Görüş Bildir
Windows Phone İçin Dosya Yöneticisi Uygulaması Yayınlandı
Windows Phone için resmi dosya yöneticisi uygulaması “Dosyalar”, mağazada yerini aldı. Windows Phone cihazınız üzerindeki dosyaları yönetmeye yönelik hazırlanan Dosyalar uygulaması 1 MB boyutunda. Dosyalar uygulamasını kullanarak yapabilecekleriniz şöyle açıklanıyor: • Telefonunuzda ve SD kartınızda depolanan dosyalara erişebilirsiniz • Dosyalara göz atabilir, arayabilir ve açabilirsiniz • Bir veya daha fazla dosyayı kolaylıkla paylaşabilirsiniz • Dosyalarınızı düzenlemek için klasör oluşturabilirsiniz • Dosyaları kopyalayabilir, taşıyabilir, yeniden adlandırabilir ve silebilirsiniz Dosyalar uygulamasını buraya tıklayarak Windows Phone mağazasından indirebilirsiniz. WeBeyn.com
16 Yıl Sonra Dünya ile İlk Temas
NASA'nın 36 yıl önce Uzay'a ateşlediği ve yıllardır görev dışı olan ISEE-3 uydusu, Dünya ile yeniden temas kurdu. Uydunun kontrol haklarını alan şirket, sinyal almaya başladığı ISEE-3'ü Dünya'nın yörüngesine getirmeye çalışacak. NASA tarafından 1978 yılında Güneş fırtınalarını incelemesi için atmosfer dışına ateşlenen ISEE-3 (Uluslararası Güneş-Dünya Kaşifi-3) uydusu, devre dışı kalmasından tam 16 yıl sonra Dünya ile yeniden temas kurdu. Spacecollege sitesi üzerinden açıklama yapan bir grup amatör gökbilimci, hafta içinde ISEE-3 ile iki yönlü sinyal bağlantısı gerçekleştirmeyi başardıklarını duyurdu. Açıklamada, Salı günü bağlantı kurulan uydunun motorlarının yeniden faaliyete geçirilmeye çalışıldığı ve başarılı olunursa, gönderilecek komutlarla uydunun Dünya yörüngesine yakın bir noktaya getirileceği belirtildi. NASA, görev dışı kalan uydu için bir plan ve bütçe ayrılmadığını açıklamış ve ISEE-3'ün haklarını Skycorp adı verilen bir firmaya teslim etmişti. Skycorp'un desteğiyle başlayan çalışmalarda uyduyla yeniden temas sağlandı. Skycorp'un başlattığı ISEE-3 Reboot Project kapsamında, uydunun saniyede 512 bit hızında Almanya ve ABD'deki yer üsleriyle bağlantı kurduğunu açıkladı. Şirket, ikinci aşamada uydunun genel durumunu gözden geçireceklerini ve motorlarını ateşlemek için uygulanması gereken yöntemleri değerlendireceklerini duyurdu. Uzmanlar, ISEE-3'ün motorlarının tekrar çalışıp çalışmayacağından emin değil. Eğer motorlar çalışmazsa, uydunun en az 200 yıl Dünya yörüngesinden uzak kalması bekleniyor. ISEE-3, Güneş fırtınalarının Dünya'nın manyetik alanına yaptığı etkiyi incelemek için fırlatılmıştı. Gök cisimlerinin Dünya ve Güneş'e doğrudan konumlandığı noktaların Güneş’e en yakın olanı L1’e gönderilen ISEE-3, görev süresi uzatıldıktan sonra iki kuyrukluyıldızı izlemek için kullanıldı ve adı Uluslararası Kuyrukluyıldız Kaşifi (ICE) olarak değiştirildi. ICE, 1986'da Halley Kuyrukluyıldızı'nı gözlemlemişti. Al Jazeera
Reklam
İlk Yok Oluşun Sorumlusu Yanardağlar
Avustralya'da antik yanardağ patlamalarının geçmişini inceleyen bilim insanları, Dünya'daki ilk kitlesel yok oluşun 510 milyon yıl önce yaşanan patlamalar sonucu gerçekleştiğini belirledi. Bilim insanları dünya tarihindeki ilk kitlesel yok oluşun tarihini belirledi. Volkanik Kalkarindji bölgesinde radyoaktif tarihleme yöntemleri gerçekleştiren araştırmacılar, canlıların kitlesel ölümüne neden olan yanardağ patlamalarının 510 milyon yıl önce gerçekleştiğini belirledi.Geology dergisinde yayımlanan araştırmada, Curtin Üniversitesi'nden Fred Jourdan'ın başını çektiği araştırma ekibi Kuzey ve Batı Avustralya'da toplam 2 milyon kilometrekare alana yayılan antik lav oluşumunu inceledi. Radyoaktif tarihleme yöntemleri, 510-511 milyon yıl önce Kambriya döneminde yaşanan ve çok hücreli canlıların ilk kitlesel ölümüne tanık olan dönemde, Kalkarindji'da büyük volkanik faaliyetler yaşandığını ortaya koydu. Böylece, Kalkarindji bölgesinde yaşanan volkanik faaliyetlerin neden olduğu iklim değişikliğiyle ilk kitlesel ölüm arasında bağlantı kuruldu. Dr. Jourdan, 'Dünya üzerindeki canlıların yüzde 50'sini yok eden bu değişim, iklim değişikliği ve okyanuslardaki oksijenin azalmasıyla bağlantılıydı. Ancak bu değişimlerin nedeni kesin olarak bilinmiyordu' ifadesini kullandı. Jourdan, 'Kambryia dönemindeki kitlesel ölümle Kalkarindji'deki volkanik patlamaların aynı zamanda gerçekleştiğini ortaya çıkarmakla kalmadıklarını, aynı zamanda gereken kanıtı da bulduklarını' söyledi. Bölgedeki volkanik kayalarda sülfür dioksitin azaldığının anlaşılması, patlamalarda atmosefere sülfür yayıldığını ortaya koydu. Yanardağlar iklim değişikliğini harekete geçirebiliyor Jourdan, yanardağlarının bahsettikleri kitlesel ölüm kadar büyük etkileri olabileceğine dair, Filipinler'deki Pinabuto yanardağının 1991'de patlamasını örnek verdi. Atmosfere çok büyük miktarda sülfür dioksit saçan yanardağ, birkaç yıl sonra ortalama küresel hava sıcaklığının bir derecenin yaklaşık 10'da 1'i kadar artmasına neden olmuştu. Araştırmacılar, Pinabuto'nun tek başına yaptığı etki göz önüne alındığında, Batı Avustralya kadar bir alandaki patlamaların kitlesel ölüme yol açabileceğini belirtti. Jourdon, son 550 milyon yıl içinde yaşanan volkanik patlamalar ile iklim değişiklikleri arasındaki bağlantıyı çok titiz bir şekilde incelediklerini ve yaptıkları hesabın sadece 20 milyarda 1 ihtimalle tesadüf olabileceğine dikkat çekti. Volkanik patlamaların birçok canlı türü için kısa sürede adapte olması zor şartlar doğurduğunu belirten Jourdan, bu nedenle canlıların ölümden kaçamadığını belirtti. Araştırmacılar, yanardağların atmosfere saçacağı büyük orandaki gazların okyanus, iklim ve ekosistemler üzerindeki etkisini anlamak için geçmişin daha iyi incelenmesi gerektiğini ifade etti. Al Jazeera
Mayıs Ayı İhracat Rakamları Cumhuriyet Tarihinin Rekorunu Kırdı
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, Mayıs ayında 13 milyar 413 milyon dolar ihracat yapıldığını ve bunun Cumhuriyet tarihinde bir rekor olduğunu açıkladı.TİM, Mayıs ayı ihracat raporunu Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odası’nda düzenlenen basın toplantısında açıkladı. Yoğun katılımın gerçekleştiği toplantıda, Mayıs ayı rakamlarını açıklayan TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, önümüzdeki hafta gerçekleştirecekleri, TİM seçimlerinde yeniden başkan adayı olduğunu söyledi. Yılın ilk 5 ayında ihracatın geçen yıla göre yüzde 8 artışla 67 milyar 92 milyon dolar olduğunu ifade eden Büyükekşi, “Mayıs ayında ihracat geçen yılın aynı ayına göre yüzde 5.8 artışla 13 milyar 413 milyon dolar oldu. Mayıs ayı toplam mal ihracatı, önceki yılların TÜİK Mayıs ayı rakamlarını geçerek Mayıs ayı Cumhuriyet tarihi rekorunu kırdı. İhracat, 2014 yılının ilk 5 ayında ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 8 artışla 67 milyar 93 milyon dolar düzeyinde gerçekleşti. Son 12 aylık ihracat ise yüzde 1.7 artışla toplam 156 milyar 145 milyon dolara yükseldi” dedi. Mayıs ayında en fazla ihracatı 2 milyar 54 milyon dolarla otomotiv sektörünün yaptığını açıklayan TİM Başkanı Büyükekşi, hazır giyim ve konfeksiyon sektörü 1 milyar 616 milyon dolar ihracat ile ikinci sırada; kimyevi maddeler sektörü ise 1 milyar dolar 591 milyon dolar ihracat ile üçüncü sırada yer aldığını söyledi. Bu sektörleri fındık ve hazır giyim sektörlerinin izlediğini açıklayan Büyükekşi, şöyle devam etti: “2014 yılı Ocak-Mayıs döneminde ihracat, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 8 oranında artışla 62 milyar 135 milyon dolardan 67 milyar 93 milyon dolara yükseldi. Yılın ilk 5 ayında tarım sektörleri ihracatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 9.3 oranında artışla 9 milyar 277 milyon dolar düzeyinde gerçekleşti. Sanayi ürünleri ihracatı yılın ilk beş ayında yüzde 6.9 oranında artışla 52 milyar 333 milyon dolar olurken, madencilik ihracatı yüzde 5 oranında azalışla 1 milyar 968 milyon dolara geriledi. Mayıs ayında en fazla ihracat yapılan 3 ülke sırasıyla Almanya, Irak ve İngiltere oldu. Türkiye’nin en büyük dış pazarı olan Almanya’ya 1 milyar 349 milyon dolarlık ihracatla Mayıs ayında yüzde 25 artış yakalandı. Mayıs ayında en fazla ihracat yapan il değişmeyerek, İstanbul oldu. İstanbul, ihracatını geçen yılın aynı ayına göre yüzde 8.2 artırdı ve toplam 5 milyar 984 milyon dolar ihracat gerçekleştirdi. İstanbul’u 1 milyar 164 milyon dolar ihracat ile Bursa ve 1 milyar 97 milyon dolar ihracat ile Kocaeli takip etti. Mayıs’ta İzmir’in ihracatı 804 milyon dolar, Ankara’nın ihracatı 683 milyon dolar olurken, bu illeri 557 milyon dolar ihracatla Gaziantep, 362 milyon dolar ihracatla Manisa, 280 milyon dolar ihracatla Denizli, 238 milyon dolar ihracatla Sakarya, 171 milyon dolar ihracatla Hatay takip etti.” Toplantıya ev sahipliği yapan ŞUTŞO Başkanı Sabri Ertekin ise Şırnak illinin ihracat konusunda kendilerinden çok fazla ilerde olduğunu belirterek, “Biz acıyı severiz ne yazık ki sanayide bu acı tablomuz var. Türkiye’den en fazla yatırım alan illerinden başında Şanlıurfa geliyor. Ama ne yazık ki; istenilen seviyede bu ihracatımızı artıramadık. Yine turizm’de Şanlıurfalılar misafirperver oldukları için yemeyi ve yedirmeyi çok seviyorlar. Bu yüzden güle oynaya turizmde kazanıyorlar. Ancak ciddi anlamda konuklama sorunu yaşanıyor. Acilen Şanlıurfa’daki tarihi ve turistik bölgelere yapılmak üzere 72 adet otele ihtiyacımız bulunmaktadır. Yine buna paralel olarak, Şanlıurfa’nın sanayisinin gelişmemesinin en önemli etkenlerinden birisi ise arazi ticaretinin revaçta olmasını diyebiliriz. Şanlıurfalılar arsa ticaretiyle uğraştığı için sanayi şehri olan Gaziantep’te bizim gibi arazi ticaretine yoğunlaşmaya başladı” diye konuştu. Toplantıda son olarak konuşan Şanlıurfa Valisi İzzettin Küçük ise Türkiye’nin tarımsal alanda en fazla üretimin yapıldığı Şanlıurfa’nın bir an önce atacağa geçmesini istedi. Toplantı katılımcılara plaket verilmesiyle son buldu. zete.com
Reklam
Yeni Galaxy Tab S 10.5 Görüntüleri Sızdırıldı
Samsung’un yeni çıkartmış olduğu tableti Galaxy Tab S 10.5′e ait 2 adet görsel internette paylaşıldı. Tablet ile ilgili detaylar haberimizde. Samsung ekibinin yeni ürünleri adeta sanki yıllar önce depoladığı ve şimdi her ay yeni bir ürünü çıkartmış olduklarını düşündüğümüz teknoloji ürünlere bugün bir yenisi daha eklendi. Yeni Galaxy Tab S 10.5′e ait 2 adet görsel yayınlandı. Samsung tarafından kesin olarak doğrulanmamış olan bu görüntüler yine teknoloji canavarı @evleaks tarafından internete sızdırıldı. Her zaman ki gibi fotoğrafları paylaştıktan sonra doğru olduğunu % 90 olarak bildiğimiz ürünlerin arasına Samsung’un yeni tableti de ilave edildi. “TABLET AMOLED EKRANLI MI OLACAK ?” Bugün fotoğrafları sızdırılan tabletin, Samsung ekibinin 2012 yılında piyasaya çıkarttığı 7.7 inç boyutlarına sahip Galaxy Tab’dan sonra üreteceği ilk AMOLED ekranı olan cihaz olacağı dedikoduları dolanıyor. Galaxy Tab S 10.5′in ekran çözünürlüğü tahmini olarak 2650 x 1600 olacağı belirlenmiş durumda. “FİZİKSEL TUŞLARDA DEĞİŞME YOK” Tabletin resimlerini incelediğimizde Galaxy Tab 10.1′de yer alan fiziksel tuşların aynen yer aldığını görebiliyoruz. Fiziksel tuşlarda herhangi bir değişikliğe gitmeyen Samsung ekibi, sadece Samsung logosunun üst çerçeveye alındığı görülebiliyor. Bunların yanı sıra Android işletim sisteminin tuşları da yer alıyor. Yeni tablet Galaxy Tab S 10.5′de Exynos 5 işlemci, Android 4.2.2 sürüm ve 3 GB RAM olacağı tahmin ediliyor. Yakın zamanda bu özellikler hakkında Samsung ekibinin yapacağı açıklamalar ve doğrulamalar ise merakla beklenmeye devam ediyor.Pchocasi
Seks Star Yarışması Olay Yaratacak
ABD'de çok ses getirecek bir yarışma başlıyor. Adı, 'The Sex Factor'. Tıpkı bir müzik yarışması gibi ama; şarkılar değil, yatak performansları yarışıyor! Porno yıldızlarından oluşan 4 jüri üyesi, 32 amatör porno yıldızının performansını izliyor ve değerlendiriyor.İnternet yayınlanacak programın önümüzdeki aylarda hayata geçmesi bekleniyor. Programın sunucusu da, geçtiğimiz haftalarda 'lisede porno yıldızı skandalı' haberleriyle ABD'nin gündemine oturan Belle Knox. Birinci gelen çiftin 1 milyon dolar kazanacağı yarışmanın dünyada nasıl bir etki yaratacağı merak konusu...
Watch Dogs Ne Kadar Sattı?
Uzun yıllar çıkmasını merakla beklediğimiz Ubisoft‘un titizlikle üzerinde çalıştığı Watch Dogs bildiğiniz üzere geçtiğimiz günlerde çıkışını yaptı. Yapımcı firma Ubisoft tarafından yapılan bi açıklamayla Watch Dogs’un PC sürümünün ne kadar satış yaptığı belirtildi. Açık dünya oyunu olan Watch Dogs‘un PC sürümü tam 4 gün içinde 400.000 bin adet kopya sattığı açıklandı. Daha önce bu konumuzda sizlere Ubisoft’un en hızlı satan oyunu olduğunu açıklamıştık.
Reklam
HTC'nin Akıllı Saati Bu Yaz Gelebilir
Bu yıl içinde satışa çıkardığı One M8 ile büyük ilgi gören HTC, akıllı saatini bu yaz içerisinde çıkartabilir. Giyilebilir teknoloji pazarına giriş yapacağı söylenen HTC’nin, Google Now hizmetini odağına alan bir akıllı saat üzerinde çalıştığı belirtiliyordu. 2014 yılı içerisinde de birçok üretici akıllı saatlerini ve giyilebilir cihazlar için işletim sistemini kullanıcılara duyurdu. En son ise Turkcell, akıllı bilekliği T-Fit’i tanıttı. Bu kervana yakın bir zamanda HTC’de katılacak. İddia edilenlere göre HTC, akıllı saatini ağustos sonu veya eylül başı gibi piyasaya sunabilir. Akıllı saatin Motorola’nın Moto 360‘ı gibi dairesel bir tasarım sahip olacağı söyleniyor. Dayanıklı metal ya da polikarbonat bir gövdesi olacağı tahmin edilen akıllı saatin, HTC’nin One M8 serisi cihazlarla uyumlu olacağı belirtiliyor. Saatin, Android Wear işletim sistemiyle çalışacağı da söylentiler arasında yer alıyor. Analistlere göre akıllı saat pazarı önümüzdeki yıllarda büyüyen en büyük sektörlerden biri olacak. Strategy Analytics’e göre geçen yıl dünya çapında 1,9 milyon akıllı saat sevkiyatı yapıldı. Bu sayının ise giderek artacağı ifade ediliyor.stuff
Twitter Yazı Tipini Değiştirdi
Dünyanın en büyük sosyal ağlarından birisi olan Twitter yeniliklerine devam ediyor. Geçtiğimiz ay yeni tasarımını tüm kullanıcılara açan Twitter , şimdi ise yeni yazı tipini kullanıcılarının kullanımına sundu. Twitter , Helvetica Neue olan yazı tipini, Gotham Narrow SSm ile değiştirdi. Twitter'ın resmi Twitter hesabı üzerinden de Twitter'ın yazı tipinin değiştirildiği duyuruldu. Twitter'ı sık kullananların ilk etapta alışmasının zor olacağı yeni yazı tipinden memnun olanların sayısı bir hayli az. Ancak bunun alışma sürecinden kaynaklandığı düşünülüyor. teknokulis
Reklam
Gangnam Style Rekor Kırmaya Devam Ediyor
Geçen yılın fenomen olan şarkısı Gangnam Style, YouTube üzerinde izlenme rekorları kırmıştı.15 Temmuz 2012'de YouTube'a yüklenen Gangnam Style'ın klibi iki yıl olmasına rağmen halen rekorlar kırıyor. 2012 yılının sonlarında 1 milyar izlenme rakamına ulaşan ilk video olarak rekor kırmayı başaran Gangnam Style YouTube'ta 2 milyar izlenme ile kendi rekorunu krarakikinci bir rekor daha yaptı. Beğeni konusunda da rekor kıran videoyu beğenenlerin sayısı 8 milyon 325 bini buldu.teknolojioku
Otoriterleşen Erdoğan'ın Ekonomi Yönetimindeki Çatlak İlk Değil
ÇIKILAMAYAN ORTA GELİR TUZAĞI VE OTORİTERLEŞEN ERDOĞAN, FAİZ TARTIŞMASIYLA ÇATLAĞI DAHA DA BÜYÜTTÜ, SÜRDÜRÜLEMEZ KILDI CHP Parti Meclisi Üyesi ve İstanbul Milletvekili Umut Oran, ekonomi yönetiminde faizler dolayısıyla baş gösteren çatlağın yeni olmadığı, AKP hükümetleri döneminde sıkça yaşandığı, ancak orta gelir tuzağından çıkılamaması ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın giderek otoriterleşmesi nedeniyle artık konunun içinden çıkılamaz noktaya doğru gitmekte olduğu uyarısını yaptı. Umut Oran'ın konuyla ilgili olarak bugün yaptığı yazılı açıklama şöyle: Erdoğan’ın Merkez Bankası’na “faizi indir” baskısının ardında, 11.5 yıldır şişirdikleri inşaat-konut balonun patlama noktasına gelişi yatıyor. Ekonomiyi tamamen sıcak paraya bağımlı hale getirip; ağır borç yükü altına soktular, inşaata dopingle ekonomiyi canlı tuttular. Fed kararları ile sıcak para musluklarının kısılması ve 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonları sonrasında artan siyasi risk – azalan güvenin etkisiyle dövizde yaşanan sıçramaya şok faiz artışı ile cevap verilmişti. Yükselen finansal maliyetler kredi fiyatlarına yansıdı, bu durum piyasada durgunluğa yol açtı. İnşaattaki saadet zinciri bozuldu. Daireler satılmıyor, konut stoku elde kaldı. Şimdi Erdoğan telaşla “faizleri indirin!” diye feryat ediyor. Faizde sert bir indirim, dış muslukların iyice kısılması, zaten yüksek olan dövizin fırlaması demektir. Bu durumda cari açık finanse edilemez, borçlar döndürülemez, aşırı dış borçlu reel sektör ve bankaların mali yapısı bozulur, şirket iflasları çoğalır, bunun siyasal ve sosyal sonuçları ağır olur. - Ekonomi yönetiminde ortaya çıkan çatlak, buzdağının görünen ucudur. Ekonomi tıkanmıştır, sürdürülemez nitelikteki yanlış ekonomi yönetimi ömrünü bitirmiştir. Bu vahim tablo karşısında bazı bakanlar otokrat Erdoğan’a karşı artık sesini yükseltme noktasına gelebilmiştir. Dinamiklerini anlamadığı ekonomiyi keyfi biçimde emirle yönetmeye devam edeceğini sanan Erdoğan her alanda giderek daha da otoriterleşirken, ekonomi hızla kötüleşirken, ekonomi yönetimindeki çatlak daha da büyüyecektir. Recep Tayyip Erdoğan’ın Merkez Bankası’na (MB) “faizi indir” baskısı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ile Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in bu konuda MB’ye verdiği destekle ekonomi yönetimindeki çatlak kamuoyunun gündemine geldi ve piyasalar bundan etkilendi. Ancak 12 yıla yaklaşan AKP iktidarında aşırı dış kaynağa bağımlı hale getirilen, sıcak para ile döndürülen, inşaat sektörüne yapılan dopingle canlı tutulan, aynı zamanda iktidar üyelerinin rant ve yağma iştahına kurban edilip eşi görülmemiş yolsuzluklara sahne olan ekonominin yönetimi konusunda AKP içinde yaşanan ilk çatlak değil bu.İLK BÜYÜK ÇATLAK ŞENER’LE YAŞANDI AKP içinde ilk büyük çatlak, partiyi kuran çekirdek kadroda yer alan Abdüllatif Şener ile yaşandı. AKP’nin dört kurucusundan biri olan Şener, iktidarın daha ikinci yılından itibaren bakanı olduğu hükümetle ters düştü, farklı bir ses oldu. Şener, Galataport ihalesi başta AKP’nin peşkeşe dayalı özelleştirme uygulamalarına karşı çıktı. Erdoğan ve AKP ile yolsuzluk konusunda ters düşen Şener, sonunda kurucusu olduğu partiyle yollarını ayırdı.17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasıyla AKP’nin “bütün pisliklerinin ortaya saçıldığını” vurgulayan Şener, bu yolsuzlukların Erdoğan’ın haberi ve onayı olmadan yapılamayacağını söylüyor. Şener’in şu sözleri Erdoğan ve çevresinin zihniyetini oldukça net biçimde tanımlıyor: “Bu kabine ve kabinenin başındaki başbakan parasal konulara meraklıdır. Nerede para varsa üzerini kapatmaya eğilimlidir. Şu ana kadarki hükümet etme biçiminde de paraya sahip olmak en temel refleksidir. Hissiyatımı pekiştiren yüzlerce olay, gözlem yaşadım. Objektif koşullarda bunlar yargı sürecine girecek nitelikte olmayabilir. Ama sübjektif olarak baktığımda yolsuzluklarla yoğurulmuş bir iktidar anlayışı işbaşındadır.”  “GAZ-FREN” ÇATLAĞI… AKP’nin yanlış politikaları sonucu ekonominin tökezlediği 2012 yılında, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ile dönemin Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan arasında ekonominin direksiyonu için kavga yaşandı. Gelir dağılımı adaletsizliği sürerken, reel geliri yerinde sayan vatandaş borçlanmada da sınıra dayanınca tüketimde frene bastı. Tüketim yavaşlayınca ekonomi çakıldı, devlet vergi toplayamaz oldu, hedefler şaştı, zaten ağırlıkla, vatandaşın tükettiği mal ve hizmetler üzerindeki dolaylı vergilerden gelen gelirle finanse bütçede rekor açık ortaya çıktı. Küresel ekonomide hava sisliydi. Türkiye ekonomisinde kötüye gidiş artık gizlenemez hale geldi, hükümetin tüm hedefleri şaştı, ileriye yönelik belirsizlik arttı, güven kalmadı. Bu koşullarda vatandaşlar gibi, bir ay sonrasını dahi göremeyen sanayici de istese de gaza basamazdı! Uyguladıkları yanlış ekonomi politikalarının ve önlem almadaki ihmallerinin Türkiye’yi getirdiği noktada Babacan, ekonomideki daralma sürecini “yumuşak iniş” adı altında, kendi tercihleri ve kontrollü bir süreç gibi göstermeyi tercih etti.  Ekonomi bozulurken, ilgili bakanlar arasında “gaz-fren” tartışması başladı. Babacan, “Sisli yoldaki şoför ‘Yavaşlama, bas gaza’ seslerini dinlemez” derken Çağlayan ise “Otomobilin şoförü önemli… Eğer sürücü ileri teknik sürüş eğitimi almışsa sorun olmaz” diyerek “Türkiye gaza basması gerektiği yerde gaza basacak” şeklinde hamaset yaptı. “Gaz-fren” aslında bir yöntem tartışması değil, ekonominin direksiyonuna kimin oturacağı, yani koltuk kavgası idi. AKP, çözümü yine vergileri artırarak faturayı vatandaşa kesmekte buldu. Hükümet, otomotivden, tapuya, akaryakıttan içkiye, çeşitli mallardan alınan ÖTV, harç vb. dolaylı vergilerin artırılması yoluyla 10 milyar liralık (yaklaşık 5.5 milyar dolar) ek gelir yarattı. Bu para, zaten geçim derdindeki vatandaşın cebinden çekilerek, bununla bütçe açığı kapatıldı.   SÖZDE “ALTIN İHRACATI” ÇATLAĞI… Gaz-fren tartışmalarından sonra İran’dan alınan doğal gaz karşılığında altın ile yapılan ödeme konusunda da bakanlar arasında çatlak ortaya çıktı. ABD ambargosunu arkadan dolaşma gayretiyle İran’dan alınan doğalgazın ödemesini ithal külçe altınla yapıp, bunun adını da ihracat koydular. Dönemin ihracattan sorumlu Ekonomi Bakanı, aylardır İran’a yapılan altın ihracatının diğer 20 bin üründen farklı bir ihracat olmadığını, bunun bir para transferi olarak değerlendirilemeyeceğini söyledi. Başbakan Yardımcısı Babacan ise İran’a yapılan altın ihracatının aslında bizim İran’dan doğal gazı almak için ödediğimiz bir karşılık gibi olduğunu açıkladı ki doğrusu da buydu. CUMHURİYETİN 100. YILINDA İLK ONA GİRME ÇATLAĞI… Zaten ta 1970’li yıllarda ilk 20 ekonomi arasında yer alan Türkiye’yi kendilerinin ilk 20’ye soktuğuyla övünen Erdoğan, bir de Cumhuriyet’in 100. Yıl dönümü olan 2023’de ilk 10 ekonomi arasına sokma hedefi ortaya koydu ve hiçbir ciddi plan ve programı olmaksızın bu iddiasını tekrarlayarak halkı kandırıyor. 2012 yılında bu konuda da AKP yönetiminde bir çatlak yaşanmıştı. Dönemin Ekonomi Bakanı, mevcut üretim ve ihracat yapısıyla Türkiye’nin ilk 10’a asla giremeyeceğini ifade etmişti. Yıllardır aynı ekonomi politikalarını uygulayan AKP’nin içinden birinin bunu fark etmesi olumlu bir gelişmeydi. Ancak “tek adam” mantığı nedeniyle bunun direkt Erdoğan’a söylenmesi imkânsızdı, diğerlerinde olduğu gibi bu konudaki görüş ayrılığı ve çatlak da basın üzerinden dile getirilebildi. 2023 hedefi kulağa hoş gelmekle birlikte ekonominin gerçek dinamikleriyle uyuşmuyor. Bunun için diğer ülkeler sıfır büyüme yaşarken, yılda ortalama yüzde 10 büyümemiz gerekiyor. IMF projeksiyonları 2014’te Türkiye’nin büyük ekonomi sıralamasında 2 basamak düşerek 19’unculuğa ineceğini gösteriyor. Erdoğan ise aklına geldikçe bu iddiasını “büyüklere masallar” kabilinden dillendirmeye devam ediyor. ŞİMDİ DE FAİZ ÇATLAĞI Erdoğan’ın Almanya gezisi dönüşü yaptığı “Merkez Bankası’nın faiz politikalarını kesinlikle beğenmiyorum. Yüksek faizi ülkemdeki yatırımların önündeki en önemli bariyer olarak görüyorum. Yüksek faizi, yüksek enflasyonun sebebi olarak görüyorum” sözleri AKP’nin ekonomi yönetimi anlayışındaki derin çatlağı ve Erdoğan’ın ekonomiyi adeta bakkal dükkânı mantığıyla yönetmeye kalkıştığını ortaya çıkardı. Erdoğan “Faizi yükseltirken 5 puan birden yükseltiyorsun, şimdi geliyorsun yarım puan indiriyorsun. Sen dalga mı geçiyorsun?” şeklinde Merkez Bankası’nı azarladı. Erdoğan’ın sözleri üzerine Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ise “Kurumlarımızın kendi görev alanlarında tanımlanan şekilde asla taviz vermeden, ana ilkelerinden ana prensiplerinden vazgeçmeden uygulamalarına devam etmeleri gerekiyor. Bunlar yapıldığı sürece önümüz açık” sözleriyle Erdoğan’a, MB’nin bağımsızlığı konusunda uyarı yaptı. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de “Babacan’ın açıklaması ile aynı görüşte” olduğunu bildirerek Erdoğan’la ters düştü. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi ise “Başbakanın isyanını haklı buluyorum” diyerek Erdoğan’a arka çıktı. AKP’nin vizyonsuz, plansız programsız ekonomi yönetimindeki derin çatlak daha net ortadadır. Erdoğan (özerk) MB’ye “faizi 5 puan artırdın, şimdi yarım puan indiriyorsun. Dalga mı geçiyorsun!” diye fırça atıyor. Enflasyonun suçunu Merkez Bankası’na yıkarak kendi sorumluluğundan kaçtığı gibi, sadece faizi indirmekle sorunu çözeceğini sanıyor. 11.5 yılda ekonomiyi dış kaynağa aşırı bağımlı hale getirdiler; ağır borç yükü altına soktukları Türkiye’nin geleceğini tükettiler. Fed kararlarının etkisiyle geçen yıl Mayıstan bu yana dış sermaye (sıcak para) muslukları kısılmıştı. Sıcak para ile hovardalığı artık sürdüremiyorlar. Zaten Ocak ayındaki 5 puanlık “şok” faiz artırımı da sıcak para gelmeye devam etsin diye rüşvet kabilinden yapılmıştı. Türkiye’nin önümüzdeki bir yıl içinde dış borç geri ödemeleri ve cari açık finansmanı için 221 milyar dolarlık dış kaynak girişine ihtiyacı var. Şimdi 5 puanlık indirime gidilirse, dış musluklar iyice kapatılır, içeride zaten yüksek olan döviz kurları fırlar, cari açık finanse edilemez, borçlar döndürülemez, aşırı dış borçlu reel sektör ve bankaların mali yapısı bozulur, şirket iflasları çoğalır, bunun siyasal ve sosyal sonuçları ağır olur.Erdoğan’ın faiz takıntısının ardındaki gerçek Başbakan’ın, “düşük faiz” talebinin ardında, başka bir gerçek var: İnşaat sektöründe şişirdikleri balonun patlama noktasına gelmesi…Ekonomide gerçek bir vizyonu olmayan AKP, asıl hedefi olan kendi siyasi rejimini kurma yolunda ekonomiyi daha çok bir araç olarak kullandı. Bunda da “konut-inşaat” sektörünü lokomotif olarak gördü. Bu yolla aynı zamanda kendi yandaş sermaye kesimini de palazlandırdı. Konut ağırlıklı inşaat sektörünü görülmemiş devlet imkânlarıyla destekledi; AKP’li belediyeler, başta İstanbul’da olmak üzere imar yetkisini alabildiğine kullanarak rant yarattı. Dışarıdan sağlanan kaynaklar,  müteahhitlere ve konut kredisi biçiminde tüketicilere pompalandı, konuta dayalı bir rant çarkı döndürüldü. Buna ek olarak kentsel altyapı, duble yol, AVM, hava meydanı, köprü gibi yatırımlarla seçmenler adeta hipnotize edildi. Fed kararları ile sıcak para musluklarının kısılması ve 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonları sonrasında siyasi riskin artması-güvenin azalmasının etkisiyle dövizde yaşanan sıçrama bu saadet zincirini bozdu. Son bir yılda yeni daire satışlarında belirgin bir düşüş var. Artan kura şok faiz artışı ile cevap verilmişti. Artan finansal maliyetler kredi fiyatlarına yansıdı, bu gelişmeler piyasada durgunluğa yol açtı. Şimdi Erdoğan’ın “faizleri indirin!” diye bağırmasının ardında, müteahhitlerin yaşadığı bu sıkışıklık yatıyor. Erdoğan telaşta… Dünyada ucuz ve bol döviz döneminin bittiğini Erdoğan da görüyor. Bu durum, özel sektörün kredi olanaklarının daralması, inşaat-konut sektörünün tıkanması anlamına geliyor. Erdoğan bu yüzden düşük faiz için MB’ye baskı yapıyor. Dış sermaye girişlerinin durma noktasına geldiği bir dönemde, Merkez Bankası’nın faizi indirmesi ise büyük risk. Banka’nın baskıya dayanamayıp yaptığı yarım puanlık indirim Erdoğan’ı tatmin etmiyor, daha da kızdırıyor. Yeni ekonomik koşullarda inşaatta işler iyi gitmiyor, daireler kolay satılmıyor, sektör tıkanma noktasına doğru gidiyor, AKP ekonomisinin lokomotifi tekliyor, konut balonu patlamak üzere. Müteahhitler daireleri satamaz, zarar eder, bankalara ve piyasaya borçlarını ödeyemezse, sıkıntı zincirleme biçimde tüm kesimlere ve dalga dalga ekonomiye yayılacaktır. ÇÜNKÜ ucuz ve bol döviz dönemi bitti, ÇÜNKÜ sıcak para gelmeyecek, ÇÜNKÜ otoriterleşen Erdoğan’a güven erozyonu var ve siyasi istikrar tartışılıyor, ÇÜNKÜ yabancı sermaye çekindiği için gelmeyecek, ÇÜNKÜ Türkiye en kırılgan ekonomilerin arasında anılıyor. AKP EKONOMİDE AĞIR ENKAZ BIRAKIYOR AKP Türkiye ekonomisini, sıcak para ve borçlanma şeklinde dış kaynağa aşırı bağımlı hale getirdi. Tek parti iktidarı olmasına rağmen AKP döneminde ortalama büyüme yüzde 4.9’da kaldı. Sıcak paraya dayalı olarak kâğıt üzerinde sağlanan bu büyüme de istihdam yaratmadı. Umudunu yitirip iş aramayı bırakanlarla birlikte gerçek işsiz sayısı Mart 2014 itibariyle 5.4 milyona, işsizlik oranı da yüzde 18’e ulaşıyor. Halk sürekli borçla tüketmeye teşvik edildi; bankaların yurt dışından sağladığı kaynaklar tüketime ve inşaat başta belli sektörlere pompalandı. Tüketici kredisi ve kredi kartlarıyla henüz kazanılmamış gelirler üzerinden vatandaşa, bir sanal refah dönemi ve zenginleşme algısı yaşatıldı, bu da oya tahvil edildi. Bankacılık sektörünün adeta kaynak bombardımanına tuttuğu iç tüketim canlandıkça, ithalat, dış ticaret açığı ve buna bağlı olarak cari açık hızla büyüdü. AKP işbaşına geldiğinde 6.3 milyar lira olan tüketici kredisi ve bireysel kredi kartı şeklindeki toplam hane halkı borç yükü, 51.4 kat büyüyerek 331 milyara ulaştı. Tüketimle büyüme modeli, kaçınılmaz olarak Cumhuriyet tarihinin cari açık rekorunu kırdırdı ve tüm kesimleriyle ülkeyi ağır bir borç yükünün altına soktu. Sonuçta vatandaş bankalara; bankalar ve şirketler ise yurt dışı kreditörlere gırtlağına kadar borçlu hale geldi. Türkiye’nin toplam dış borcu AKP döneminde 3’e katlanarak 400 milyar dolara yaklaştı. Kamunun iç ve dış toplam borç stoku AKP iktidarı döneminde 257 milyar liradan 624 milyar liraya yükseldi. Ekonomi tıkanmıştır, sürdürülemez nitelikteki yönetim anlayışı ömrünü tamamlamış, artık duvara dayanmıştır. Ekonomideki açmaz büyüdükçe, vizyonsuzluk ve keyfilik daha net biçimde ortaya çıkmıştır. AKP’nin ekonomi yönetim anlayışı tıkanma noktasına gelirken, orkestradan farklı sesler yükselmeye başlamıştır.   Orkestranın şefi olması gereken Erdoğan ise dünyanın 17. büyüğü olmasıyla övündüğü Türkiye ekonomisini adeta bakkal dükkânı mantığıyla idare etmeye çalışıyor, tamamen kafasına göre sopa sallıyor. Ekonomi yönetiminde ortaya çıkan çatlak, aslında yıllardır var olan buzdağının ucudur. Bu vahim tablo karşısında bazı bakanlar otokrat Erdoğan’a karşı artık yanlışları ifade etme noktasına gelebilmiştir. Dinamiklerini anlamadığı ekonomiyi keyfi biçimde emirle yönetmeye devam edeceğini sanan Erdoğan her alanda otoriterleşirken, ekonomi giderek kötüleşecek, ekonomi yönetimindeki çatlak daha da büyüyecektir. Yani ekonomide kötüleşme arttıkça çatlak da giderek derinleşecektir.Ekonomi yönetimindeki vizyonsuzluk ve keyfilik Türkiye’yi büyük yapısal sorunlarla karşı karşıya bırakacaktır. Bunun faturasını tüm halkımız ödeyecektir. Türkiye ekonomisinin yeni bir liderliğe, yeni bir vizyona, henüz düşünülmemiş daha fazla katmadeğer yaratan yeni şeylerin üretiminin planlandığı yeni bir kalkınma hikâyesine ihtiyacı vardır. Bunu da otoriterlikten demokrasiye geçerek ve orta gelir tuzağından kurtulmayı hedefleyerek ancak gerçekleştirebilirsiniz.
Reklam
Reklam