Her Mahalle Maçında Karşımıza Çıkan 11 Tip
Sokak futbolunun kuralsızlığıyla ve özgürlük duygusuyla ilk kez 2013’te düzenlenen Red Bull Winning5’in yeni sezonunda Bursa, Konya, Samsun, Trabzon ve Erzurum’un ardından altıncı ve son il eleme maçları 25 Nisan Cumartesi günü Adana Tren Garı’nda yapılacak. Turnuvada büyük final ise hemen ertesi gün 26 Nisan’da yine Adana Tren Garı’nda yapılacak ve Red Bull Winning5’ın 2015 şampiyonu belli olacak.
Sokak futbolunun hası Red Bull Winning5 ile turnuvadan turnuvaya koşarken nefeslenmek istedik, çocukluğumuzda mahalle maçlarında karşılaştığımız tipleri listeledik. Bakalım katılacak mısınız? Ya da şöyle soralım: Bunlardan hangisiydiniz?
1. Taştan yaptığı kalenin sınırlarını kanun gibi savunan polemik sevdalıları
Mahalle maçlarında en ateşli tartışmalar taştan yapılan kale direkleri üzerine döner. Havadan köşeye giden her vuruşta en az 10 dakika “Gol mü değil mi?” kavgası verilir, birbirine yaka paça dalan genç neferler güçlükle ayrılır.
2. Adaleti “Adamın gol dedi!” ile sağlamaya çalışan genç hukukçular
Bir başka ateşli tartışma
nedenidir. Kendi takımının kalesine giden topun gol olduğunu söyleyen dürüst çocuk takım arkadaşları tarafından “Oğlum sen diyon ya!” diye eleştirilir, rakibin iki dudağı arasından aldığı itirafı kullanmak isteyen diğerleri tarafından ise alkışlarla karşılanır.
3. Topu getirdiği için bütün karar alma aşamalarında aktif olmaya çalışan küçük kapitalistler
En sinir bozan çocuktur. Mahallenin en güzel topuna sahip olduğu ve bunu maçlara getirdiği için ona biat etmenizi, en kötüsü takımınıza almanızı ister. Tamam, hakkıdır, alır oynatırsınız. Bununla da yetinmez, hoşuna gitmeyen kararlarda topla birlikte sahayı terk etme tehditleri savurur. Gıcık...
4. Daima iyi oynayanların takımında yer alan fırsatçılar
Sahadaki en dertsiz tasasız çocuktur. Üzerine düşeni yapar, savunmada birkaç adam kovalar, yıldız olmaya çalışmaz. En iyi oynayanlarla iyi geçinmesiyle meşhurdur. Bu çocuklar genelde fırsatçılıklarını üniversiteye, asker ocağına ve iş yaşamına taşır, hep dört ayak üzerine düşerler.
5. Sürekli küsüp kenara oturan eli çenesinde kaprisli yıldızlar
Onları memnun etmek zordur, aslında iyi çocukturlar ama 10 dakikada bir küserler. Başta ikna edip sahaya geri getirirsiniz, ikincisinde görmezden gelirsiniz, bir sonrakinde “Ehh yeter be” deyip kendi hâline bırakırsınız.
6. Her dakika soluğu forvette almaya çalışan hevesliler
Mahalle maçlarında herkes kendini geleceğin süperstarı olarak görür. Yetenek çok önemli değildir. Herkes elindekine avucundakine bakmadan forvette oynamaya çalışır. Maç başında “Ben çok iyi defansımdır” diyen arkadaşınızı maç sonu eli belinde forvette görürsünüz.
7. En ufak sakatlığı kurşun yemiş gibi gösteren tiyatrocular
Profesyonelinden amatörüne bütün maçlarda en az 2-3 kişi bunu yapar. Kendini yere atma genleri daha 5-6 yaşındayken vücutta belli olur, mahalle maçlarında ilk örnekleri sergilenir. Bir noktadan sonra bu çocuklar bırakın rakibi, kendi takım arkadaşlarını bile ikna edemezler. Sık sık “Kalk lan yerden” tepkisi ile karşılaşırlar. Salya sümük “Ne var be!” diye çıkışır, dizlerindeki ufacık yarayı gösterirler.
8. Bırakın pası, kimseye günahını bile vermeyen süperstarlar
7/24 çalım atarlar, geride bıraktıkları oyuncuları dönüp bir daha çalımlamaya çalışırlar, genelde renkli kramponları ve son model formaları vardır. Saçlarını ortadan dikerler, gösterişli ve iddialı olmaya dikkat ederler. Hiç arkadaşları yoktur. Genelde yakın mahalledeki amatör takıma girer, oradaki hocayla kavga ettikten sonra takımdan ayrılırlar.
9. Maç boyu sağa sola emir yağdıran lider ruhlular
Genelde çok yetenekli değildirler ama akıllıdırlar. Çok maç izlerler ve oradaki kaptanlara özenirler. Sahada herkesin durması gerektiği yeri söylerler. “Sen defansta kal” dedikleri tiplerin sürekli hücuma yanlamasına ayar olurlar, beşinci dakikada sesleri kısılır, sinirden kıpkırmızı olurlar. Maç sonu takımdan en az iki kişiyle kavga ederler, bir gün sonra tekrar barışır, öbür hafta yine kavga ederler.
10. Küçüklerle oynamaya bayılan görmüş geçirmiş abiler
Genelde okulu yarıda bırakmışlardır, part-time bir işte çalışırlar. Öğleden sonraları eve dönerken gördükleri mahalle maçlarına karışmadan edemezler, kalede durma sözü ile veletleri kandırıp maça kendilerini aldırırlar. Hislerine zincir vuramaz, kalede durma sözlerini çiğnerler. Beş dakika içinde kan ter içinde kalırlar, sahada basmadık yer bırakmazlar. Maçın zevkini kaçırır, evlerine giderler. Kimse onlara 'Abi yine bekleriz!' demez.
11. Tekmeye kafa uzatan cesur yürekler
Sahadaki en sert çocuklardır. Yufka yüreklilikten nasiplerini almamışlardır, sürekli sağa sola tekme atarlar. Düşer, kalkar, kir pas içinde kıyafetlerini yırtıp eve giderler. Günün sonunda bu cesur ruhları ailelerinden takdir görmez, annelerinden temiz bir dayak yerler.
Yorum Yazın
Gözüm yaşard agab