Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Deniz Çoban: “19 Yıllık Çocuğumu Toprağa Verdim”
Hakemliği bıraktığını açıklayan Deniz Çoban, hakemliğin kendisi için her şey olduğunu söyledi.
Deniz Çoban 19 yıllık hakem. Bu süre içinde işini o kadar benimsemiş ve özümsemiş ki, aslında hâlâ olan biteni algılamakta güçlük çekiyor. Daha da sıkıntı çekeceği kesin! Onu dinleyince basın toplantısındaki gözyaşlarının ne kadar doğal olduğunu anlamak zor değil. “Erkekler öyle bir ağlar ki...” diyor. Hâlâ konuşurken gözleri doluyor.
Hakemliğin kendisinin neredeyse her şeyi olduğunu söylüyor. Bütün hayatını ona göre ayarladığını ifade ediyor. “Ben bir anne, baba gibi onu sardım sarmaladım, büyüttüm, 19 yaşına getirdim. Bir günde de kaybettim. 19 yıllık çocuğumu toprağa koydum gibi geldi. Ciğerime saplanıyor. 19 yıllık sevgilimi kaybettim. Ağlarım tabii” diyor. Ama gerçek olan, kendi deyimiyle, o artık ‘eski hakem’!
Amasyalı ama eşi ve iki çocuğuyla Konya’da yaşıyor. Bu yüzden yaşam felsefesini adeta Mevlana üzerine kurmuş. Hayatın özünü bazen iki kelimede bazen iki cümlede bu kadar vurucu ve net açıklayabilen başka birini görmediğini söylüyor. Yaşadığı süreçte sırtını verenlerle, sırtını dönenleri bu felsefe içinde anlayıp yorumlamaya çalışıyor. Ama başına gelenlerin tek karşılığı var; kader!
‘Keşke insani yönden baksalar’
“Mustafa Çulcu ve Bülent Yavuz’un sert açıklamalarına üzüldüm. Ama ikisinin de bende büyük emekleri var. Hakem penceresinden bakıyorlar, haklı oldukları noktalar var. Keşke insani bakmayı deneselerdi. Ahmet Çakar’ın desteğinden mutluyum. Beni yaralayan açıklama ise Kuddusi Müftüoğlu’ndan geldi. Onu çok severim ve ağabeyimdir. Ama psikolojik sorunum olduğu cümleleri beni etkiledi.”
‘Bu iş bitti bari doğru tamamlayayım!’
“Penaltı kararım ve maç sonu öyle ilginçti ki, düdüğü çaldığımda kimse itiraz etmedi. Maç bitti Kasımpaşalılar sessiz üzgün. Koridorda tek laf yok. Odaya girdik. Rıza Hoca geldi. Teşekkür etti. Tam ayrılırken ‘Hocam penaltıya bir bak bana değil gibi geldi’ dedi. Görüntülere baktım. Yanlış karar vermişim. Çok üzüldüm.
Kasımpaşa soyunma odasına gidip Rıza Hoca’dan özür dilemeye karar verdim. Odada 7-8 kişi vardı. Kimse fark edemedi. Çıktım. Hoca röportaja gitmiş. Biri ‘seni götüreyim’ dedi. Ben nasıl oraya gittim, nasıl bir anda yayına girdim bilemiyorum. O psikolojiyi açıklayacak bir bilgim yok. Ama oldu. Tarifi yok.
Hakemlikte ilk hatam da değildi. Ben oraya çıkmakla hata yaptım. Hakemlik adına bu olmaz! Hakemlik bunu kaldırmaz! Tek aklımda kalan, bu iş bitti, bari doğru ve yerinde cümleler kurarak tamamlayayım, kurumuma da zarar vermeden konuşmalıyım diye düşündüm.”
‘Önce Demirören’i aradım’
“EŞİMLE konuştuktan sonra önce TFF Başkanımız Yıldırım Demirören’i aradım. Helallik istedim. Kesin ve net konuştum, doğrusu bana bir şey söylemesine de sanırım engel oldum, teşekkür ettim, “Hakkı’nı helal et başkanım” dedim ve bitti.”
‘600-700 bin TL’DEN VAZGEÇTİM’
“DAHA hakemlikte 9 yılım daha vardı. Verdiğim bir karar, UEFA’da ders olarak gösteriliyor. İnsan ailesinin geleceği uğruna şov yapar mı? 600-700 bin TL’den vazgeçtim. Eleştirenler biraz daha dikkatli düşünsün.”
‘Hurma kelimelerine dikkat etmeliydi’
“Süleyman Hurma benim için “10 senede telef etti milleti” dedi. Telef etmek ve edilmek insanlar için kullanılan bir tanım değil. Ben de onun için çalıştığı takımları telef etti desem olur mu? Eleştiriye saygılıyız da kullandığımız kelimelere dikkat etmek gerekmiyor mu? Nasıl eleştiri bu? “
‘Toplum doğruya hasret kalmış’
“Her hakem hata yapar. Benim kararımın çözümlemesini yapabilmek için zaman gerekli. Ben doğruyu yaptım demiyorum. Eğer bu hareketim kamuoyunun büyük kesiminden destek görüyorsa, doğruysa, demek ki toplum doğruya, güzel şeylere hasret kalmış, bir olumlu bulduğu hareketi yakalamışsa peşinden gidiyor. Aslında sorgulanması gereken nokta bu, her şey için düşünmemiz lazım.”
Aileden tam destek!
Deniz Çoban’ın eşi Ebru Hanım da kendisi gibi öğretmen, O Bursalı, master için Konya’ya gelen Çoban’la yolları kesişmiş, evlenmişler ve bu kente yerleşmişler. 13 yıllık evliler. Deniz Çoban, eşiyle ilgi ise şunları söylüyor: “Tam hakem eşi. Maçları takip ediyor. Son kararımı da soğukkanlılıkla karşıladı. ‘Seninle beraberim’ dedi. ‘Bitti’ dedim. ‘O zaman benim için de bitmiştir’ dedi.”
‘Derbi yönetmeyi planlıyordum’
“Ben her şeyi haddimi bilerek merdivenleri birer birer çıkarak yaptım, planladım. Bana başarısız demek haksızlık. Süper Lig hakemiyim. 5 bin kişi içinden çıktım geldim. Büyük takımların maçları dahil pek çok kritik müsabakada düdük çaldım. Şampiyonu belirleyen maçı yönettim. Artık derbi yöneteceğimi planlıyordum. Ama olmadı.”
‘Çakır’ı görünce gözlerim doldu’
“Hakemlik konusunda bir dünya markası olan Cüneyt Çakır’a yapılan eleştirileri hayretle izliyorum. Şampiyonlar Ligi finali için Berlin’e gittim. Seremonide gözlerim doldu. FIFA ve UEFA yetkililerinin bile öve öve bitiremediği Cüneyt Çakır’ı biz paçasından aşağıya çekmeye çalışıyoruz.”
‘En ilginç hoca Yılmaz Vural’
“Maçlara hep çalışarak çıktım. Oyuncuların özelliklerini iyi bilirim. Bu nedenle beni zorlayan oyuncu olmaz. İşimizi kolaylaştıranlar çok daha fazla. Rüştü Rençber’e hep ayrı bir sayfa açarım. Teknik direktörler arasında ise en ilginç olan Yılmaz Vural. Skibbe de çok centilmendir.”