Buket Harıkçı Yazio: Arkadaşım
Arkadaş el aynası değil, boy aynasıdır.
‘Seni tanımam için kim olduğunu söyleme, bir tane arkadaşını anlat bakalım’dır.
Şikayetini dedikodu ile arttırmayandır.
Ayıbı örten, üstünü kapatandır.
Sen mahcup olma diye eğilip bükülüp meramını bile dile getirmeyendir.
Kurnazca oyunlar kurmayan, kurduğunda da oyunun içine zorla çekiştirmeyendir.
Oyuna katılmadığın için seni saf dışı bırakmayandır.
Tebrik ve takdir edendir.
İknasız ve ispatsızlıktır.
İncitmeden eleştirendir.
Kaybetmekten korkandır.
Beş kere düşünüp bir kere konuşandır.
‘Sen bir değiştin, ne oldu sana, sen eskisi gibi değilsin’ diyecek kadar seni tanıyan, ama oyununa katılmadığın için seni kendine kötü ve yabancı hissettirmeyendir.
Arkadaşımıza verebileceğimiz, sunabilecek hediyelerimizin olması; onun güçsüz oluşu değil bu güzelliği hak edişi ile gerçekleşir.
Gönüllüdür, meraklıdır ve sevendir.
Sıkıldığın için değil ihtiyacın olduğu için aradığındır.
Bu tanımlara uymayanlar ise birbirlerine arkadaşız deyip hayal kırıklığı yaşıyor. Sonra ya o arkadaşının altını çiziyorsun ya da üstünü çizmek zorunda kalıyorsun.
Hepsine şunları söylüyorum.
’’Çok teşekkür ederim.
Lütfen beni affet.
Özür dilerim, seni seviyorum.
Hayatımı seviyorum ve seni bırakıyorum ve hayatıma mıknatıs gibi sevecen insanları çekiyorum.
Ve sevildiğim ortamlarda, arkadaşlıklarda ve çalışma alanlarında olmayı seçiyorum.
Bütün canlılar mutlu ve sağlıklı olsun.
Ben mutlu olayım, ben sağlıklı olayım, ben emniyette olayım. Şükran dolu, neşeli, canlı, oyunsu bir kalp ile yaşayayım. Dinamik, güçlü ve esnek, dayanıklı bir bedenim olsun. Emniyette olayım içeriden ve dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı korunayım.
Bir nefes alıp vermek gibi…
Ben ve senin bir olduğunu, aslında birbirimizden ayrı olmadığımızı biliyorum.
Şükran dolu ve oyunsu bir kalp ile yaşayalım. Sağlıklı olalım bedenimiz güçlü ve esnek olsun.
Bunlar için gerekirse ayrı mekân ve zamanlarda olmanın bir
sakıncası yok.
Nefesimizi fark edelim.’
Arkadaşlıkta aradığımız bütün cevaplar içimizde aslında.
Benim bolluğum ve sevgimden benim şüphem yoksa kimsenin şüphesi olmamalıdır.
Arkadaş şüpheleri yok edendir.
Seçimlerimiz, davranışlarımız ve tutumlarımız, kimliğimizi ve bilincimizin seviyesini ortaya koyuyor.
Arkadaş seçimlerinden dolayı seni yargılamayan, davranışlarından çıkarımlarda bulunan ve bilincini yükseltendir.
Ve boşuna söylememişler. ‘’ Cehenneme giden yolun taşları, iyilik taşlarıdır.’’ İyilik dediğimiz şey aslında kötülük olabilir mi? Peki kötülük dediğimiz şey aslında iyi bir okul, çok iyi bir üniversite olabilir mi?
Vize, final sınavı olabilir mi?
Hikâye basit… Olaylar arkadaşlıklarda bile bir yerlere evriliyor.
Samimiyetsiz, şefkatsiz, nazik olmayan düşüncelerin pompalandığı bir çağda yukarıda sayılanlardan kaç tane var etrafımızda?
Yakın zamanda ‘’linki kaydırıp satın alabilirsin ‘’ denilen şeyler artık sadece eşyalar ve kıyafetler için söylenmeyecek. Tasarımını yaptığımız, yukarıdan kukla gibi yönettiğimiz, özgün olmayan ‘dijital arkadaşlar üretimi’ yapılacak fabrikalarda. Neden olmasın? Bir sakıncası yok.
Zira arkadaşsız, dostsuz ve yalnız kalacağız.
Yalnızlıktan kendimizi o vitrin senin bu klinik benim doktorlarda bulacağız.
Sürüp, giyip, elimize kahve alıp yan koltukta arkadaşımızmış gibi oturan sahte realite ve gölgeler gezecek yanımızda.
Zira eskidikçe değerlenen şeylerin listesi baya baya azalamaya başladı.
Yine de her an, her şey yeniden yazılıyor.
Her an, her anımızı değiştirme gücüne sahibiz.
Selam ve sevgiyle.
Yorum Yazın