Edebiyat Tarihinin En Nadide Yazarlarından Olan Virginia Woolf'tan Hayata Dair 15 Aforizma
Edebiyat tablosunun en özel renklerinden biri olan Virginia Woolf, 75 yıl önce tam da bugün bu dünyaya veda etti. Bedeni belki de yüzlerce kez farklı farklı çiçeklerde yeniden yaşam bulsa da, geride bıraktığı eserleri yerli yerinde, yıllar geçtikçe çok daha etkileyici şekilde duruyor. Gelin kendisinin kaleminde hayat bulmuş, eşsiz güzellikteki bazı sözlerini okuyarak kendisi analım...
1.
2.
Ne hoş bir güzelliği vardır, dünyadan hafif adımlarla gülümseyerek geçenlerin...
3.
Siz duygularınızın kölesisiniz herkes gibi, ama size hükmeden bu duyguları tanıyamaz; ne zaman, nerede, nasıl ortaya çıkacağını bilemezsiniz. Bir aşk, bir öfke, çıldırıcı bir kıskançlık, dayanılmaz bir özlem, bazen karanlıkların içinden çıkıp sizi esir alabilir. Bazen bir başka insan için kendinizden vazgeçebilirsiniz. Bazen öfkeyle kamaşır içiniz. Yitirmenin ne olduğunu biliyorum. Yaşadığımız aşklar hayatımızı değiştiriyor. Yapılan hatalar da değişen hayatı bir kez daha değiştiriyor. Savruluyoruz... Hayata ne ile başlarsan başla elinde çok az şey kalıyor: gurur ve aptallık. Halbuki her şey istemiştik, değil mi?
4.
İnsanlar, nasıl da nefret ettim sizden! Nasıl da dirsek vurdunuz, nasıl da önümü kestiniz, yer altı treninde karşılıklı oturup birbirinize gözlerinizi diktiğinizde nasıl da pistiniz!
5.
Ne kadar az görürsek o kadar çok inanırız.
6.
Böyle bir dünyaya çocuk nasıl getirilir? Acıyı ne hakla besleyebiliriz? Uzun süreli sevgilerden yoksun küçük duyguların ardına takılıp şuraya buraya sürüklenen bu zevk düşkünü hayvanların soyunu ne hakla sürdürebiliriz?
7.
Aşçı yamaklarının dağıttığı çorba kaseleri gibi yüzler, bayağı, açgözlü, gelişigüzel yüzler; sarkık paketlerle vitrinlere bakan; göz süzen, silip süpürdüğü her şeyi yakıp yıkarak sevgimizi bile bozulmuş, şimdi onların pis parmaklarıyla dokunulmuş yüzler.
8.
Arayış yollarından, gençliğin belirsizliklerinden, göz kamaşmalarından çıkmış; dümdüz önümüze bakıyoruz. Farklılıklarımız, keskin güneş ışığı altında kayaların gölgeleri denli kesin belirlenmiş.
9.
Üzerime sıçrayan duygu sarsıntısından korkuyorum; çünkü başa çıkamıyorum onunla; sizin yaptığınız gibi bir anı sonrakinin içinde eritemiyorum, ve ben anlık sıçramanın sarsıntısıyla düşersem siz benim üzerime basacaksınız, beni paramparça ederek.
10.
Sürekli geliyor yabancılar, bir daha hiç görmeyeceğimiz kişiler, teklifsizlikleriyle, ilgisizlikleriyle, bizsiz süregiden dünya anlayışlarıyla istemimiz dışında bizi süpürüp geçen kişiler...
11.
Gerçek benliğim, varsaydığım benliğimle ilişkisini kesiyor.
12.
Nasıl da kat kat iyi sessizlik... Kazığın üzerinde kanatlarını açan yapayalnız deniz kuşu gibi kendi kendime oturmak, nasıl da kat kat iyi...
13.
Düşünmek istiyorum sessizce, sakince, ferahça, yarıda kesilmeden, sandalyemden kalkmak zorunda kalmadan, bir şeyden diğerine kolayca süzülerek, husumet ya da engel duygusu olmadan... Derinlere, daha derinlere dalmak istiyorum, yüzeyin ötesine, yüzeysel kaskatı gerçeklerden kurtulmak istiyorum. Kendimi sabitlemek için akıp giden ilk düşünceyi yakalamalıyım.
14.
Başkalarının gözleri bizim zindanlarımız; başkalarının düşünceleri bizim kafeslerimiz.
15.
Kadınlar erkekler gibi yazıp erkekler gibi yaşar ya da erkeklere benzerlerse, çok yazık olur; çünkü dünyanın büyüklüğü ve çeşitliliği göz önüne alındığında, iki cins bile yetersiz kalırken, yalnızca bir tanesi ile nasıl idare ederiz? Eğitim, benzerlikler yerine ayrılıkları ortaya çıkarıp güçlendirmemeli midir?
Yorum Yazın
Erkek düşmanı
Hıh