Yıllarca İngiliz ve Fransız Sömürgesinde Eriyen İlginç Bir Ada Ülkesi: Vanuatu
Üzerinde yaşadığımız dünyadaki her bir kara parçası, kendine özel bir geçmişe ve tarihe sahiptir. Avustralya açıklarındaki Vanuatu Adaları ise gerçekten enteresan ve trajikomik bir tarihe sahip.
Vanuatu Adaları Avustralya'nın 1.700 kilometre kadar doğusunda yer alıyor.
Bölgede yapılan arkeolojik kazılar, buradaki insan yerleşiminin M.Ö. 1300'lere kadar gittiğini ortaya koymuş durumda. 1606'da Portekizli denizci Pedro Fernandez tarafından keşfedilene kadar adada yerel kabilelerin hüküm sürdüğü bilinmektedir.
Adalara 1768'de Fransız denizci Louis-Antoine ve 1774'te de ünlü İngiliz Kaptan Cook tarafından ayak basıldı.
Fotoğraf: Kaptan James Cook
Kaptan Cook Bu bölgeye New Hebrides adını verdi. Fakat bu bâkir adalara Avrupa'dan yerleşim hareketi ise 19. asırda, özellikle de 1840'larda kendini gösterecekti. Zaten Amerika'ya alternatif olarak Avustralya üzerine olan keşifler sırasında buranın yakınındaki Vanuatu Adalarının da görmezden gelinmesi mümkün değildi.
Adalar üzerindeki Fransız-İngiliz çekişmesi ise beklendiği şekilde ortaya çıktı. Bu sömürge yarışı sadece Vanuatu adalarına has bir olgu değildi.
Trajikomik olaylar da tam bu çekişmeler sırasında yaşandı. Özellikle 1887'de ortak Fransız-İngiliz yönetim fikriyle, ada resmen iki farklı kültüre ayrıldı. Bir tarafı Fransızca, diğer taraf ise İngilizce konuşuyordu. Dolayısıyla bu iki farklı kültür içerisinde erimeye başlayan ada halkı tuhaf bir hal almıştı. Katolik ve Protestan misyonerlerin faaliyetleriyle, dinî inanç bakımından da iki taraf ortaya çıkmıştı.
1906'dan itibaren Port-Villa merkez seçilerek bölgede resmî bir Fransız-İngiliz idaresi tesis edildi.
Fakat bu ikili yönetim ada ülkesinde bir dizi karışıklığa neden oldu. Ahalinin bir kısmı Fransız adet ve kurallarıyla, diğer kısmı ise İngiliz kültürüyle yetişiyordu. Hukuktan sosyal yaşama, ticaretten işçiliğe kadar birçok toplumsal konuda ikilik ve dolayısıyla karışıklıklar çıkıyordu.
Adalar 1940'larda, II. Dünya Savaşı sırasında askeri üs olarak da kullanıldı.
Pasifikteki mühim konumunun da vermiş olduğu avantajlar dolayısıyla Vanuatu adaları, müttefik kuvvetlerin birçok ada üssü gibi kullanıldı. Savaştan sonra bilhassa büyük kayıplar veren Fransa, topraklarından fevkalade uzak bu adadaki hakimiyetini kaybetmeye başlayacaktır.
1970'lere kadar süren Fransız-İngiliz idaresi, özellikle 1950'lerden sonra Avrupa'daki gelişmelerin ön plana çıkışıyla gerilemeye başlayacaktır.
En sonunda 1979'da başlayan görüşmeler neticesinde bu ada ülkesi, 1980'de Vanuatu Cumhuriyeti adıyla resmen bağımsızlığını kazanacaktır. Bugün Türkiye ile de vize şartı bulunmayan Vanuatu'nun en büyük gelir kaynağı turizm sektörüdür.
Yaklaşık 80 kadar çeşitli ada silsilesinden oluşan Vanuatu, sıcak iklimi ve insanı kendine hayran bırakan doğal güzellikleriyle ön plana çıkıyor.
Düşük nüfusu, zararsız ekonomisi ve muhafaza edilen asayişi sayesinde, bölge halkı ''dünyanın en mutlu insanları'' arasında anılıyor. Vanuatu günümüzde, 5 yılda bir yapılan seçimlerle bir başkan ve küçük bir meclis ile yönetiliyor.
Yorum Yazın
Vay anasını abi ya, adamlar gittikleri her yere bela götürüyorlar...
"""Düşük nüfusu, zararsız ekonomisi ve muhafaza edilen asayişi sayesinde, bölge halkı ''dünyanın en mutlu insanları'' arasında anılıyor. Vanuatu günümüzde, 5... Devamını Gör
İngiltere mi? A a! Karıştırıyorsunuz başka ülke olmasın (!) Sözlükte sömürgecilik İngiltereyle yer değiştirmeli 🤦🏼♀️
bu somurgeci ayrimin en guzel ornegi aslinda haiti ile dominic cumhuriyetidir. hispanya adasinin eski fransiz somurgesi olan kesimi haiti bati yari kurenin e... Devamını Gör