Görüş Bildir
Haberler
Yaşadığımız Evrenin Westworld’deki Gibi Bir Simülasyon Olabileceğine Dair 11 İşaret

Yaşadığımız Evrenin Westworld’deki Gibi Bir Simülasyon Olabileceğine Dair 11 İşaret

Digiturk
19.04.2018 - 21:29

Simülatif evren teorileri üzerine son zamanlarda oldukça kafa yoruluyor. Bu birçok kişiye hayal ürünü bir senaryo gibi gelirken, bazı insanlar da bunu üzerinde düşünülmesi gereken mantıklı bir teori olarak görüyor. 

Jonathan Nolan ve eşi Lisa Joy'un yaratıcıları olduğu dizi Westworld ise bu konuları işliyor. Dizi ilk sezonuyla bu konuya muhteşem bir giriş yaptı! İzleyicileri merakla 2. sezonunu bekliyor. 

Peki bu simülatif evren teorileri ne? Yaşadığımız hayat da bir simülasyon olabilir mi? Hazırsanız biraz kafa yakacağız. İşte; 'Simülatif Bir Evrende Yaşıyor Olabileceğimize Dair 11 İşaret' 🤓🤯

1. Sürekli yaşadığımız dejavular

Siz de günlük hayatta sık sık yaşadığınız bir anı daha önce de yaşadığınızı hissediyor musunuz? Bazı teorisyenler bunun simülasyon olan bir evrenin en önemli belirteçlerinden biri olduğunu söylüyorlar. Yani dejavular size bir mesaj veriyor olabilir. 

Tıpkı Westworld'de, küçük dejavularla uyanışa geçen birkaç karakterde olduğu gibi...

2. Gerçekliğini merak ettiğimiz rüyalar

Gördüğünüz rüyaları sorguladığınız mı? Neden hiç düşünmediğiniz bir olayı görüyorsunuz mesela? Bunun da bir simülasyonun içerisinde yaşadığımızı kanatladığına dair fikirler mevcut. Hayatınız da aslında bu rüyalar gibi geçici bir uyku hali olabilir. 

Westworld'de de olduğu gibi simülasyondan çıktığınızda yaşadığınız hayatın aslında bir rüya olduğunu fark edebilirsiniz…

3. Başkaları tarafından izlendiğini hissetme

Bu birçok kişiye zaman zaman olur. Kişi, birileri tarafından izlendiğini hisseder, hayatının kontrolünün kendi elinde olmadığını düşünür. Buna bir nevi Truman sendromu da deniliyor. Dünya simüle edilmiş bir sahne olabilir. Siz de bu sahnede rol aldığının farkında olmayan bir oyuncu olabilirsiniz.

Westworld'deki yapay zeka robotlarının da bir senaryonun içerisinde olduklarının farkında olmadığı gibi...

4. Kümülatif (kolektif) bilinç

İnsan nesli dene-yanıl-yap yöntemiyle öğrenerek ilerleyen bir canlıdır. Bu da bilincin oluşmasında en önemli basamaktır. Örneğin sobanın el yaktığını ona dokunana kadar anlayamayız. Dokunduktan sonra o bilinç belleğimizin derinliklerine kazınır. Ama kümülatif bilinç böyle değil, doğuştan gelen bir bilgi birikimi ile doğuyoruz. Westworld'de ise bilgiler yapay zekalara kodlanıyor. 

Ama sanki bazı bilgiler de zihnimizin derinliklerine biz doğmadan önce kodlanmış gibi değil mi?

5. Zamanın göreceliliği

Yıllar geçtikçe hepimiz zamanın sanki daha hızlı aktığını hissediyoruz. Aylar bir anda başlayıp bitiyor, günler bazen hiç olmadığı kadar kısa geliyor. Zamanın var olan 3 boyutun dışındaki 4. boyut olduğunu düşünürsek bu simülatif bir gerçekliğe referans olabilir. Yani her zaman her yerde aynı algılanmayabilir.

Westworld'de de laboratuvarda geçen zamanla kasabada geçen zaman aynı değildi. Kasabada günler haftalar geçirmiş gibi hissederken laboratuvarda yalnızca 10-15 dakika geçmiş olabiliyordu.

6. Artan şiddet ve savaşlar

Zaman geçtikçe, toplumlar modernleştikçe savaşların tamamen biteceği düşünülürdü. İnsan nesli bunun üstesinden gelebilecek bir canlı. İnsanoğlunun savaşların ve şiddetin bir şeye çözüm olmadığını üstüne üstlük daha çok kargaşa yarattığını tarihi boyunca anlamış olması gerekirdi. Ama buna rağmen birilerinin çıkarları için sürekli patlak veren savaşlar, bir simülasyonun içerisinde olduğumuzu hissetmemize neden oluyor.

7. Bir yaratıcının varlığı fikri

Üç büyük dinin merkezinde de insan neslinin bir yaratıcının tasarımı olduğu ve dünyaya gönderildiği fikri var. Peki dinler çerçevesinde bakınca başlı başına Tanrı tarafından simüle edilmiş bir yerde yaşamış olmuyor muyuz? Yani dinler ölümden sonraki hayatı anlatırken bu fikri kısmen desteklemiş olmuyor mu? Westworld'de ise kasabadaki her şeyin tasarımcısı Arnold ve Ford. Ama bunlar yalnızca birer insan. Robotların Tanrı olarak gördüğü insanlar...

8. Alternatif evren teorisi

Hayatınızda verdiğiniz önemli kararların tam tersini yapsaydınız, yaşamınızın nasıl şekilleneceğini hiç düşündünüz mü? Örneğin çok sevdiğiniz ilk sevgilinizle evlenseydiniz ya da farklı bir bölümden mezun olsaydınız hayatınız nasıl olurdu? Teoriye göre bu düşündüğünüz şeylerin gerçekleştiği milyonlarca alternatif evrende, milyonlarca farklı versiyonlarınız var. 

Bu durum size de bir simülasyonun içerisinde, en doğru sonucu bulmaya çalışan bir koddan oluştuğunuz hissini vermiyor mu?

9. Hatıralar

Hatıralar kişinin benliğini oluşturur. Onu, o kişi yapan yaşadıklarıdır. Kurulan simülasyonlarda simüle edilen kişide bir karakter oluşması için ona yaşadığını düşüneceği hatıralar yüklenir. Ama bunlar yalnızca onun zihninde varlığını sürdürür. Gerçekte yaşanmamıştır.

Westworld'deki yapay zekalara da hatıralar kodlanmıştı... Peki ya biz de gerçekten yaşadığımız şeyleri hiç yaşamadıysak?

10. Alt benlik

Hepimiz aslında olduğumuzu düşündüğümüz kişiden çok daha farklı bir birey olabiliriz. Bastırılmış bir alt benliğimiz olabilir. Olduğumuz kişi yaşadıklarımızla ve toplumun dayatmalarıyla şekillenebiliyor. Yani farkında olmadan bir nevi simüle bir kişilik oluşturuyoruz. Ama benliğimizin derinliklerinde bir gün ortaya çıkmayı bekleyen çok farklı kişilikler saklı duruyor.

Tıpkı Dolores'in zararsız bir kasaba kızı imajının altında yapay zeka devrimini başlatacak olan kişiliğin saklı olması gibi...

11. Matrix etkisi

Zaman zaman günlük hayatın monotonluğu ve koşuşturması, size de Matrix ya da Westworld vari simüle bir evrende yaşadığınızı hissettirebilir. Her gün günaydın diyen köşedeki bakkal, çalışma saatlerinde bile dolu olan toplu taşıma araçları bir planın parçası olabilir. 

Yani kısaca hayatınız monoton bir kod sistemi gibi işliyordur ve sahip olduğunuzu düşündüğünüz hiçbir şey gerçekte var olmayabilir...

Aklımıza bir soru geliyor: Ya hepimiz Westworld gibi simüle edilmiş bir dünyada yaşıyorsak?