İzlemeyen Kalmasın! Onedio Editörlerinin Son Dönemde İzleyip Çok Beğendiği 13 Film ve Dizi
Ne izleyeceğine karar vermeye çalışırken en az yarım saat harcayanların imdadına yetişiyoruz. Öneriler bizden, izlemesi sizden... 🎬
1. "Çok tatlı bir film isteyenler için şahane seçenek." diyor Eda: Hunt for the Wilderpeople
'Duygusallıktan baymıyor, gerçekçiliği de zorlamıyor. En önemlisi de Yeni Zelanda ormanlarının şahane görselliğinde geçiyor. Tatlı tatlı seyretmelik...'
2. Hatice, İtalyan sinemasının sevilen örneklerinden "Perfetti sconosciuti"yi öneriyor.
Yılların dostları bir akşam yemeğinde buluşup, 'haydi telefonlar masada dursun, herkes gelen mesajı, mail'i sesli okusun' diyor ve olaylar gelişiyor. Sonunu anladığınızda filmin mesajını takdir ediyorsunuz.
3. Nuri Bilge Ceylan'ın son filmi Ahlat Ağacı'nı Cemil çok çok beğendi.
Üniversiteyi bitirip memleketine geri dönen 20’li yaşlarındaki Sinan, kitabını basabilecek bir sponsor ararken hem ailesiyle ilgili sorunlarla yüzleşiyor hem de bir dönem tanıdığı insanlarla yeniden buluşuyor. Geçmiş muhasebeleriyle birlikte gelen bu karşılaşmalar en temelde Sinan’ın kendisiyle yüzleşmesiyle sonuçlanıyor.
4. Sıkı bir Deadpool hayranı olan Cihan, devam filmini de ilki kadar beğenmiş.
Hatta en az 3 kez daha izleyecek!
5. Eda'nın mükemmele çok yakın bir film olarak gördüğü önerisi: Call Me by Your Name
1983 yılı yazı sırasında 17 yaşındaki Amerikalı-İtalyan Elio Perlman, günlerini ailesinin İtalya'nın kuzeyindeki, 17. yüzyıldan kalma villasında klasik müzik yaparak, kitap okuyarak ve arkadaşı Marzia ile flört ederek geçirmektedir. Elio, Greko-Roma kültüründe uzmanlaşmış seçkin bir profesör olan babası ve onu elit kesim meyveleriyle, doğal lezzetlerle şımartan, çevirmen olan annesi Annella ile bir arada olmaktan ziyadesiyle memnundur. Elio'nun olgunluğu ve entelektüel birikimi, onu tam teşekküllü bir yetişkin gibi gösteriyor olsa da, özellikle kalpteki konularda onun hakkında hâlâ masum ve biçimlenmemiş olan çok şey vardır. Bir gün, doktorasını sürdüren büyüleyici bir Amerikalı bilim adamı olan Oliver Elio'nun, babasına yardım etmek göreviyle yıllık yaz stajyeri olarak villaya gelir. Güneşin ışıltılarının arasında Elio ve Oliver hayatlarını sonsuza dek değiştirecek bir yaz boyunca yeşermekte olan arzunun güzelliğini keşfedeceklerdir.
6. Tarihe ilginiz olsun olmasın bu belgesel önerisi dikkate alınmalı.
Levent'in izlediği 'Hitler's Circle of Evil', Hitler'in yükselişini çevresindekilerin rekabeti üzerinden ele alıyor.
7. "Kurgusuna hayran kaldığım, çok sürükleyici bir belgesel." diyor Gülşah: Wild Wild Country
'Kanunlardaki açıkları yakalayamıyorsanız bu sizin kaybınızdır.' deyip, sonunda yine de hapse giren Osho'nun baş sekreteri gibi topluluğun ileri gelenlerinin ağzından hikayeyi dinleyebilmek etkileyici. Topluluğun yönetim şekillerinin aşama aşama uğradığı değişiklikler hükûmet yönetimleriyle ilginç benzerlikler sergiliyor.
8. Temple Grandin'i izleyip de sevmeyen kimse yok. Fatih de onlardan biri.
'Fotografik hafıza, otizmlilerin farklı değil de aynı olduğu gerçeği, inanılmaz oyunculuklar ve bir o kadar iyi senaryo! Hepsi bu biyografi filminde bir araya gelmiş. Aldığı puanı sonuna kadar hak ediyor.'
9. Gülşah, çok keyifli ve bir o kadar da hüzünlü bir dostluk hikâyesi öneriyor: Me and Earl and the Dying Girl
Filmin çok farklı bir görsel dili var. Gülşah bu yönetmeni çok seviyor; özellikle de kamera kullanımını, açılarının zenginliğine hayran.
17 yaşındaki Greg Gaines'ın sosyalleşmeyle ilgili sorunları vardır, lise hayatını mümkün olduğunca görünmez bir tip olarak geçirmeyi planlamaktadır. Ancak annesinin hiç de bu durumu kabullenmeye niyeti yoktur. Annesi Greg'in yakın zamanda kanser teşhisi konulan sınıf arkadaşı Rachel ile arkadaşlık kurmasını istemektedir. Greg, annesinin bu teklifini isteksizce kabul etmek zorunda kalır ve böylece iki genç arasında hayal bile edemeyecekleri bir dostluk başlar.
10. Uyuşturucu, mafya, getto filmlerini seviyorsanız, Eda'nın etkilendiği "Cidade de Deus" tam sizin ağzınıza layık.
Film, Brezilya'nın suç dolu gettosundaki olaylar silsilesini anlatıyor.
11. İzleyici ikiye bölen Alex Garland bilim kurgusu Annihilation hakkında Erkam'ın diyecekleri var:
Bad science’ı bol olsa da fena olmayan bir bilim kurgu. Lakin kurgu, dramatik yapı ve oyunculuklar vasat. Biraz yorumlara bakındım, herkes metaforlar üzerinden filmi güzellemiş. Sık sık vurgulanan self-destruction temasına uyan her şeyi o metafora yedirebilirsin o yüzden bunu kolaycılık olarak görüyorum ve artırıyorum. Yani benim de bir metaforum var. Bundan sonrası spoiler:
Deniz fenerindeki uzaylı top: Dünya üzerindeki radikal oluşumların beyin takımı (FETÖ, Menzil, IŞİD, Adnan Oktar, People's Temple)
Parıltı: Propaganda ve beyin yıkama süreçlerinin tamamı. Bir giren çıkamıyor. Çıksa bile tamamen radikalleşmiş terörist oluyor. (Son sahneyi hatırlayın)
Şekil değiştiren canlılar, Allah diyen ayı vs: Mürit toplamak için gaipten mucize basmalı, evrim yalanlamalı, akıllı tasarım övmeli ikna yöntemleri
Sondaki imitasyon uzaylı: Tamamen radikalize olmuş ve beyni yıkanmış yeni kişilik.
Kişinin eski benliğinin eline bombayı verip (bomba detayı önemli) dünyaya aynı suretle geri dönüyor.
Herkes aynı kişi zannediyor ama aslında o kişi artık radikal bir militan. Ya herkesi kendi gibi yapacak ya da gücü ele geçirmeye çalışacak, zarar verecek.
Eyyorlamam bu kadar.
12. Bi' "Gişe Memuru", "Sarmaşık" kadar kaliteli olmasa da, Tolga Karaçelik'in son filmi Kelebekler de çok iyi.
30 yıl ayrı kaldıktan sonra, babaları üç çocuğunu Hasanlar köyündeki evlerine geri çağırır. Nedenini bilmezler. En büyükleri Cemal, onları alır ve bu garip köye doğru yola çıkarlar. Yıllardır bir araya gelmeyen ve birbirini çok az tanıyan üç kardeş Hasanlar'a vardıklarında babalarının öldüğünü öğrenirler ve babaları, vasiyetinde köyün acayipliklerinden biri olan kelebeklerin gelişinde gömülmeyi istemiştir. Köyde geçirdikleri zaman süresinde yaşadıkları enteresan olaylar esnasında hem birbirlerinin hem kendilerinin hem de babalarının kim olduğunu anlamaya çalışırlar.
13. Son yılların en sıkı gerilim filmlerinden A Quiet Place de listenin mutlaka izlenmesi gereken yapımlarından.
İki çocuklu bir aile, izole bir kırsalda sakin bir yaşam sürmektedir. Henüz büyüme çağlarında olan çocuklar da ebeveynleri de hiçbir şekilde konuşmamakta, işaret diliyle anlaşmaktadır. Ancak bunun sebebi konuşamıyor olmaları değildir. Aile gıcırtı çıkaracak her türlü adımdan, ses yapacak her türlü hareketten uzak durmaktadır. Ancak günün birinde bu sakin hayat, küçük çocukların oyun oynarken bir lambayı devirmeleri ile tepetaklak olur. Durgun sessizliğin içinde çıkan bu ses, ailenin peşindeki varlıkların dikkatini hemen çekecek ve aileyi gerilim dolu anlar bekleyecektir.
Yorum Yazın
#2 Mükemmel yabancılar 'ın İspanyol versiyonunu izlemiştim. Ama Türk versiyonu olan Cebimdeki Yabancı çok daha iyiydi. Tavsiye ederim. Bir de daha çok film ... Devamını Gör
sonuncu dikkatiki çekti. izlemem lazim
13. kesınlıkle tavsıye ederım