Trabzonlu Bir Gençten Agos'a ‘Özür’ Mektubu
Hrant Dink’in öldürüldüğü 19 Ocak 2007 günü, dershanedeki öğretmenine “İyi olmuş hocam ya!” diyen Trabzonlu bir genç, cinayetten sekiz yıl sonra hissettiklerini bir mektup aracılığıyla Agos’la paylaştı. Mektubu düzeltiye tabi tutmadan, olduğu gibi yayımlıyoruz.
Bu yazıyı Trabzonlu bir genç olarak yazıyorum size. Her sene bu zamanlar olduğu gibi yine anılarım canlandı, öyle döküldü içimden...
Kısacası cehalet bizim suçumuz değil, suçlu biz değiliz kardeşim, en yakın arkadaşım haklıydı. ben yine de her şeye rağmen özür dilememiz gerektiğini düşünüyor, en azından kendi adıma diliyorum. Sonradan öğrenenler adına.
İlla bir isim-kimlik gerekiyorsa Küçük Adam....
Senin bir suçun yok be kardeşim!
O zamanlar dersaneye gidiyorum, iyi bir sınıftayız(Proje sınıfı diyorlardı şimdi var mı bilmiyorum) herkes harıl harıl ders çalışıyor filan, sınav sistemi değişmiş yine haliyle okulda görmediğimiz dersler filan var dolayısı ile çok 'çalışmamız' gerek. bu hengame içersinde dostluklar arkadaşlıklar bile rekabet üzerine kurulu. her deneme sonrası en iyi olduğunu düşündüğün dostların bile birbirlerinin yanlışları üzerinden rekabetin ve ben doğru yapmışım hırsının doruklarını yaşadıklarını seyre dalıyordum. sistem bizi ne hale getirmiş anlayın artık. Yani her şey sahte...tüm bu sahteliklerin arasında benim ilginç bir şekilde çok iyi, samimi ama hakkaten iyi bir kız arkadaşım var. kız arkadaşım dediysem yani arkadaş... zaten sevgilisi filan var, yanlış anlamayın yani neyse onunla çok iyi anlaşıyoruz. bütün denemelerin ardından köşesine çekilir doğrusuna yanlışına bakar, kimseyle hırs ve aa onu ben doğru yapmışım gibisinden ego yarışına girmezdi. kısmen de olsa bende ona benzerdim. ben ve bazende o, yanlışlarımızı birbirimize çözdürürdük. kısacası bizim aramızda ki diğerlerine hiç benzemiyordu. aralarda ki sohbetlerimiz filan hep bir başka güzel bir başka doğal olurdu.
Gazi mahallesinde oturuyordu o kadın. Bazen sesi soluğu çıkmaz aşırı yorgun bir şekilde gelirdi dershaneye ben nedenini bir türlü anlamazdım. sorduğumda bazen sadece gece uyuyamadığını söylerdi. nedenini ben ders çalışmasına yorsamda aslında alakası yoktu. tabi ben bunu yıllar sonra üniversitede iken kız arkadaşımla yaşadığım eve o da erkek arkadaşıyla ziyarete geldiğinde sabaha kadar süren o hoş sohbetlerimizde öğrenecektim ve daha bir çok şeyi de beraberinde...
Garip bir şekilde yoksulluk onun için utanç değil gurur meselesiydi. dershane parasını ödemek için binbir zorluk çeken ailesini sınıfta en iyi anlayan ve bunu hissettiren oydu. bir çoklarımızın samimiyetsizliği karşısında hiç olmadık zamanlarda öyle laflar ederdi ki bir çoğumuz anlamasakda bazı sihirli kelimeleri tutar ve nihayetinde helal olsun lan aslında doğru söylüyor derdik...dediğim gibi sınıfta en iyi anlaştığım diğerlerine nazaran kendime en yakın gördüğüm arkadaşım hata dosttum oydu benim. oysa bir kutubun zıt uçlarıydık 'gerçekte'...
Bir gün sınıfa tarih hocamız geldi, tarih hocamız da dershaneden 13 bin lira aldığını söyler bizi kafalardı. en kötü ihtimalle tarih kazanın zaten atanamazsınız en azından bi dershanede hoca olun benim gibi 13bin lira kazanın derdi. o günün koşullarında bir dershaneden 13 bin lira almak...tabi ki hiç birimiz inanmazdık ama hocamızın mevzut sistem içersindede ki hırs rekabet ve çok para kazanma arzusu dolayısı ile bizi en 'iyi' şekilde üniversiteye hazırlamak derdinde olduğunu bilirdik...Neyse hocamız bir gün sınıfta benim bugün hiç ders yapasım yok dedi. benim en yakın arkadaşım ilginç bir şekilde hocam benim de dinleyesim yok dedi.... Ağzından bir anda çıkmıştı. peşinden belki de bugün burada olmamamız gerekiyor dedi, arkadaşımda evet belki de demişti...tabi ben ve diğer aradaşlarımız yani en azından ben durumu anlamamıştık. onların birbirlerine olan bakışlarına anlam vermeye çalışıyorduk. derken hocamız çıkardı ağzından ki baklayı. x'in öldürülmesine ne diyorsunuz çocuklar gibisinden. ben tabi hiç bir şey bilmiyorum, o an sihirli kelime çıkmıştı ağzından hocanın 'Ermeni'....bu yetmişti benim için adamı hiç tanımıyordum, olayı da bilmiyordum ama bu yetmişti benim için aman hocam iyi olmuş o zaman ya diyivermiştim bir anda...sınıfta onca zaman sonra benim en yakın arkadaşımın bana bakışlarında bir acıma bir başka üzüntü bir başka keder hissetmiştim. ne olduğunu anlamamıştım. hocanın suratı zaten değişmişti. işin insanlık boyutunu bir tarafa bırakmış, öyle bir zamanda belki de hiç beklemediği yada çok iyi bildiği bir tepkiyle karşılaştığı için... neyse arkadaşlar diyerek çözemediğiniz sorular vardır onlara bakalım bari demişti. biz sorularımızı filan çıkartırken hoca dosdoğru benim gözlerimin içine bakarak sadece şunu söylemişti. sen şimdi tekçisin milliyetçisin, güya vatanımızı en çok sevensin ya, işte biz en çok bu yüzden kaybediyoruz be kardeşim demişti. bu laf bana çok koymuştu özellikle o sondaki kardeşim lafını anlayamamakla birlikte hocamız benle ne biçim konuştu garipmiş ala ala filam modunda derse adapte olmaya çalışmıştım. tabi ne fayda aklımın bir kenarında kalmıştı o öyle. derken ders bitti, biz araya çıkıyoruz ben usul usul biraz mahçup ama en çok da anlamaya çalışarak en yakın arkadaşımın yanına doğru gidiyorum. sınıfın tam karşısında ki duvar dibine çöküyoruz. kadın resmen ağlayacak gibi ben anlamıyorum tabi... yani şimdi ne dedim ben noldu ya filan derken en yakın arkadaşımın ağzından o kelimeler dökülüyor. senin hiç bir suçun yok be kardeşim...şok ! o da bana kardeşim demişti. boşver kapatalım konuyu diyerek geçiştirmiştik.
bu olayı ben bugün bile dün gibi hatırlıyorum. herkesin hayatında bir ama veya bir keşke vardır eminim. ve ben o günden sonra eve gidip en çok birinci olucam en iyi üniversiteyi kazanıcam ailemizin gururu olucam kafasında harıl harıl sadece ders çalışırken oturup gazete okumaya haberleri takip etmeye başlamıştım. bugün bu olayın üzerinden tam 8 yıl geçti. ve ben hala ordayım. o keşkem ve ama'm hep var olacak...
uzattım belkide saçmaladım bilmiyorum ama, sadece şunu bilin istedim. o gün bana kardeşim diyen en yakın arkadaşım bugün bir öğretmen ve çok iyi bir öğretmen oldu. o gün bana ilginç bir şekilde kardeşim diyen hocam ne yapıyor bilmiyorum ama en iyisini hak ettiğinden eminim. ve o gün aslında ölen benim kardeşimdi. bana bunu anlatabilmek için en yakınlarım o gün üstüne basa basa kardeşim diyordu...
Hepimiz ermeni olmasak da sen benim kardeşim, ama en çok da dizinin dibine oturup insanlık öğrenmem gereken abimsin Hrant....
Seni hiç tanımamış olsam da en azından kardeşlerim adına, çok özlüyorum...
Kaynak: Agos
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!