Görüş Bildir
Haberler
Şehir Yaşamından Kaçıp Doğayla İç İçe Olmayı Tercih Etmiş İnsanların 10 Özelliği

Şehir Yaşamından Kaçıp Doğayla İç İçe Olmayı Tercih Etmiş İnsanların 10 Özelliği

cakyz
12.09.2015 - 23:53

Büyük şehirlerde, özellikle de İstanbul'da yaşayan insanların hemen hepsi, zaman zaman kaçıp gitmekten, bir köy ya da kasabada basit bir yaşam sürmeye karşı duydukları arzudan söz ederler. Fakat bunu yapabilen insan sayısı gerçekte oldukça azdır. Öyle ki, bu kişilerin çoğu bırakın bir köye yerleşmeyi, şehirden kısa bir tatil için bile ayrılsalar huzursuz olurlar ve bir şeyleri kaçırdıkları, bir şeylerin merkezinde olmadıkları hissini yaşarlar. Bunu başarabilen az sayıda insanın ise diğerlerinden farklı olarak sahip oldukları belirli bazı nitelikler vardır. Bu içeriğimizde de onlardan 10 tanesini sizlerle paylaşıyoruz:

İçeriğin Devamı Aşağıda

1. Hayatın merkezinde olmanın büyük gökdelenlerde çalışmak değil, ağaçlara sarılmak anlamına geldiğini bilirler.

1. Hayatın merkezinde olmanın büyük gökdelenlerde çalışmak değil, ağaçlara sarılmak anlamına geldiğini bilirler.

Bu insanlar, bir süre şehir yaşantısına tutunmayı denemiş, belki başarılı da olmuş; fakat içlerinde bulunan, hayatı dolu dolu yaşama arzusunu kaybetmemiş kişilerdir. Bunun yolunun da doğayla hemhâl olmaktan, yani insanlık durumunun özüne dönmekten geçtiğinin farkındadırlar.

2. Değerli gördükleri şeyler, şehirde yaşamayı seçen insanlarınkinden farklıdır.

2. Değerli gördükleri şeyler, şehirde yaşamayı seçen insanlarınkinden farklıdır.

Büyük şehirlerde yaşama arzusuyla yanıp tutuşan insanların, ünlü ve pahalı bir restoranda yemek yemekle, sevdikleri bir müzisyenin konserine gitmekle ya da ay başında maaşını alacak olmakla yaşadıkları tatmini; kendisini doğaya teslim eden insanlar, yalnızca güneşin batışını izlemekle elde edebilirler.

3. Yaşamak için ihtiyaç duydukları şeyleri kendi elleriyle var etmek isterler.

3. Yaşamak için ihtiyaç duydukları şeyleri kendi elleriyle var etmek isterler.

Şehir insanı, doğanın bize sunduğu nimetleri kendi elleriyle şekillendirerek ihtiyaçlarını gidermek yerine; bir ay boyunca başka bir iş yapar ve o ihtiyaçları paketler içinde satın almayı tercih eder. Fakat neden yaşamla bu kadar dolaylı bir ilişki kuralım? Toprağa kendi ellerimizle diktiğimiz bitkinin günbegün büyümesini seyretmek ve bu mucizeye tanık olmak daha değerli değil midir?

4. Stresin gelip geçici bir duygu olması gerektiğini bilirler.

4. Stresin gelip geçici bir duygu olması gerektiğini bilirler.

Doğada yaşayan ve ihtiyaçlarını doğadan sağlayan insanlar için stres, ormanda karşılaşılan tehlikeli bir hayvan karşısında hissedilen bir duygudan öteye geçmez. Çünkü bu duygu, yalnızca hayatımızı tehdit eden bir durumla baş etmemizi sağlamak için salgılanan bir hormondan ibarettir. Şehir insanının yaşamını tehdit eden şeyleri bir düşünün: ev kredisi ödemek, iş yerini çekip çevirmek, çocukların okul taksidini ödemek ve bunun gibi şeyler. Bu da epey bir hormon salgılaması anlamına gelir.

5. Büyük arzuların anlamsızlığının farkına varmışlardır.

5. Büyük arzuların anlamsızlığının farkına varmışlardır.

Şehir insanı genelde tüm yaşamını bir yere ulaşma arzusuyla geçirir. İstediği şeylere ulaşsa bile her zaman daha fazlasını ister ve doymak bilmez. Amacı daima diğer insanların gözünde güçlü ve değerli olmaktır. Kısacası şehir yaşamı kendimize inşa ettiğimiz sanal benliklerimizi gerçekleştirme arzusuyla geçer. İnsanlar artık insan değil, konsepttirler. Onları değerli yapan şey artık doğanın bir parçası olmak değil, kendilerine verilen ünvan ya da internet ortamında bulunan ve yalanlar üzerine inşa edilmiş sosyal medya hesaplarıdır.

İçeriğin Devamı Aşağıda

6. Hiçbir canlı türünü kendilerinden küçük görmezler ve onlara şefkatle yaklaşırlar.

6. Hiçbir canlı türünü kendilerinden küçük görmezler ve onlara şefkatle yaklaşırlar.

Bu kişiler, insanın doğadan ayrı bir şey olmadığını bildikleri için, diğer canlıların yalnızca onlara yarar sağlamak için var olduğunu düşünmezler. Hayvanları ya da bitkileri yalnızca paketlenmiş bir şekilde süpermarkette görmedikleri, her gün onlarla birlikte yaşadıkları için onlara karşı sevgi ve şefkat beslerler.

7. Etraflarında olan bitene karşı oldukça duyarlıdırlar.

7. Etraflarında olan bitene karşı oldukça duyarlıdırlar.

Çünkü bu insanlar, düşüncelerin ve yükümlülüklerin altında boğulmazlar. Anı yaşamasını bilirler ve hayatı büyük bir minnet duygusuyla karşılarlar. İnsanların neden kendilerine yarar sağlamak için durmaksızın doğaya işkence ettiklerini anlayamazlar ve böyle bir durumla karşılaştıklarında etkisinden kurtulmakta güçlük çekerler.

8. Diğer insanları yalnızca kendileri için bir sıçrama tahtası olarak görmezler.

8. Diğer insanları yalnızca kendileri için bir sıçrama tahtası olarak görmezler.

Şehir yaşamının içinde bulunanlar bilirler. Henüz okul yıllarından başlayarak, insanların istedikleri şeylere ya da statüye ulaşmak için diğerlerini nasıl çiğneyip geçtiklerini gözlemleriz. Başkalarının bizim bir yansımamızdan ibaret olduklarını düşünmeyiz ve onlarla, getirecekleri faydayı düşünerek ilişki kurarız. Çünkü vakit dardır ve bir şeyleri elde etmek için devamlı koşturmamız gerekir.

9. Başka insanların göremediği güzelliklerin farkına varırlar.

9. Başka insanların göremediği güzelliklerin farkına varırlar.

Çünkü doğanın, en büyük ölçekten, en küçük ölçeğe kadar sırlarla ve harikalarla dolu olduğunu biliyorlardır. Devamlı olarak gözlemlerler ve her şeyin kendine özgü bir güzelliği olduğunun farkına varırlar. Farkına varmaktan da öte, doğayla iletişim kurarlar.

10. Empati kabiliyetleri yüksektir.

10. Empati kabiliyetleri yüksektir.

Kendilerini yalnızca diğer insanların değil, tüm diğer canlıların yerine koyarak düşünebilirler. Zaten daha önce söylediğimiz gibi, onlara karşı sevgi ve şefkat duymalarının sebebi de budur. Herkesi anlamaya çalışırlar ve pek nadir sinirlenirler. Tüm davranışların altında yatan haklı sebepleri mantıklı ve olgun bir biçimde değerlendirirler.

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
9
4
1
0
0
0
0