Her Geçen Gün Biraz Daha Özlemini Duyduğumuz 32 Şey
Belki çocukluğumuzda; bu kadar hızlı büyüyeceğimiz, zamanın bu kadar çabuk geçeceği bize söylenseydi gülüp geçerdik. Çünkü hiç büyümeyeceğimizi düşünüyorduk. Sanki hep çocuk kalacaktık. Sadece anın tadını çıkartıyorduk. En iyisini de yaptık.
Ama özledik, o yıllardan aklımızda kalan bazı hatıraları çok özledik. İşte onlardan 32 tanesi.
Maddeleri okurken bu şarkıyı dinlemeniz tavsiyedir 😊: Ludovico Einaudi - Nuvole Bianche
1. Yüzümüzde tebessümle uyanıp güne mutlu başlamak.
2. Ayaklarımızla toprağa basarak hiç düşerim korkusu gütmeden koşabilmek. Biriyle yarışabilmek.
Şimdi koşmaya çalışsak durup dururken sokak ortasında, insanların garip bakışlarına maruz kalırız.
3. Dışarıda oyun oynayan çocukların sesleriyle uyanmak.
Dışarıda oynayan çocuk kalmadı ki. 😕
4. Okuldan çıkar çıkmaz daha önlüğünü bile çıkarmadan arkadaşlarla top oynamaya gitmek.
Önlüğün kirlenmiş diye de eve gidince kızar annen. 😊
5. Dışarıda daha fazla oynayabilmek adına ödevleri okuldan çıkmadan önce yapmak.
Hızlı hızlı son derste yetiştirmeye çalışırsın evde vakit kaybetmemek için.
6. Hafta sonu erkenden kalkıp televizyonun başına kurulmak ve en sevdiğimiz çizgi film izlemek.
Aaah ah nerede o eski güzel çizgi filmler. 😊
7. Gece televizyonun karşısında uyuduğumuzda birinin bizi kucaklayıp yatağımıza götürmesi.
Eşek kadar olunca da kimse kaldıramıyor tabii ki. 😄
8. Tek sorumluluğumuzun ödev yapmak ve tabağımızdaki yemeği bitirmekten ibaret olması.
Oysaki ne güzel zamanlardı. 😕
9. Arkadaşlarınla harçlıklarını birleştirip meybuz alıp kimse görüp de kızmasın diye köşe başında çaktırmadan yemek.
Bademcikler şişince mecbur söylemek zorunda kalırdık. 😅
10. Sen daha kahvaltını yaparken mahalleden arkadaşlarının seni dışarıya çağırması ve son lokmaları hızlı hızlı ağzına atarak dışarıya çıkman.
Şimdi de birileri gelip zile bassa, oynamaya çağırsa ya 😕
11. Karnın acıktığında oyunu bırakıp eve gidememen ve annenin salçalı ekmek yapıp sana getirmesi.
Hiçbir yemek onun kadar lezzetli değildir o an. ☺
12. Pencerenin kenarında duran saksıya bir kuşun yumurtasını bıraktığını görmen. Ve o yumurtanın büyümesini o kuşu rahatsız etmeden uzaktan seyretmen.
Bir canlının var olmasına tanıklık edersin...
13. Yeni bir bisiklete sahip olmak ve içinin tarifi mümkün olmayacak derecede mutlulukla dolması.
Sanırım bunun mutluluğu hiçbir şeyde yok. ☺
14. Ve o bisikleti sürmeyi ilk kez öğrendiğin an, yandaki destekleri söküp iki teker üzerinde dengede durabildiğin an.
Kendine güveninin en yüksek olduğu anlardan biridir. 😎
15. Sokaktan geçen sokak satıcısını görüp anneden para istemek. Hayır cevabıyla da dünyamız yıkılmışçasına üzülmek.
O zaman çocuktuk, paramız yoktu alamıyorduk. Şimdi de ne zaman yesek o zamanki tadı alamıyoruz. 😔
16. Uçurtma uçurmak. O göklerde süzülürken senin de yeryüzünde hayallerden hayallere süzülmen.
Kanatlarımız olmasa da göklere çıkabiliyorduk o zamanlar.
17. Okumayı ilk kez öğrendiğin an sanki dünyanın en büyük sırrını çözmüşçesine sevinmek.
O zamanlar, dünyanın en zor şeyinin o olduğunu düşünürsünüz. 😌
18. İlkokulda ilk kez birini sevdiğini hissetmek. Bu kötü bir şeymiş gibi bundan olabildiğince utanmak.
'Ya öğrenirse n'apıcam 😱' telaşıyla sürer o yıllar. 😌
19. Akşam evde tam da canın sıkıldığı vakit misafirlerin gelmesi. Edilen muhabbeti fazla anlayamasan da heyecanlı heyecanlı dinlemek.
Ne anlattıkları önemli değildir o an, önemli olan o zaman sevdiğin insanların orada bulunması ve aralarında konuşmasıdır. 😌
20. İlk kez ıslık çalabilmek. Ondan sonra duyduğun her ritmi ıslıkla çalmaya çalışabilmek.
Annenin 'Gece gece ıslık çalıp şeytanları başımıza toplama!' lafı da tam da bu zamanlara denk gelir. 😅
21. Bir uğur böceğinin eline konması, uçması için mani söyleyip uçtuktan sonra dileklerinin gerçek olacağına inanman.
'Uç uç böceği, annen sana terlik pabuç alacak.' 🎶🎶
22. Kardeşinin ya da kuzeninin dünyaya gelmesiyle dünyaların senin olduğu an. Onunla büyüyünce oynayacağın oyunların hayalini kurman.
'Yaşasın, artık evde de yalnız oyun oynamayacağım. 😊'
23. Salonda sobanın yanında televizyon izlerken, annenin seni leğende yıkaması.
Pazar günleri salonda leğende yıkanan çocuklardık, ne ara bu kadar cool olduk. 😅
24. Sonra televizyondaki çizgi filmi kaçırmamak için gözlerini açık tuttuğunda da sabunun gözlerini yakması.
Tek gözümüz açık şekilde izlemeye çalışırdık sonra. 😜
25. Gözlerimizi kırpmadan güneşe en uzun süre bakmaya çalışarak arkadaşlarınla yarışmak.
'Kırptın gözünü gördüm. 😦'
26. Sokakta oynarken düştüğünde de güçlü görünmek adına ve kimse sana kızmasın diye bir şey olmamış gibi davranmak. Acını içinde tutmak.
'Acımadı ya bir şey olmaz, geçer. 😰'
27. Oyun oynarken birden annenin gelip, çok terledin diye sırtına havlu ya da tülbent koyması.
Oyunun yarıda kesilmesine neden olacaktır. 😅
28. Bir yere giderken babanın elini değil de parmağını tutacak kadar küçük olduğun zamanlarda; bir an önce büyüyüp elini tutmadan yürümeyi düşünebilmek.
Büyümek çok matah bir şeymiş gibi geliyordu o zamanlar. 😔
29. O yolda yürümekten yorulduğunda da söyleyip, omuzlarına çıkabilmek.
En büyük siz olursunuz işte o an. 😌
30. Babanın dünyanın en güçlü adamı olduğunu düşünmek.
Karşısında hiçbir güç duramaz. 👊
31. Gecenin bir yarası korkarak uyandığında evin içerisinde seslenecek birilerinin olması.
Büyüdüğünde daha çok koyuyor insana. Korksan da kimse olmadığından seslenemiyorsun. 😕
32. Bazen de doyasıya, içinden geldiği gibi ağlayabilmek. Gözyaşlarını tutmaya çalışmamak.
Güçlü olmak zorundasın. Neden? Çünkü büyüksün, büyüdün...
Keşke her şey o zamanki gibi olsa diyor insan, özellikle böyle zor günlerde... Dışarıya adımını attığın anda içine bir tedirginlik duygusu çökmesin istiyor...
Yorum Yazın
29 yaşındayım bir akşam apartmanın tüm zillerine bassam ve tüm yetişkinleri sokağa oyun oynamaya çağırsam fena olmaz sanırım :) belkide döverler hiç değilse ... Devamını Gör
Çok iyi fikirmiş kesinlikle denemelisin. Ya şuan hayal ettim çok güzel be 😜
aman beee bok vardı büyüdük ! :(
Bu galeriyi hazırlayan arkadaşa gerçekten teşekkür etmek lazım.. hüzünle,tebessüm bir arada gerçekten çok garip oldum..