İstanbul'da Kesin Yaşadığınız Ama Fark Etmediğiniz, Dünyaya Nam Salan Türk Tipi Dolandırıcılık: Boyacı Tuzağı
Her ülkenin kendi dolandırıcılık yöntemi var, İstanbul'da da dünya çapında bir tuzak var ve muhtemelen farkında olmadan bu tuzağa hepimiz düştük.
Her ülkede turistler ufak çaplı dolandırıcılıklara, tuzaklara hedef.
Kimisi bunu belli ederek yapıyor kimisi her şeyi senaryosuna uydurup turist farkında olmadan onun parasını almanın yolunu buluyor. Türkiye'de de benzer bir yöntem var ve bu öylesine meşhur oldu ki Reddit'te ülkelerde yapılan şu dolandırıcılık derlemesinde bile yer buldu.
İşin ilginci bununla turistlerin karşılaşıyor olması değil, hemen hepimizin en az bir kez bunun hedefi olmamız.
Tabii hedef olduktan sonra iş işten geçiyor, farkında bile olmadan bu tuzağa düştük.
Garip olay sizi gözüne kestiren kötü niyetli bir ayakkabı boyacısıyla başlıyor. Bu Türkiye'de İstanbul'da, özellikle Taksim çevresinde yahut Galata Köprüsü'nde karşılaşılan bir taktik. Turist olduğunuz yahut o bölgeye gezmek için geldiğiniz az çok anlaşıldığı için senaryo çalışmaya başlıyor.
Genelde birkaç yüz metrelik alanda birbiriyle haberleşen iki ayrı grup var.
İlk grup sizi işaret ediyor, ikinci ayakkabı boyacısı grubu ise önünüzde yürümeye başlıyor. Grup olmaları şart değil, tek kişi de olabiliyor. Sizinle beraber bir süre yürüyen ayakkabı boyacısı bir anda elindeki fırçayı düşürüyor.
Yani siz fırçayı düşürdüğünü zannediyorsunuz.
İyi niyetle fırçayı alıp adımlarınızı sıklaştırarak boyacıya veriyorsunuz.
Bu noktadan sonra artık oyunun içindesiniz ve eğer bir turist iseniz yabancı olduğunuz bu yerde tedirginliğe kapılmanız çok daha kolay. Yerden fırçayı alan boyacı size teşekkür etmeye başlıyor, uzun bir süre minnetini ifade ettikten sonra size olan borcunu ödemek için ayakkabınızı boyamayı teklif ediyor.
Haliyle reddediyorsunuz, yaptığınızın bir iyilik bile olmadığını söylüyorsunuz ama nafile. Sonunda onun da mahcup olduğuna inanıp kabul ediyorsunuz.
Ayakkabınızı yine teşekkürler ederek boyayan boyacı işini bitirmeye yakın bu teşekkürün bir karşılığı olması gerektiğini söylüyor.
Zaten sempati beslemeye başladığınız için 5 lira yahut 10 lira, yabancı ülkeden gelmiş bir yabancıysanız biraz daha fazlasını veriyorsunuz ama konu burada kapanmıyor. Boyacının sempatik tavırları yerini tehditkar bir davranışa bırakıyor, emeğini kullanıp onu kandırmaya çalıştığınızı ima ederek daha fazla para vermeniz gerektiğini söylüyor.
Reddederseniz de tehditkar bir üslup takınıyor.
Ortamdaki tehlikeyi fark ettikten sonra iş soyguna dönüyor, yüzlerce lira talep eden ve bunu alan boyacılar var.
Bazı vakalar karakolda sonlanmış olsa da turistlerin büyük bir kısmı seyahatlerini mahvetmemek için para verip kurtulma yolunu seçiyor. Bunun farkında olan kötü niyetli ayakkabı boyacıları da turistlerin bu zaafını kullanarak her gün onlarca kişinin parasını zorla alıyor.
Bu durum öyle büyük etkiler yarattı ki Türkiye'ye gelecek kişiler tuzağa düşmemesi için uyarılıyor.
Turistler arasında İstanbul'un tarihi ve doğal güzelliklerinin yanında dolandırıcıları da anılıyor. Dünya çapında ünlendiğimiz özelliğimiz turistlerin paralarını almak için kurulan tuzaklar, sizce de utanç verici değil mi?
Yorum Yazın
Bu tip olaylarin babasi Italya'da doner.. ozellikle bileklik satmaya calisan zenciler.. ilkde bedava deyip koluna orerler (ormeli bileklik cunku kolay kolay ... Devamını Gör
mal mısınız abi
Ulan 15 yaşında taksimde ben bile bu taktikle dolandırıldım :D Gerçi 3 liram vardı amk sene 97
sene 2008 biraz daha değişiğini kadiköy rıhtımda yaşadım bir ıslık çaldı 20 kişi geldi bende son çare çocuğu denizin kıyısına götürdüm atmakla tehdit ettim... Devamını Gör