Hem İş, Hem de Özel Hayata Uygulanabilen Basit ve Etkili Bir Karar Alma Yolu: STOP Tekniği
Her birimiz sürprizler, iniş çıkışlar ve yol ayrımlarıyla dolu yaşantılarımızda bazı pusulaların yardımına sıkça ihtiyaç duyarız. İster özel yaşamda, ister iş yaşamında, istersek de zor durumda kaldığımız herhangi bir esnada uygulayabileceğimiz bir 'oyunvari' tekniği size anlatalım: “STOP” tekniği!
Bazı kavramları anlatmanın ve anlamanın en kolay yollarından biri de akronimler.
İki veya daha fazla sözcüğün baş harflerinden, veya ilk birkaç harfinden oluşturulmuş kelimelere 'akronim' diyoruz.
Akronim, önemli bellek güçlendirme yöntemlerinden biri kabul edilir. Hatırlanacak kelimelerin baş harflerinden yeni bir kelime oluşturulması, kelimeleri tek tek hatırlamayı kolaylaştırır.
Akronimler iş dünyasında da yaygın biçimde kullanılır.
Bu hem yazım, hem de konuşma dilinde zamandan kazandırıcı olduğu gibi, yine kelimeleri tek halleriyle akılda tutmayı daha kolay hale getirir. Örneğin Türkçede bile 'SWOT analizi' yerleşti. Kurumsal hayatın kısaltması bitmez!
İşte “STOP” tekniği de adını bir akronimden alıyor.
STOP tekniğinde, akronimi açtığımızda her harfe karşılık gelen sözcükler bu şekilde:
S - Stop (Dur)
T - Think (Düşün)
O - Observe (Gözlemle)
P - Plan / Proceed (Planla / Uygula)
1. STOP’un S’si, akronimin kendisi gibi "Stop”. Ne olursa olsun, önce dur.
Yöneticinizden bir e-posta aldınız, o kadar işinizin arasında sizden yeni bir iş beklediğini söylüyor; ya da eşinizden bir telefon geldi ve evde ters giden bir şeylerden bahsediyor. Akşam eve geldiniz ve çocuğunuzla ilgili okuldan şikayet mektubunu buldunuz.
Hatta ve hatta, ormanda kayboldunuz.
“STOP” tekniği diyor ki; ilk adım olarak yalnızca bir durun; ve bir probleminiz olduğunu kabul edin.
2. T ve ikinci adım: “Think” (Düşün).
Yukarıdaki durumlarda, ya da benzer halde vereceğiniz ilk tepkiyi, ilk cevabı ve bunun karşılığında alacağınız tepkiyi düşünün.
O e-postaya vereceğiniz cevap, telefonda göstereceğiniz tepki veya evde mektubu okuduktan sonra söyleyecekleriniz. STOP tekniğine göre, kendi filminizin gidişatını belirleyecek unsur budur; çünkü çoğunlukla -bilhassa da beklenmedik durumlarda- ani, düşünmeden ve dürtüsel olarak tepki veririz.
3. STOP’un üçüncü adımı ise “Observe” (Gözlemle).
Hedefe giden yolda ihtiyacınız olan diğer araçlar neler? Elinizde neler var ve etrafınızdaki imkanlar hangileri? Fiziksel imkanlardan ve araç gereçten tutun da, aileniz, iş arkadaşlarınız, dostlarınız, sağlığınız, bilinciniz, aldığınız eğitime varıncaya kadar eldeki olanakları, ve onları nasıl kullanabileceğinizi gözlemleyin. Belirlediğiniz hedef için neye ihtiyacınız olacak?
4. Son aşama olan P ise, Plan / Proceed (Planla / Uygula).
Genellikle “kervanı yolda dizmeyi” seven bir toplum olduğumuz için çok alışkanlığımız sayılmasa da, plan sizin ilerleyeceğiniz yolun haritasıdır esasında, karanlıkta el yordamıyla ilerlemek yerine, her şeyi netleştirmenizi sağlayacak bir seçimdir. Başarı rastlantısal olabiliyor; fakat onu planlama ve planı uygulama ile sürdürülebilir kılıyoruz.
Bu aşamaya bir anlamda, gelen yeni verilerle en iyi sonuca ulaşma yolundaki pusula da diyebiliriz.
P aşaması biraz da, iç ve dışımızda olup bitene eldeki verilere göre ayar çekebilmeye tekabül ediyor.
Uzmanlar STOP tekniğinin en sık başvurulan davranışsal terapi yöntemlerinden biri olduğu konusunda birleşiyor.
Bu kanıda, dürtüsel tepkiyi takip eden ve çoğunlukla karşımıza anksiyete olarak çıkan huzursuzluk ve kaygı halini azaltıcı 'sakin kalıp düşünerek karar verme' hissi ve kararlılığının etkili olduğu, hakim görüşlerden bir tanesi.
Fazlasıyla can sıkıcı olabilen iç sesimize, ayrıca günlük kötü alışkanlıklarımıza uygulanabilir bir teknik olduğu da belirtilmiş. Bu anlamda 'mindfulness' ve meditasyonla çok benzer bir kapıya çıktığını söylemek hiç zor değil.
Kısacası STOP, hatırlaması hayli kolay bir akronim ve uygulanabilir bir teknik.
Çünkü şu sözü daima hatırda tutmakta fayda var:
'Hayatın %10’u başınıza gelen olaylardan, %90’ı ise sizin onlara gösterdiğiniz tepkilerden oluşur.'
Yorum Yazın
taktik maktik yok. bam bam bam😂
Ben "allah ne verdiyse" taktiğini kullanıyorum, olduğu kadar olmadığı kader demişler mk ^_^
Stehen-verstehen, stand-understand, vukuf-vakafe ... Bazı dillerde durmak ve anlamak fiilleri. Hatta bizimkinde de zorlayalım, an'lamak.