Herkesin Aklındaki ‘Zorlu Hava Koşullarında Pilotlar Ne Yapıyor?’ Sorusuna Işık Tutuyoruz
'Sert rüzgarlar türbülansa yol açar mı?' 'Pilotların kaçış stratejisi nasıl olur?' gibi soruların cevabını, özel bir havayolu şirketinde görev yapan Charlie Page'in anlatımından derledik.
Zorlu uçuşların aklımıza ilk gelen sıkıntısı 'Türbülans' ile ilgili oldukça ilginç gerçekler var.
Öte yandan kalkış gerçekleştikten, uçak gerekli yüksekliğe ulaştıktan sonra yaşanan rüzgar koşulları tüm uçağı sarsabilir.
Pilotlara göre türbülans, ufak bir sıkıntıdan daha fazlası değildir. Uçaklar hemen hemen tüm hava durumlarının en aşırı koşulları için tasarlanmış araçlardır.
Pilot ve mürettebat, türbülans sırasında emniyet kemeri bağlı olmayan yolcular, yerleştirilmemiş çantalar gibi şeylerden daha çok endişe duyar..
Uçuş sırasında yaşanan türbülansta, pilot sadece 'emniyet kemeri' ışığını açar ve uçuşuna devam eder. Zaman zaman uçuş hızını azaltarak uçağın hızını ya da yüksekliğini değiştirerek bu sarsıntıyı azaltmayı da tercih edebilirler.
Rüzgarların, uçağı ve pilotları asıl zorladığı yer iniş ve kalkışlardır.
Uçaklar iniş ve kalkışta, rüzgarın gücünü kullanıyorlar. Peki rüzgarlar yandan geliyorsa?
Yan rüzgarlarda pilot farklı kalkış biçimleri tercih edebilir. Yan rüzgarlı kalkışlarda, havacılıkta rüzgar oku etkisi denen bir durum yaşanır.
Uçak pistte hızlanmaya çalışırken, rüzgar kuyruğa doğru baskı yapar. (Şekil 1)
Bu, uçağın burnunu rüzgara doğru çevirir. (Şekil 2)
Pilot bu durumda ayakları ile kontrol ettiği kuyruk dümeninin kontrol eder. Böylece hava akımı kuyruğu tekrar rüzgar yönüne doğru iter. (Şekil 3)
Pilot dümendeki gücü ayarlayarak, uçağın pistte düz gitmesini sağlar. (Şekil 4)
Bu metot, uçağı düz tutmak için oldukça başarılı olsa da, uçağın üzerindeki kuvveti etkisiz hale getiremez.
Yan rüzgar koşullarında, rüzgar istikametindeki kanat diğer taraftaki kanattan daha çok havayı üzerinden geçirmektedir. Bu yüzden uçağın kanatlarındaki küçük kanatçıkları kullanılarak pilot tarafından denge kurulur.
Bu iki farklı teknik sayesinde, rüzgarlı hava koşullarında pilotlar kalkışı kolaylaştırabilir.
Fakat iniş sırasında, hem yük hem de uçağın denge ayarlaması çok daha zor hale gelir.
Yan rüzgarda inen bir uçak gördüyseniz, burnunun piste dik olarak bakmadığını hafif yana çevrili olduğunu görürsünüz. Buna havacılıkta 'yengeçleme' ya da yengeç inişi denir. Pilot uçağın yönünü rüzgara doğru çevirip inişte yönünü doğrultmayı hedefler.
Fakat uçak yere indikten sonra, her farklı marka ve model için izlenen teknikler değişebilir.
Boeing 787 ya da 777 modellerde, uçak yere inmeden hemen önce pilot normal bir inişte olduğu gibi kumanda çubuğunu kaldırır. Böylece burun hafif havaya kalkar ve inişin oranı düşer. Ana tekerlekler yere değmeden hemen önce, pilot dümeni kontrol ederek burnu düzeltir ve pist orta çizgisine hizalar.
Pilot ayrıca kanatlara gelen farklı rüzgar gücünü de hesaba katmak zorundadır. Yani yan rüzgarlar inişi oldukça zorlaştırır. Pilot aynı anda kontrol çubuğunu çeker, rüzgara çevirir, ayağı ile dümen pedalına basar ve bunların hepsini milimetrik hesaplarla yapar.
Rüzgar içeren en zorlu ve en tehlikeli durumlardan biri: Windshear yani ani rüzgar değişiklikleri.
Havacılıkta windshear rüzgar hızının ve/veya yönünün ani değişimi olarak tanımlanır. Uçuş sırasında büyük bir sorun teşkil etmese de, yere yakınken yani iniş ve kalkış sırasında baş edilmesi oldukça imkansız koşullar yaratabilir.
Peki pilotlar WINDSHEAR koşullarında ne yapar?
Üç önemli adımdan ilki: Windshear'dan kaçınmaktır.
Pilotlar öncelikle hazırlık ya da çalışma odalarında, uçuş hakkındaki hava durumunu incelerken, teorik bilgileri sayesinde bu tür zorlu koşulları öngörebilirler.
Eğer zorlu hava koşulları, ani rüzgar değişiklikleri gibi tehlikeli durumlar bekleniyorsa yakıt deposunu da göz önünde bulundurarak, pilot kalkışı ya da inişi geciktirebilir, rüzgarlar durana kadar bekleme yapabilir, ya da başka bir piste yönlenebilirler.
Bir uçak kalkış esnasında, 'windshear'a yakalanırsa oldukça ciddi sorunlar yaşayabilir.
Kalkış sırasında birçok uçakta, motor eskimesini önlemek için tam motor gücü kullanılmaz. Fakat pilotlar windshear koşullarından bir an önce çıkmak için, hızlı bir kalkış yaparlar. Böylece güvenlik önlemi alınmış olur.
Varış havalimanına yaklaşırken ise, hava trafik kontrolden alınan hava koşulları bilgisi pilotları olası bir duruma hazırlıklı hale getirir. Ayrıca uçak üzerinde bulunan hava durumu radarı da, fırtınalı alanları gösterir. Pilot yalnızca hava koşullarını 'güvenli' olarak değerlendiriyorlar alçalmayı başlatır.
Windshear koşullarına giriş yapan uçaklarda, uyarı sireni çalınır! İki farklı tonda gelen sesten sonra, “WINDSHEAR, WINDSHEAR, WINDSHEAR" şeklinde anons duyulur.
Bir uçak windshear'a girdiyse, hızında 15 nottan fazla değişiklikler olabilir, yunuslama açısında 5 derece, inişi ya da çıkışı dakikada 500 ft'ten fazla olabilir. Bunlar bir uçak için aşırı ölçütlerdir, uçuşun tamamını tehlikeye sokabilir.
Pilotlar bu koşullarda genellikle 'windshear kaçış manevrası'nı uygularlar.
Teknik detaylarını anlamak zor olsa da, pilot bu rüzgarlı hava şartına girdiği zaman motora tekrar tam güç verir, piste alçalmayı pas geçer ve tekrar güvenli bir yüksekliğe çıkar.
Bu son gerçekleşen uçak kazasında pilotun bir hatası olup olmadığı henüz belli değil fakat yine de canları pahasına çabalayan tüm pilotlara teşekkür ediyoruz.
Umarız böyle kazalar bir daha asla yaşanmaz.
Yorum Yazın