Kutup Ayısı Tarafından Yenmesine Rağmen Ölmeyen Adamın Mucizelerle Dolu İlginç Hikayesi
Doğa dostu, maceraperest bir adam olan Matthew Dyer'ın trajik hikayesi tüylerinizi ürpertecek. Büyük bir hevesle gittiği kamp alanında, bir ayının saldırısına uğrayıp, kafatasını, çenesini ve boynunu kıran, büyük bir şansla hayatta kalmayı başaran mucize bir adam o. İşin enteresan yanı ise, bu saldırı onu kutup ayılarından uzaklaştırmak yerine onlara daha da yakınlaştırıyor.
Gözlerinizi kapatın ve hayal edin. Kampta çadırınızda uyuyorsunuz, aniden uyanıyorsunuz ve karşınızda devasa kocaman bir şey görüyorsunuz.
Öyle ki, ne olduğunu algılamakta bile zorlanıyorsunuz ilk başta. Ta ki, güçlü pençeleri ile çadırınızın üzerine çıkana kadar.
Sonra anlıyorsunuz ki, anca filmlerde olur dediğiniz şey başınıza geliyor. Bir ayının saldırısına uğruyorsunuz.
Korkunç bir hayal değil mi? İnanması güç. Aslında hayal değil. Bu trajik olay, Matthew Dyer'ın başına geldi.
Detayları duydukça daha da irkileceksiniz.
Matthew çadırında aniden uyandığında karşısında dev bir kutup ayısını gördüğünde yaşadığı şoku asla unutamadığını söylüyor. Haksız da sayılmaz.
Sonra anlattıkları ise daha da korkunç.
Matthew, iki elin tutarak onu çadırdan gecenin karanlığına çektiğini anlatırken hala o anları yaşıyor gibi. Kafasına gelen bir ısırık sonucu, kafatasının çatır çatır kırıldığını duymak korkunç bir his olsa gerek. Bitmedi daha sonra da çenesinin kırıldığını duyuyor.
O anlatırken biz de hissediyoruz. Çatırdama sesleri resmen kulaklarımızda.
Bu esnada, tek görebildiği beyaz kocaman bir kürk. Matthew az sonra canlı canlı yenerek öleceğine emindi. Kafasının içinde tekrarlayıp duruyordu: "Lütfen git buradan, lütfen!"
Kader ağlarını nasıl örmüş bakalım, hikayenin başına dönelim isterseniz. Matthew, durumu çok da iyi olmayan maceracı bir avukat. 2013 yılında 7 arkadaşı ile birlikte Kuzey Amerika'nın uzak ve vahşi bölgesine macera dolu bir yolculuk yapmaya karar veriyorlar.
Hikaye de işte böyle başlıyor...
Matthew, çok para kazanmamasına rağmen, 2 haftalık bu gezinin ilanını görünce, bu paranın buna değeceğini düşünür. Neticede doğasever bir insan ve maceracı bir ruhtu ve bu gezi tam da ona göre...
Heyecanla yola çıkan grup uçaktan indi ve Kanada Ulusal Parkı nam-ı diğer Torngat Dağları'na doğru yola koyuldular. Burası yüzlerce fiyort ve çok fazla dağ tepe olan muhteşem manzaraya sahip bir yerdi.
Bölge çok güzel olmasına karşın, insanların yaşamasına elverişli bir yer değildi. Yol yok, tesis yok, internet yok...
Hava da inanılmaz sert. Çoğu zaman dondurucu bir soğuk var.
Kampın ilk günleri 7 arkadaş için oldukça keyifli geçti. Yürüyüşler, akşam sohbetleri, yemeler içmeler... Hatta hayvanlar kamp alanına girmesin diye çadırların çevresine küçük elektrikli bir çit bile ördüler.
Her şey son derece yolundaydı...Ta ki 23 Temmuz akşamına kadar. O gün bu kamp alanındaki son günleriydi.
Son akşamlarında Matthew erkenden çadırına gidip uyumayı tercih ediyor, sabah olacaklardan habersiz... Sabah gün ağarmak üzereyken aniden bir şey onu uyandırıyor, yukarı baktığında devasa beyaz bir şey görüyor.
Matthew daha ne olduğunu algılayamadan, o dev yaratık çadırın üzerine çöküyor. Çadır yırtılıyor.
Matthew çığlık atmaya başlıyor. O esnada, kafasından tutularak çadırdan çıkarılıyor. Ne olduğunu tam olarak idrak edemediği o anlarda tek duyduğu ses, kafatasından ve çenesinden gelen kırılma sesleri oluyor.
Ayı, Matthew'u kafatasından tutarak sahile doğru sürüklerken, Matthew canlı canlı yeneceğini biliyordu. Artık öleceğinden o kadar emindi ki, bağıramıyordu bile.
Kafatasının kırılma sesi eşliğinde gördüğü beyaz kürk sayesinde Matthew, dünyanın en güçlü ve ölümcül yırtıcılarından birinin pençesinde olduğunu fark ediyor: Kuzey Amerika kutup ayısı.
Ayının ölümcül ellerinden ise kamp arkadaşları sayesinde kurutuluyor.
Kafatası kutup ayısı tarafından ısırılan Matthew'ın acı çığlıklarını duyan kamp arkadaşları tencere tava sesleriyle ayıyı oradan uzaklaştırmaya çalışırken, içlerinden bir tanesi ayıya işaret fişeği attı. O ateş esnasında ayı, Matthew'ı fırlatarak boynunun kırılmasına sebep oldu.
Matthew artık öleceğinden emindi. Kafatası ısırılmış, çenesi ve boynu kırılmıştı.
Matthew içinden sürekli tekrar ediyordu. Lütfen git buradan lütfen diye. Ayı ise gitmiyordu, tekrar Matthew'a doğru gelmeye başladı. Neyse ki o sırada, kamp arkadaşlarından biri yine işaret fişeği tabancasını kullanarak ayıyı korkuttu ve kaçmasını sağladı.
Sonra öğreniyorlar ki, kamp yaptıkları alana verilen isim 'Kutup Ayısı Otoyolu' imiş.
Çok yanlış bir kamp alanı seçtiklerini öğrenmeleri neredeyse hayatlarına mal oluyordu. Matthew saldırıdan kurtuldu çünkü grup üyelerinden biri doktordu ve yardım gelene kadar onu bu sayede hayatta tutabildiler.
Ölümden kıl payı döndüğü bu deneyimden bahsetmeyi pek sevmeyen Matthew, arada bu konuyla ilgili şakalar bile yapıyor. İşin tuhafı bu ayı saldırısı, Matthew'ı kutup ayılarıyla daha fazla ilgilenmeye yönlendiriyor.
Bu sebeple saldırıdan yaklaşık 1 yıl sonra Ağustos 2014'te bir kutup ayısı uzmanı eşliğinde, saldırıya uğradığı yere Torngat Dağları'na dönüyor.
Küresel ısınmanın simgelerinden biri haline gelen ve bir çoğumuza da çok sevimli gelen kutup ayılarının saldırısına uğradıktan sonra onlara olan ilgisi artan hayat dolu bir adamı tanıdık...
Hayatta başımıza gelen her şeyin bir sebebi var, her şer bizi iyi bir şeye yönlendiriyor.
Bu da bunun güzel bir örneği olmuş sanki, ne dersiniz?
Bu içerikler de ilginizi çekebilir:
Antik Mısır'da Erkekler Neden Makyaj Yapıyordu?
Yorum Yazın
Yıllar önce tek başıma Dağ kampı yapıyordum. Gece çişimi yapmak için çadırımdan dışarı çıktım. Dev bir yaban domuzu yanıma geldi. Boynuzu benim yarım kadardı... Devamını Gör
Domuz insan yer mi?
yani adam ayının midesinden çıkıp kurtulmuş gibi bir haber başlığı
İçeriği okumadım, ana sayfadaki bu içeriğin manşeti yanlış demeye geldim. Düzeltin 😡 Kutup Ayısı Tarafından Yemesine Rağmen yazıyor MANŞETTE :)
Haklisiniz. Yenmesine ragmen degil, isirilmasi olmali ama klasik kotu reklam pazarlama taktikleri, ilgiyi cekip haberin tiklanmasini saglamak icin uygulanmis... Devamını Gör