Muallak Yolculuk... Ben Limbodayım. Ya Sen?
Otomatik fotograf çeken kabinlerden birine girdiniz. Saçınızı başınızı düzelttiniz. Parayı atıp düğmeye bastınız, flaş çaktı. Tuhaf bir ses, arkasından kısa bir sessizlik, sonra delikten resimler çıktı. Alıp baktınız; tanımadığınız bir insan... Ne hissedersiniz?
Önce şaşkınlık ve tabii ki inkar. “Nasıl yani bu da kim? Benden önceki müşterinin resmini bir daha basmış belli ki aptal makine!” derken; “paramı da yedi kahrolası” yani bir doz da kızgınlık. Ardından bir deneme daha yaptınız çünkü lazım şu resimler. Yine façayı düzelttiniz, yine parayı deliğe... Flaş patladı, zırıltılar ve takırtılardan sonra delikten hafif nemli resimler düştü. Aldınız ve kan beyninize sıçradı, yine o tanımadığınız surat.
Bu sefer biraz farklı gerçi, biraz kızgın ve sıkkın görünüyor ama surat aynı surat. Bu kadarı fazla ama bu alet sapıtmış. Yandaki kabine geçtiniz, aynı hareketler ve evet, aynı sonuç. Durun ve kendinize bir daha sorun: ne hissederdiniz?
Önce inkar soslu şaşkınlık patlaması, sonra akıl yürütmeye çalışırken akıl tutulması ve bu sefer daha fazla kızgınlık.
Büyüdükçe arzularımızı gerçekleştirme gücünün arttığını sanırız ama artık o arzular bizimkiler değildir.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın
kruvaze konyağımı yudumlarken rast geldim bu elit yoruma ne kadar seviyeli ve kaliteli kaleminiz var mirim