Kurbanlarını Öldürdükten Sonra Ölü Bedenlerine Tecavüz Edip Bir Yamyam Gibi Etlerini Yiyen Cani: Milwaukee Canavarı
“Bir insanın benim yaptığım kötülükleri yapabileceğine inanmak çok güç, ancak ben bütün bunları yaptığımı biliyorum.”
İşte, Milwaukee Canavarı olarak bilinen Jeffrey Dahmer’ın 17 kişiyi acımasızca öldürüp cesetlerine tecavüz ettikten sonra ağzından dökülen sözler bunlardı. Bu satırları okurken başka bir ‘insanın’ yaptığı kötülükler yüzünden muhtemelen insan olmaktan utanacak ve şeytanı uzaklarda değil de içimizde aramamız gerektiğini bir kere daha anlayacaksınız…
27 Mayıs 1991 sabahı Milwaukee Polis Departmanı'nda çalışan iki polis memuru Joseph T. Gabrish ve John Balcerzak'a oldukça garip bir telefon gelmişti...
Dehşet içindeki üç kadın, yanlarında Laos’lu genç bir çocuk olduğunu ve bu genci çıplak ve yaralı bir halde bulduklarını söylediler. Yaralı genç sürekli ağlıyordu ve bu üç kadın birilerinin acilen bu gence müdahale etmesi gerektiğini söyleyerek polisten yardım istediler. Polisler olay yerine ulaştığında ortada içler acısı bir tablo vardı. Zavallı delikanlı perişan bir haldeydi ve ona yardım etmeye çalışan kadınların da sinir krizi geçirmesine ramak kalmıştı. Bir süre sonra polislerin yanına sarışın, uzun boylu bir adam yaklaştı ve yaralı gencin sevgilisi olduğunu söyledi.
Adamın söylediklerine göre her ne kadar daha küçük görünse de Laos'lu bu genç delikanlı aslında 19 yaşındaydı ve sarhoş olduğu için bu haldeydi. Polisler adamın verdiği ifadeyi doğrulama ihtiyacı hissetmeden zavallı gencin bu adamla gitmesine izin verdiler.
Hatta doğru düzgün ayakta duramadığı için adamın evine kadar da götürdüler. Polisi arayan üç kadın, onlara gencin yaralı olduğunu ve bacaklarının arasından kan geldiğini söylediler ancak polisler onların sözlerine kulak vermek bir yana, kadınlara 'basıp gitmelerini' söylemişlerdi. Tabii, acı gerçek bundan yaklaşık iki ay sonra ortaya çıktı. 19 yaşında olduğu söylenen delikanlı aslında 14 yaşındaki Konerak Sinthasomphone'dan başkası değildi. Üstelik polisler zavallı çocuğu kendi elleriyle katiline teslim etmişlerdi.
Polisler, Konerak’ı sözde sevgilisinin evine bırakıp polis merkezine dönmek için yola çıktıktan sonra telsizden iki aşıkla ilgili şaka bile yapmışlardı. İkilinin konuşma kayıtları, olayın vahametini bir kere daha ortaya koymuştu...
Konerak'ı teslim ettikleri bu adam Konerak dahil 16 kişinin ölümünden sorumlu 31 yaşındaki cani Jeffrey Dahmer'dı. Dahmer, kurbanlarına uyuşturucu verip öldürmekle yetinmiyordu; onların ölü bedenlerine tecavüz ediyor, sonra da parçalara ayırıp yiyordu. İşte 14 yaşındaki Konerak'ın böyle bir adamla gitmesine izin verilmişti, hem de o üç kadının bütün itirazlarına rağmen...
Her vahşi cinayetin arkasında acı dolu bir çocukluk hikâyesi vardır ya hani, Jeffrey Dahmer'ın hayatı tam da bu tanıma uyan türdendi. Psikolojik sorunları olan bir anne, işinden başka şey düşünmeyen bir baba ve böyle bir ailede büyüyen sorunlu bir çocuk…
Gerçi bu saydıklarımızı yaşayan milyonlarca insan var dünyada, o yüzden bu denli bir vahşete susamışlığın tek açıklaması bu olamaz ne yazık ki. Gelgelelim, Dahmer'ın da içindeki kana susamışlık taa o yıllardan kendisini göstermeye başlamıştı. Dahmer, henüz küçük bir çocukken sokaktaki ölü hayvan bedenlerini alıp eve getiriyordu. Hatta ölü bir köpeğin kafasını bir sopanın ucuna koyup bu sopayı bahçenin ortasına dikmişti. Babası bile oğlunun bu garip tavırlarından ürküyordu...
Lise yıllarına geldiğinde ise Dahmer’ın hayatı git gide batağa saplanır olmuştu. Okuldayken deli gibi alkol alıyordu ve ders saatlerinde onu ayık görebilmek neredeyse imkansızdı.
Dahmer, o yıllarda kendisiyle ilgili bazı şeylerin de farkına varmaya başlamıştı. Erkekleri cinsel anlamda çekici buluyordu ve aklından sürekli bir erkeğe tecavüz etmenin nasıl olacağını geçiriyordu. Bu korkunç fantezileri hayata geçirmenin yollarını ararken dileği gerçek oldu ve henüz 18 yaşındayken ilk kurbanını ağına düşürüverdi: Steven Hicks. Bir rock konserine gitmek için yolda otostop çeken Hicks'i arabasına alıp konser öncesi bir şeyler içmek için evine davet eden Dahmer, genç adamla ilişkiye girmek isteyip de reddedilince kafasına 10 kiloluk bir dambılla vurarak onu öldürmüştü. Hicks'in kıyafetlerini çıkarıp ölü bedenine tecavüz eden Dahmer'ın caniliği bununla da sınırlı kalmadı, cesedi parçalara ayırıp asitle dolu bir varilin içine attı...
Dahmer, içindeki canavarı yavaş yavaş uyandırmaya başlamıştı. Liseden sonra gittiği Ohio State Üniversitesi’nden alkol sorunu yaşadığı için atıldı. Sonrasında orduya katıldı, ancak orada da sorunlar devam etti.
Üstelik orduda iki kişiye ilaç vererek uyutmuş ve onlara tecavüz etmişti. Ancak bunun ortaya çıkışı çok sonra oldu. Terhis olduktan sonra büyükannesinin evine döndü ve cinsel saldırılarına devam etti. Çocukların önünde mastürbasyon yapıyor, halka açık banyolarda gözüne kestirdiği erkekleri ilaçla uyutup onlara tecavüz ediyordu. Bu saldırılar 1987 yılına kadar böyle devam etti, taa ki bir gay barda tanıştığı 25 yaşındaki Steven Tuomi’yle karşılaşana kadar...
Genç adamı birlikte bir otele gitmeye ikna eden Dahmer, Tuomi'yi de ilaçla uyutup tecavüz etme niyetindeydi. Ancak olayın sabahında Dahmer kendisini Tuomi’nin cesedinin üzerinde sızmış halde buldu.
İşte o andan itibaren Dahmer hayatının amacını bulmuştu, o büyük açlığını kanla ve şiddetle giderecekti. Dahmer o günden itibaren daha da vahşi, daha da acımasız birine dönüştü. İlk iki cinayetinin ardından gücünün nelere yetebileceğini gören Dahmer, 15 kişinin daha ölümüne sebep oldu. Kimisiyle ölmeden önce ilişkiye girmiş kimisine de öldürdükten sonra tecavüz etmişti. Üstelik öldürdüğü kişilerin vücutlarını parçalayıp yemeye başlamıştı. Deliliğinin sınırları bunlar da değildi üstelik, kurbanlarının kafatasını delip onları birer robota döndürmeye çalışıyordu.
Dahmer’ın yolu 1991 yılında kendine seçeceği son kurban olan Tracy Edwards ile kesişti. Dahmer, para karşılığı Edwards’ın çıplak fotoğraflarını çekmek istediğini söylemişti. Paraya ihtiyacı olan Edwards ise başına geleceklerden habersiz teklifi kabul etti.
Dahmer, elinde bir bıçakla gelip Edwards’a soyunmasını emretti. Ardından eline bir kelepçe geçirip genç adamın göğsüne yaslanarak kalp atışlarını dinledi. Edwards’ın kulağına doğru eğilip kalbini sökeceğini ve afiyetle yiyeceğini söyledikten sonra ileri geri sallanmaya başladı. Edwards başına gelecek felaketi geç de olsa anlamış ve oradan kaçmanın planlarını yapmaya başlamıştı. Dahmer’ı televizyon izlemeye ikna eden Edwards, bir anlık dikkat dağınıklığından faydalanıp Dahmer’ı yumrukladı ve oradan kaçıp polislere haber verdi. Artık Dahmer için sonun başlangıcıydı...
Dahmer, yıllarca pek çok kişiye türlü işkenceler etmiş ve 17 kişinin ölümüne sebep olduktan sonra ancak yakalanabilmişti. Cezaevine konulduktan sonra Dahmer’ı öldürmek isteyen mahkumlar oldu.
Ancak Dahmer’ın sonu 1994 yılında Christopher Scarver adlı mahkumun elinden oldu. Çamaşırhanedeyken demir bir çubukla arkadan saldıran Scarver, Dahmer’ı öldürene dek kafasına vurdu. Scarver’ın sonradan verdiği ifadeye göre Dahmer kendisine karşı koymaya bile çalışmamıştı. Bu cinayeti neden işlediğini sorduklarında ise Scarver'ın sözleri şu oldu:
'Onu öldürmem için Tanrı'dan emir geldi…'