Köleliği Reddedip Peygamberliğini İlan Eden, Beyaz Katliamıyla Tarihe Geçen İsyankar Lider: Nat Turner
Köleliğin tarihi insanlığın sırtında bir kambur ve bugün bile bunu savunabilecek bazı insanlarla karşılaşabiliyoruz. Peki soralım, köleler onlara biçilen bu korkunç kaderi reddedip hiç isyan etmiş miydi?
Ufak bir tarih yolculuğu için çayınızı, kahvenizi alın gelin.
Evet, ettiler. Hem de tarih kitaplarında bile yar alan Nat Turner örneğiyle.
Belki başarıya ulaşamadı ve kölelik dünyaya karanlığı yaymaya devam etti ama yaşananlar hiç de gözardı edilmemeli.
Bu kıvrak zekası onun kendi kendini eğitmesini sağladı. Genç yaşta okuma ve yazmada özgür bireylerden bile iyi seviyeye gelmişti.
Sürekli İncil’den pasajlar okuyordu ve anlattıklarına inanan köle arkadaşları ona “Peygamber” lakabını takmıştı.
Bu birliktelik dinî çizgiyi aştı, kısa sürede rahatsız oldukları bu düzeni değiştirmeye, bir özgürlük mücadelesine evrildi.
Peki krallıkla savaş ne zaman başlayacaktı? Müritlerinin aklındaki soru buydu.
13 Ağustos’da bir başka tutulma daha gözlemlendi. Turner bunun Tanrının son işareti olduğunu söyledi. İsyan vakti gelmişti, 21 Ağustos’da ateşler yakıldı…
Onu takip eden ilk isyancılar aynı tarlada çalıştığı köle dostları, müritleri oldu. Dikkat çekmeden diğer kölelerle iletişim kurmak için, önceden belirlenmiş şarkıları söyleyerek çevrede dolaşmaya başladılar.
Dikkatleri çekmemek her açıdan önemliydi.
Bu sebeple silahlarını da onları köleliğe mahkum eden, onlarla özdeşleşmiş aletlerden seçtiler. Ateşli silahlar yerine kesici aletler ve sopalar kullandılar.
İsyancılar ev ev dolaşıp buldukları bütün köleleri serbest bıraktılar. Bununla kalmadılar gördükleri tüm beyazları erkek, kadın, çocuk ayırt etmeden öldürdüler...
Muazzam bir şiddet, acımasız bir kıyımdı bu. Günün sonunda 50'den fazla köle sahibi öldürülmüştü. Turner ona masumane görünen, Tanrı'nın işareti olan bu şiddet dalgasıyla birlikte, beyazların kölelere yaşattığı şiddete empati yapacağına inanıyordu.
Fakat bekledikleri özgürlük hareketi bu değildi, isyan iki gün içerisinde bastırıldı. Bu ufak çaplı savaşta 200’e yakın siyah öldürüldü.
Hatta sadece isyancılar değil olaylarla hiçbir bağlantısı olmayan köleler de öldürülmüştü. Hatta öyle bir sonuç ortaya çıktı ki toplamda özgürlük fikri zararlı çıktı: Zanlıları yakalamak için gereken harcamalar özgür siyahlardan vergiler alınarak karşılandı.
Nat Turner tüm bunlar yaşanırken kayıplara karıştı.
Olayların başlamasından iki ay kadar sonra, Benjamin Philips adındaki bir çiftçi Turner'ı çitlerinin dibinde, ondan saklanırken buldu, tanıdı ve yetkililere teslim etti.
İfadesine göre bu isyan hareketinde Turner yalnızca bir kişiyi öldürmüştü, sadece liderlik yapıyordu.
Fakat o ve müritleri yargılanmaktan kurulamadı. İsyana katılan 45 köle yargılandı, 18’i asıldı. Geri kalanlar yeniden satıldılar.
Olayı tüm detaylarıyla itiraf eden Nat Turner, isyan planladığı için suçlu bulundu ve ölüm cezasına çarptırıldı. Bununla kalmadı, diğer isyan hareketlerine ders olması için derisi yüzüldü ve başı gövdesinden ayrıldı.
Köle karşıtlığıyla başlayan bu hareket elbette kahramancaydı ama suçsuz insanları katletmeye başlamaları onları amacından uzaklaştırmıştı.
Hatta bir sempati kazanmayı bekleyerek yaptıkları bu 'katliam' onlara karşı daha büyük önlemler, daha sert yaptırım kararları alınmasını sağladı.
Bazı insanlar bu isyandan sonra köleliğin gerekli olduğunu bile düşünmeye başladı.
Çok farklı amaçlarla başlayan hareket amacından saptığında herkesin zararına sonuçlanmıştı...
Yorum Yazın
Yeterli performansı göstermeyen köle çocukların kesilen elleri gibi batılı insanlık anlayışı kişileri bir başka yanlışa suruklemis olabilir. Gönül isterdi ki... Devamını Gör
Dünyanın kuralı büyük balık küçük balığı yer, gerek ırk gerek sosyal statü olsun bunun için geçerli sebep sayılır, burada amaç sadece ayrıştırabilmesi, siz d... Devamını Gör
Köleliğe karşı nasıl bir hareket başlarsa başlasın, sonuç değişmezdi. Tek farkı o kadar insanın ölmemiş olması olurdu. 250 kişi değil de 50 kişi ölürdü. Lide... Devamını Gör