Marmara depreminden sonra Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği’nin birinci maddesinde; “Bu yönetmeliğin amacı; yeniden yapılacak, değiştirilecek, büyütülecek resmi ve özel tüm binaların ve bina türü yapıların tamamının veya bölümlerinin deprem etkisi altında tasarımı ve yapımı ile mevcut binaların deprem etkisi altındaki performanslarının değerlendirilmesi ve güçlendirilmesi için gerekli kuralları ve minimum koşulları belirlemektir.” deniyor. Türkiye Deprem Bölgeleri haritasıyla belirlenmiş tehlikeli bölgelerde yapılacak bina türü yapıların, depreme dayanıklı olarak inşa edilebilmesi için gereken hesap esasları ile yapım kurallarını, binaların önem derecesi ve yerel zemin koşullarını da dikkate alarak belirleyen yönetmelik, “Deprem Yönetmeliği” olarak adlandırılmaktadır. Mevzuatta ‘Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik’ olarak yer alır. Deprem Yönetmeliği, 1940 yılından bu yana teknolojik gelişmeler ve güvenlik yaklaşımlarına bağlı olarak sekiz kez değiştirilmiştir. Yönetmeliğin son hali ise, 18.03.2018 tarih ve 30364 sayılı resmî gazete yayınlanmıştır.
Peki ben de soruyorum, bu yönetmelikten sonra yeni yapılan binaların dahi yıkılması kimin hatasıdır? Bunların denetimi kimdedir? Bu binaların denetiminde “depreme dayanıklıdır” raporunu kimler vermektedir? ’99 depreminden sonra geçen 24 yıl içinde, değil binaları denetlemek, yeniden bir şehir bile inşa edilebilecekken, hâlâ nasıl oluyor da çürük binalar insanlara mezar olabiliyor?
Ben bu satırları yazdığım sırada depremin üzerinden henüz saatler geçmişti, dolayısıyla ölü ya da yaralı sayısı ve enkaza dönen bina sayısı henüz bir netlik kazanmamıştı. Fakat anlaşılan o ki, birden fazla ilimizde yerle yeksan olan yüzlerce binadan, gece herkesin uyuduğu bir saatte vuku bulan depremden insanların kaçma ya da kurtulma şansının daha az olması, ayrıca olumsuz hava koşullarında göçük altında kurtarılmayı bekleyenlerin bu soğuk havalarda dayanma süresinin de daha kısıtlı olması, felaketin ve can kaybının boyutları hakkında pek de iyimser bir tablo çizmiyor.
Bu kadar profesör yıllardır fay hatlarının haritalarını gözümüze sokarken, tehlikeli ve aktif fayların nereler olduğunu haykırırken, olası depremlerdeki yıkımın etkilerinden bahsederken, yetkililerin, mimar ve mühendislerin, bu projelere onay verenlerin bunu kulak arkası etmesine akıl sır ermiyor. Türkiye Deprem Haritası’nı her yetkilinin tam gözlerinin önüne asmak, her gün bir deprem ülkesinde yaşadığımızı onlara hatırlatmak mı gerekiyor? Yaşadığımız coğrafyanın gerçeğini öğrenmemekte ısrar etmek nedendir? Daha önceki depremlerden ders çıkaramamak, bir sonraki felaketlere zemin hazırlıyor.
Bir depremde devletin hastaneleri, karakolları, havaalanı ve en önemlisi kara yolları yıkılabilir mi? Nasıl olabilir böyle bir şey? Depremdeki toplanma alanlarının binaların hemen yanı başında olması ne kadar mantıklıdır? Büyük Marmara depremi üzerinden 24 yıl geçti, Türkiye hâlâ “yaraları sarma” metoduyla ilerliyor. Depremde olacakları önleme yöntemine 24 yıldır bir türlü geçemedik. Türkiye’nin binaları bu kadar kuralsız kanunsuz yapıldıkça, üzülerek yazıyorum ki biz bu filmi daha çok göreceğiz.
Twitter
Instagram
Yorum Yazın
Malatyada 1-2 milyon değerinde lüks YENİ yapılmış siteler çöktü adanada çökenlerin çoğu eski yönetmeliğe göre değil yeni deprem yönetmenliğine uygul olarak y... Devamını Gör
Güzel yalıda olan tek o yıkılmış zaten çevresindekiler sapasağlam adama demezler mi ulan skik sadece bu binaya mı vurdu deprem diye diğerlerine neden bişey o... Devamını Gör
Uygulamadığın kanunun,yönetmeliğin, denetlemediğin denetçilik sisteminin ,ve yetkisini kullanamayan ve siyasi ahbablik akrabalik yandaş kayirmacılığinın malz... Devamını Gör
Fantastic work-from-home opportunity for everyone…Work for three to eight hours a day and start getting paid in the range of 13,000 to 19,000 dollars a month... Devamını Gör