onedio

Wesley Sneijder Haberleri

Wesley Sneijder ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Wesley Sneijder ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Galatasaray'dan Gol Yağmuru
Galatasaray, hazırlık maçında Neymar'ın takımı Guaratingueta'yı 6-0 mağlup etti.Galatasaray Alanya'da oynadığı ikinci hazırlık maçında Neymar'ın takımı Guaratingueta'yı 6-0 mağlup etti. Galatasaray'ın golleri Emre Çolak, Bruma, Emre Can Coşkun, Hamit Altıntop, Sinan Gümüş ve Yasin Öztekin'den geldi. Galatasaray'ın hazırlık maçı özeti ve gollerini Eurosport.com Türkiye aracılığıyla izleyin.Galatasaray maça Muslera, Semih, Hakan, Sabri, Telles, Melo, Selçuk, Bruma, Sneijder, Emre Çolak, Umut Bulut 11'iyle çıkarken ikinci yarıda yedek ağırlıklı bir kadro ile maça devam etti. İlk yarıda Emre Can, Bruma ikinci yarıda Hamit, Yasin ve Olcan'ın istekli ve iyi oyunları dikkat çekti.Galatasaray'da Koray ve Burak'ın ardından Semih de sakatlandıGalatasaray'ın başarılı stoperlerinden Semih Kaya, Sarı Kırmızılılar'ın hazırlık maçında şok bir sakatlık geçirdi. Dün akşam Burak Yılmaz'ın sakatlığıyla sarsılan Galatasaray'da şimdi de Semih Kaya şoku yaşanıyor. Başarılı stoper, Sarı Kırmızılılar'ın Royal International Cup'ta 3.'lük maçındaki rakibi Neymar Institute ile oynadığı maçın 3. dakikasında sakatlık yaşadı. Neymar Institute atağında ceza sahasına gelen rakip forvetle çarpışan Semih acılar içinde yerde kıvranmaya başladı. Hemen saha kenarına alınan oyuncunun tedavisine başlanırken, Semih'in dizinin sarıldığı dikkat çekti. İlk bilgiSemih'in sakatlığı ile ilgili gelen ilk bilgilere göre futbolcunun yan bağlarında esneme olduğu ve durumunun İstanbul'da netlik kazanacağı belirtildi.Eurosport
Mourinho'dan Mancini'ye Eleştiri: "Mancini'nin takımları..."
Galatasaray'ı 1-1'in rövanşında 2-0 yenerek Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek finale yükselen Chelsea'de, menajer Jose Mourinho NTV Spor'a özel açıklamalarda bulundu.Özellikle Galatasaray Teknik Direktörü Roberto Mancini hakkındaki açıklamalarıyla dikkat çeken Mourinho, üstü kapalı olarak Mancini'nin oyun sistemini eleştirdi...Maç boyunca sağlam bir oyun oynadıklarını belirten Jose Mourinho, 'Çok sağlam bir oyun ortaya koyduk, çok rahattık. Deplasmanda böyle bir skor aldıktan sonra evimizde maçı kontrol etmeliydik ve savunmada sağlam olmalıydık, avantajımızı da korumalıydık. Biz bunu yapmadık, hücum ettik. Tüm oyuncularımızla birlikte maçı kazanmayı başardık ve özellikle ilk yarıda nasıl bir takım olduğumuzu gösterdik. Galatasaray'ın da herhangi bir şans yakaladığını düşünmüyorum' dedi.Mancini'nin takımlarının devamlı taktik ve sistem değiştirdiğini iddia eden Portekizli teknik adam, 'Roberto Mancini'nin takımlarını, çok fazla düşündüğünüzde sonuca varamıyorsunuz. Çünkü o, çok farklı taktikler deniyor. Bazen geride 3 kişi ile oynuyor, bazen ileride 3 kişi oluyor ya da orta sahada farklı şekilde oynuyor... Mesela Sneijder ile ileride oynadı ve Burak'ı kenarlara gönderdi. Onun takımlarını anlamak çok kolay değil. Bu yüzden biz kendi sistemimizi oynayama çalıştık' ifadelerini kullandı.Drogba ve Sneijder için de zor bir maç olduğunun altını çizen Mourinho, 'Onlar için zor bir maç oldu. Özellikle Drogba için duygusal bir maçtı. Bizim savunmacılarımız arasında çok zorlandı. Topu da çok fazla kontrol edemedi. Biraz da yalnız kaldı. Ona karşılık çok iyi oynadığımızı düşünüyorum' şeklinde konuştu.
'Prandelli Kimseyi Suçlayamaz, Galatasaray Çok Kötü'
İngiliz futbol sitelerinden goal.com, İtalyan hoca Cesare Prandelli’nin İtalya Milli Takımı ardından çalıştırdığı Galatasaray Kulübü tarafından kovulmasına geniş yer verirken, “Prandelli başkalarını suçlayamaz. Bu sezon Galatasaray, UEFA Şampiyonlar Ligi’nin en kötü takımıydı” yorumunu yaptı.İtalyan menajerin haftalardır atılmanın eşiğinde olduğuna dikkat çeken goal.com, kaçınılmaz boşanmada ona verilecek paranın tek sorun kaldığına işaret etti.Salı günü Prandelli’nin bir bildiri yayınlayarak, görevi alırken kendisine verilen sözlerin tutulmadığından şikayet ettiğini yazan site, bu sözler arasında Alexandre Pato, Joel Campbell ve Alex Song gibi transfer hedeflerinin bulunduğunu kaydetti.Prandelli’yi tutan Duygun Yarsuvat’tan önceki Başkan Ünal Aysal ile İstanbul’da içten sorunlar yaşandığının şüphe götürmediğini belirten futbol sitesi, soyunma odasındaki sorunlar dışında takımdaki futbolcuların maaşlarının ödenmediğine dikkat çekti. Sitenin kaynaklarına göre, Felipe Melo’nun çok düşmanı olduğu gibi Sneijder bazı takım arkadaşları tarafından sevilmiyor.“Bu sorunlara rağmen Prandelli Şampiyonlar Ligi’ndeki başarısızlığın sorumluluğunu üstlenmelidir. Bu takım hiç değilse Anderlecht gibi takımları yenecek kadar kaliteye sahiptir. Galatasaray Süper Lig’de mücadele ediyor. Hafta sonunda Trabzonspor’a 3-0 yenilerek negatif gol avantajı oldu” yorumunu yapan Goal, Prandelli’nin, İtalya’nın Dünya Kupası’ndan birinci turunda gidişinde suçlamalardan iyi kurtulduğuna dikkat çekti.Prandelli’nin Dünya Kupası’nda sayısız teknik ve taktik hataları yaptığını vurgulayan site, İtalyan hocanın Euro 2012′den sonra 10 değişik takım denediğini belirtti. Dünya Kupası’ndan önce İtalya dokuz ay hiç maç kazanmadı ve Dünya Kupası’nda Costa Rica, Uruguay ve İngiltere ile bulunduğu grupta elendi.“Uzun zamandır Prandelli’nin iyi performans gösteremediği belli. Galatasaray’da bedbahtlığına son verildiğinde suçu başkalarına atmamalıdır” diyen Goal, yazısına şöyle devam etti:“Çarşamba günü Anderlecht maçında ki 2-0′lık mağlubiyet Galatasaray’ı sadece Şampiyonlar Ligi’nden atmadı, Avrupa Ligi’ne de kalamıyorlar anlamına geliyor.” DHA
"Avrupa’da Kimse Türkiye’de Oynayan Futbolcuları Tanımıyor"
GALATASARAY Teknik Direktörü Roberto Mancini, Four Four Two dergisine çok önemli açıklamalarda bulundu. Roberto Mancini, yabancı kuralı hakkında da şunları söyledi: Bana göre çok kötü bir karar. Bunun milli takıma yardım ettiğini düşünen varsa gerçekten yanılıyor. Avrupa’da kimse Türkiye’de oynayan futbolcuları ve takım çalıştıran hocaları tanımıyor. Çünkü kimse bu ligi izlemiyor! TFF’nin esas problemi bu olmalı. Bu kural devam ederse Türkiye’deki takımların Avrupa’da kupa kazanma konusunda hiçbir şansı kalmaz. Four Four Two dergisinden Ahmet Yavuz'un yaptığı ve Barış Tekin'in görüntülediği randevu sırasında henüz Chelsea maçı oynanmamış, Galatasaray evinde ligin son sırasında bulunan Kayserispor’a kaybetmemişti. Haliyle futbol kamuoyunda da Mancini’ye karşı bir infial yaratılmamıştı. O bir hafta içinde İtalyan hocaya duyulan güven önemli bir yara aldı ve ortam bir anda gerildi. Ancak Mancini, röportajda verdiği cevaplarda başarının zaman isteyen bir hedef olduğu vurgusunu yapmıştı. “Daha gidecek çok yolumuz var” diyor İtalyan hoca. Sezon başı kampında takımın başında olmamasını, takımı kendisinin kurmamış olmamasını handikap olarak yorumluyor. SABIR VE SÜKUNETE DAVET EDİYOR Mancini, 2006-07 sezonunda Inter’i ikinci kez şampiyon yaparken kulüpte üçüncü sezonunu tamamlamıştı. O sezon Inter sadece bir maç kaybetmiş ve tam 97 puan toplamıştı. 2011-12’de Manchester City’yi 44 yıl aradan sonra şampiyon yaparken de takımdaki üçüncü sezonuydu. Her iki takımı da kendisi inşa etmiş ve tarihe iz bırakacak şekilde zirveye taşımıştı. Bu örnekler ve Mancini’nin verdiği cevapların satır arasındakiler, başarı için Galatasaraylıları sabır ve sükunete davet ediyor. G.SARAY TÜM PLANLARIMI DEĞİŞTİRDİ Galatasaray sizi buraya gelme konusunda nasıl ikna etti? Neden Türkiye’yi tercih ettiniz? Manchester City’den ayrıldıktan sonra bir yıl kulüp çalıştırmamaya karar vermiştim. Çünkü 36 yıldır ara vermeden çalışıyordum! Dinlenmeye ihtiyacım vardı. City’de geçirdiğim dört yıl da beni yıpratmıştı. Ekim ayında Galatasaray aradığında biraz düşündüm ve buraya gelmeye karar verdim. Çünkü bu benim için yeni bir deneyim demekti. Türkiye büyük bir ülke, Galatasaray da büyük bir kulüp... Avrupa’nın en iyilerinden biri. Bu yüzden buradayım. ALMAMIZ GEREKEN ÇOK YOL VAR Beklentilerinizi ve burada bulduklarınızı karşılaştırdığınızda mutlu musunuz? Mutluyum... Burada çok iyi bir ekiple çalışıyorum. Oyun formatımızı değiştirme konusunda çok çalıştık ve bence şimdiye kadar iyi iş çıkardık. Elbette hâlâ almamız gereken çok yol var. BENDE KENDİ TAKIMIMI KURMAK İSTERDİM Buraya geleli yaklaşık altı ay oldu. Bu süre içinde sizce takımı tam olarak kontrolünüz altına alabildiniz mi? Elbette her şeyi kontrol eden biri olmak istemiyorum. Benim görevim takımı yönetmek. Ama her teknik direktör gibi ben de kendi takımımı kurmak isterdim. Tabii ki başka bir teknik direktörün kurduğu takımı devralmak zordur. Üstelik başka bir ülkeden geldiyseniz... Ülkenin kültürünü tanımanız, kulübü, oyuncuları anlamanız gerekir. Çok fazla problem var ve bunlarla kısa zamanda başa çıkmak kolay değil. Futbolcuyken de sisteme yönelik düşünceleriniz var mıydı? Mesela “David Platt şurada, Veron burada oynamalı” der miydiniz? Kariyerim boyunca çok büyük oyuncularla oynadım. David Platt, Ruud Gullit, Juan Sebastian Veron, Dejan Stankovic, Sinisa Mihajlovic, Diego Simeone, Alessandro Nesta... Bu futbolcularla oynarken işler kolaydı. Onlara nerede oynamaları gerektiğini söylemenize gerek yoktu. Ama ben sahada bir teknik direktör gibi görev yapıyordum. Tabii bazı kötü huylarım da vardı. Gergin olduğumda takıma zarar verebiliyordum. Beni şimdi Galatasaray’da yardımcılığımı yapan Atillo’ya (Lombardo) sorun. O, İtalya’nın en iyi kanat oyuncularından biriydi. Ama sürekli ondan şikayet ederdim. Aslında bunu pek hak etmezdi (gülüyor). KAPTANDIM VE EN İYİSİYDİM Juan Sebastian Veron da futbolculuk günleriniz hakkında FourFourTwo’ya “Topu sürekli ona vermezseniz çok kızardı” demişti. Bu doğru mu? Evet doğru. Çünkü ben takımdaki en iyi oyuncuydum! Çok normal. Kaptandım ve en iyisiydim (gülüyor). Veron’u Sampdoria’ya getiren kişi de bendim. Çok gençti. Başkana “Onu alın, çünkü çok iyi bir oyuncu olma potansiyeli var” dedim. Ki bana göre dünyanın en iyi oyuncularından biri oldu. Ben kaptandım. Kaptanın çok fazla sorumluluğu var. Her şeyi kontrol etmesi gerekir. BİR MANCİNİ YETER Bugünlerde aktif futbolcular arasında Mancini stili bir oyuncu var mı? Bir tane yeter (gülüyor). Vusolin Boskov, müthiş bir teknik direktördü. Samporia’da, Real Madrid’de çalıştı. Bir gün çok kötü durumdaydım, sahadaki arkadaşlarımla da sorunlarım vardı. Bana takım arkadaşlarımın önünde “Soyunma odasının teröristisin” dedi (gülüyor). O yüzden bir Mancini yeter... Bir teknik direktör olarak efsane bir futbolcu olmanın avantajları ya da dezavantajları neler? Bazen çok zor. Çünkü bir takımın birinci sınıf oyunculardan oluşması genellikle mümkün olmaz. Ortalama yetenekteki oyunculardan da verim almasını bilmeniz gerekir. Bazı futbolcular, çok çalışarak bir şeyleri başarırlar. Özellikle kariyerimin başlarında bu konuda çok zorlandım. Bazı futbolculardan kolayca umudu kesiyordum. Ama deneyim kazandıkça bu konuda mesafe kat ettim. FUTBOLCULAR CİDDİ OLMALI Peki fiziksel ve mental olarak bir futbolcudan ne gibi beklentileriniz var? Futbolcular, futbol oynayabildikleri için çok şanslılar. Üstelik bunun için para kazanıyorlar! Tüm futbolcuların özel hayatlarına dikkat etmeleri gerekir. Çünkü bu işi en çok 20 yıl yapabilirler. Bu süre için ellerinden gelenin en iyisini yapmalılar. Ciddi olmalılar ve antrenmanda çok çalışmalılar. Her gün kendilerini geliştirmeye odaklanmalılar. 30 yaşında olsanız da öğrenecek bir şey vardır. Eğer kariyerinizin sonuna geldiyseniz artık geri dönüş yoktur. BEN POLİS DEĞİLİM Sizce Galatasaraylı oyuncular bunun farkında mı? Ben polis değilim. Geceleri onları kontrol etmek için peşlerine düşmüyorum. Onları özgür bırakıyorum. Ama eğer ciddi olmazlarsa ve özel hayatlarına dikkat etmezlerse iyi oynamayacaklarını anlamalılar. Çünkü sahada her şey ortaya dökülür. BURAK SOL FORVETTE OYNAYABİLİR Bugüne kadar Galatasaray’da çok sayıda taktik diziliş denediniz ve bununla ilgili sorulan sorulara da her seferinde “Önemli olan diziliş değil, mantalite” şeklinde cevap veriyorsunuz. Bununla tam olarak kastettiğiniz şey ne? Sahada her zaman 11 oyuncu vardır. Buna bir oyuncu daha ekleyemezsiniz. Oyuncuların pozisyonları belki ileri ya da geri 10- 15 metre değişebilir. Ancak sahada bir top var ve karşınızda da 11 oyuncu vardır. 4-3-3 ya da 3-5-2 oynayabilirsiniz. Bu çok önemli değil. Eğer maça iyi hazırlanmadıysanız, eğer takım arkadaşınıza yardım etmiyorsanız, eğer yüzde 100’ünüzü ortaya koymuyorsanız taktiği ne kadar değiştirirseniz değiştirin başarılı olamazsınız. Diğer taraftan bana göre her oyuncu farklı pozisyonlarda oynayabilmeli. Örneğin Burak’tan sağ kanatta, sağ forvet ya da sol forvet olarak oynamasını istiyorum. Çünkü Barcelona, Bayern Münih ya da Real Madrid gibi büyük kulüplerde her pozisyonda oynayabiliyor olmanız gerekir. Ayrıca bir oyuncu bencil olmamalı, önce takımını düşünmeli. 6-0 KAZANMAYI İSTERİM AMA City’de çalışırken “1-0’lık skorları severim. Gol yemediğiniz zaman, hele elinizde Dzeko, Agüero, Tevez ve Silva gibi oyuncular varsa yüzde 90 oranında o maçı kazanırsınız” demiştiniz. Galatasaray’da da elinizde Sneijder, Drogba, Burak gibi oyuncular var. Yine aynı şekilde mi düşünüyorsunuz? Her teknik direktörün ilk hedefi takımı defansif anlamda geliştirmek olur. Çünkü savunma tarafınız güçlüyse pozisyon da vermezsiniz. Bu durumda kötü bir hücuma sahip olsanız da her zaman gol atma şansınız vardır. Eğer hücum oyuncularınız da iyiyse o zaman kazanmaya yakın olan taraf siz olursunuz. Bu yüzden takımı inşa etmeye önce savunmayı öğretmekle başlamak gerekir. Ardından hücum yönünüzü geliştirirsiniz. Elbette takımda ikisi arasında bir denge kurmalısınız. Evet, 1-0 kazanmak istediğimi söyledim, çünkü gol yememek ve pozisyon vermemek benim için çok önemli. Tabii ki ben de 5-0, 6-0 kazanmayı isterim ama bu her zaman mümkün olmaz. TAKIM SAVUNMASI MI? HAYIR, DAHA ÇOK ÇALIŞMAMIZ GEREKİYOR Takım savunmasının geldiği noktadan memnun musunuz? Hayır, daha çok çalışmamız gerekiyor. Inter’de üç yıl boyunca en iyi savunmayı yapan takım bizdik. Hücumcularımız da aynı şekilde en iyilerden biriydi. Manchester City’de de durum böyleydi. Çok iyi savunma yapıyorduk ve hücumda iyiydik. Tabii ki Galatasaray’da daha fazla gelişmeliyiz. Bu açıdan sezon öncesi hazırlıklar kritik önemdedir. Orada futbolcular teknik direktörün istediklerini daha iyi anlar. Bu benim için mümkün olmadı, ama buna rağmen oyuncularım bugüne kadar iyi çalıştı ve önemli aşama kaydettik. CİTY’DE KİMSEYE GÜVENEMEYECEĞİMİ ÖĞRENDİM Manchester City’de dört yıl geçirdikten sonra orada ne öğrendiniz? Kimseye güvenemeyeceğimi öğrendim. Aralık 2009’da göreve geldiğimde takım yedinci sıradaydı. Bana gelişmek istediklerini söylediler. O sezonu beşinci sırada bitirip Avrupa Ligi’ne katılmaya hak kazandık. Hatta şampiyonlar ligi’ne katılmayı son maçla kaçırdık. Ertesi sezon yönetim bana Şampiyonlar Ligi’ne gitmek istediğini söyledi. O sezon da ikinci Chelsea’nin averajla arkasında üçüncü olduk, üstelik FA Cup’ı kazandık. Göreve geldiğimde dört yıl içinde Premier Lig’i kazanmak istiyorlardı. Bunu üçüncü sezon gerçekleştirdik. Dördüncü sezon ligi ikinci bitirdik ve beni kovdular. Ama neden kovduklarını bilmiyorum. KAFALARI PEK İYİ ÇALIŞMIYOR Görevinize son verdiklerini duyurdukları açıklamada “bütünleştirici tutumun geliştirilmesi gerektiğinden” bahsettiler. Bu ne demekti? Kafaları pek iyi çalışmıyor! Beni gönderirken basına nasıl bir açıklama yapacaklarını bilmiyorlardı. Mesela İtalya’da her kulüp her teknik direktörü her an kovabilir. Fakat İngiltere’de işler böyle yürümez. Kağıt üstünde City sürekli savaştı, üç buçuk yılda gelişti. Her şeyi kazandık, sadece Şampiyonlar Ligi’nde başarılı olamadık. Ama o ligde de sadece iki yıl oynadık. Daha öncesinde hiç deneyimimiz yoktu. Bu hiç kolay değil. Eğer Şampiyonlar Ligi’ni kazanabileceklerini düşündülerse söyleyecek bir şey yok (gülüyor). Bu sezonki City hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu sezon Premier Lig’in en iyi takım onlar. Bir 100 milyon pound daha harcadılar. İyi oyuncular aldılar. Bence ligi kazanırlar. Eğer kazanamazlarsa kötü bir iş çıkarmış olurlar. BALOTELLİ’NİN TÜRKİYE’YE GELMESİ ÇOK TEHLİKELİ Balotelli geçen ay FourFourTwo’ya “Mancini’yle yeniden çalışmak isterim” dedi... (Gülerek araya giriyor) Ben Mario’yla beş yıl çalıştım. Mario’yu seviyorum. Inter’de daha 17 yaşındayken A takımda ona ilk kez şans veren teknik direktör benim. Bu yüzden onu çok iyi tanıyorum. Umarım zamanın çok hızlı geçtiğini anlar. Çünkü o dünyanın en iyi futbolcularından biri olmak için her şeye sahip. Sizce Balotelli Türkiye’ye gelse başarılı olur mu? Mario’nun Türkiye’ye gelmesi çok tehlikeli (gülüyor). Şaka bir tarafa, galiba Milan’da kalacak. Milan onun için çok önemli bir kulüp. Orada kendini daha da geliştirebilir. City döneminde ayrıca soyunma odasıyla aranızdaki bağın da zayıfladığı, ilişkinizin kötü olduğu söylenmişti. Bu doğru muydu? Bu çok bilindik bir hikâye... Manchester City basınının taraftarlara neden gönderildiğimi açıklaması gerekiyordu. O yüzden böyle aptalca şeyler söylediler. Ben de tıpkı diğer teknik direktörler gibi bazı futbolcularla problemler yaşadım. Çünkü ben de çok para kazanıp yüzde 30’la oynayan oyuncuları sevmem. Eğer futbolcu sahaya takımı ve takım arkadaşları için her şeyini koymuyorsa bundan hoşlanmam. Zaman zaman bu tip oyuncuları dışarıda bıraktım. Tabii ki oynamayan oyuncular mutsuz oldu. Ama benim görevim en iyi, en hazır oyuncuları, en çok hak eden oyuncuları sahaya sürmek. Tüm bunlar bir yana, City’de tüm oyunculara eşit mesafedeydim, hepsini severdim, çünkü onları o takıma ben getirdim. Galatasaray’a geldiğinizde takımın fiziksel durumunu nasıl buldunuz? Tabii ki her teknik direktörün farklı metotları vardır. Ben buraya geldiğimde kendi metodumla çalışmaya karar verdim. Benim doğrum buydu. O yüzden hızla adapte olmaya çalıştık. 110 KM GÜZEL BİR RAKAM ANCAK HER ZAMAN DAHA İYİSİ VARDIR Takımın koşu mesafesinin son haftalarda 110 km’lere çıktığını görüyoruz. Bundan memnun musunuz? Hiçbir zaman yetmez. Benim için “yeterli” diye bir şey yoktur. 110 km güzel bir rakam. Ama tabii bunu artırabilirseniz daha iyi. Mesela bazen yüzde 70 oranında topa sahip oluyorsunuz ama gol atamıyorsunuz. Gol atamayınca kazanamazsınız! Elbette koşmamız gerekir ama gol de atmamız gerekir. Akhisar, Bursaspor ve Eskişehirspor karşısında olduğu gibi... Bu maçları 6-1, 6-0, 4-0 kazandık ama tüm bunlar zor maçlardı. Bu takımlar iyi takımlar. Ancak iş deplasmanda değişiyor. O zaman ne kadar koşarsak koşalım anlamı kalmıyor. SON GÜN TRANSFERLERİ HER ZAMAN ZORDUR Kış transfer döneminde dokuz transfer yaptınız. Bu transferlerden memnun musunuz? Ocak ayı transfer için zor bir dönem. Elbette tüm takımı değiştiremezsiniz. Beş altı genç oyuncu aldık. Bazıları doğrudan oynamak için hazır değiller. Önümüzdeki sezon daha hazır olacaklar. Telles’i aldık ve bu çok önemli bir transferdi. Hajrovic keza öyle... Burdisso transferin son günü geldi, bildiğiniz gibi son gün transferleri zordur. YENİ BİR TAKIM İNŞA EDİYORUZ Takımı daha da gençleştirme konusunda çalışma yapacak mısınız? Bilmiyorum. Elbette eğer geleceği düşünerek bir takım inşa ediyorsanız genç oyunculara ihtiyacınız vardır. Üstelik bu genç oyuncular Drogba gibi, Burak gibi, Muslera gibi Sneijder gibi oynayabilmeliler. Eğer genç oyuncularınız varsa gelişime daha açık bir takım olursunuz. DROGBA KARİYERİ BOYUNCA ÇOK ENERJİ HARCADI!!! Sizce Drogba kaç yaşına kadar futbol oynayabilir? Didier kariyeri boyunca çok fazla enerji harcadı. Çok koşuyor, savaşıyor. Bunun ne kadar sürdüreceği ona bağlı. Eğer oyundan zevk alıyorsa, eğer yorulmuyorsa o zaman oynamaya devam etmesi gerekir. Çünkü belli bir yaştan sonra her gün antrenmana gitmek zor, maçtan önce kampa girmek insana zor geliyor. Gün geliyor artık tüm bunlardan yoruluyorsunuz. Mesela 20 yıl oynadıktan sonra öyle bir gün geldi ki, artık çok yorgunum dedim. ÖNCE KAÇ YABANCI İLE OYNAYACAĞIZ ONU BİLMELİYİZ Bu yaz için bir transfer listesi oluşturdunuz mu? İtalya’da bir maç izlediniz ve basında çeşitli dedikodular çıktı... İtalya’ya bazı maçları takip etmeye gittim. Bu işimin bir parçası. Ama önce seneye kaç yabancının oynayacağını kesin olarak bilmemiz lazım (gülüyor). AVRUPA’DA KİMSE TÜRKİYE’DEKİ FUTBOLCULARI, HOCALARI TANIMIYOR Eğer TFF 5+3 kuralıyla devam etme kararı alırsa nolur? Bana göre çok kötü bir karar. Bunun milli takıma yardım ettiğini düşünen varsa gerçekten yanılıyor. İtalya’da da yıllarca aynı düşünceyi savunduk. 1982’den sonra yabancılar ülkeye gelmeye başlayınca homurtular oldu. Ondan sonra iki Dünya Kupası kazandık, iki kez de finale kaldık. Bence federasyon öncelikli olarak ligimiz nasıl gelişir, Avrupa’da sesimizi nasıl duyurabiliriz, teknik direktörlerimizi ve futbolcularımızı Avrupa’ya nasıl gönderebiliriz; bunları düşünmeli. Avrupa’da kimse Türkiye’de oynayan futbolcuları ve takım çalıştıran hocaları tanımıyor. Çünkü kimse bu ligi izlemiyor! TFF’nin esas problemi bu olmalı. Genç oyuncular burada Didier, Wesley gibi oyuncularla ya da Fenerbahçe’de Kuyt’la çalışma fırsatına sahipler. Bu, dolaylı olarak milli takımınıza da katkı yapar. Bu yüzden bence 5+3 tam bir felaket olur. Peki bu karar sizin motivasyonunuzu da düşürür mü? Bu benim için çok zor olur. Türkiye’deki takımların Avrupa’da kupa kazanma konusunda hiçbir şansı kalmaz. ŞAMPİYONLAR LİGİNİ KAZANIRSAK BENİM HEYKELİMİ G.SARAY ADASININ YANINA BOĞAZIN ORTASINA DİKEBİLİRLER Galatasaray’la Şampiyonlar Ligi’ni kazanmak gibi bir hayaliniz var mı? Futbolda her şey mümkün tabii. Eğer Galatasaray’la bu kupayı kazanırsak benim bir heykelimi Galatasaray Adası’nın yanına Boğaz’ın ortasına dikebilirler (gülüyor). Tıpkı Metin Oktay gibi. Ama İstanbul Boğazı’na! (gülüyor) SEMİH, SELÇUK VE BURAK BİR DE ARDA’YI AVRUPA’YA GÖTÜRÜRDÜM Eğer bir gün yeniden Avrupa’da çalışacak olsanız yanınızda götüreceğiniz Türk oyuncular olur muydu? Semih, Selçuk ve Burak... Arda Turan (gülüyor). Türk futbolcular bence çok yetenekli. Ama bazen “Tamam bu kadar yeter” diyebiliyorlar. Eğer bu mantaliteyi değiştirirlerse çok daha fazla gelişirler. Fenerbahçe’de, Beşiktaş’ta, Bursa’da, Eskişehir’de de iyi futbolcular var. FENERBAHÇE İYİ BİR TAKIM 6 Nisan’da Fenerbahçe karşısında çok kritik bir maça çıkacaksınız... Bu maçla ilgili beklentileriniz neler? İlk Fenerbahçe maçı 0-0 bitebilirdi. Onlara hediye gibi bir penaltı verdik. Penaltıya kadar pozisyon vermedik. İkinci yarıda bazı kontrataklar verdik ama bu da normaldi. Berabere bitebilirdi. Ama futbol böyle. Bizi yendiler. Fenerbahçe iyi takım. Deneyimli oyuncuları var. İkinci maç da elbette kolay olmayacak. Yenip, puan farkını azaltmak için elimizden geleni yapacağız. HERKESİ YENMEK İSTİYORUM Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek finale kalmak mı, ligde şampiyon olmak mı daha önemli? Hayatımda hiçbir zaman karşılaştırma yapmadım. Her maçı kazanmak istiyorum. Herkesi yenmek istiyorum! Basında hakkınızda yapılan yorumları takip ediyor musunuz? Sanırım yaklaşık 10 yıldır gazete okumuyorum. Türkiye’de de İtalya’da da hep aynı şeyler. İtalya Milli Takımı’nın Dünya Kupası’ndaki şansını nasıl görüyorsunuz? Belki hazırlık maçlarında ya da eleme maçlarında zaman zaman kötü performans sergilemiş olabilirler. Ama Dünya Kupalarında veya Avrupa Şampiyonalarında her zaman kazanmak için hazır olurlar. Brezilya, Arjantin daha şanslı olarak görünebilirler ama İtalya’yı da hesaba katmak gerekir. Milli takımı çalıştırma gibi bir tutkunuz var mı? Türk Milli Takımı’nı mı? (gülüyor) Türk Milli Takımı’nı ya da İtalya Milli Takımı’nı. .. Her şey mümkün. Burada mutluyum. Gelecekte ne olacağı belli olmaz. 3PUAN
Drogba: "Buraya Para İçin Gelmedim"
Galatasaray'a veda eden Didier Drogba, kulüp televizyonuna açıklamalarda bulundu.İşte kulüp televizyon kanalına yaptığı açıklamalar: Big Legend’ın sezon finaline hoş geldin; ama sadece sezon finali diyorum, final değil. Umarım bu konu hakkında da konuşacağız. Ancak biliyorsun, Türkiye’de büyük bir trajedi yaşandı. Soma’da 300’den fazla madencimizi kaybettik. İlk olarak, bu konu hakkında bir şeyler söylemek ister misin? Evet, ülke için büyük bir trajedi. Burada bir buçuk yıldır yaşıyorum. Ve bu tabii ki beni de etkiledi. Ben de tüm iyi dileklerimi hayatını kaybeden işçilerin ailelerine gönderiyorum; çünkü o işçiler, Türkiye’nin büyük bir ülke olmasını sağlayan kişilerdi. Tüm o ailelere… Evet, sizin için çok zor bir durum olduğunu biliyorum; ama sürekli sizi düşünüyorum. Zorlu bir sezon olduğunu söyleyebiliriz; hem takım için, hem de sezonun son bölümünde yaşadığın sakatlıktan dolayı senin için… Senin de bu yüzden üzgün olduğunu biliyorum. Sezon hakkında genel olarak ne söylersin, en başından sonuna kadar… Farklı durumlarla karşılaştığımız bir sezon oldu. Ve takım buna alışık değildi. Çok sayıda farklı şey yaşandı. Yeni kurallar, yabancı sınırı… Bu, ligdeki tüm takımlar arasında en fazla Galatasaray’ı etkiledi. Ayrıca teknik adam değişikliği yaşadık. Bu da takım için oldukça zor bir durumdu. Biliyorsunuz, Fatih Terim’e çok büyük bir saygım vardı ve onu seviyordum. Bence geçtiğimiz sezon takım olarak beraberliği ve takım ruhunu yakalama konusunda zorluklar yaşadık. Bunu bazı zamanlarda başardık, özellikle de Şampiyonlar Ligi’ndeki maçlarda; çünkü orası rekabet alanı yüksek bir turnuva. Ancak lig maçlarında bunu pek hissedemedik. Ve bu yüzden de ligde fazla puan kaybı yaşadık. Burada bir buçuk yıl geçirdin. Senin için en unutulmaz hatıra ne oldu? Bundan sonra biri sana, “Galatasaray” dediğinde… O kadar fazla ki… Çok güzel anılarım var burada. İlki havalimanında taraftarlar tarafından karşılandığım an. İkincisi, takım arkadaşlarımla tanışmam ve onlarla birlikte antrenman yapmış olmam. Ama bir numarada Akhisar maçında oyuna girdikten sonra topa ikinci veya üçüncü dokunuşumda Burak’ın yaptığı ortada attığım o gol var. O anı hayatım boyunca hiç unutmayacağım. O an hissettiklerimi hayatım boyunca asla unutmayacağım. Kariyerindeki en iyi anlardan biri olduğunu söyleyebilir miyiz? Evet, kariyerimin en üst noktalarından biriydi; çünkü bu gibi anların hayalini her zaman kurarsınız. Yeni bir takım, ilk maç… Ve aynı zamanda kale arkasındaki tribün tamamen Galatasaray taraftarlarıyla doluydu. Ben de o kaleye attım golü. Maç 0-0’dı… Ben her zaman maçı değiştiren golleri atmayı sevmişimdir. Sanırım bu da onlardan biriydi. Golden sonra neler hissettin; çünkü senin de söylediğin gibi topa sadece ikinci veya üçüncü dokunuşundu… “Evet, başlıyorum” dedin mi? Bilemiyorum, bilemiyorum. Yeni bir dünyayı keşfetmek benim için bile zordu. Ama bunu hâlâ yapabileceğimi kanıtlamıştım. Ve benim kariyerimdeki en iyi gollerden biriydi. O golü kesinlikle ilk 10’a koyarım. Gol sonrası mutluluğumu taraftarlarla ve takım arkadaşlarımla paylaşmak harika bir histi. Kusursuz bir karşılama oldu benim için. Burada aldığın en iyi tavsiye veya öğrendiğin en iyi ders ne oldu? En iyi tavsiye? Bilemiyorum, aslında en iyi tavsiye değil; ama burada çok şey öğrendim. Oyunculardan, insanlardan gerçekten çok şey öğrendim. Galatasaray’ı temsil ettiğim için onur duydum. Tüm Türkiye’nin saygısını kazandığım için çok şanslıyım. Bu kendi adıma futboldan çok daha önemli bir şey. Böylesi bir saygıyı kazanmak, her zaman görülen bir şey değildir. Bu yüzden gerçekten gurur duyuyorum. Türkiye’deki kariyerin boyunca karşılaştığın herhangi bir zorluk oldu mu? Eğer varsa, bunun üstesinden nasıl geldin? Hayal kırıklığı yaşadığım bazı şeyler oldu. İnsanların takıma bağlılığımı sorguladıkları ve benden kuşku duyup, benim para için burada olduğumu düşünmeye başladıklarında... Tamamen yanılıyorlardı. Ben buraya para için gelmedim. Parayı düşünsem, zaten Çin’de kalırdım. Orada oynamasam bile paramı öderlerdi. Ama ben buraya para için gelmedim. Buraya futbol oynamak, tutkuyu yeniden hissedebilmek için geldim. Buradayım; çünkü burada rekabet vardı. Dördüncü yıldızı kazanma hırsı vardı. Evet, bazı hayal kırıklıkları yaşadım. İnsanlar, benim daha önce Chelsea’de oynadığım için onlara karşı yeteri kadar iyi performans sergilemediğini düşündükleri anlarda… O hâlde şöyle yapalım; siz de Galatasaray’la şampiyonluklar yaşayın ve birkaç sene sonra Galatasaray’a karşı oynayın. Ben de o zaman sizin reaksiyonunuzu görmek isterim. Ben sahip olduğumun en iyisini verdim. Benim için duygusal bir maçtı ve belki de bu yüzden sakatlık yaşadım, hâlâ bununla mücadele ediyorum; ama futbolun içinde bunlar var. Burada karşılaştığım tüm güzel şeylerle kıyaslandığında, yaşadığım hayal kırıklıkları bunlardı. Galatasaray – Fenerbahçe rekabeti, Beşiktaş maçında attığım iki gol, Süper Kupa maçında Fenerbahçe’ye karşı attığım gol… Ve taraftarların bana gösterdiği saygı. Benim onlara karşı çok büyük saygım var. Benim için en önemli olan da bu. İnsanları her gün mutlu edemezsiniz; ama 365 günün 340’ında mutlu ederseniz, bu iyi bir şeydir. Fenerbahçe ile oynanan son derbi maçından önce sakatlığın vardı… Evet, oynamamalıydım. Ama oynamak istediğini söyledin. Maç öncesinde, maç sırasında neler oldu? Kendini nasıl hissettin? Evet, Chelsea maçında yaşadığım sakatlıktan dolayı iki hafta antrenman yapamamıştım. Koşamıyordum, yönümü değiştiremiyordum. Hâlâ o maçı nasıl oynadığımı bilmiyorum. Ama evimizde, Fenerbahçe’ye karşı oynadığımız bir derbi maçıydı. Ve istediğimiz yerde olduğumuz bir sezon değildi. Oynamak zorundaydım. Kazanmak zorundaydık. Evet, şampiyon olamayabilirdik; ama evimizde Fenerbahçe’ye kaybedemezdik. Sahip olduğum her şeyi verdim. Maçı da kazandık. Ve herkes çok mutluydu… Chelsea ile 2012 yılında Münih’te oynadığın final maçının ardından herkes Şampiyonlar Ligi’nde son kez sahaya çıktığını düşünüyordu. Ama sen daha sonra Galatasaray ile Şampiyonlar Ligi’nde iki harika sezon yaşadın. Münih’tekinin bu turnuvadaki son maçın olmadığını biliyor muydun? Hayır, bilmiyordum. Benim için turnuvadaki son maçtı. Tekrar edeyim, benim bir kontratım varsa, o kontrata bağlı kalmak isterim. İlişkilerimiz iyiyse, kontratıma saygı duyarım. Çin’e gittiğimde de bunu yaptım. Ama pişman değilim. Buraya geldim ve burada yeni bir ev, yeni bir yuva buldum. Evet, son maçım olmadığını bilmiyordum. Galatasaray ile imzaladığımda bana, “Şampiyonlar Ligi’nde Schalke ile oynayacağız” dediklerinde, “hmm, bu çok iyi, yeniden iş başına geçiyorum” diye düşündüm. Hayatının her bölümü güzel bir hikâyeyi andırıyor. Fildişi Sahili’nde doğdun, Fransa’da büyüdün, İngiltere’de tecrübe kazandın. Türkiye’nin insan olarak hikâyendeki yeri ne olacak? Buraya geldikten beş ay sonra, ülkede bazı problemler yaşandı. Taksim’de ve başka yerlerde… Sosyal medyadaki fotoğraflara bakarken kendi ismimi gördüm: “Çare Drogba.” Ve endişelendim, “neden her yere benim ismimi yazıyorlar, ben herhangi bir yanlış yapmadım.” Ama daha sonra insanlar bana bunun ne anlama geldiğini açıkladı. İşin aslını öğrendiğimde, bu kelimenin ne kadar güçlü olduğunu fark ettim. Futbolun çok ötesinde bir şeydi. Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş taraftarları tek bir amaç için bir araya gelmişlerdi. Kendi düşünceleri savunuyorlardı. Ve benim adeta bir elçi olmamı istiyorlardı. Böyle bir ülkeyi en üste koymalısınız. En üste. Fildişi Sahili ile beraber en üste. Fildişi Sahili’nden sonra? Evet, Fildişi Sahili doğduğum yer. Tabii ki, onu demek istemedim. Bu çok önemli bir şey… Elbette gol atmak benim için çok güzel, harika bir his. Ama bir insanın bana gelip, “sen harika bir adamsın” demesi beni daha çok gururlandırıyor. Hayatındaki en büyük amaç gol atmak değil, öyle değil mi? Çok gol attım. Hâlâ atmak istiyorum. Ve atacağım. Ama hayattaki en büyük amacım, iyi bir insan olmak. Ben insanların, “belki çok iyi futbolcu değil; ama bana saygı duyuyor” demesini isterim benim için; çünkü futboldan sonra hayat başlar. Futbolu 10, belki de 15 sene oynayabilirsiniz; ama sonrasında hayat devam eder. Biliyoruz ki, biz yeniden buluşacağız, ben senin gözlerine bakıp, “nasılsın” diye sormayacaksam, bu neye yarar? Bu özelliğini Türkiye’de de korumayı başardın. Bir buçuk sezon, çok uzun bir zaman dilimi değil; ama sen buradaki insanlar için büyük bir karakter, bir rol modeli oldun. Sadece Galatasaray taraftarları değil, Fenerbahçe, Beşiktaş, tüm takımların taraftarları seni bir karakter, rol model olarak aldı. Bunu nasıl sağladın? Özellikle Galatasaray taraftarları, seni tüm kalbiyle seviyor… En başından beri aynı davrandım. Kalbimle oynadım. Bu tip şeyleri hesaplamam. Asla, “evet, bu maçta şöyle davranarak tüm ilgiyi üstüme çekeceğim” diye düşünmem. Ben buyum. Bunu açıklayabilir miyim, bilmiyorum. Sizin için, diğer insanlar için bu çok özel bir şey olabilir. Ama benim için normal, ben buyum. Benim ailemden gelen bir şey, ben bu şekilde büyütüldüm. Kendi çocuklarımı da böyle yetiştiriyorum. Ve hep bu gibi şeylerle hatırlanmak istiyorum. İlk hedefinin iyi bir insan olmak istediğini, iyi bir futbolcu olmanın ikinci planda yer aldığını söylüyorsun, öyle değil mi? Herkes senin gibi düşünmüyor çünkü. Ama benim fikrimi sorarsan, bu doğru bir düşünce şekli… Evet, bu farklı bir şey. Benim futbol dünyasına girişim biraz geç oldu, en üst seviyedeki ilk maçımı oynadığımda 24, 25 yaşındaydım. Ama her zaman söyledim, tüm bunlardan önce ben sadece Didier’dim. Sadece Didier. Guingamp’tan Marsilya’ya geçtiğimde Drogba oldum. Her şey değişti. İnsanların bana bakışı, davranışı, her şey değişti. Ama ailemin, arkadaşlarımın gözünde hâlâ Didier’dim. Didi, Tito, nasıl isterlerse… Değişmeye ihtiyacım yoktu. Kameraları, fotoğraf makinelerini gördüğüm, goller attığım veya Galatasaray’da oynadığım için değişirsem eğer, bana saygı duymayın. Değişirsem, farklı olursam bana saygınızı yitirebilirsiniz. Ben şu an neysem, 10 yıl veya 20 yıl sonra da o olacağım. Tabii ki geliştireceğim kendimi; çünkü çok tecrübe kazandım. Hatalar yapabilirim, hâlâ yaptığım gibi; ama umarım bunları 10-15 sene sonra tekrarlamayacağım. Ama bilge bir insan olmak için bazı hatalar yapmanız da gerekiyor. Hayatında gerçekleştiremediğin için üzüldüğün bir dileğin var mı? Listemde kayıp bir dilek yok. Fırsat bulursam, yapacağım şeyler var; ama şu an, nasıl derler, elhamdülillah, Tanrı’ya şükürler olsun, sahip olduğum her şeyden dolayı çok mutluyum. Belki duygusal bir soru olacak, benim için, senin için, tüm Galatasaray taraftarları için… Ben, “bizimle kal” demek istiyorum. Ama bu olacak mı, bilmiyorum. Sen neler söylemek istersin? Çok zor bir soru… Bunun açıklamasını bence yönetime bırakalım, benim buraya gelişimi de onlar duyurmuştu. Üzücü; çünkü burada daha yapacak çok işimiz vardı. Ama hayat bu. Ben her şeye, herkese saygı duyuyorum. Ama nasıl Chelsea’ye, Marsilya’ya saygı duyuyorsam, Guingamp’ta oynamayı çok sevdiysem, dünyanın neresine gidersem, gideyim; insanlara Galatasaray’ı anlatacağım. Burada çok fazla arkadaş edindim, çok güzel insanlar tanıdım. Kendimi çok iyi hissettim. Ama üzücü. İnsanlar sizi “efsane” olarak adlandırdığında, size büyük saygı duyduklarını hissettirdiğinde… Bu gibi şeyleri anlatmak her zaman oldukça zor. Ben de tüm bunları açıklamak için burada değilim; ama gelecek sezon birlikte olacağımızdan da emin değilim. Belki yeni bir hikâye… Önemli değil. Önemli olan şu an. Emin değilim… Umarım önünde oynayacağın bir Dünya Kupası var. Sakatlığın ne durumda? Kendimi biraz daha iyi hissediyorum. Fenerbahçe maçından sonra oynayamadım, takımın dışında kalmak çok zordu. Türkiye Kupası finalinde oynayamamak beni duygusal anlamda çok etkiledi. Ama orada takımla birlikte olmaktan keyif aldım ve o anın tadını çıkardım. Beni “selfie” çekerken görmüşsünüzdür. Duygularımı saklamak zorundaydım. Kupayı kazandığımız için çok mutlu oldum. Umarım çok, çok daha iyi olacağım. Bir ilerleme var. Ama evet, umarım çok daha iyi olacağım. Takım arkadaşlarına söylemek istediğin bir şey var mı? Birebir veya genel olarak? Şunu söylemek istiyorum. Buraya gelme kararını vermeme bir adam çok yardımcı oldu: Wesley. Mourinho’yla konuşuyordum, bana, “Eğer Wesley oraya gidiyorsa, sen de git. Sen de bundan keyif alacaksın, sen de orada eğleneceksin” dedi. Ben de onu dinlemekte haklı olduğumu gördüm. Bana doğru fikri verdi. Buraya geldim, harika insanlar tanıdım. İlk olarak, Wesley. Buraya gelme nedenlerinden birinin Wesley olduğunu söylüyorsun… Nedenlerimden biriydi. Sadece o değil tabii, nedenlerden biri. Bir sene önce dünyanın en iyisi olan bir oyuncunun sizinle birlikte olacağını bilmek size yardım edebilir. Bana göre o dünyanın en iyi oyuncusuydu. Aynı zamanda onunla birlikte oynamak iyi bir fırsattı, ondan öğrenebileceklerim vardı, onlarla birlikte kendimi geliştirebilirdim. Buraya geldikten sonra daha da şaşırdım. İzlediğim ilk maçta, sanırım Kasımpaşa’ya karşı (Antalyaspor maçı), Burak iki gol atmıştı. Daha sonra diğer takım arkadaşlarımla tanıştım. Harika insanlar tanıdım. Hiçbirinin kalbi kötü değildi, hepsi iyi yürekli insanlardı. Seni, “baba” diye çağırıyorlardı… Bana, “baba” diyorlardı; ama ben Godfather’ı tercih ediyorum. İşte, bilirsiniz… Burada çok fazla yetenekli oyuncu var. Favorilerimden biri, gençlerden Emre. En beğendiğim oyunculardan biri Semih. Çok mütevazı, basit oynar, sahada kalbini, her şeyini verir. Asla konuşmaz, asla şikâyet etmez. Sadece çok çalışır. Tabii ki tüm çocukları seviyorum. Ama o böyle çalışmaya devam ederse, bu takımın lideri olabilir. Çok fazla oyuncu var. Selçuk, Burak… Eğer takımınızda Burak gibi bir oyuncunuz yoksa, her sezon 15-20 gol daha az atarsınız ve ligi kaybedersiniz. O, böyle bir santrfor. İnsanların onun hakkında, “bunu iyi yapmıyor, şunu şöyle yapmıyor” dediklerini biliyorum. Ama günün sonunda, şu an ikinci sıradaysak, onun attığı goller sayesinde. Ona daha fazla saygı duyulması lazım. Eğer futbolun içindeyseniz, ne kadar iyi olursanız, olun; insanlar daha fazlasını istediği için sizin hakkında kararlar verir. O da bunu öğreniyor. Ama futbol bu… Sen sadece bir futbolcu değilsin, bir futbol adamısın, bir efsanesin. Türk futboluna, daha iyi seviyeye gelebilmesi için, bir tavsiye vermek ister misin? Gelecek sezon yabancı kuralının 5+3 olacağını öğrendim mesela… Bu sezonkinden iyidir… Eğer ligi daha cazip, ilgi çekici yapmak isterseniz, Sneijder, Nando gibi büyük yabancı oyuncuları buraya getirmelisiniz. Bunun için de düşünce tarzınızı, mantalitenizi daha açık hâle getirmeniz gerekir. Bu oyuncular sizin gelişmenizi sağlar. Siz de aynı şekilde onlara yardımcı olursanız, onlar sizi daha iyi hâle getirir. Örneğin Brezilya Milli Takımı’ndaki tüm oyuncular, yurt dışında forma giyiyor; ama hâlâ iyi bir milli takımları var. Yani bunun bir anlamı yok. Fenerbahçe, geçtiğimiz sezon UEFA Avrupa Ligi’nde yarı final oynadı. Biz Avrupa’nın en iyi takımlarından Real Madrid’e karşı kendimizi gösterdik. Bu sezon Juventus önünde gücümüzü kanıtladık. Onlar Türk futbolunun nerede olduğunu biliyor, Türk futboluna saygı gösteriyor. Futbol evrenseldir… Kesinlikle, kesinlikle. Galatasaray taraftarlarına bir mesajın var mı? Onlara neler söylemek istersin? Onlar seni gerçekten çok seviyor, kalpten seviyor… Hepsini söylemek istersem, bu çok uzun sürer. Onları asla unutmayacağım. Gittiğim her yerde, her tatilimde, her zaman Galatasaray olacak. Bilmek isterseniz, her yerde sarı ve kırmızı olacak. Kalbimde de öyle… Kalbim de Galatasaray için atacak. Burada sadece bir buçuk yıl kaldım. Ama bu takım için attığım her gol, kariyerimin en iyi deneyimlerden biri oldu. Marsilya ve Chelsea ile birlikte. Kariyerimin en güzel anlarından biri. Her şey için teşekkürler Didi. Benim için kariyerimdeki en zor programlardan biri oldu. Ama umarım bu seninle son programımız olmayacak… Hayır, son olmayacak. Çok eğlenceliydi. Burada veya başka bir ülkede, yine birlikte olacağız.Hoş gelirsiniz, her zaman. Galatasaray tarihinin en önemli sayfalarında yerini alacaksın. Burada her zaman bir efsane olarak hatırlanacaksın. Ve eminim herkes senin için, “o bir Galatasaray efsanesi” diyecek… Çok teşekkür ederim.Şampiy10
Kartlar Havada Uçuştu Kazanan Aslan Oldu
Tüm Türkiye'nin nefesini tutarak beklediği derbide gülen taraf Galatasaray oldu. Sarı kırmızılı takım Fenerbahçe'yi Hollandalı yıldızı Sneijder'in attığı golle 1-0 mağlup etti. Tüm Türkiye'nin nefesini tutarak beklediği derbide gülen taraf Galatasaray oldu. Sarı kırmızılı takım Fenerbahçe'yi Hollandalı yıldızı Sneijder'in attığı golle 1-0 mağlup etti. Stadı dolduran taraftarlarının önündeki karşılaşmaya iyi başlayan Galatasaray, 9. dakikada Sneijder'in golüyle öne geçti. Orta sahada kontrolü elinde tutarak oyununu Fenerbahçe yarı sahasına yıkmaya çalışan sarı-kırmızılı takım, rakibinin hızlı hücumlarla kalesine gelmeye çalıştığı dakikalarda ise savunmasında açık vermedi. Drobga ile bir topu da direkten dönen Galatasaray, ilk yarıyı 1-0 önde bitirdi. Maça daha kontrollü başladığı görülen lider Fenerbahçe, rakibinin baskısını artırdığı dönemde savunma hatalarıyla dikkati çekti. Yapılan bir kademe hatasında Sneijder'in golüne engel olmayan sarı-lacivertli takım, 1-0 geriye düştü. Golden sonra ani ataklarla rakip kaleye gitmeye çalışan Fenerbahçe, istediği pozisyonları üretemedi ve gergin geçen derbide soyunma odasına 1-0 geride gitti. 9- dakikada Galatasaray 1-0 öne geçti. Soldan Selçuk İnan'ın yaptığı ortada Melo, topu sol çaprazdan ceza sahasına giren Sneijder'e indirdi. Bu futbolcunun gelişine yaptığı sert vuruşta, meşin yuvarlak uzak köşeden ağlara gitti: 1-0 22- dakikada Fenerbahçe'nin kullandığı korner atışı sonrasında hızlı çıkan Galatasaray'da Drogba, uzun pasıyla savunmanın arkasına kaçan Sneijder'i topla buluşturdu. Sol çaprazdan ceza sahasına giren Hollandalı futbolcu, dar açıdan şutunu çekerken meşin yuvarlak araya giren Gökhan Gönül'e çarparak kornere gitti. Aynı dakikada Telles'in ceza sahası dışından çektiği sert şutta, kaleci Volkan Demirel yerden seken topu son anda çeldi. 32- dakikada Selçuk İnan'ın soldan kullandığı serbest atışta, ceza sahası çizgisi üzerinde topu önüne indiren Drogba'nın güzel vuruşunda, meşin yuvarlak yan kale direğinden oyun alanına döndü. 33. dakikada Bekir İrtegün'ün ceza alanı dışından vuruşunda, top yandan auta gitti. 40- dakikada Galatasaray yarı sahasında Melo, Emre Belözoğlu'nun müdahalesiyle yerde kalınca, hakem Bülent Yıldırım, sarı-lacivertli futbolcuyu ikinci sarı karttan, kırmızı kartla oyundan ihraç etti. Kalan sürede sonuç değişmedi ve Galatasaray, gergin bir atmosferde oynanan karşılaşmanın ilk yarısını 1-0 önde bitirdi. İkinci 45 dakikada Burak Yılmaz ile farkı ikiye yükseltmek adına çok sayıda fırsatı değerlendiremeyen Galatasaray rakibine de gol fırsatı tanımadı ve sahadan 1-0'lık galibiyetle ayrılarak hem farkı yediye indirdi hem de Şampiyonlar Ligi için avantaj yakaladı.Eurosport
2014'ün En Medyatik Spor Adamları
2014’ün sonuna yaklaşılan bu günlerde; Ajans Press geçtiğimiz bir yılın spor medyasını raporladı. Haber verilerine bakıldığında ise bu dönemde yine en fazla futbol camiası konuşuldu.21. yüzyıl itibariyle 250 milyonu aşkın kişi tarafından oynanan modern futbol; günümüzün en popüler sporu olarak bilinmekte. Çocuk yaşta başlayan futbol aşkını; ilk tribün deneyimi, maçlar, skorlar, lig heyecanları, kupalar, şampiyonluk telaşları izliyor. Büyüğünden küçüğüne her kesimden meraklısı olan futbol; gündemin nabzını da belirleyici etkiye sahip.En medyatik futbolcularTakımına can veren yıldız futbolcular attıkları goller ve kaçan pozisyonlarla konuşulduğu kadar; özel hayatları ile de medyada sıkça yer alıyorlar. 2013 yılında Galatasaray’a katılan Hollandalı Wesley Sneijder; 15 bin 827 haberi ile yıl boyunca en fazla konuşulan futbolcu oldu.Trabzonspor’un çiçeği burnunda futbolcusu Kevin Constant 12 bin 984 haberi ile medyada popülerliğini koruyan sporcular arasında kaydedildi. Geçtiğimiz sezon Galatasaray ile yollarını ayıran Didier Drogba ise 12 bin 579 yansıma bularak, futbol camiasının medyatik isimleri arasında yer aldı.Teknik direktörlerin yarışıTakımların maç performansı ile birlikte anılan teknik direktörler; gündemdeki yerini sıcak tutan isimler arasında. Spor dünyasında yıl boyunca en fazla konuşulan spor adamı; 19 bin 556 haberi ile Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim olarak belirlendi.Trabzonspor Teknik direktörü Ersun Yanal ise 17 bin 60 haberi ile ikinci sırada raporlanırken; geçtiğimiz günlerde Galatasaray ile yollarını ayıran İtalyan teknik direktör Cesare Prandelli, 12 bin 621 haberi ile spor dünyasının en fazla konuşulanları arasında yer aldı.En çok konuşulan kulüp başkanlarıFutbolda yöneticilik kariyerinin büyük bir kısmını Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı olarak sürdüren Aziz Yıldırım 19 bin 414 haberi ile yılın spor medyasında en fazla konuşulan yönetici oldu.Geçtiğimiz günlerde Galatasaray Spor Kulübü Başkanlığını bırakan Ünal Aysal, yıl içerisinde 12 bin 500 yansıma bulurken; Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nün Başkanı Fikret Orman için 11 bin 024 adet haber kaydedildi.AJANS PRESS
Galatasaray Avrupa'ya Veda Etti
Şampiyonlar Ligi’ndeki tek temsilcimiz Galatasaray, D grubu beşinci maçında Anderlecht’e 2-0 mağlup oldu. Gruptaki dördüncü yenilgisini alan sarı-kırmızılılar Avrupa Kupaları’na veda ettiAslan Avrupa'ya veda etti!... Prandelli yönetiminde tarihinin en kötü Şampiyonlar Ligi performanslarından birini ortaya koyan Galatasaray, grubun beşinci maçında deplasmanda Anderlecht'e 2-0 mağlup olarak gruptaki dördüncü yenilgisini aldı. Brüksel'in Constant Vanden Stock Stadı'nda oynanan maçta Anderlecht'e galibiyeti getiren goller ilk yarı (Dk. 44) ve ikinci yarının (Dk. 86) sonlarında Chancel Mbemba'dan geldi. Maçta Anderlecht ve Galatasaray'ın birer topu direkte patladı.Selçuk İnan, maçın 82. dakikasında maçın hakemi Ivan Bebek'e yaptığı itiraz sonucu gördüğü ikinci sarı kartın ardından kırmızı kartla oyun dışı kaldı.Bu sonuçla 1 puanla grubun son sırasında kalan temsilcimiz, Avrupa Ligi'ne katılma şansını da yitirmiş oldu. 10 puanlı Arsenal'in ardından puanını 5'e çıkaran Belçika ekibi ise Avrupa Ligi biletini cebine koydu.Galatasaray, D Grubu'nun son maçında Arsenal'i Türk Telekom Arena Stadı'nda ağırlayacak.Karşılaşmaya hızlı başlayan Anderlecht karşısında oyunu ilk bölümde kendi yarı alanında kabul eden Galatasaray, savunmanın kritik müdahaleleriyle kalesini gole kapatırken, ardından rakibinin hızını biraz olsun keserek ileriye çıkmaya başladı.Özellikle Bruma ve Telles'in görev yaptığı sol kanattan rakip kaleye gitmeye çabalayan sarı-kırmızılı ekip bir türlü aradığı pozisyonları yakalayamadı. 34. Anderlecht'in bir topu direkten döndü. Defour'un vuruşunda yan direğe çarpan top, kale çizgisi üzerinde paralel ilerleyerek diğer direğe de çarpıp Muslera'nın ellerinde kaldı.Bu bölümde Anderlecht'in hızlı hücumlarında tehlikeler yaşayan 'Cim Bom', Mbemba'nın golüyle 1-0 geriye düştü. 44. dakikada soldan Conte'nin yaptığı ortada, ceza sahası önünde Praet'ın kafasıyla geriye aşırdığı topu, kale önünde kafa vuruşuyla tamamlayan Mbemba topu ağlara gönderdi: 1-0.İlk yarının son dakikalarında Mbemba ile skoru lehine çeviren Anderlecht, soyunma odasına avantajlı şekilde gitti.Maçın ikinci yarısında yediği golün şokuyla başlayan temsilcimiz, maçın kontrolünü almakta zorlandı. Teknik Direktör Cesare Prandelli, ilk değişikliğini maçın 75. dakikasında yaptı. Karşılaşmanın etkili isimlerinden Bruma'yı kenara alan İtalyan çalıştırıcı, Umut Bulut'u sahaya sürdü. Cimbom, 76. dakikad Burak Yılmaz'la gole çok yaklaştı. Selçuk İnan'ın havadan pasında savunma arkasına sarkan Burak, ceza yayı sağ tarafından ceza sahasına girer girmez yaptığı vuruşta top sol üst direğe çarparak oyun alanının dışına gitti.Galatasaray'da Selçuk İnani maçın 82. dakikasında maçın hakemi Ivan Bebek'e yaptığı itiraz sonucu gördüğü ikinci sarı kartın ardından kırmızı kartla oyun dışı kaldı. 65. dakikada Preat'a yaptığı faul nedeniyle sarı kartı bulunan Kaptan Selçuk, 82. dakikada ikinci sarı kartı görerek takımını 10 kişi bıraktı.Ev sahibi ekipte maçın skorunu 86. dakikada kendisinin ve takımının ikinci golünü atan Chancel Mbemba belirledi. Ceza yayı sağ çaprazının gerisinden kullanılan serbest vuruşta Sacha Kljestan'ın doğrudan kaleye giden topu Muslera son anda çeliyor ancak altıpas sol çaprazına açılan topu Chancel Mbemba tamamlayarak farkı 2'ye çıkaran golü attı.Galatasaray sahadan 2-0 mağlup ayrıldı.Fotomaç
Kıvanç Tatlıtuğ'dan Ahmet Kaya Sürprizi
Başarılı oyuncu Kıvanç Tatlıtuğ'un organize ettiği sürpriz partiye Wesley Sneijder-Yolanthe Cabau, Kıvanç Kasabalı-Sedef Avcı ve Tanem Sivar gibi birçok ünlü katıldı. SEVGİLİSİ İÇİN AHMET KAYA ŞARKILARI SÖYLEDİ Hürriyet'te yer alan habere göre, Tatlıtuğ'un ikinci sürprizi ise gecenin ilerleyen saatlerinde geldi. Ünlü oyuncu hayranı olduğu Ahmet Kaya'nın sevilen şarkılarını Başak Dizer için seslendirdi.'HER ŞEY GÜZELDİ' Kıvanç Tatlıtuğ'dan sevgilisi Başak Dizer'e sürpriz parti 01.30 sıralarında mekandan çıkan Tatlıtuğ ve Dizer çifti ise, özel hayatlarına ilişkin soruları yanıtlamaktan kaçındı, 'Her şey güzeldi, ilginiz için teşekkürler' deyip mekandan uzaklaştı.vatan