Görüş Bildir
En Çok İlgi Gören 21 Kedi Türü ve Özellikleri
Kediler en sevdiğimiz hayvanlardan bir tanesi. O kadar tatlı ve minnoşlar ki bazen yanaklarını ısırmak istiyoruz! Bu içeriğimizde sizlere kedi türleri ve kedi cinsleri hakkında bilgiler vereceğim. Kedi türlerini isimleri ile birlikte bulabileceksiniz. Listemizde neler yok ki? Tüy dökmeyen kedilerden, büyümeyen kedilere, uysal kedilerden en tatlı küçük kedilere, fars kedisinden gri kedilere kadar pek çok kedi türü bu yazımızda. En güzel kediler sizinle olsun! :D
Günlük Hayattan Oscarlık 15 Gerilim Senaryosu
Gerilim filmlerinin usta yönetmenleri bu senaryoları duysa; Oscar içinde yüzerlerdi. O ödül senin bu ödül benim dolaşırlardı festivalden festivale. Bizler de gerçek gerilim filmine doymuş olurduk. Sizin gerilim dolu senaryolarınızı da yorumlara bekliyorum, belki film çekip Hollywood ahalisine karışmama vesile olursunuz.
Henüz Tanımlanma Aşamasındaki 16 Çocuk Psikolojisi Rahatsızlığı
Malum, çocukların her hareketinin psikolojide bir adı var ve buna karşılık gelen bir uyumsuzluk, rahatsızlık, sendrom, bozukluk, vs. mutlaka bulunuyor. Sizler için bilinenlerin dışında, sizin çocuğunuzda da olabilecek henüz tanımlanmamış psikolojik rahatsızlıkları derledik. Doktora gitmeden bir göz atın.
Milyonlar İçin Bayramın Adı Var Tadı Yok
Ekonomik verilerle Ramazan Bayramındaki Türkiye’nin çalışan kesimlerini inceleyen Umut Oran, “Tabanı delik ayakkabı ile siyasete başlayıp milyar doları olan dünyanın en zengin başbakanlarından”birisi haline gelen Tayyip Erdoğan’ı da eleştirdi. Umut Oran’ın konuyla ilgili açıklaması şöyle: Erdoğan ve çevresindekiler, beş yıldızlı otellerdeki şaşalı “gösteriş iftarları” ile festivale çevirdikleri Ramazan ayının ardından Bayramı da katlarda, yatlarda kutlarken; sürekli eriyen alım güçleri nedeniyle mütevazı iftar sofralarını kurmakta dahi zorlanan milyonlar ise ağız tadıyla bayram kutlayacak imkânlardan mahrum durumda. Dört kişilik bir ailenin karnını doyurabilmesi için aylık asgari 1.158 TL’ye; giyim, konut, ulaşım, sağlık vb. ihtiyaçlarla birlikte bir aylık geçim için 3.772 TL’ye ihtiyacı bulunuyor. AKP’nin ihmal ettiği işsizler ve emekliler bir yana, çalışan milyonlarca memur ve işçi de mevcut maaş-ücret düzeyleriyle yoksulluk sınırının altında kalıyor. Resmi veriye göre ortalama memur maaşı 2.167 lira ve 2.8 milyon memurun çoğu da bu ortalamanın altında maaş alıyor, yani yoksulluk çekiyor. Memurlar ve emeklileri, Cumhuriyet tarihinde ilk kez bu yıl ikinci yarı zammı alamadılar. Maaş ve aylıklara enflasyon farkı da uygulanmadı. Kadrolu kamu işçisinin ortalama ücreti şişirilmiş rakamlarla 2.955 TL gösterilirken, az sayıdaki bu kadroluların dört katına ulaşan taşeron işçileri sefalet ücretine talim ediyor. Zaten 4/a kapsamında (SSK’lı) ve çoğunluğu özel sektördeki 13.5 milyon çalışanın büyük bölümü de bu ay 891 TL olan asgari ücret dolayında ücret alıyor. Sayıları 11 milyona yaklaşan emekliler açlık sınırında. Ortalama aylık 2 milyona yakın memur emeklisinde 1.529 ve 6.4 milyon işçi emeklisinde ise 1.060 TL. Toplam 2.4 milyon Bağ-Kur emeklisi içinde esnaf kökenliler 1.103, çiftçi kökenliler 721 TL ortalama aylık alıyor. AKP’nin ekonomi politikalarının ağır borç yükü altına soktuğu halk, bu bayrama da gırtlağa kadar borçla giriyor. Hane halkı toplam borç yükü, 2002’den bu yana 52 kat büyüyerek 6.3 milyar liradan 334 milyara; hane başına ortalama borç miktarı 41.5 katlık artışla 384 liradan 16 bin liranın üzerine çıktı. Dargınlıkların unutulduğu, insanların kucaklaştığı, millet olma bilincinin arttığı günler olan bayramlarda bu manevi atmosferin oluşabilmesi için öncelikle toplumda huzur ve refahın sağlanmasına ihtiyaç bulunuyor. Ekonomik ve sosyal adaletin olmadığı ülkemizde halkın büyük bölümü, ağız tadıyla bayram kutlayacak imkanlardan mahrum durumda. Recep Tayyip Erdoğan ve çevresindekiler, beş yıldızlı otellerdeki “gösteriş iftarları” ile adeta festivale çevirdikleri kutsal Ramazan ayının ardından Bayramı da katlarda, yatlarda kutlarken; her yıl eriyen alım güçleri nedeniyle mütevazı iftar sofralarını kurmakta dahi zorlanan geniş halk kitleleri ise bayrama geçim sıkıntısı içinde ve dağ gibi borç yükü altında giriyor. Haramzadeler, bulundukları makam ve kamu kaynaklarını aile ve yakınlarını servet sahibi yapma yolunda kullanırken, geliri reel olarak gerileyip yoksullaşan işçi, memur, köylü, esnaf ve emekliler, yani geniş halk kitleleri, insanca yaşam için gerekli asgari gelirden ve ağız tadıyla bir bayram kutlayacak imkânlardan mahrum bulunuyor.BİR AYLIK GEÇİM İÇİN EN AZ 3.800 TL LAZIM Türk-İş’in en son Haziran ayı fiyatlarını temel alarak derlediği verilere göre dört kişilik bir ailenin karnını doyurabilmesi için yapması gereken aylık asgari harcama tutarı, yani “açlık sınırı” 1.158 TL düzeyinde bulunuyor. Buna giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer harcamalar da eklendiğinde aylık geçim bedeli yani “yoksulluk sınırı” 3.772 TL’ye ulaşıyor. ÇALIŞANIN KARNI DOYMUYORMemur ve işçi milyonlarca çalışan, mevcut maaş-ücret düzeyleriyle yoksulluk sınırının altında.  Temmuz itibariyle en düşük memur maaşı 1.855, ortalama memur maaşı ise 2.167 TL. En düşük ile ortalama maaş arasındaki marj, 2.8 milyon memurun çoğunun düşük maaşla çalıştığını gösteriyor. Bu maaşlarla tek bir memurun çalışıp ailesini geçindirmesi imkânsız… En alttan maaş alan 2 çocuklu bir memurun ailesinin aylık geçimini sağlayabilmesi için eşinin de çalışıyor ve en az aynı düzeyde maaş alıyor olması gerekiyor. Ortalama düzeyde maaş alan iki çocuklu bir memurun geliri, eğer ailede başka çalışan yoksa aylık geçimi karşılamıyor. Sayıları giderek azalan kadrolu kamu işçileri, şişirilmiş rakamlarla 2.955 TL olarak açıklanan ortalama ücretleri baz alındığında bile aylık geçim sınırını yakalayamıyor. Belediyeler dahil kamuda 250 bin dolayında kadrolu işçi çalışırken, taşeron yoluyla çalıştırılanların sayısı bunun 3-4 katını buluyor. Sendikacılığın giderek bitirilmesi ile gücünü yitiren kamu işçileri içinde görece iyi ücret alanların oranı da giderek azalıyor. Sendikal örgütlülüğün henüz bitirilemediği bir iki kurum dışındakilerin ücretleri son derece düşük düzeylerde. Taşeronlar aracılığıyla çalıştırılan işçiler ise sefalet ücretlerine talim ediyor. 5510 sayılı Kanun’un 4/a maddesi kapsamında (eski adıyla SSK’lı) ve çoğu özel sektörde istihdam edilen 13.5 milyon dolayındaki çalışanın büyük bölümü de asgari ücret ya da bunun çok az üstünde bir ücret alıyor. Büyük bölümünün eline geçen aylık gelir 1.000 TL’yi bulmuyor. Net asgari ücret ise 1 Temmuz itibariyle 846 liradan 891 TL’ye yükseldi. Hükümet yılın ikinci yarısında asgari ücrette 45 liralık bir artışı yeterli gördü… Buna göre dört kişilik ailenin üyelerinin tamamı yetişkin ve çalışıyor olsa bile asgari ücretle çalıştıkları sürece toplam gelirleri aylık geçim sınırına ulaşamıyor. CUMHURİYET TARİHİNDE İLK KEZ MEMURA ZAM YOKAKP’nin yandaşı Memur-Sen, 2.8 milyon memur ve 2 milyona yakın memur emeklisi adına hükümetle imzaladığı toplu sözleşme ile memur ve emeklilerine büyük bir kazık attı. Geçen yıl yapılan ve 2014 ile 2015’i kapsayan “sözde” toplu sözleşmede Memur-Sen, Ocak ve Temmuz’da yüzde 3’er zam ve altı aylık enflasyon farkı teklifi yerine yılın tümü için yılbaşında net 123 liralık seyyanen zammı kabul etmişti. Memurlar ve memur emeklileri, bu yüzden Cumhuriyet tarihinde ilk kez bu yıl Temmuz ayında zam alamadılar. Maaş ve aylıklara enflasyon farkı da uygulanmadı. Seyyanen artış ise ilk yarıda enflasyon karşısında önemli oranda aşındı ve kalan dönemde de maaşlar reel olarak erimeye devam edecek. Suriye ve Irak’ta binlerce insanı katleden teröristlere ülkemizin maddi ve ayni kaynaklarını seferber eden hükümet, kendi memuruna üç kuruşluk zammı çok gördü.EMEKLİ AÇLIK SINIRINDA YAŞIYOR 11 milyona yakın emekli de bayrama sıkıntı içinde giriyor. 1 milyon 933 bin 202 memur emeklisi ayda ortalama 1.529 lira, 6 milyon 350 bin 815 işçi emeklisi ise ortalama 1.060 lira aylık alıyor. Skalada memur emekli aylığı1.230 liraya, işçi emeklisi aylığı da 1.011 liraya kadar düşüyor. En düşük emekli aylığı esnaf Bağ-Kur’lularda 826, çiftçilerde ise 603 lira düzeyinde. Esnaf Bağ-Kur emeklisi ortalama 1.103, çiftçi Bağ-Kur emeklisi ise ortalama 721 lira emekli aylığı alıyor. Bağ-Kur emeklileri 2 milyon 435 bin 709 kişilik bir kesimi oluşturuyor. Emeklilerin çoğunluğu, mevcut aylıkları ile bırakın yoksulluk sınırını açlık sınırının bile altında kalıyor. ELİ AYAĞI TUTAN 20 MİLYONUN ÜRETİMDE ADI YOKZaten çalışanlar ve emekliler gelirleriyle karnını doyuramazken, umudunu yitirip iş aramayı bırakanlarla birlikte sayıları 5 milyonu bulan işsizler üretim süreçlerinin dışında ve hayatını idame ettirecek gelirden yoksun durumdalar. Ayrıca ülkede 11.5 milyon dolayında ev kadını ve belli bir ücreti ya da sosyal güvencesi olmadan aile işlerine yardım eden çoğu tarımda ve kadın 3.3 milyon da “ücretsiz aile işçisi” bulunuyor. Buna göre toplamda 20 milyon dolayında bir nüfus fiilen çalışma hayatının dışında... Birçok ülkenin toplam nüfusunu aşan bu nüfus, AKP’nin iş, aş yaratmayan politikaları sonucu ekonominin, üretim süreçlerinin dışında kalıyor, ulusal ekonomiye katma değer yaratamıyor. HALK AĞIR BORÇ YÜKÜ ALTINDA… AKP’nin uyguladığı ekonomi politikaları, halkı ağır borç yükü altına soktu. 2002 sonunda 1.9 milyar lira olan toplam tüketici kredileri, 129 kat artarak Mayıs 2014 itibariyle 253.4 milyara; o tarihte 4.3 milyar lira olan bireysel kredi kartı borçları da yaklaşık 17 kat artarak 77.5 milyara yükseldi. Böylece toplam hane halkı borç yükü, 52 kat büyüyerek 6.3 milyar liradan 334 milyara çıktı. Bu dönemde hane başına ortalama borç yükü 41.5 kat artarak 384 liradan 16 bin liranın üzerine çıktı. Vatandaşlar, bu bayrama da gırtlağa kadar borçla giriyor… KENDİNE LÜKS, ŞATAFAT; MİLYONLARA YOKSULLUK VE BİATTabanı delik ayakkabıyla girdiği siyasette, dolar milyarderi olup dünyanın en zengin başbakanları arasına geçen Tayyip Erdoğan’a soruyoruz:İktidarınız döneminde gemi, holding, fabrika, hastane sahibi olan aileniz ve yakınlarınız servetine servet katarken, halkın borç yükü neden 52 kat büyüdü?Gırtlağına kadar borç içindeki milyonlara asgari geçim sınırının altında bir gelir düzeyini reva görmeniz hak mıdır?Türkiye’yi hızla büyüttüğünüz, kalkındırdığınız yönündeki iddialarınız doğru ise geniş halk kitleleri neden refah payı alamıyor?  Halk neden yoksullaştı, neden milyonlar açlık sınırında ya da insanca yaşayacak bir gelir düzeyinden uzakta bulunuyor?Mutlu bir azınlık lüks ve şatafat içinde yaşarken, milyonlarca yoksula tevekkül ve biat telkininde bulunmanız çelişki değil mi?Komşu ülkelerin iç sorunlarını daha da derinleştirmek için harcadığınız ülke kaynaklarını neden yurttaşlarımızın refahına yönlendirmiyorsunuz?BOP Eşbaşkanlığı görevinden ve Davutoğlu kılavuzluğunda izlediğiniz Türkiye’yi açmaza sürükleyen Ortadoğu politikanızdan ne zaman vazgeçeceksiniz?Cumhurbaşkanlığı için oyunu isteyeceğiniz halka yönelik din ticareti ve hamaseti bırakıp, işçi, memur, çiftçi, emekli, esnaf ve diğer dar ve sabit gelirlileri rahatlatacak ekonomik tedbirleri ne zaman alacaksınız?BAYRAMLAR BAYRAM TADINDA KUTLANMALI… Zaten insanca yaşayacak ekonomik ve sosyal koşullardan mahrum işçi, memur, çiftçi, emekli ve diğer dar ve sabit gelirliler Ramazan’da zorluklar içinde kurabildikleri mütevazı iftar sofraları ile oruç ibadetini yerine getirdi. Şimdi millet olarak Ramazan Bayramı’nı idrak ediyoruz. Bayramlar, dargınlıkların unutulduğu, uzak olanların kavuştuğu, insanların kardeşçe kucaklaştığı, milli ve dini duyguların güçlendiği, örf ve adetlerin uygulandığı, toplumda millet olma bilincinin arttığı günlerdir. Ancak bu manevi atmosferin oluşabilmesi ve bayramların ağız tadıyla kutlanabilmesi için öncelikle toplumda refahın, ekonomik ve sosyal adaletin sağlanması, ülkede ve bölgede huzurun ve barışın hâkim olması gerekiyor. Ancak ne yazık ki ülkenin başında, Türk halkına bayram sevincini çok gören bir iktidar bulunuyor.Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecine rastlayan ve ahlaklı olmayı, vicdan muhasebesini öğütleyen Ramazan ayında dahi; rakipleriyle eşit, adil ve etik şartlarla mücadele etmeyen, milletin oyunu almak için devletin tüm olanaklarını sadece kendisi için kullanan bir anlayışla artık ağız tadıyla bir bayram kutlayamayan milyonlar tarafından sandıkta hesaplaşılması gerekmektedir.
Ankara-İstanbul YHT İlk Gün 5 Bin Yolcu Taşıdı
Ankara-İstanbul Yüksek Hızlı Tren, sefere başladığı ilk gün yaklaşık 5 bin yolcu taşıdı.Açılışı cuma günü Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından yapılan Türkiye'nin 70 yıllık hayali Ankara-İstanbul Yüksek Hızlı Tren (YHT) seferlerine başladı. Seferlerin 1 hafta süreyle ücretsiz olması ve ilk seferin bayram dönemine denk gelmesi dolayısıyla vatandaşların yoğun ilgi gösterdiği YHT'ler, dün 6 gidiş, 6 geliş olmak üzere 12 sefer gerçekleştirdi. İlk gününde YHT'yi yaklaşık 5 bin yolcu kullandı. Vatandaşlar bilet alabilmek için uzun kuyruklar oluşturdu. Yolcu kapasitesi 409 olan YHT'lerin 3-4 günlük biletleri ise şimdiden tükendi. Ankara-İstanbul arası seyahat süresini 3,5 saate indiren YHT, saatte 250 kilometre hıza ulaşabiliyor. Ankara-İstanbul hattı için bilet fiyatları 70 lira olarak belirlendi. Bilet fiyatları 7 yaş altı için ücretsiz, 7-12 yaş çocuklar için 35 lira, 65 yaş üstü için 35 lira, öğrenciler için ise 55 lira olacak. Muhabir: Tamer Toğanaş | AA
Google'ın Sırlarını İstanbul'da Çaldılar
Google’ın ‘İnsansız Otomobil Projesi’nin başındaki yönetici Seval Öz, İstanbul’da çantasını çaldırdı. Öz, çantada özel bir projeye ait gizli bilgilerin olduğunu söyledi. ABD’de yaşayan ünlü kalp cerrahı Prof. Dr. Mehmet Öz’ün Google’da üst düzey yönetici olarak çalışan kız kardeşi Seval Öz, tatil için geldiği İstanbul’da hırsızlık şoku yaşadı. Kanyon Alışveriş Merkezi’ndeki Swarovski mücevher mağazasında tezgah üzerine koyduğu çantası 3 kadın tarafından çalınan Öz, çantadaki 3 hafıza kartında özel bir projenin yer aldığını söyledi. Google’da ‘İnsansız Otomobil Projesi’nin başında bulunan Öz’ü zor durumda bırakan hırsızlık olayı 20 günü saat 17.20’de meydana geldi. ‘Balenciaga’ marka sarı renkteki çantasını tezgahın üzerine koyan Öz, mağazadaki ürünlerle ilgilenirken, ikisi türbanlı üç kadın, çantayı alıp hızla mağazayı terk etti. Öz, bir süre sonra çantanın çalındığını farketti. Hırsızlık kamerada Mağaza görevlileri durumu hemen polise bildirdi. Güvenlik kamerasındaki görüntüleri inceleyen polis, 3 kadını bulmak için harekete geçti. Öz, olayı şöyle anlattı: “Çantamın olmadığını farkedince, tezgahtara sordum ancak bilgisi olmadığını söyledi. Hırsızları bulmaya çalıştım. Hırsızlar Gültepe tarafındaki kapıdan çıkmış. Ben ise ana girişe yönelince, izlerini kaybettim” dedi. Hırsızların Ortadoğu kökenli olabileceğinden de şüphelendiğini dile getiren Öz; “Çantamda binlerce dolarlık ziynet eşyası, kredi kartlarım, cep telefonları ve bir miktar para vardı. Ancak daha da önemlisi Google’da önemli proje bilgilerinin yeraldığı 3 hafıza belleğinin gitmiş olması. Pasaportum da çalındığı için şu an Amerika’ya dönemiyorum. Bellek kartlarının içinde Google’a ait gizli proje bilgileri yeralıyordu” diye konuştu. Öz, “Olayı Google’a ve Amerikan Konsolosluğu’na bildirdim. Pasaportum, kimliklerim ve proje bilgilerinin olduğu hafıza kartlarım geri gelsin yeter” dedi. İnsansız otomobil projesinin başında Google’da Kıdemli İş Geliştirme Direktörü olarak çalışan Seval Öz, ünlü doktor Mehmet Öz’ün de kardeşi. Amerikan siyasetine damga vuran kadınların okuduğu Wellesley Kolej’den mezun oldu. The Massachusetts Institute of Technology’de (MIT) elektronik eğitimi aldı. Şirket, sürücüsüz otomobil projesi üzerinde 2010’dan beri çalışıyor. Projenin başında da Seval Öz bulunuyor. Sürücüsüz otomobiller bu alanda bir devrimi de temsil ediyor. Sürücüsüz otomobillerin de iki versiyonu var. İlki normal otomobillerde sensör kullanılarak sürücünün devre dışı bırakılabilmesi şeklinde. Şirket yıllardır normal araçları kameralar, sensörler ve yön bulma cihazlarıyla donatarak geliştiriyordu. İkincisi ise tamamen sürücüsüz kullanılabilen modeli. Bu model prototip olarak da tanıtıldı. Elektrikle çalışan bu otomobilde direksiyon, gaz, debriyaj fren, vites gibi alışılagelmiş kontroller bulunmuyor. Ama herhangi bir cisme çarpıp kaza yapmalarını önlemek için sensör ve programlarla donatılmış durumda. Kör noktaları kaldırıyor Bu teknolojiyi dünyaya daha güvenli bir şekilde sunmayı isteyen Google, aracın olası kazalara karışma riskini minimuma indirmeyi amaçlıyor. Bu yeni araçta acil durum durdurma düğmesi dışında hiçbir şekilde insan müdahalesi yok. Sürücüsüz araç 2 kişilik olarak tasarlandı. Belirlenen rota istikametinde yolcusunu belirlenen noktaya ulaştıran araç, start-stop özelliğine de sahip. Testlerde 40 Km/saniye hıza ulaşan Google’ın sürücüsüz otomobili, gerekli izinleri alıp seri üretime başlama yolunda adımlar atıyor. Geleceği tasarlıyor Tümüyle güvenliğe odaklanan Google’ın sürücüsüz otomobili, araçları, nesneleri ve çevreyi 360 derece tarayarak iki futbol sahası alanda kör noktaları ortadan kaldırıyor. Kullanıcılar akıllı telefon uygulamasını kullanarak bulundukları noktadan alınacak ve gitmek istedikleri hedefe bırakılacak. Bu sayede araya hiçbir insan müdahalesi girmeden ulaşım sağlanmış olacak.Milliyet
Reklam
Dünyanın En Fazla Tartışılan Adamı Adolf Hitler İmzası Taşıyan 25 Yağlı Boya Tablo
Yıllardır dünya gündeminden düşmeyen isim Adolf Hitler, İsrail'in Filistin'e karşı yürüttüğü acımasız saldırılar sonrasında tekrar gündemin zirvesine oturdu. Daha önce Hitler'i hep lider ve komutan kişiliğiyle tanıdık fakat onun hiç tahmin edemeyeceğiniz bir yönü de var. 1907 yılının ekim ayında Viyana Güzel Sanatlar Akademisi resim bölümü seçmelerine katılan Hitler 110 kişi arasından seçilen ilk 33 kişi arasına girer. Fakat ikinci seçmelerde okula girecek 10 kişi arasına seçilemez. Büyük hayal kırıklığı ile akademi müdürünün odasına giden Adolf, neden seçilemediğini sorar. ' Çizgilerinin sert olduğu, resim yeteneğinin kısıtlı olduğu ' cevabını alır ama yine de pes etmez. Bir sene sonraki seçmelere başvuran Adolf bu sefer sınava dahi kabul edilmez. Sonrasında ressamlık hayallerini de geride bırakarak Viyana'dan ayrılır.  Galeride bulunan 25 tabloya bakarak Hitler'in ressamlık kariyerinin nasıl ilerleyebileceği kararını sizlere bırakıyoruz...
Reklam
Ülker, Obaçay'ın Tamamını Aldı
Ülker'in çatı şirketi Yıldız Holding, Obaçay'da Alman ortağı Milford ile yollarını ayırıyor. Yıldız Holding, 2010 yılında kurulan Miford-Yıldız şirketinde ortağının yüzde 71 oranındaki hissesini satın alarak şirkete tek başına sahip olacak. Rekabet Kurulu'nda yer alan duyuruya göre, Milford Yıldız Gıda Sanayi ve Ticaret A.Ş. hisselerinin yüzde 70.61'i Yıldız Holding tarafından Laurens Spethmann Holding'ten devralınacak. Böylece Ülker şirkette tek hakim durumuna gelecek. Ülker ile Alman ortağı Türkiye çay pazarının en büyük oyuncularından Obaçay'ı da içerisinde bulunduran Milford Yıldız Gıda Sanayi şirketini 2010 yılında kurmuştu. Habertürk
Reklam
Bilim İnsanları HIV Virüsünü Yok Etmeyi Başardı
Bilim insanları, HIV virüsünü kontrol altına almayı veya zayıflatmayı amaçlayan tedavilerden farklı olarak, ilk kez insan hücrelerinden yok etmeyi başardı. ABD'de yürütülen araştırmanın başında yer alan Dr. KAmel Khalili, HIV virüsünün DNA'sını bularak onu yok edecek bir yöntem geliştirdi. Araştırmada, insan bağışıklık sisteminin HIV ile mücadele ettiği bir kısmı seçildi ve 20 nükleotid (RNA yapı taşları) içeren 'kılavuz RNA' zinciri üretildi. Mühendislik yolu ile geliştirilen dizinler daha sonra HIV'den etkilenen hücrelere enjekte edildi. Yapay RNA dizinleri, hücrelerin içine girdiği zaman HIV virüsünü hedef alarak virüsün genomunu oluşturan 9709 nükleotidi yerinden çıkardı. Kılavuz RNA dizini insan DNA'sına ait bir dizin içermediği için geride HIV'den temizlenmiş sağlıklı hücre kaldı. Bilim insanları, yapılan araştırmada laboratuvar ortamında üretilmiş hücreleri temizledi. Elde edilen başarı AIDS araştırmaları için büyük bir adım olarak kabul edilse de, insanlar üzerinde nasıl bir etki göstereceği henüz bilinmiyor. Dr. Khalili, 'ilk kez laboratuvar ortamı altında virüsün nasıl yok edilebileceğini gördüklerini' belirtti. Khalili, 'HIV'den etkilenen hücreleri temizleyebilmek çok önemli çünkü mevcut tedaviler bunu başaramıyor' ifadesini kullandı. Bilim insanları, geliştirdikleri yöntemi bir sonraki aşamada hayvanlar üzerinde denemeyi hedefliyor. Başarılı olunursa, insanlar üzerindeki deneme yapılacak. Al Jazeera
Praktiker Türkiye'ye Geri Dönüyor!
Yapı marketleri sektöründe tutunamayıp geçen yıl çıkma kararı alan Praktiker, Türkiye’ye geri dönüyor. Alman şirket, bu kez yerli bir partner ile pazara girecek. Praktiker’in geri dönüşünü hazırlayan şirketin şu ara pazarlama iletişim çalışmaları yürüttüğü ifade ediliyor. Ekonomist Dergisi’nin haberine göre, geçen yıl Türkiye pazarından çıkma kararı alan Alman yapı marketi Praktiker geri dönmeye hazırlanıyor. Kulislerde dolaşan iddialara göre, geçen yıl zarar gerekçesiyle Praktiker Türkiye’yi kapatan Alman şirket, Türkiye’ye bu kez yerli bir partner ile giriş yapacak. Alman yapı market zincirinin Türkiye’deki faaliyetlerini partnerlik anlaşması yaptığı yerli şirket ile yürüteceği ifade ediliyor. İSTENİLEN DÜZEYDE KÂR YAKALANAMAMŞTI Praktiker’in geri dönüşünü hazırlayan şirketin şu ara pazarlama iletişimi ve reklam çalışmaları yürüttüğü ifade ediliyor. Pazar büyüklüğü toplam 10 milyar dolar seviyesinde olan yapı market sektöründe organize perakendenin payın yüzde 15. Habertürk
Reklam
7 Maddede Işın Kılıcı Renkleri ve Anlamları
Işın kılıcı renklerini herkes biliyor ama anlamlarını pek kimse bilmiyor. Altın, beyaz ve siyah renkleri neredeyse kullanan hiç kimse olmadığı için es geçtim. En çok kullanılan 7 rengi açıkladım.
Reklam
iPad Satışları Düşüşte
iPad satışlarının iki çeyrek dönem üst üste düşmesi ve tablet pazarında yavaşlamayı işaret etmesi tabletlerin geleceği ile ilgili soru işaretlerini de doğurdu. Ancak araştırma şirketi IDC Perşembe günü yaptığı açıklamada dünya genelinde tablet sevkıyatlarının ikinci çeyrekte bir yıl önceki seviyesine kıyasla yüzde 11 artarak 49,3 milyon adete yükseldiğini belirtti. Yılın ilk çeyreğinde artış oranı yüzde 3,2 seviyesinde idi. Yine de IDC tablet satışlarındaki artışın geçen yıla dahi kıyasla ciddi şekilde yavaşladığını belirtiyor. Tablet satışları 2013'te bir önceki yıla kıyasla yüzde 52 artış kaydetmişti. IDC, satış artışının 2014'te daha da yavaşlayacağı tahmininde bulunuyor. Ancak pazarda yine bir büyüme var. Bu büyüme büyük oranda daha az bilinen tablet üreticilerinden kaynaklanıyor. Daha az bilinen bu tablet üreticileri, Apple ve rakibi Samsung gibi yüksek fiyatlı tabletler üreten üreticilerin pazar payını kapıyor. IDC'nin tablet satışları listesinde 'diğerleri' kategorisinde yer verdiği bu üreticilerin tabletlerinin satışı ikinci çeyrekte yüzde 33,4 artışla 21,4 milyon adete yükseldi. Bu da tüm sevkıyatların yüzde 44,4'üne denk geliyor. İlk çeyrekte bu kategorinin payı yüzde 34,2 seviyesinde idi. Buna karşın Apple'ın sevkıyatları yüzde 9,3 düşüşle 13,3 milyon adete geriledi. İkinci sıradaki Samsung'un sevkıyatları sadece yüzde 1,6 artarken Acer'ın yüzde 36,6 geriledi. 'Diğerleri' kategorisi içerisinde sektörün 'beyaz-kutu' olarak adlandırdığı ve çoğunun Andorid işletim sistemini kullandığı üreticiler bulunuyor. Bu şirketlerin çoğu da Çin'in Shenzhen kentinde bulunuyor. Bu üreticiler iç pazara satış yapmaları haricinde diğer ülkelere de ihracat yapıyor. Apple'ın 299 dolarlık en ucuz iPad modeline kıyasla bu tabletlerin çoğunun fiyatı 100 dolardan daha ucuz. Tablet üretiminde kullanılan çipler içerisinde kendi çiplerinin kullanımını artırmak isteyen Intel, bu hedefine ulaşmak için Shenzhen'deki üreticiler ile işbirliği yapıyor. Şirketin amacı 2014'te 40 milyon tabletin çipinin kendisine ait olmasını sağlamak. Bu yılın ikinci çeyreğinde 10 milyon civarında tablette Intel çipleri kullanıldı. IDC'nin isim dahi vermeyip sadece 'diğerleri' olarak sınıflandırdığı kategoride yaşanan yükseliş dışında diğer sürpriz artış da Çinli Lenovo'da görüldü. Bu şirketin tablet sevkıyatı yüzde 64,7 arttı. Böylece şirket yüzde 4,9'luk pazar payı ile ilk üç sıraya yerleşti. WSJ
CHP'den Erdoğan'a Ekonomi Raporlu Yanıt
CHP, Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı seçim süreci için hazırladığı ve ekonomide başarıları sıraladığı gazete ilanlarına kapsamlı bir raporla yanıt verdi. Resmi verilere dayanarak hazırlanan 12 maddelik raporda, Erdoğan’ın ekonomi yönetiminde başarılı olduğu yönündeki 12 iddiasının asılsız olduğu iddia edildi.CHP Ekonomi Politikaları Genel Başkan Yardımcılığı’nın Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak’ın koordinasyonunda hazırladığı 101. Ekonomik Görünüm Raporu’nda, Cumhurbaşkanı adayı Tayyip Erdoğan’ın seçim sürecinde gazetelere ekonomideki genel durumla ilgili verdiği ilanlarda yer alan iddialar değerlendirildi. Raporda, iktidarın tüm imkanlarını kullanarak adaletsiz bir yarış yürüten Erdoğan’ın 12 yıllık iktidarın etkisiyle statükonun da kendisi haline geldiği ifade edildi. Erdoğan’ın verdiği ilanlarda, ilan başlığı dışında yer alan 15 cümlenin neredeyse tamamının yanlış ya da eksik bilgi içerdiği öne sürülen raporda, “Yanlış bir kez olursa bunun adı hatadır. Ancak aynı metinde yanlışlar arka arkaya tekrarlanırsa bunun adı katmerli yalandır” denildi. CHP’nin ekonomik raporunda; “Gazete ilanlarında Cumhurbaşkanı adayı Erdoğan’ın “Ekonomik istikrarın ve hızlı büyümenin güvencesi olduğu” iddia ediliyor. Oysa, AKP iktidarlarında büyüme hızı sürekli geriledi. AKP, 2003-2007 yıllarını kapsayan ilk iktidar döneminde bir önceki iktidarın 2001 krizi sonrasında ekonomide siyasi bedelini göze alarak yaptığı mıntıka temizliğinin meyvesini yedi. Ekonomi ilk 4 yılda adeta otomatik pilotla idare edildi. Taki 2008 yılına kadar… 2008’de küresel iklimde sıkıntıların başlamasıyla büyüme hızı bu tarihten itibaren sürekli gerilemeye başladı. AKP’nin 2008-2011 yıllarını kapsayan ikinci döneminde ve 2012-2013 yıllarını kapsayan üçüncü döneminde büyüme hızı yüzde 3’lere kadar düştü. Tüm AKP iktidarları döneminde elde edilen büyüme hızı ise Türkiye’nin geçmişteki büyüme hızlarının gerisinde kaldı. Türkiye’nin çok partili yaşama geçtiği 1946 yılı ile AKP’nin göreve geldiği 2002 arasında ortalama büyüme hızı yüzde 5,1 idi; AKP’nin iktidarda olduğu 2003‐2013 döneminde ortalama büyüme hızı ise yüzde 4,9 oldu” denildi.Zete
Çinli Hackerlar'ın Son Numarası!
Son zamanlarda çok sık gündeme gelen Çinli hackerlar, bakın bu kez neyi hack'lediler...Tesla Motors, Model S için 'geçerli' olan ilginç bir güvenlik açığının varlığını kabul ederken, açığı en kısa sürede yamayacaklarını belirtti. Bu açıkla Çinli hackerlar aracın kornasını çalabiliyor, kapıları açabiliyor ve ön farları yakabiliyor.Haber ilk olarak Çinli hack topluluklarıyla uluslararası güvenlikçileri bir araya getirecek SyScan360 konferansından geldi. Qihoo 360 Technology Co firmasının bilişim departmanının Model S'in kornasını çalabildiği, kapıları ve sunroof'u açabildiği bilgisi sosyal ağ Weibo üzerindeki bir mesajdan ortaya çıktı.Hack'in nasıl yapıldığı ile ilgili bilgi verilmese de, bazı fonksiyonların Tesla'nın akıllı telefon yazılımı uygulaması yoluyla harekete geçirilebildiği anlaşılıyor. Sürücüler araçlarına Bluetooth üzerinden bağlanarak araçlarının kapılarını açabiliyor.Uygulama ayrıca klima ve GPS izlemeyi de sağlıyor. Yani eğer hackerlar bu uygulamayı hack'leyebildiyse, aracın neredeyse tüm fonksiyonları hackerlar'a açılmış oluyor.Chicago Tribune gazetesine konuşan Tesla sözcüsü, ' Tesla'nın bu konferansa sponsor olmadığı veya organik bağı bulunmadığını ama orta çıkarılabilecek olan güvenlik zaaflarını gösterdiği için desteklediklerini ' belirtti.
Reklam