Bir çocuk için malzemelerinin mükemmel olup olmadığının önemi yoktur. Onları mükemmel yapan kendi zihnidir. Uydurur, oldurur, mış gibi yapar, kapılır gider. Orada halının üstünde kurduğu yeni dünyanın kendine has gereklilikleri, akışı, gündemi ve diyalogları çocuğun zihninden mükemmelen akar. Akar, akar. Kağıtlardan elbiseler keser, hamur topaklarından ayakkabılar yapar, güzelce boyadığı tuvalet kağıtlarından battaniyeler, içi pamukla doldurulmuş mutfak bezlerinden döşekler yapar.
Bazen öyle olur ki oyunu kurma aşaması oynamaktan zevkli gelir. Çocuğu olanlar hatırlayacaktır bu anları, “Kızım onca şeyi yığdın döktün hiçbiriyle oynamadın!” Ben de sonradan anladım doğrusu, oyunun kendi, bazen sadece oyunu kurmaktır onun içindir. Malzemeleri toplamak, onlara güzelce bakmak. Sayısız bağlantıyı aklından geçirmek, orada akmak ama sonra onlardan bir şey yapmaya uğraşmamak. Bittiyse bitmiştir çünkü.
Bir çocuk gibi oyun kurmak
Yazı oyunumuzdur bizim. Kalabalık bir caddede yürürken kafamızda, gürültülü bir kafede yan masamızda, yemek pişirirken tahta kaşığın ucunda, taksinin penceresinden bakarken yollarda, uzaklara dalıp gitmelerde; bazen bir giyinme kabininde, ne kötü ki bazen biri karşımızda bir şeyler anlatırken içimizde olup biten tüm o çılgınca olaylar, olmadık kişiler, söylenmemiş sözlerle, oyunlar kurarız biz. Sonra da onları toplamayız işte tıpkı çocuklar gibi. Belki bundan hep dağınıktır kafamızın içi. Oyunlarımızda dağıtmışızdır. Size de oluyordur, oradasınızdır ama değilsinizdir; size gerçekten neler anlatmıştır da aslında hiç dinlememişsinizdir. Böyledir. Böyleyizdir.
Büyük bir ciddiyetle oynamak
Yazıyla uğraşmak budur dostlar.
Oyunun kendi iç aklı, oyunun kendi iç gerçekliği, oyuncak bebeklerin kendi iradesi vardır. Sır, oyun ile oyun kuranın akışkan uyumudur. İlham da burada bulunur, yetenek de. Fikirler o esnada filizlenir; buluşlar ve o güzelim sözler de.
O halde biz yazıyla uğraşanlar için, yazıda geçirdiğimiz süre hatta bazen sadece yazıyı düşündüğümüz süre bizim gerçeğimiz, olmazsa olmazımız, olmadan olamayacağımız yerdir.
Bu güzelim anları yazarlığımızı besleyecek şekilde kullanabilmeyi öğrenmek de pek çok sebeple elzemdir.