Görüş Bildir
Haberler
Mabel Matiz'in Üniversiteden Arkadaşı Anlatıyor: İlk Klibi Nasıl Çektik, Neden Yayınlanmadı?

Mabel Matiz'in Üniversiteden Arkadaşı Anlatıyor: İlk Klibi Nasıl Çektik, Neden Yayınlanmadı?

Birazdan okuyacaklarınız Mabel Matiz'in 'Mabel Matiz' olabilme hikayesidir.

Mabel Matiz’i çok severim. Hem şarkıları, hem insanlığı hem de arkadaşlığı ile eşi bulunmaz bir insandır. Onun kadar cömert, iyi niyetli bir insan daha tanımadım.

Mabel Matiz’i çok severim. Hem şarkıları, hem insanlığı hem de arkadaşlığı ile eşi bulunmaz bir insandır. Onun kadar cömert, iyi niyetli bir insan daha tanımadım.

Kendisiyle tanışıklığım ise İstanbul Üniversitesi'nde Diş Hekimliği okuduğu yıllara dayanır. KYK yurdundan arkadaşımdır Mabel. Gerçi sonra ikimiz de ayrı evlere çıktık. Ama arkadaşlığımız asla kopmadı. 

Fatih’in, yani sizin de bildiğiniz ismiyle Mabel Matiz’in müziğe olan ilgisi ise taa o yıllardan kalma. O zamanlar birlikte oturur yer içer, çalar söylerdik. Tabii gel zaman git zaman Mabel kendi bestelerini yapmaya ve sonra o bestelere sözler yazmaya başladı.

Bir gün evde oturmuş içiyorum. Kapı deli gibi çalmaya başladı. Korktum. Koşa koşa gittim açtım kapıyı. Gelen Mabel. Bir şey söylememe fırsat vermeden Mabel içeri koşup gitarı aldığı gibi “Süper bi’ beste yaptım. İnternete koyacağım, Gökhan Türkmen gibi ünlü olacağım” dedi. O kadar heyecanlıydı ki eve ayakkabılarıyla girmesine rağmen sinirlenmemiştim. Çal dedim, çal da yolumuzu bulalım. Mabel çalmaya başladı. O kadar hüzünlü ve güzel bir şarkıydı ki; bünyemdeki yoğun alkolün de etkisiyle ağlamaya başlamıştım. Mabel şarkıyı bitirdi. Sarılıp ağlamaya başladık. Her sarhoş gibi gaza gelip, “Bu şarkıya klip çekelim lan, masraflar benden” dedim.

Demez olaydım. Başıma bela almışım da haberim yokmuş. Adama da ümit verdik. “Abi ben o gün çok gaza geldim, o yüzden öyle dedim” desem büyük ayıp olacak. Durmadan araştırıyorum, klip maliyetlerine bakıyorum, mümkün değil altından kalkmam.

Mabel’i aradım. “Abi sen nasıl bi’ klip istiyorsun? Bizim evde çeksek mesela, bireyin toplumdan kaçışını anlatsak klipte” dedim sinsice. Mabel de az kurnaz değildi. “Valla benim aklımda açık havada, cıvıl cıvıl, neşeli insanların gülüp oynadığı bi’ klip var, senaryosu da hazır” dedi. O anda aklıma dünyanın en iyi fikri olduğunu sandığım bir fikir geldi. Tamam, dedim. “Toparlan. Bir kamera, bulabildiğin kadar da desenli halıyla renkli kıyafet bul, bizim köyde çekeceğiz klibi” dedim.

İki gün sonra köydeydik. Pırıl pırıl bir nisan güneşi vardı. Isıtıyor fakat yakmıyordu. Pancar ekim zamanıydı ve amacımız desenli halıları tarlaya serip pancar tarlasında çalışan insanlara renkli kıyafetleri giydirerek çalıştırmaktı. Yirmi beş işçiyi kişi başı bir paket sigara ve bir miktar promosyon diş macunu karşılığında klipte oynamaya ikna ettik.

Hızla halıları serip klibi çekmeye başladık. Açılış sekansında römorkun arkasına oturan Mabel işçilerin çocuklarıyla şarkı söylüyor, traktörü takip eden renkli kıyafet giymiş tarım işçileri de el çırparak Mabel’e eşlik ediyordu.

Hep birlikte desenli halılarla dolu tarlaya geldikten sonra renkli ceketler giymiş işçiler tarlaya dağılıyor, son iki halı kalana dek halıları kaldırıyor ve çalışmaya başlıyorlardı. Çalışan işçiler, bir halının ortasında gitar çalan Mabel, diğer halının ortasında sevgilimle öpüşen ben…. Ne kadar da otantik bir görüntüydü. Ne kadar da güzel aktarıyorduk aşkı, sanatı, emeğin güzelliğini ve mukaddesliğini…

Klip çekimi bitmiş, İstanbul’a dönmüştük. Klibi kurgucuya vermeye gidiyorduk. Bende klip işini söz verdiğim gibi çekmenin gururu, Mabel’de şarkının heyecanı, dolaşıyorduk İstanbul’un sokaklarını. Kasetleri bu işlerden anlayan bir arkadaşa verip çıktık. Yaklaşık 3 hafta sonra bunaltıcı düşlerden bir telefon sesiyle uyandım. Mabel’di arayan. 'Klip bitmiş, gidip alalım' dedi. Hızla hazırlanıp çıktım. Her zamanki gibi Şubat İnternet Cafe’nin önünde buluştuk. Çok heyecanlı ve gergindi. Bana bir şey söylemek istiyor ama söyleyemiyor gibiydi. Heyecanına verdim, sormadım. Konuşmadan yürümeye başladık.

Klibi izlediğimde beynimden vurulmuşa dönmüştüm. Benim sahnelerim yoktu. Kurgucu çocuğu fırçaladım. “Senin yapacağın işi s*kerim. Bu ne lan? Beni niye koymadın yavşak?” diye bağırdım.

Çocuk ”Abi ben koymuştum, Mabel abi çıkarttırdı” dedi. Duyduklarıma inanamıyordum. Mabel’e baktım. Yüzüme bakamıyordu.

“Aşkınız emeğin ve sevginin önüne geçmiş. Fazla erotik. Benim kafamdaki senaryo bu değildi. Bu hali daha güzel, bak göreceksin Gökhan Türkmen’i, Tripkolik’i hatta Hayalet Sevgilim İrem’i bile gölgede bırakacağız. Bir yıldız doğuyor, gözlerini aç da gökyüzüne bak. Gel, anla dikenimden, güllerim uyansın bahçelerimde” dedi. Son cümleyi anlamasam da söyledikleri çıldırmama yetti. Çocuğu tokatlayıp bilgisayarından dosyaları sildim, kasetleri de alıp koşarak çıktım. Mabel de arkamdan geldi. Beni kovalıyor, arkamdan küfürler ediyordu. Yaklaşık yirmi dakika durmadan koştum. Mabel o yıllarda çok sigara içerdi. Büyük ihtimal bir yerden sonra dalağı şişmiş, koşamamıştı.

Uzun süre okula da, eve de gitmedim. Her yerde beni aramış. Bulamayınca da umudu kesmiş.

Evde kayıt yapıp yüklemiş internete şarkılarını. Sonrasını biliyorsunuz… Mabel Matiz şimdi Türkiye’nin en büyük sanatçılarından biri. Ben de Ankara’nın Elmadağ ilçesinde diş hekimiyim. Şu an bu satırları yazıyor, fonda Mabel Matiz dinliyor fakat asla kliplerini izlemiyorum. 

Sarmaşık klibinde tarlanın ortasındaki halı sahnesi tüm bu olanları daha iyi açıklıyor...

* Mabel Matiz'in hoşgörüsüne sığınılarak yazılmış bu hikayedeki tüm kişi ve kurumlar hayal ürünüdür. Biri hariç. :)

BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
172
82
33
28
26
11
2
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın
Melis Nur Töre

bu ne simdi yalan mi

fatih demir

gördüğüm en saçma içerik.

Aryayıldırım

evet arkadaşlar bu hikaye gerçek bende tarlanın ortasındaki halıydım