Kafa Sondajı 9 - İğrenç İrlanda Yemekleri, Son Saniyede Değişen Dünyalar ve Torschlusspanik Hissi!
Sıradan kentliler olarak yabancı mutfaklara iyi kötü aşina olduğumuzu düşünüyoruz ama işin doğrusu pek öyle değil.
Nasıl bizler her gün kebap yemiyorsak, İtalyanlar da her gün pizza yemiyor.
Ayrıca İtalyan ve Uzakdoğu mutfakları haricinde dünyada insanlar ne yer, ne içer pek bilmiyoruz sanki.
Mesela İrlandalılar. Bu sıradan bir İrlanda öğünü. Somon, patates, yumurta ve muzu bir arada servis edilmiş.
Garip geldi değil mi? Zaten damak zevki ve alışkanlıklar tam olarak böyle bir şey. Bunu garipsiyoruz, çünkü hiç denemedik. Bize garip gelen daha bir dünya kombinasyon var.
Mesela İsveç köftenin kızılcık reçeliyle servis edilmesi de bunlardan biri.
Temelde bu garipseme durumunun tatlı ile tuzluyu birbirine karıştırmaktan kaynaklandığını söyleyebiliriz.
Günümüz Türk mutfağında pek rastlamıyoruz buna. Haliyle gördüğümüz zaman şöyle bir irkiliyoruz. Fakat Osmanlı mutfağında şimdiki gibi domates ağırlıklı yemekler yoktu. Yemeklerde meyveler lezzet kaynağı olarak sıkça kullanılıyordu. Yani aslında bizim yemek kültürümüz de kolaylıkla bu şekilde gelişebilirdi. Gelişmedi, o ayrı.
Bu arada yanına reçeli kondurmakta zorlandığımız İsveç köftenin kökeninin bize dayandığı da geçtiğimiz günlerde ortaya çıkmıştı. Yoksa?!
Filmlere son dakika müdahaleleri pek bir ilginç olabiliyor. Kevin Spacey bu sene gösterime giren All The Money in the World’ün kadrosunda, acayip bir makyajla da olsa yer alıyordu.
Taciz skandallarıyla adı kirlenince stüdyo son dakikada karar değiştirdi ve ekiplerden aktörün bir şekilde değiştirilmesini istedi.
Fragmanları bile yayınlanmış filme Christopher Plummer dahil edilerek, Spacey’nin karakterini yeniden canlandırması sağlandı (Plummer’ın plastik makyaja pek ihtiyacı yoktu tabii) Film gösterime bu son dakika revizesiyle girdi. Her şey iyi kötü kotarılmıştı. Üstelik Plummer, bu yılan hikayeli rolüyle Oscar adaylığı dahi aldı.
Bu hikayelerden epey var. Geleceğe Dönüş’te Marty McFly karakteri için Eric Stoltz ile anlaşılmış, çekimler başladıktan kısa bir süre sonra Stoltz gönderilmiş ve rol Michael J. Fox’a verilmişti.
Aynı şekilde Yüzüklerin Efendisi’nde Aragorn rolü önce Stuart Townsend’e verilmiş, aktör rol fazla genç olduğu gerekçesiyle çekimlere yalnızca birkaç gün kala Viggo Mortensen ile değiştirilmişti.
Şu da oldukça ilginç. Star Wars’un orijinal üçlemesinde Darth Vader’a İngiliz aktör David Prowse can vermişti.
Prowse üç filmde de Vader’ı canlandırdı, fakat serinin ilk filmi çekilirken, Darth Vader’ın sesine de hayat vereceği düşünülüyordu.
Prowse’un Ağır Bristol aksanı ve şeytani olmakla uzaktan yakından alakası bulunmayan ses tonu role uygun bulunmamış olacak ki, filmin gösterime girmesinden kısa bir süre önce James Earl Jones ile anlaşıldı ve Darth Vader bildiğimiz sesine kavuştu.
Hatta Prowse’un bu değişiklikten haberdar edilmediği, büyük sürprizi filmin galasında herkesle birlikte aldığı rivayet edilir. İşte Prowse’un seslendirdiği Darth Vader'ın bulunduğu bir video:
Hani bazı dillere özgü, sosyal medyada bol bol övülen özel anlamlı kelimeler var ya. Onları gerçekten seviyorum.
Mesela Torschlusspanik. Almanca’da “Zamanın akıp gitmesiyle birlikte bir şeyler yapma şansının git gide azalması” anlamına geliyor.
Sizi bilmem ama ben bu hissi çok sık yaşıyorum.
Gerçekten de zaman akıp gidiyor ve bazı fırsatlar kayboluyor. İçinde bulunduğumuz modern dünyada anlamlı bir hayat yaşamak isteyen herkesin sık sık torschlusspanik yaşaması gerekiyor sanki, siz ne düşünüyorsunuz?
*
Kafa sondajı haftaya kaldığı yerden devam edecek, farklı konularda kafaları sondajlayacak. Takipte kalın!
Yorum Yazın
güzel içerik teşekkürler. vader'ın sesinin değişmesi cidden çok iyi olmuş.
2 Aydır dublin de yaşıyorum öyle bir İrlanda yemeği görmedim
Çorba olmuş biraz ama her bilgi ilginçti Torschlusspanik Almanca bildiğimi zannetmemden kaynaklı bana hep yumurtanın kapıya dayanması şeklinde geliyor :D Hal... Devamını Gör