimizin her kesiminden gelen seslere de kulak veriyoruz.' diye konuştu.(Bitti)
Reklam
Kosova İle İsrail Diplomatik İlişkilerin Başlatılmasına Yönelik Anlaşmayı İmzaladı
PRİŞTİNE (AA) - Kosova ile İsrail arasında diplomatik ilişkilerin resmen başlatılmasına yönelik anlaşma, çevrim içi ortamda düzenlenen törende imzalandı.Anlaşmayı Kosova Dışişleri ve Diaspora Bakanı Meliza Haradinaj-Stublla ile İsrail Dışişleri Bakanı Gabi Ashkenazi imzaladı.Törende, iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin başlatılmasına yönelik anlaşmanın yanı sıra iki ülke dışişleri bakanlıkları arasında siyasi istişare ve kalkınma iş birliği konularında iki protokol de imzalandı.Kosova Dışişleri ve Diaspora Bakanı Haradinaj-Stublla, yaptığı konuşmada, anlaşmayı 'Kosova tarihi için altın bir sayfa' olarak nitelendirerek, Kosova'nın İsrail ile diplomatik ilişkiler kurabilmek için uzun süredir beklediğini ifade etti.İsrailli bakan Ashkenazi ise imzalanan anlaşma ve protokollerin İsrail ile Kosova halkları arasındaki ilişkileri daha da derinleştireceğini belirterek, İsrail'in Balkanlar'ı istikrarlı görmek istediğini vurguladı.Anlaşma için yaptığı arabuluculuktan dolayı ABD'ye de teşekkür eden Ashkenazi, Kosova'nın Kudüs'te büyükelçilik açmak için yaptığı başvuruyu onayladığını aktararak, ofisinde bulunan ve üzerinde 'Kosova'nın Kudüs Büyükelçiliği' yazılı tabelayı gösterdi.Ashkenazi, İsrail'in Priştine Büyükelçiliği açıldığında tarafların yeniden görüşeceğini de sözlerine ekledi.Bu arada, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu daha önce yaptığı açıklamada, Kosova'nın Kudüs'te büyükelçilik açacak nüfusunun büyük bölümü Müslüman ilk ülke olacağını ifade etmişti.Eski ABD Başkanı Donald Trump'ın ev sahipliğinde Eylül 2020'de Beyaz Saray'da bir araya gelen Sırbistan ve Kosovalı liderler, ekonomi alanında normalleşme konusunda anlaşma imzalarken, bu anlaşma ile Kosova'nın İsrail ile diplomatik ilişkilerini başlatması ve Sırbistan'ın da İsrail'deki büyükelçiliğini Kudüs'e taşıması noktasında karar alınmıştı.
Anadolu’dan Amsterdam’a Uzanan Müzikal Bir Yolculuk,  “Altın Gün” Bizi Nasıl Büyüledi?
etiket
70’ler Anadolu Rock müziğinden etkilenen birkaç müzisyenin bir araya gelmesinden oluşan bu grup Hollandalı ama menşei adeta Türkiye. Grupta iki de anadili Türkçe olan müzisyen bulunmakta. Funk ve Anadolu Rock müziği harmanı eserler ortaya koyan bu grubu dinlerken hem dans etmek diskolara gitmek isteyecek hem de Anadolu Sound’unun kavrukluğunun etkisiyle kendinizden geçeceksiniz.
Reklam
Gaziantep'te 113 Parça Tarihi Eser Ele Geçirildi
GAZİANTEP (AA) - Gaziantep'te 113 parça tarihi eser ele geçirildi, 1 şüpheli gözaltına alındı.İl Jandarma Komutanlığı ekipleri, Şehitkamil İlçesi Arıl Mahallesi'nde M.T'nin adresinde çok sayıda tarihi eser olduğu ve bunları satmaya çalıştığı bilgisine ulaştı.Adrese operasyon düzenleyen ekipler, yaptıkları aramada, 49 gümüş sikke, 35 altın sikke, altın madalyon, bronzdan yapılmış şarap kadehi, melek figürlü heykel, şamdanlık, sürahi, meşale, ibrik, 20 çeşitli obje ile 2 taş kadın heykeli ve kamanın aralarında bulunduğu 113 parça obje ele geçirdi.Gözaltına alınan M.T'nin jandarmadaki işlemleri devam ediyor.
Osmaniye'de İçinde Yaklaşık 150 Bin Liralık Altın Bulunan Çanta Çalındı
OSMANİYE (AA) - Osmaniye'de içinde yaklaşık 150 bin liralık altın bulunan çantayı çaldıkları gerekçesiyle gözaltına alınan 2 şüpheli tutuklandı.Atatürk Caddesi'ndeki kuyumcu dükkanının mesai sonunda kapatmaya hazırlanan iş yeri sahibi, içinde yaklaşık 150 bin liralık altın bulunan çantayı park halindeki minibüsünün bagajına koydu.Daha sonra iş yerinin kapısını kilitleyip aracına dönen ancak açık kalan bagajdaki çantanın yerinde olmadığını fark eden iş yeri sahibi, durumu polise bildirdi.Çevredeki güvenlik kameralarının kayıtlarını inceleyen Asayiş Şube Müdürlüğü Hırsızlık Büro Amirliği ekipleri, çantayı alıp kaçan motosikletli şüpheli ile iş yerini gözetleyen zanlının kimliklerini belirledi.Ekipler, çantayı alıp kaçan A.T. ile iş yerini gözetleyen E.S'yi operasyonla gözaltına aldı.Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen 2 zanlı, çıkarıldıkları nöbetçi sulh ceza hakimliğince tutuklandı.Güvenlik kamerasına, altınların çalınması ve diğer şüphelinin iş yeri önünde keşif yapması yansıdı.
Yatırımcılara Altın Fırsatlar - Türkiye'nin Asya Ve Avrupa'ya Açılmasını Sağlayan "Ulaştırma Projeleri" Yatırımcıların İlgisini Çekiyor
ANKARA (AA) - ARİFE YILDIZ ÜNAL - Sadece coğrafi açıdan değil, tarihsel, sosyal, kültürel ve ekonomik avantajlarıyla da yatırımcılara önemli fırsatlar sunan Türkiye, bölge ticaretini daha da hareketlendirecek, turizmi canlandıracak birçok ulaşım ve altyapı yatırımına kapı aralıyor.AA muhabirinin derlediği bilgiye göre, Türkiye'de 2002'den itibaren odaklanılan 'yeni ulaşım ve iletişim çağı' stratejisi, yenilenme ve dönüşüm süreciyle devam ediyor.Bu dönüşüm, ulaşım ve haberleşme alanlarında, bütünsel kalkınma odaklı mobilite, dijitalleşme ve lojistik dinamikleriyle şekillenen, yeni, etkin ve dünyayı bu coğrafyaya entegre etme hedefli projelerle yürütülüyor.Türkiye'nin bütünsel kalkınması için ulaşım ve iletişim alanında çok büyük ve önemli projeler 2003'ten bu yana yapılan 910,3 milyar lira yatırımla hayata geçirildi.Ülkeyi daha ileriye taşımayı hedefleyen ulaşım ve haberleşme sektörü projeleri, başta ekonomi olmak üzere her alandaki gelişmenin ana lokomotifleri olarak 2071 yılına uzanan yolculukta en önemli dinamikler olarak görülüyor. Halihazırdaki ihtiyaçlar, beklentiler ve bunların itici gücü olan hedeflere öncelik verilerek gerçekleştirilen ulaştırma yatırımları, yeni dönüşüm sürecinde açığa çıkmamış ihtiyaçlara yönelik yapılacak.Uluslararası bağlantılar güçlendirilecekSürdürülebilir ulaşım ve iletişim yapısının oluşturulması amacıyla yatırımlara kamu-özel iş birliği (KÖİ) modelleriyle alternatif finansman sağlanması, ulaşım yatırımlarının lojistik koridor oluşturma yaklaşımıyla önceliklendirilmesi ve uluslararası bağlantıların güçlendirilmesi planlanıyor.Demir yolu yük ve yolcu taşımacılığını artırarak, çok modlu ve dengeli ulaşımın desteklenmesi amaçlanıyor.Uluslararası tehditlere karşı Türkiye'nin siber güvenliğinin sağlanması ile fiber iletişim altyapısı ve geniş bant iletişiminin yurt genelinde yaygınlaştırılması öngörülüyor.Tüm bu süreçler, yerli ve yabancı yatırımcılar tarafından yakından takip ediliyor.Yatırımların daha hızlı tamamlanarak vatandaşların hizmetine sunulabilmesi amacıyla özel sektörün dinamizmi harekete geçirildi. Böylece toplam 214,7 milyar liralık KÖİ projesi başlatıldı ve bunlardan yüzde 86'sı tamamlandı. Yapımı devam eden KÖİ projeleriyle 30,3 milyar liralık daha yatırım ülkeye kazandırılacak.Asya ve Avrupa arasında köprü görevi gören Türkiye'nin, coğrafi konumunun sağladığı fırsatların ekonomik ve ticari avantaja dönüşebilmesi için multimodal taşımacılığın sağlanması amacıyla demir yolları limanlara, havaalanlarına bağlanıyor.'Ekonomik kazanımlar' Pekin'den Avrupa'ya ulaşıyorCoğrafi konumun sağladığı avantajların ekonomik ve ticari kazanımlara dönüşebilmesi için başta bilinen adıyla 'Orta Koridor', Pekin'den başlıyor, Hazar Denizi'ni geçip, Türkiye'ye geliyor ve buradan da Avrupa'ya ulaşıyor.Gelecek yıllarda 'Kuzey Hat' olarak belirtilen Çin-Rusya (Sibirya) üzerinden Avrupa'ya gerçekleşen yıllık 5 bin blok trenin yüzde 30’unun geçişinin, Türkiye'ye kaydırılması için çalışmalar sürüyor.Orta Koridor ve Bakü-Tiflis-Kars güzergahından yılda 1500 blok trenin işletilmesi ve Çin-Türkiye hattındaki 12 günlük seyir süresinin 10 güne düşürülmesi hedefleniyor. Bu adımlar da yatırımcıların planlarına yön vermesine katkı sağlayacak.Yerli ve milli imkanlarla 5G çalışmalarıTürkiye'nin coğrafi kısıtlarını aşarak mobil haberleşme altyapısını yaygınlaştırmak için artan yatırımlar kapsamında evrensel hizmet projeleriyle 2 bin 575 yerleşim yerine 4,5G hizmeti götürüldü. Ayrıca bu projelerin yüzde 40'ında yerli baz istasyon ULAK kullanıldı.14 Ar-Ge firmasının ve 3 mobil işletmecinin yer aldığı projede 5G altyapısında ihtiyaç duyulan anteninden çekirdek şebekesine kadar tüm ürünlerin, yerli ve milli imkanlarla geliştirilmesine çalışılıyor.Ro-Ro hatlarıyla ülke ticareti geliştiriliyorDeniz yolu kombine taşımacılığında büyük önem taşıyan ülkeler arası ilişkiler kapsamında bugüne kadar, Azerbaycan, Türkmenistan, Gürcistan, Ukrayna, Özbekistan, Belarus, Kazakistan ve Moldova ile anlaşma imzalandı. Slovenya, İran, Irak, Kırgızistan, Litvanya ve Pakistan içinse süreç devam ediyor.Denizcilikte ülkeler arası ilişkilerin önem arz ettiği konulardan biri olan Ro-Ro hatları kurularak ülke ticaretinin geliştirilmesi için çalışmalar yürütüldü. Bu da söz konusu alana yatırım yapacaklar için fırsatlar sunuyor. Türkiye havacılıkla dünya transit merkezi olacakHavacılığa yapılan yatırımlar ve bu alandaki düzenlemeler sayesinde Türkiye, dünya ortalamasının üzerinde büyüme performansı gösterdi.Türkiye, dünya ve Avrupa havalimanları toplam yolcu sayısı sıralamasında 2018 ve 2019 yıllarında dünyada 10'uncu sırada yer aldı. Avrupa ülkeleri arasında ise 2019'da 5'inci sıraya yerleşti.Havacılık alanında dünyanın transit merkezi olmaya çok müsait olan Türkiye'nin, diğer ülkelerle ilişkilerini güçlendirmek amacıyla 173 ülkeyle Hava Ulaştırma Anlaşması yapıldı.Lojistik merkezler birbirine kesintisiz bağlanıyorAvrupa-Asya ve Afrika kıtaları arasında doğal köprü konumundaki Türkiye'den geçen uluslararası kara yolu koridorlarının uzunluğu yaklaşık 13 bin kilometreyi buluyor.Bu koridorlar için artan transit taşımacılıkla fiziki ve geometrik standartların ve trafik güvenliği seviyesinin yükseltilmesi için çalışmalar artarak devam ediyor.Bu kapsamda önemli lojistik merkezlere, demir yollarına, havalimanlarına ve sınır kapılarına hızlı ve güvenli ulaşımı sağlayacak 20 bin 715 kilometre uzunluğundaki 'Lojistik Karayolu Ağı'nda bölünmüş yol imalatları hızla sürüyor.Kesintisiz trafik akım koşullarının oluşturulmasıyla lojistik merkezler birbirine kesintisiz bağlanıyor. Bu da Türkiye'ye yatırım yapmak isteyenlere kolaylık sağlıyor.Kıtalar arasında mal ve hizmetlerin güvenli ve kesintisiz ulaşımını temin etmek, küresel rekabet endeksinde Türkiye'nin konumunu daha üst sıralara taşıyabilmek için otoyol uzunluğunu artırmaya yönelik çalışmalar devam ediyor. Bu projeler yatırımcıların da ilgisini çekiyor. Kara yolu taşımacılığında 24 ülkeyle serbestleşme gerçekleştirildiAvrupa, Asya ve Afrika'yı kapsayan geniş bir coğrafyada, 70'ten fazla ülkeyle uluslararası taşıma anlaşması, 59 ülkeyle ikili kara yolu taşımacılığı anlaşması, 24 ülkeyle de serbestleştirme gerçekleştirildi.Güvenlik açısından kritik önem arz eden konulardan biri de tehlikeli madde taşımacılığı olarak görülüyor. Buna ilişkin uluslararası sözleşmelere taraf olma süreci tamamlandı.Atılan bu adımlar, ulaştırma ve altyapı alanlarında Türkiye'ye yatırım yapmak isteyenlere mesaj olması bakımından da önem taşıyor.
Reklam