Son Dönemde Sık Sık Karşımıza Çıkan Maskülen Enerji ve Dişil Enerji Konularını Masaya Yatırıyoruz!
Temel olarak her bireyin içinde maskülen ve dişil enerji olmak üzere iki enerji bulunur. Cinsiyetten bağımsız olan bu enerjiler, hayatta aldığınız bazı kararları etkilemede sandığınızdan daha fazla rol oynuyor olabilir. O halde gelin, şu maskülen (eril) ve feminen (dişil) enerji konularına daha yakından bakalım!
Maskülen enerji mantığı temsil eder.
Dişil enerji ise erilin tersine akışkan ve dinamiktir.
Eril enerjinin hareketleri ne kadar öngörülebilirse, dişil enerjinin de bir o kadar tahmin edilmezdir. Dolayısıyla kurallardan ve sınırlamalardan hoşlanmaz. Mantığını değil kalbini izler. ❤️
Dişil enerji sosyal normlara uymakta zorlanır.
Dişil enerjinin daha baskın olduğu kişilerde sosyal normaları takip etmek bir hayli zordur. Çünkü kişi, kalbinin sesini dinlemek ve bunun dışındakilere kulak tıkamak ister. Dolayısıyla rehber olarak aldığı başka pek bir kural veya sınırlama bulunmaz. Bu da birçok kural gerektiren ortamda zorlanmasına yol açabilir.
İki insanın yaşadığı ilişkinin enerji formlarından etkilenmemesi söz konusu olamaz.
Temelde dişil ve eril, iki zıt kutbu tanımlar. Yani eril daha çok rasyonelite, güç, netlik ve problem çözme gibi özelliklere sahiptir. Dişil ise; sevme, sevilme, başkasıyla ilgilenme, yaratıcılık, duygulara önem verme ve etkili iletişim gibi niteliklerle birlikte gelir.
Enerji biçimleri cinsiyetten bağımsızdır.
Genellikle dişil denilince akla kadınlar gelse de enerjiler cinsiyete göre eşit şekilde dağılım göstermez. Bu nedenle herkeste biraz dişil, biraz da eril enerji mevcuttur. İki tarafı dengede tutmak ise enerjinin aktifliği, yaşam döngüsü, sayısız hormon ve benzeri bir dizi faktörle ilişkilendirilebilir.
İlişki seçme biçimleri kişideki enerji baskınlığının sonucu olabilir.
Bununla birlikte, her birey kendi öz niteliklerinden dolayı belirli bir enerji türünü daha çok yansıtır. Bu da herkesin, özelde benzersiz bir yapı taşımasını sağlar. Kişi, taşıdığı özelliklere bağlı olarak ilişkilerinde o açığı kapatmak ve böylece yapbozu daha iyi tamamlamak isteyebilir. Bu da net şekilde açıklanamayan çekim gücünün başka bir tanımı olabilir.
İkili ilişkilerde bu enerjilerin dengesizliği taraflar için sorun yaratabilir.
Kimi zaman, eril partnerin dişil eğilimleri veya tam tersi, ilişkilerin tek tarafa çekilmesine yol açabilir. Bunun sonucunda iki taraf uyumsuzluk içine düşebilir ve ilişki ağırlıklı olarak tek kutupta yoğunlaşabilir. Doğal olarak bu tip birlikteliklerde bir süre sonra kopukluk, yanlış anlaşılma ve çatışma gibi sorunların beklenmesi normaldir.
Çözüm ise asla karşı taraftan enerjisini baskılamasını istemek değildir.
Dengesizliğin yol açtığı çatışmayı çözmek için karşı taraftan daha kadınsı veya erkeksi olmasını istemek gerekmez. Çünkü insanlar çoğu zaman içindeki enerjiyi kontrol edemezler, ki bunu kontrol etmek hedef de olmamalıdır.
Çözüm daha çok ortadaki sorunu ele alma biçimine bağlıdır.
Bunun için de ilişkide açık ve etkili iletişim geliştirmeniz, karşı tarafı anlamaya odaklanmanız ve aynı şekilde kendinizi anlatmanız gerekir. Böylece ortadaki özel durum ve sorun için en iyi çözümü kendi aranızda konuşup anlaşarak geliştirme ihtimaliniz artar.
Elbette insanların zamanla değiştiği de unutulmamalıdır.
Yaşam bir süreç olduğundan zamanla insanların enerji seviyelerinde değişim olması normaldir. Elbette çoğu durumda temel kişisel özellikler büyük ölçüde değişiklik göstermez. Ancak arada güven, saygı ve açık iletişim olduğu sürece çiftler kendi doğru yollarını bularak birlikte dönüşebilirler.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın