Oğuzhan Çemi
Oyunculukta en önemli şey eğitimin kendisi elbette. Doğal bir yetenek, doğal bir güzelliğiniz olabilir, ekran ışığınız olabilir fakat eğitiminiz olmazsa bu ışığınızı yansıtmanız pek mümkün değil. Orada duran bir model olabilirsiniz. Oyunculuk senaryoda yazılan karakteri seyirciye aktarmak için bir araçtır. Oyuncunun en büyük aracı bedenidir ve beden de bir enstrüman gibidir. Elinizdeki senaryoyu okuyup, araştırıp beden enstrümanınızla iyi bir şekilde kullanıp o karakterin gerçeklik duygusunu seyirciye aktarmanız gerekiyor. Nasıl bir müzik aletini alıp kullanmak için bir eğitim gerekiyorsa oyunculuk da öyledir. Mutlaka bedeninizi kullanmanız gerekir. Yoksa yalnızca ekranda güzel ve yakışıklı görünen bir fotoğraf olarak kalabilirsiniz.
Oyunculuğun dışında hayatımın büyük bir kısmını okuyarak, eğitim alarak ve spor yaparak geçiriyorum. Bunlar oyunculuğumu destekleyen de bir şey öte yandan. Az önce de belirttiğim gibi beden enstrümanını en iyi geliştiren şeylerden biri de spor yapmak. Aynı zamanda kick boks antrenörüyüm. Bir asker ve antrenör geçmişim olduğu için sporun içinde kalmak oyunculuğumu geliştiren de bir alan. Bu tabi aynı zamanda o zor set şartları altında bedenimin ayakta kalabilmesi için de oldukça pozitif yansımalar yaratıyor.
Ayrıca yabancı dil ise önce bir hobi olarak başladı ve ardından Rus Dili ve Edabiyatı Bölümü okuyup, mezun oldum. Akademik eğitim benim sürekli hayatımda olan bir şey. Bu dizide başrol seçilmemle de faydasını görmüş oldum.
Tatyana Cherdyntseva
-Hepimize farklı yetenekler verildiğinden eminim. Bir çocuk doğası gereği esnekliğe sahipse ancak bunu geliştirmezse, balerin veya jimnastikçi olmaz. Oyuncu da öyle; kendini anlayabilmeli, vücudunu, zihnini ve kalbini, duygularını kontrol edebilmeli. ‘Tiyatro ve sinema yasalarını’ bilmelidir. Bir oyuncunun sadece kariyerinin başında değil, hayatı boyunca öğrenmesi ve gelişmesi gerektiğine inanıyorum. Kendinizi donatın ki verecek bir şeyiniz olsun.
Bir oyuncu olarak bu mesleği yapmak isteyen insanlara nasıl tavsiyelerde bulunmak istersin?
Oğuzhan Çemi
-Ben bu konuda çok şanslıyım çünkü henüz başında çok iyi eğitmenlerle ve oyuncularla karşılaştım. Abdül Süsler, Dilek Aba, Ebru Soyluerden, Can Kılcıoğlu gibi isimler… Saydığım isimlerin birçoğu Müşfik Kenter’in ekolünden gelen eğitmenler. Onlardan eğitim almanın verdiği şansı yaşıyorum. Birçok ünlü aktör, aktris yeni bir role hazırlanırken oyuncu koçlardan aldıkları özel derslerle kendilerini güncellemiş ve deneyimlerini arttırmış oluyorlar. Şu an Hollywood’da bile bir filme başlarken sadece o karakter için kendisini dışarıdan gören bir gözle, oyuncu koçu ile birlikte çalışıp başarıya ulaşabiliyorlar. Oyuncu olmak isteyenlere tavsiyem bu işi çok iyi bilen eğitmenlerden eğitim almaları ayrıca bunun sonu olmayan bir süreç olduğunu unutmamaları. Bende Craft’da ve Tiyatral Sanatlar Akademisi’nde eğitimler almama rağmen önümüzdeki dönemde Rusya’da ‘Skola Dramı Germana Sidikova’da yeni bir eğitime başlıyorum.
Son olarak sizlere hem bu projemizi hem de oyunculuğa bakış açımızı okurlarınızla paylaşmamamıza imkan verdiğiniz için teşekkür ederim.
Tatyana Cherdyntseva
-Sanat fakültesinin ilk yılında, ilk oyunculuk sınıfımızda, hocamız bize bir soru sormuştu: ‘’Oyunculuk yapmadan ya da tiyatrosuz yaşanır mı? Cevabınız evet ise, şimdi ayrılın.’’ Tabii ki herkes yapamayacağını söyledi. Bir hafta sonra, bazıları ayrılmak istedi. Çünkü her gün sabah 7:30'dan akşam 10'a kadar izinsiz çalıştık (4 yıllık eğitimin tamamı).
Ama 'öğrenmesi zor - savaşta kolay' - (Rus atasözü)
Bu yüzden oyuncu olmak isteyenlere tavsiyem; sizin için en önemli şey, en azından başlangıçta, verme ihtiyacı hissetmek ve çok çalışmak olmalıdır. Konstantin Sergeevich Stanislavsky'nin dediği gibi: 'Sanatı kendi içinde sev, kendini sanatta değil' ve sürekli olarak etrafındaki, içindeki dünyayı inceleyen, hayatı boyunca kendisi üzerinde çalışmaya hazır olan ve izleyiciye önemli bir şey söylemesi gerekiyor olan kimse, başarı onu bekliyor. Her durumda, herkese iyi şanslar diliyorum…
Sohbetimizi görselleyen fotoğraf sanatçısı Oğuzhan Muntazam’a, misafirperverliği için Fern restoranta ayrıca teşekkürlerimi iletmek isterim. Kendinize Kadıköy’de bir kahve ısmarlamak isterseniz Fern’e gidip o nefis kokuları içinize çekerek bir fincan kahve içebilirsiniz.
Buket Harıkçı
Oğuzhan Çemi
Tatyana Cherdyntseva
Oğuzhan Muntazam
Yorum Yazın
Yıllarca Suriyeliler buradaydı bir belgeselini çekmediniz. Ruslar geldi hemen dizi çekin. Suryeliler de kalkıp kendi belgesellerini kendiler çektiler