Görüş Bildir
Lukapu’dan Babalar Günü Kampanyasıyla %15 İndirim
Babamızla olan anılarımızı fotokitap haline getirip tekrar ona hediye etmeyi kim istemez ki? Bunu düşünen Lukapu, Babalar Günü için tüm ürünlerinde %15 indirim yapıyor.Telefonunuzdaki fotoğrafları kaliteli bir fotokitap haline getiren yeni uygulamaları LukaBUKA’da da %15 indirim var. Babalar Günü’nde kahramanıza, en güzel fotoğraflarınızdan oluşan bir fotokitap hediye edebilirsiniz. Hediyenizi hazırlamak eğlenceli olacağı gibi hediyeniz babanıza özel olacak. En güzel anılarınızın simgesi olanfotoğraflarınızı, kaliteli fotokitaplara dönüştürebileceğiniz online ve kullanımı kolay bir servis Lukapu. Üstelik fotokitabınızı tasarlarken herhangi bir tasarım bilgisine ihtiyacınız yok! Lukapu; Babalar Günü kampanyasıyla tüm ürünlerinde 2 Haziran – 15 Haziran arası %15 indirim yapıyor. Böyle güzel bir hediyeye indirimli sahip olma fırsatını kaçırmayın. Lukapu’nun yeni cep telefonu uygulaması LukaBUKA ile cep telefonunuzdan kolay ve hızlı bir şekilde  fotoğraflarınızı kaliteli fotokitaplara dönüştürebiliyorsunuz. Birkaç dokunuş ile fotokitabınızı tasarlamak mümkün. Uygulama çok pratik ve sizi bilgisayara bağlı kalmaktan kurtarıyor. Ücretsiz olan LukaBUKA’yı https://itunes.apple.com/tr/app/lukabuka-fotograf-albumu/id814349208?l=tr& linkinden indirebilirsiniz. LukaBUKA Babalar Günü kampanyasında; 2 Haziran – 8 Haziran arası %15 indirim ile LukaBUKA’nız size ulaşıyor. LukaBUKA’yı denemek için harika bir fırsat. Lukapu kampanyasına http://www.lukapu.com/lukapu-nu-yarat.html adresinden Lukapu Designer programını ücretsiz indirerek; https://itunes.apple.com/tr/app/lukabuka-fotograf-albumu/id814349208?l=tr& adresinden LukaBUKA’yı telefonunuza indirerek LuaBUKA kampanyasına katılabilir ve indirimli fotokitaplarınızı hemen tasarlamaya başlayabilirsiniz.
Dünyaca Ünlü Sanatçıları Konser İçin Getirmek Kaç Para?
Favori sanatçınızı getirmek ne kadar mâl olur hiç düşündünüz mü? Kesin düşünmüşsünüzdür... Düşünmeseniz bile Justin Bieber'ı Türkiye'ye getiren firma kaç para kazanıyodur acaba diye kabaca bir hesap yapmışsınızdır. Menajerlik ajansı olan Degy Entertainment dünyaca ünlü yıldızları ve grupları getirmek için ne kadar parayı gözden çıkartmanız gerektiğini gösteren bir liste hazırlamış
Samsung Z Tanıtıldı
Samsung, Tizen işletim sistemine sahip ilk akıllı telefonu Samsung Z’yi resmi olarak tanıttı. Böylelikle Samsung, Google’ın Android işletim sistemi dışında Tizen ile de yoluna devam edecek gibi gözüküyor. Samsung tarafından üst sınıf bir telefon olarak belirtilen Samsung Z; 4.8 inç 720P AMOLED ekran, 2.3 GHz 4 çekirdekli işlemci ve 8 megapiksel kamera gibi başlıca teknik özelliklere sahip durumda. Galaxy S5′te olduğu gibi parmak izi sensörünün de yer aldığı Samsung Z, daha hızlı açılış süresi ve geliştirilmiş bellek yönetim sistemi ile hızlı performans gibi bazı özelliklere de sahip. Arayüze bakıldığında Samsung Z’nin arayüzünün şirketin Android telefonlarında yer alan TouchWiz arayüzüne benzediği görülüyor. Samsung’un Tizen’li ilk akıllı telefonu Samsung Z, şimdilik sadece Rusya’da satışa sunulacak ve ardından diğer ülkelerde de satışa sunulacak.WeBeyn.com
Bir Mekanda Aşırı Sosyal Kişinin Masasında Yaşanan 10 Dram
Bir mekanda tek başına takılmaktan, eğlenmeye çalışmaktan daha kötü olan bir şey varsa o da 'aşırı sosyalin' masasına denk gelmektir. Kimdir aşırı sosyal? gittiği mekanın garsonundan sahibine kadar herkesi tanıyan, mekana gelen her 10 kişiden 9'u ile mutlaka selamlasıp kısa sohbetler yapan, masa üzerinde hakimiyet kurup onu bir orkestra şefi gibi yönetendir aşırı sosyal. Onun masasında öyle dramlar yaşanır ki bunu dışarıdan bakan gözler anlamaz. Onlar o masanın eğlendiğini, geleninin gideninin bitmediğini düşünürler, hatta yeri gelir imrenirler. ancak olayın iç yüzü hiç de öyle değildir...Allah insanı aşırı sosyalin masasında figüran olmaktan esirgesin.
Reklam
Reklam
Google 180 Uyduyla Tüm Dünyayı İnternete Bağlamak İstiyor
Dünya üzerinde internet erişiminin olmadığı noktalara ulaşabilmek için Titan Aeorspace’i aldığı düşünülen Google’dan yeni bir hamle geldi. The Wall Street Journal’ın paylaştığı bilgiye göre Google, uzaya 180 uydu göndererek dünyanın her tarafına internet ulaştırmayı istiyor. WSJ’nin küçük uydu diye tabir ettiği 180 uydunun Google’a maliyeti 1 milyar dolardan fazla olacağı paylaşılan bilgiler arasında yer alıyor. Dünya nüfusunun üçte ikisinin internete ulaşamadığını belirten Google’ın yetkilisi, bu durumla ilgili şirketin fedakarlık yaptığına dikkkat çekerek drone, uydu ve diğer metodlarla tüm dünyaya interneti ulaştırmayı istediklerini paylaşıyor. Dünyanın geri kalanına interneti ulaştırmakla kişilerin hayatlarını kolaylaştıran Google, bunu bir sosyal sorumluluk olarak görüyor olsa da ticari bir şirket olarak buradan beklentisinin olmadığını söylemek mümkün değil. Dünyada internete ulaşamayan kişi sayısına sadece rakamsal açıdan bakıldığında bile iki kat bir pazar duruyor bir başka deyişle 1,15 milyar kullanıcıya sahip Facebook’un 3 katı. Titan Aerospace’i Google’a kaptıran Facebook’un da gökyüzünden internet dağıtma planları olduğunu düşündüğümüzde, teknoloji devlerinin 5 yıllık planı aşikar; Tüm dünyayı internete kavuşturarak yeni pazarlar yaratmak. Webrazzi
Led Zeppelin'in Daha Önce Yayınlanmamış Parçasını Dinleyin: 'La La'
Led Zeppelin’in ilk üç stüdyo albümünün dijital ortamda düzenlerek yeniden piyasaya sürülmesinin öncesinde grubun daha önce paylaşılmamış “La La “ adlı enstrümental parçası Soundcloud aracılığıyla yayınlandı. 1969′da kaydedilmiş ve çok uzaktan da olsa Robert Plant’i duyabildiğimiz parçayı aşağıda dinleyebilirsiniz. Bantmag
İstanbul'un Zam Şampiyonu Müze Giriş Ücreti!
İstanbul'da 2014 yılı Mayıs ayında fiyatı en fazla artan 'ürün' yüzde 20 oranı ile müze giriş ücreti oldu. Fiyatı en çok artan ikinci ürün yüzde 13.64 ile mektup gönderim ücreti olurken, yüzde 13.34 ile fındık üçüncü sırayı aldı. İstanbul Ticaret Odası, Mayıs ayında fiyatı en çok artan ve azalan ürünleri açıkladı. 2014 yılı Mayıs ayında İTO’nun İstanbul Ücretliler Geçinme İndeksinde yer alan 242 ürünün 67’sinin perakende fiyatı artarken, 26 ürününün fiyatı düştü. 149 ürünün fiyatı ise değişmedi. Mayıs ayında fiyatı en fazla artan ürün yüzde 20 oranı ile müze giriş ücreti oldu. Fiyatı en çok artan ürün yüzde 13.64 ile mektup gönderim ücreti olurken, yüzde 13.34 ile fındık üçüncü sırayı aldı. Mevsimsel tarım ürünlerinde ise ilk sırayı yüzde 11.19 artış oranı ile çilek aldı. BEZELYE YÜZDE 41.96 UCUZLADI Bezelye yüzde 41.96 oran ile Mayıs ayında fiyatı en fazla azalış gösteren ürün oldu. Bunu yüzde 32.75 düşüşle Elektrik süpürgesi izledi. Fiyatı yüzde 30.21 oranında gerileyen taze fasulye ise üçüncü sırada yer aldı. ANKA
Reklam
Amerika, Sosyal Ağlardaki Fotoğrafları Tarıyor
ABD'nin istihbarat servisi NSA'in her gün sosyal ağlardan milyonlarca fotoğraf topladığı ve yüz tanıma programlarıyla taradığı ortaya çıktı.New York Times gazetesi, eski NSA çalışanı Edward Snowden 'ın ifşa ettiği belgelere dayanarak ABD'nin istihbarat servisi NSA'in internetten topladığı milyonlarca fotoğrafı kimlik tespiti için yüz tanıma yazılımlarıyla kontrol ettiğini yazdı. NSA'in aradığı kişileri teknolojinin yardımıyla bulmayı amaçladığını yazan gazete, 2011 yılı belgelerinde NSA'in her gün milyonlarca fotoğraf topladığı ve bunların ortalama 55 bininin taramaya uygun kalitede olduğu bilgisinin yer aldığını kaydetti. Deutsche Welle Türkçe’de yer alan habere göre, Snowden'ın ortaya çıkardığı belgelerde NSA'in ayrıca parmak izi ve diğer biyometrik verilerin de izini sürdüğü belirtiliyor. NSA'in kullandığı en önemli yüz tanıma programının 'Tundra Freeze' olduğu ve bu programın, söz konusu kişiyi saçı ya da sakalı kesilmiş olsa bile tespit edebildiği belirtiliyor. New York Times, belgelerle ilgili olarak NSA'i aradıklarına, ancak NSA sözcüsünün gizli servisin Dışişleri Bakanlığı'nın veri bankasına ulaşımı olup olmadığı ve vize başvurularında yer alan fotoğrafların taranıp taranmadığı sorularına yanıt vermediğine de haberinde yer verdi.T24
Samsung Tabletfonu Büyüttü
Samsung, 6,3 inçlik tabletfonu Galaxy Mega’nın ardından 7 inçlik Galaxy W ile çıtayı yükseltti. Samsung, farklı özelliklere sahip cihazlarını arka arkaya tanıtıyor. Geçtiğimiz günlerde tanıttığı, suya ve toza karşı ekstra dayanıklı olan Galaxy S5 Active modelinin ardından tabletfon klasmanında yer alacak 7 inçlik Galaxy W adlı cihazı ortaya çıktı. Mega ailesinin en büyük üyesi olacak Galaxy W’nun haziranda tanıtılması bekleniyor. Cihaz, 7 inçlik Asus Fonead 7 ile HP VoiceTab’e rakip olacak. Galaxy W’nun teknik özellikler arasında, 720p çözünürlükte 7 inç ekran (16:9), 1,2 GHz çift çekirdekli işlemci, 1,5 GB bellek, 16 GB depolama alanı, 64 GB’a kadar hafıza kartı desteği, 8 MP arka ve 2 MP ön kameralar, Android 4.3 Jelly Bean işletim sistemi, 3200 mAh pil yer alıyor. 245 gram ağırlığındaki cihaz, LTE-A (4G) bağlantısını da destekliyor. Galaxy W, Güney Kore’de SK Telekom adlı mobil operatör tarafından satışa sunulacak ve yaklaşık 490 dolar fiyatla satışa sunulacak.Stuff
Artık Kaybolan Telefonunuza Seslendiğinizde, O da Size Seslenecek
Apple ürünleri için geliştirilen yeni bir uygulama sayesinde, ‘Telefonu nerede bıraktım’ sorusuna yanıt artık telefonunuzdan geliyor. Telefona uzaktan seslendiğinizde o da size seslenecek.iOS işletim sistemini kullanan Apple ürünleri iPhone, iPad ve iPod Touch için geliştirilen yeni bir uygulama, telefonu bir yerde unutma sorununa eğlenceli bir çözüm sunuyor. Artık başka bir odada unuttuğumuz telefonu harıl harıl ararken, en yakınınızdakine 'Beni bir çaldırsana' demeye gerek kalmayacak. Cihazınıza kuracağınız Marco Polo adlı uygulama, ihtiyacınız olana dek kendini hissettirmeden arka planda çalışıyor. Telefonu bulmak istediğinizde, önceden belirlediğiniz bir sözcüğü bağırmanız yeterli. Telefonunuz sesinizi tanıyıp size karşılık veriyor. Uygulama iTunes üzerinden 1 dolara satılıyor. Toronto’da yaşayan uygulamanın geliştiricisi Matt Wiechec, ilhamını çocukken oynadığı bir oyundan almış. Adını ünlü kaşif Marco Polo’dan alan, körebe benzeri oyunda, gözünü kapatan ebe diğer oyunculara “Marco!“ diye bağırıyor. Diğer oyuncular da “Polo!” diye geri seslenerek ebenin kendilerini bulmasını bekliyor. Kaynak: cnet.com
Reklam
Panoramik Video Kamera: Centr
Aksiyon kamerası GoPro’nun elde ettiği önemli başarı ve rakiplerinin de yarışa girmesiyle birlikte yarattığı büyük ekosistem tartışılmaz. Özellikle GoPro’nun çok büyük bir halka arza hazırlandığını ve bu IPO’nun bu yıl içerisinde gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz. Piyasada bulunan bu farklı kamera modelleri, birbirinden ayrılma noktasında ufak teknik özellik farklılıkları gösteriyor. İşte CENTR da, bu aksiyon kameralarının yaptığı işi biraz daha farklı bir noktaya getirme anlamında çalışmış ve ortaya, panoramik videolar çeken bir ürünü ortaya çıkarmış. Gerçek zamanlı olarak 360 derece videolar çekebilen CENTR, aynı zamanda bir Kickstarter projesi olarak yatırım toplamaya da başladı. CENTR’ın hedefi 900 bin dolar toplamak ve bu hedefe de büyük oranda yürümüş durumda. Kaliforniya merkezli CENTR kameraları, 199 dolarlık bedelle satılıyor ve yanında ücretsiz olarak sualtı koruma kılıfıyla birlikte geliyor. Apple’da çalışan eski mühendislerce yaratılan CENTR, tıpkı GoPro gibi aksiyon kameralarında olduğu gibi farklı kullanım alanlarında kullanılıyor. Sanıyorum özellikle havacılıkta ve dronelarda kullanımını sıkça göreceğiz. Çünkü geniş açılı aksiyon kameralarından çok daha geniş bir 360 derecelik görüntüyü kaydedebiliyor CENTR kameralar.CENTR’ın üzerinde 3 adet geniş açılı kamera bulunuyor, bir yuvarlak disk şeklinde olan cihaz üzerindeki kameralar, hiçbir şekilde kör nokta olmayacak şekilde görüntüleri işleyerek, 360 derecelik video kaydetme özelliğine sahip. Şu anda Amerikan Hava Kuvvetleri, Fox ve ESPN tarafından da kullanılan CENTR’ın çalışma prensibiyle ilgili merak ettiklerinize aşağıdaki video cevap olabilir.webrazzi
iPhone Kullanıyorsan Bugün Her Şey Değişecek!
Apple WWDC 2014 etkinliğinde iPhone, iPad ve Mac kullanıcılarının hayatını değiştirecek yeniliklerini açıklayacak.Apple CEO'su TSİ'yle 19.00'da San Francisco'daki Moscone Merkezi'nde yapılacak Uluslararası Geliştiriciler 2014 Konferansı'nda tüm cihazları için yeni jenerasyon yazılımları tanıtacak. iPad ve iPhone için iOS 8, Mac için OS X 10.10 sıradışı özellikleriyle ilk kez kamuoyuna duyurulacak. Özellikle OS X 10.10'la masaüstü bilgisayar deneyiminin baştan aşağı değişeceği konuşuluyor. Ancak değişimin ne olacağı konusunda ipucu verilmiyor. iOS 8 Kullanıcıların asıl merakla beklediği yazılım ise iOS 8. Şimdilik sadece banner'ı ortada. Apple'ın iOS 8 ile birlikte ses getiren değişikliklerden ziyade tasarımda bazı yeniliklere imza atması bekleniyor. Asıl dikkat çeken nokta iOS 8 ile gelen yazılımlar olacak. Bunlar arasında sensörlerden toplanan yaşam takip bilgilerini analiz edebilen Healthbook ve iWatch yardımcı uygulaması Watch Utility bulunuyor. iOS 7'yle zaten birçok şeyi değiştiren Apple'ın iOS 8'le mobil dünyada oyunun kurallarının yeniden yazacağı konuşuluyor.iPad'de bölünebilir ekran Windows ve Android kullanan bazı cihazların aynı anda ekranı ikiye bölerek iki uygulamayı birden çalıştırma özelliğinin iPad'lere de geldiğinin bu konferansta duyurulması da olacak. Siri geliştirildi Apple'ın efsaneleşen ses asistanı uygulaması Siri'ye de yeni eklemeler yapılacak.CNN TÜRK
Reklam
Neymar'dan Kaleci Beyni Yakan Penaltı Vuruşu
Dünya Kupası'na ev sahipliği yapacak olan Brezilya hazırlıklarına tüm hızıyla devam ediyor. Bu turnuvada seyircisi önünde zafere uzanmak isteyen Sambacılarda takımın yıldızı Neymar antrenmanlardaki şovları ile büyülüyor.Penaltı çalışması sırasında ilginç bir vuruşla arkadaşını mağlup eden Neymar ne kadar formda olduğunu gösterdi.
Hamileyken Tatil Yapılır mı?
Evet hamileyken tatil yapabilirsiniz, ancak uymanız gereken bazı kurallar hem sizin, hemde dünyaya gelmeye hazırlanan minik yavrunuzun sağlığı açısından çok önemli olacaktır. Bizde gebelik sürecinde seyahat yapılıp yapılmayacağı veya yapılacak seyahatlerin anne adayları için bir risk oluşturup oluşturmadığını araştırdık ve aşağıdaki gibi sonuçların ortaya çıktığını gördük. HAMİLELİKTE TATİL NASIL OLMALI İnsanlar her zaman tatil yapmak ister ve bunun için de istedikleri ortamı iyice araştırı. Tatilin amacı hem bir dinlenme hem güzel bir ortam içerisinde bulunma hem de yorgunluğu giderme için farklı bir yerde bulunmadır. Bu tatil isteği herkesin hakkı olduğu gibi hamilelerinde de hakkıdır diyebiliriz. Yalnız hamileler tatil yerlerini seçerken mekânları en ince ayrıntılarına kadar incelemeli ve güneşlenecek saatlerine dikkat etmeleri gerekir. Bu durumlarını göz önünde bulundurmaları hem anne sağlığı hem de bebek sağlığı açısından önemlidir. Gebelerin tatil planlarını yaparken tarihlerini önceden belirlemeli ve seyahati ile alakalı olarak uçakla mı karayoluyla mı olacağını kesinlikle ama kesinlikle doktoruna bildirerek onayını ve görüşünü almalıdır. Bu uyarılara harfiyen uyarak hareket etmelidir. Yapılacak başka bir durum ise gideceği yerin temizliğe öne verilen bir yer olması havalandırma tertibatının iyi olması gibi hususlara dikkat eden ve bunu işletme olarak kabul eden yerlerin seçilmesine özen gösterilmelidir. Gebelerin cildinin hassas olması nedeniyle çok fazla güneş ışınlarına maruz kalmaması önerilmektedir. Eğer ki düzensiz şekilde oluşan ve koyu renkli değişiklikler cildinizde görünüyorsa ultraviyole ve güneş ışınlarına çok fazla duyarlısınız demektir. Bunların yaşanması durumunda bedeniniz çok hızlı bir şekilde cevap verecektir. Çok fazla güneş altında kalırsanız vücut sıcaklığının artmasına bu da vücut suyunun azalmasına neden olacaktır. Dikkat ederek günün belirli saatlerinde kısa bir şekilde güneş altında kalınmalıdır. Diğer bir durum ise tatilin vazgeçilmez kısımlarından olan suya girme ile alakalı olanıdır. Bu durumda dikkat edilmesi gereken suya girmeden önce vücut ısısının ayarlanması ve yavaş yüzülmesidir. En son olarak güneşlenirken gölgede zaman geçirmeleri yüksek faktörlü güneş koruma kremlerinden yararlanmaları ve sıvı alımına azami derecede özen gösterilmelidir. Ayrıca hamileler için tasarlanan ve kaliteli olan mayolardan tercih etmeleri tavsiye edilmektedir.
'Kendimi Sözlerle Daha İyi İfade Edebilseydim Sinemaya Bulaşmazdım'
“Kış Uykusu” filmiyle 67. Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye’yi kazanan yönetmen Nuri Bilge Ceylan , “Kendimi ifade etmek konusunda görüntüler yerine sözlerde daha becerikli olduğumu düşünseydim hiç sinemaya bulaşmazdım. Çünkü yalnızlığı seven bir insanım. Bir romancının yalnızlığını, bir tiyatro yazarının yalnızlığını hep kıskanmışımdır. Ama bu konuda çok yetenekli, becerikli değilim, sözleri kullanmak konusunda” dedi. Star gazetesinden Alin Taşçıyan ’a konuşan Nuri Bilge Ceylan’ın sözleri şöyle: “Kasaba filminde çok uzun diyaloglu bir bölüm vardır, çok iyi beceremediğimiz bir bölüm. O sahneyi yaşatamamış olmak beni çok korkuttu o zaman. O yüzden bir süre diyalogdan kaçmış olabilirim, ben beceremiyorum bu işi, diye. Ama o sahneyi çekememiş olmak bana sinemada çok şey öğretti. Bunun nedenleri üzerine çok düşünmek ve araştırmak zorunda kaldım. Hayattaki gerçek diyalogları gizli gizli kaydettim. Onların yapısını inceledim diyaloğu oluşturan şey nedir diye… Diyaloğun doğallığına çok takmıştım o zamanlar. Birçok yönetmen için de bir meseleydi o zamanlar… Tam da geldiğim bu noktada diyalogda doğallık o kadar da önemli görünmemeye başladı bana… Nedense… ‘Bir Zamanlar Anadolu’da’ da çok uğraştım o işle, biraz daha fazla diyalog vardı ve onların birbirinden çok farklı kasabalı karakterlerin ağzına oturtturulması gerekiyordu. Onda da Çehov’dan yararlandık, en az bu filmdeki (Kış Uykusu) kadar. ‘Bir Zamanlar Anadolu’da’dan sonra bu filmde, o filme ait daha farklı bir dünya yaratma özgürlüğünü zannediyorum olsun istedim biraz. Tıpkı bir romancının daha özgür hissetmesi gibi diyalog konusunda. Sinemada da sırıtmayacak bir hale getirilebilir mi diye… Çünkü bana diyaloglar da çok keyif verir zaman zaman bir Çehov oyununda olsun ya da bir Dostoyevski romanında, Shakespeare oyununda falan… Bazen bir şeylerden sıkılıyorsunuz, bir şeyler deniyorsunuz.Girmediğiniz bölgeler, hala anlatmak istediğiniz, sizin için çok önemli, başat olan şeyler barındırıyor. Girmek istiyorsunuz, sırasını bekliyor bir şekilde”.   Amatörlerden profesyonel oyunculara… Amatör oyuncuyla da, profesyonel oyuncuyla da çalıştım. İkisinin de özelliklerini biliyorum. Amatör oyuncuyla çalışıyorsanız çok doğal, çok sahici şeyler almanız mümkün. Ama yazdığınız diyalogları kesinlikle değiştirmeniz lazım, her an! Onun yapabileceği, onun ağzına oturabilecek, sürekli yeni şeyler keşfetmek zorundasınız. Ama bu filmde (Kış Uykusu) biz yazdığımız diyalogları aynen istiyorduk. Çok dikkatli yazdık, tek bir kelimenin bile değişmesi, vurgusu bizim için çok önemliydi. O yüzden amatör oyuncu düşünülemezdi. Bir de amatör oyuncu zannedildiği kadar kolay değildir. En beklemediğiniz konularda sorun çıkarır. Çok naz yaparlar, mesela! Bu filmde iki üç tane amatör vardı. Bir hizmetçi karakteri var, otelde. Yani üçüncü çekimi yapmaya kalktığınızda neden, bitmedi mi, niye olmadı, ne gerek var diye soran birisi! Ama bir profesyonelle ellinciyi çekseniz de hala elli birinciyi çekmek için bir iştah görüyorum. O da insanın hoşuna gidiyor doğrusu.   Senaryodan kurguya… Senaryo nehir gibi… Bir nehrin doğuşu gibi oradan buradan bir sürü damla toplanıyor. Bir bakıyorsunuz bir gün yorgun bir ırmak akıyor. Nasıl ortaya çıktığı konusunda fazla bir fikrim yok. Her senaryoda da değişiyor bu, bazısında bir görüntü başlatabilirken bazısında bir konuşma… Eninde sonunda her şey! Daha doğrusu bir sanat yapıtının ortaya çıkması gibi bir kolaj, bir sürü şeyin harmonik, uyumlu biçimde bir araya gelmesi. Ama senaryo yazımı benim için didaktik bir süreç. Senaryo yazımı sırasında insan daha akademik düşünüyor sanki. O yüzden senaryo yazımını sette de kurguda da devam ettirmek gerektiğini düşünüyorum ya da bunu yapabilceğim bir esneklik yaratmaya çalışıyorum. Senaryodan hiçbir zaman emin olmuyorum. Çekimde daha iyi bir şey arıyorum. Kurguda çalışmayabileceği korkusu beni çekimde başka alternatiflere yöneltiyor. Çünkü insan psikolojisi o kadar tahmin edilmez ve bilinmez bir şey ki kurguda neyin çalışacağına emin olmak gerçekten çok zor. Muhakkak hepimiz birer maskeyle yaşıyoruz; toplumsal hayatta bu maskenin nasıl kendi duygusunu gizlemek, başkalarını kandırmak ve bir sürü şey için ne şekiller alacağını bilmek, bütün o detaylar insanın senaryo aşamasında tümüyle hakim olabileceği bir konu değil. Hiç aklınıza gelmeyecek bir yüz ifadesini başka bir şeyle çarpıştırdığınızda duygusal olarak, etkisel olarak, ‘İşte bu insan doğasına daha uygun,’ diyorsunuz mesela. Hiç düşünmediğiniz bir şey! Bu yüzden kurguya biraz fazla malzemeyle girmek gerektiğini düşünüyorum. O yüzden son filmde bayağı bir malzeme çektik, 200 saatlik çekim var.   Görüntülerden stile… Kendimi ifade etmek konusunda görüntüler yerine sözlerde daha becerikli olduğumu düşünseydim hiç sinemaya bulaşmazdım. Çünkü yalnızlığı seven bir insanım. Bir romancının yalnızlığını, bir tiyatro yazarının yalnızlığını hep kıskanmışımdır. Ama bu konuda çok yetenekli, becerikli değilim, sözleri kullanmak konusunda. Görüntülerde de reflekslerim daha gelişmiş. Daha doğrusu film yaparken görüntü konusundaki kararları çok daha net veriyorum. Uzun düşünceler harcamama gerek olmuyor. O yüzden fotoğraf, sinema gibi sanatlara zorunlu oldum. Hatta doğama çok daha aykırı bir üretim süreci var sinemanın. Pek çok insanla cebelleşmek zorundasınız, bittikten sonra bile! Fakat onları nasıl yaptığımı da bilmiyorum ayrıca, görüntü konusunda gerçekten hiçbir stratejim yok. Ben senaryoda da şuradan çekerim, buradan çekerim diye çok düşünmem. Hele bunca filmden sonra! Çok rahat sete giderim nereden çekeceğimi bilmeden. O teknik elemanlar, odanın şekli falan hemen nasıl çekeceğim konusunda kafamda şekillenir. Çok çeşitleme yapmam, kamerayı oraya koy, buraya koy gibi bir çeşitleme değil de oyuncuların oyunlarında, söyledikleri sözlerde bir çeşitleme yaparım. Tekrarla oluşan şeyler, anlatabileceğim, analitik biçimde ele alabileceğim konular değil. Ama stil konusu benim için çok önemli. Bir filmin anlatım şekli, neredeye içerikten daha önemlidir. Çünkü hayatımızda bile bir insan size bir şey söyler, dinlemezsiniz, ikna olmazsınız ya da çok şey ilgilenmezsiniz. Ama başka biri başka bir şekilde söyler başka bir ilgi uyandırır. Söyleyiş şekli çok önemlidir, her şeyde! Dolayısıyla bir insanı belli bir dünyaya sokmak için bir yol bulmak zorundasınızdır. Bu yolu sürekli araştırırız, insanlar üzerinde daha etkili olmak isteriz, söylediklerimiz dinlensin isteriz. Bunu hayatta nasıl arıyorsak, sinemacı da söyleyeceği yolu bulma, stil konusunda kafa yormak zorundadır. Bu konu en çok dikkat ettiğim şeydir, ama içsel bir süreç. Dikkat ederim ama kendiliğinden olan bir şey. İzah etmem biraz zor ama böyle bir şey. En önemli şey benim için, özellikle kurguda çok dikkat ederim. Bir yönetmenin eninde sonunda bir filmde hesabını veremeyeceği bir tek karenin olmaması gerektiğini düşünüyorum. En küçük ayrıntının da hesabını verebilirim. Kurguya zaman çok ayırırım. Beni utandırmamalı sonradan çünkü ufacık bir şeye dikkat etmezseniz o yirmi yıl sonra bile gözünüze batmaya devam eder.  Denemelerden ustalığa… Kendi en sevdiğim yönetmenlere baktığımda çok da denemeci tipler olduğunu düşünmüyorum. Mesela Ozu denemeci bir insan değildir. Hep aynı filmi çekerdi, ama sadece git gide daha sofistike bir hale getirdi. Sanki bir Çinli ressam elemanları git gide daha azaltır gibi. Son filmleri iyice rafinedir. Keza Bresson öyledir, nitelikleri son filmlerinde ortaya çıkmaya başladı. Cesaret tek başına saygı duyulacak bir şey değil bana göre. Nereye gittiğine bakmak lazım. Sonuçta aptal cesareti diye de bir şey var. Sofistikeleşmeye başladığı zaman bir sinema içten gelen bir yere doğru gitmeye başladığını görüyorsunuz.  Korkulardan cesarete İçten baktığım zaman kendimi çok cesur görmüyorum, tam tersine çok korkak görüyorum. Onu da söylemem lazım. Sinema bir anlamda da korkuyla yapılan bir şey. Attığım her adım korkularla ve endişelerle de yaratılıyor. Daha sonra birisi cesaret diye de nitelendirmiş olabilir ama aslında süreç öyle işlemiyor. Sinema cesaretle yapılan bir şey değil bence, tam tersine sorular, korkular, kaygılar, zayıflık, yalnızlıkla yapılır. Bir sanatçının yalnızlık hissettiği için üretim yaptığını düşünüyorum. Benim için de en büyük meselelerden biri o. O korkunç yalnızlıktan kurtulmak için biraz… Bazen… Bunlar derin konular… Nefretten sevgiye… Ben gıcık olma potansiyeli yüksek karakterlerle uğraşmayı tabii ki seviyorum. Anlamaya çalıştığım karakterler de onlar. Gıcık olma kapasitemizin ardında kendimizi koruma güdüsü bazen yatar. Mesela alaycı birine gıcık oluruz ama ondan korkarız da. Gıcık olduğumuz karakterlere gıcık olmakla hayran olmak arasında ince bir çizgi var. Bir lafla, bir tek şeyle öbürüne bir anda dönüşebilir. Sinema yazarlığının anlamı da belki burada, bir şey hep göründüğü gibi değildir. Anlamı birden değişebilir. Sanat eserleriyle ilişkide ben katalizörlerin çok önemli olduğunu düşünüyorum. İyi bir sinema yazarının da böyle bir katalizör olabileceğini düşünüyorum. Ben kendi tarihimden biliyorum. Hem insanlarla hem sinemayla ilişkimde. Bugün en hayran olduğum insanlar önce en gıcık olduklarım aslında! İlk görüşte sevdiğin bir insanı uzun süre sevemezsin. Kısa vadeli olur. Filmde de öyle olur. İlk gördüğümde yarıda çıktıklarım sonradan hayatımın en önemli filmleri haline gelmiştir. Ya da yıllarca sinir olduğum bir insan ilişkinin bir anda yön değiştirmesiyle en yakın dostlarımdan biri olmuştur. Öyledir hayat, sürekli kendimizi koruyarak, kollayarak sağ kalmaya çalışıyoruz aynı geminin içinde. Tehlikeli bulduğumuz insanları, belli bir formülasyonla hayatımızdan uzak tutmaya çalışıyoruz, kafamızın içinde. Ben ilginç bulduğum karakterleri filme koymaya çalışıyorum, sevgi duymuyorum onlara, sevgi duymam gerekmiyor daha doğrusu.” T24
Reklam