İş Kazaları Kaçınılmaz Değil!
Ülkemizde ne yazık ki her yıl binlerce işçinin çalışma ortamı ve koşullarından kaynaklanan
nedenlerle hastalanıyor, sürekli iş göremez raporu almak zorunda kalıyor ya da
yaşamını yitiriyor. Kazaların önlenebilmesi için etkili bir denge denetleme
mekanizmasının işler hale getirilmesi gerekiyor.
203 sivil toplum örgütünden oluşan Denge ve Denetleme Ağı olarak, Türkiye’nin değişmeyen
gündemi iş kazaları ve işçi ölümlerine dikkat çekmek üzere bir politika belgesi
hazırladık. Politika belgemizde hem iş kazalarında denge ve denetlemenin ne
kadar sağlandığını inceledik, hem de kazaların bir daha yaşanmaması için
önerilerimizi sunduk.
Buradan ulaşabileceğiniz “İş Kazaları Önlenebilir mi?” başlıklı politika belgemiz, özellikle denetleme ve
yaptırım mekanizmaları etkin olarak işletilirse iş kazalarının büyük oranda
önlenebileceğini vurguluyor. Mevzuatın çok sık değiştirilmesi, mali ve idari
yaptırımların işverenler için caydırıcılığının olmayışı, denetim yapacak
personelin yetersizliği ve eğitim eksikleri, Türkiye’de iş kazalarının en sık
yaşandığı üç sektör olan madencilik, metal/makina ve inşaat sektörleri başta
olmak üzere büyük oranı ölümle sonuçlanan kazaların sebepleri arasında. Bu da,
tatmin edici bir iş sağlığı güvenliği kültürünün yerleşememesine sebep oluyor.
Ağ olarak, kazaların önlenebilmesi için önerilerimiz:
1. Mevzuatla ilgili düzenlemelerin geliştirilmesi, sahayı bilen, Bakanlık
dışından akademisyenlerden/sendikacılardan deneyimli uzmanların, müfettişlerin
de katılımı ile özellikle madencilik, metal/makina ve inşaat sektörü için
çok daha ayrıntılı ve aynı zamanda pratik nitelikli birincil ve ikincil
mevzuatın yeniden ele alınarak hazırlanması ve uygulamaların uzmanlarca
ciddiyetle takip edilmesi gerekmektedir.
2. Bu kritik sektörlerle ilgili olarak, devletin işyerleri bazında
özellikle işveren, mühendis, ustabaşı, nezaretçi düzeyinde teorik
ve uygulamalı eğitim verilmesi konusunda seferberlik başlatması gerekmektedir.
3. İnşaatlarda İş Sağlığı Güvenliği ile ilgili 167 ve Madenlerde İş
Sağlığı ve Güvenliği İle ilgili 176 sayılı Uluslararası
Çalışma Örgütü (ILO) Sözleşmeleri’ninTBMM tarafından kabul edilmesi son
derece olumlu bir gelişmedir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı öncülüğünde
kurulacak bu iki sektörle ilgili Bakanlık içinden ve dışından uzmanlar,
işveren ve işçi sektörlerinden temsilcilerin
katılımı ile oluşturulacak komisyonların, her iki alanla ilgili mevzuatın, bu sözleşmelerle uyumlu hale
getirilmesini amaçlayan mevzuat taslaklarını, bir an önce hazırlamaları gerekmektedir.
4. İş güvenliği uzmanlarının eğitim sürelerinin Almanya ve İngiltere’deki
benzerleri gibidaha uzun olması, uygulamalı eğitime ve eğitim
programlarında kritik sektörlere öncelik ve ağırlık verilecek yeni bir
düzenleme yapılması gerekmektedir.
5. İş güvenliği uzmanları özellikle maden ve inşaat gibi çok tehlikeli
işlerde uzmanlık alanlarına göre görevlendirilmelidirler.
(İnşaat sektöründe İnşaat Mühendisi İş Güvenliği Uzmanı, maden
sektöründe Maden Mühendisi İş Güvenliği Uzmanı gibi)
6. İş kazalarının en sık yaşandığı madencilik sektörü, metal/makina
sektörü ve inşaat sektöründe çalışanların mesleki eğitim belgesine sahip
olması için gerekli eğitim çalışmalarına ivedilikle başlanmalı ve inşaat ve
madende meslek standartları en kısa sürede oluşturulmalıdır.
7. Madencilik sektörü, metal/makina sektörü ve inşaat sektöründe çalışanlara kısa ve formalite eğitimler değil uzun ve ciddi eğitimler verilmelidir. Verilen eğitimlerin iseişçiler için
ücret ve prim kaybına yol açtığı sıklıkla görülmektedir. İş sağlığı güvenliği
eğitimlerinin, işçiler için ücret ve prim kaybına yol açmaması gerektiği hususunda Çalışanların
İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimleri Hakkında Yönetmelik hükümlerinde
cezai yaptırımlar olmasına rağmen hukuki ve etik dayanağı olmayan bu
tür uygulamaların sonlandırılması için bu uygulamaların cezai işleme tabii
tutulmaları sağlanmalıdır.
8. Taşeron şirketlerde sendikalaşmanın hukuken ve fiilen sağlanması için
gerekli önlemler alınmalıdır.
9. İlgili Bakanlık, sendikalar ve sivil toplum kuruluşları bu konuya daha
fazla bütçe ayırmalı, yurt içi ve yurt dışı kaynaklardan da etkin
bir şekilde yararlanılmalıdır.
10. Sivil toplum kuruluşları, sendikalar, basın ve vatandaşların da, bu süreçte denetleme rolü oynamaları gerekmektedir.
11. İş sağlığı güvenliği kültürünün oluşması için Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Programları kapsamında ana okullarından başlayarak eğitimin her kademesinde iş sağlığı
güvenliği eğitimi verilmelidir.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!