Kampseverler Buraya! Doğanın Kalbinde Sonbahar Kaçamağı Yapabileceğiniz Harika Bir Yer: Dipsiz Göl
Yaz aylarını geride bıraktığımız bu dönemde Sonbahar kampı yapmak, kampseverler için büyük bir keyif ve ayrıcalık.
Arkadaş grubumuz ile nereye gidelim derken farklı illerden gelenler ile ortak bir noktada buluşma kararı aldık ve Yalova da buluştuk. Hemen internette araştırma yaparak nerede kamp yapacağımız konusunda ortak bir yer belirlemeye çalıştık ve hepimizin beklentisini karşılayacak bir yer ile karşılaştık. Dipsiz Göl..
Aslında Dipsiz Göl'e ulaşmamız biraz şans eseri oldu.
Yalova'ya kadar gelmişken o meşhur Erikli Şelalelerini görmeden dönülmez dedik ve sabah erken saatlerde tabiat parkı içerisinde bulunan Erikli şelalelerine doğru yola çıktık. Fakat aklımızda hala kamp yapacağımız yer yoktu.
Şelale gezimizi bitirdiğimiz sırada orada bulunan bir köylü abimiz ile muhabbet ettik ve bize 3 kilometre ötede bulunan Dipsiz Göl'ün güzelliğinden bahsetti.
Oralara yalnızca bilen insanların gittiğinden, pazar günleri kalabalık olacağından ancak geri kalan günlerde sessiz sakin olabileceğinden bahsetti. Bunun üzerine biz de merakımıza yenik düşerek yola koyulduk ve Dipsiz Göl'ün yolunu tuttuk.
Sonunda amacımıza ulaşmış ve Dipsiz Göl'e gelmiştik.
Araçları yolun yukarısına bıraktığımız için esas manzarayı göremedik ve ilk başta hepimizin yüzünde aynı bakış oluştu. 'Yoksa amca bizi kandırdı mı?' :)
Tabii yoldan aşağı indiğimizde bunun doğru olmadığını anladık ve o harika manzara bizi karşılayınca, gözlerimiz yerinden fırlayacak gibi oldu. İlk görüşte aşk sanırım bunun gibi bir şey...
Öncelikle biraz etrafı turladık ve orada ormanın içinde kamp yapan bir grup ile karşılaştık.
Biraz sohbet ettikten sonra normalde burada kamp yapmanın yasak olduğunu, fakat bilinçli kampçılar ve doğaseverler için kamp yapmanın sorun oluşturmayacağını öğrendik.
Bu yüzden çok zaman kaybetmeden kendimize düz bir zemin bularak çadırlarımızı kurduk ve ekipmanlarımızı aşağı taşıdık.
Saat oldukça ilerlemişti ve kamp yaptığımız alana öğlen vakti bile güneş ışınları çok az giriyordu; bu yüzden hava iyice kararmadan ateş yakmak için odun topladık ve yemek ihtiyacımızı gidermek için gerekli hazırlıkları yapmaya başladık.
Gece çökünce gündüz karşılaştığımız o güzel manzaradan çok daha farklı bir manzara ve ortam bizi karşıladı: Zifiri karanlık, oldukça serin bir hava ve hayvan sesleri...
Geceyi güvenli bir şekilde gitar faslıyla eğlenerek ve muhabbet ederek geçirdik. Saatin nasıl geçtiğinin farkına bile varamadık açıkçası. İlerleyen saatlerde hava iyice soğumuş ve bize bu soğuğu hissettirmişti. Böyle durumlar için temkinli olduğumuzdan problem yaşamadan gerekli önlemleri aldık. Aranızda sonbahar aylarında bu tarafa gidecek varsa mutlaka önlemini almalı. Yoksa soğuk başınıza ciddi bela olacaktır.
Sabah bir ara gözlerimi açtığımda etraf hala karanlık sayılırdı.
Herhalde gün daha yeni doğuyor diye düşündüm fakat saate baktığımda gözlerime inanamadım. Saat 10.30 olmuştu! Sık ağaçlardan dolayı ışık içeri giremediği için hava karanlıktı. Bu da çok temiz ve rahat bir uyku çekmemize olanak sağladı. Özellikle sabahları güneşle uyanmak şahsen beni rahatsız ettiği için bu durumdan oldukça memnun olduğumu söylemeden edemem. Güzel bir sabah kahvesi, ardından güzel bir kahvaltı ve doğa yürüyüşü ile kendimize geldik. Biraz oturduk, muhabbet ettik ve sonrasında toplanmak için yavaş yavaş çadırların yanına gittik.
Toplanma işini tamamladık, çevreyi temizledik ve alanlan ayrıldık.
Bu kısa hafta sonu kaçamağı için git gel toplamda 1000 kilometre yol yaptık, fakat sanırım 3000 kilometre de olsa, yapardık. Geçirdiğim her bir dakikadan fazlasıyla keyif aldığım bir hafta sonu oldu.
Gitmenizi şiddetle tavsiye ediyoruz.
Sevgiyle kalın.
Yorum Yazın
Hah, tanıtın; tanıtın ki orayı da îmâra açsınlar..
Susayım, susayım ki kendimize kalsın sadece ? Neyse tartışmaya değmez.