Görüş Bildir
Haberler
Bu Ayıp Bize Yeter! Bir İntiharın Ardından Kaleme Alınıp Hepimizi İnsanlığımızdan Utandıran Bir Yazı

etiket Bu Ayıp Bize Yeter! Bir İntiharın Ardından Kaleme Alınıp Hepimizi İnsanlığımızdan Utandıran Bir Yazı

Ne yazık ki ekonomik ve psikolojik sebeplerle her geçen gün yeni bir intihar haberine şahit oluyoruz. Bunlardan biri de Konya'da kendini asarak intihar eden Seyit Talaşlı. Talaşlı'nın intiharının ardındaki yürek burkan detaylar da ortaya çıktı. Bu detayları da merhumun memleketi olan Eskil'de 75. Yıl Anadolu Lisesi Müdürü Dursun Altan sosyal medya hesabında kaleme aldı.

İçeriğin Devamı Aşağıda

Aksaray Eskilli olan Seyit Talaşlı işçilik yaptığı Konya'da kendini asarak yaşamına son vermişti.

Aksaray Eskilli olan Seyit Talaşlı işçilik yaptığı Konya'da kendini asarak yaşamına son vermişti.

Seyit Talaşlı'nın kanser tedavisi gören babası oğlunun acısına üç gün dayanabildi ve dün kalp krizi sonucu hayatını kaybetti.

Seyit Talaşlı'nın kanser tedavisi gören babası oğlunun acısına üç gün dayanabildi ve dün kalp krizi sonucu hayatını kaybetti.

Eskil 75. Yıl Lisesi Okul Müdürü Dursun Altan da, olaydan sonra çok üzüldü ve paylaştığı yazıyla herkesin vicdanıyla yüzleşmesini sağladı.

Eskil 75. Yıl Lisesi Okul Müdürü Dursun Altan da, olaydan sonra çok üzüldü ve paylaştığı yazıyla herkesin vicdanıyla yüzleşmesini sağladı.

BU AYIP BİZE YETER!

BU AYIP BİZE YETER!

BU AYIP HEPİMİZE YETER

Eskilli hemşehrimiz Seyit TALAŞLI intihar etti. Neden intihar etti? Bir yıl önce hanımı kanserden vefat etti. Dört çocukla kaldı. Babası kanser hastası, annesi de rahatsız. Eskil'de iş bulamadı. Konya'da üç kuruşluk bir işe girdi. Geceleri işte çalışıyor, gündüzleri de hastanede babasının tedavisi ile ilgileniyordu. Eskil'de kalan çocukları buram buram burnunda tütüyordu. Dört çocuğundan ikisi de hastaydı. Hasta babası ile mi ilgilensin, hasta anası ile mi ilgilensin yoksa hasta iki yavrusu ile mi ilgilensin? Hangisine yetişsin, hangisine para bulsun? Annesine 'Anne, çocuklarımı çok özledim, burnumda tütüyorlar' diye ağlamaya başladı, gözyaşları dizinden tırnağına indi. Anne sen de hastasın çocukları da senin başına yıktım geldim' diyordu gene ağlıyordu. Maddi imkansızlıklar diz boyu. Yetişemiyordu, yetiştiremiyordu. Ne bir zengin çağırıp bir iş veriyordu, ne de bir siyasetçi 'Gel arkadaş, sen ihtiyaçlısın seni işe alalım, çocuklarının başında dur.' diyordu. Ezanlar okunuyordu, Eskil'deki on beş civarında camiden birbiri peşi sıra ama bu imamlardan biri de gelip, halin vaktin nasıldır diye sormuyordu. Biri de ben olmak üzere çocuklarını okutan öğretmenlerden biri de evini ziyaret edip, halini durumunu sormuyordu. Bir komşusu, bir hemşehrisi, kısaca bir Allah'ın kulu halini sormuyordu. Gittikçe büyüyordu çaresizliği. Esnaf oturduğu kasanın başında kredi kartı post makinesi ile cırt cırt tahsilat yapıyordu. Siyasetçiler onu görmüyor, zengin çocuklarını işe alıyordu. Biz memurlar ise maaşlarını alıp çoluk çocuğumuzla afiyetle yiyorduk, elbiseler alıyorduk. Biz mutluyduk, siyasetçi mutluydu, komşular mutluydu, esnaf mutluydu. Ama Seyit'in evinde çaresizlik her tarafı sarmıştı.

Dayanamadı Seyit, taşıyamadı Seyit. Dört çocuğunu geride yapayalnız bırakıp ölüme yürüdü. Arkasından dediler 'Keşke yapmasaydı, canına kıymasaydı, öbür dünyasını da mahvetti' dediler.

Öyle mi? Öyle mi? Öyle mi?

Öyle mi? Öyle mi? Öyle mi?

Demek bu çaresizlik ve yalnızlık içerisinde canına kıyan Seyit cehenneme gidecek, bizler de cennete gideceğiz öyle mi? Öyle mi? Öyle mi? Eskil'in siyasetçisi, esnafı, memuru, vatandaşı biz cennete gideceğiz öyle mi? Öyle mi? Öyle mi?

Bugün cuma namazında imam camiden bizi kovalamalıydı; 'Demek Seyit yoksulluktan, çaresizlikten, yalnızlıktan canına kıyacak, 4 tane yavrusunu hem öksüz hem yetim hem yalnız bırakacak, siz buna seyirci kalacaksınız, haberdar olmayacaksınız, şimdi burada kılacağınız iki rekat namaz ile Allah'ın rızasını kazanacaksınız, cennete gideceksiniz öyle mi?' Haydi varın gidin işinize deyip, camiden kovalamalıydı bizi, ben de dahil olmak üzere hepimizi. Birbirimize 'Cumanız mübarek olsun' diye mesaj attığımız için, cumamız mübarek oldu öyle mi?

Cennet bu kadar ucuz mu? Seyit çaresizlikten canına kıyarken bizim yediğimiz lokmalar helal mi? Seyit çaresizken canına kıyarken hacca gitmek bize farz mı? Bilmiyorum, hocalar daha iyisini bilir. Seyit canına kıydığı için geride kalan dört çocuğunun üzerine güneş batarken, biz evlerimizde çoluk çocuğumuzla yemeğe kaşık sallarken, o lokmalar bizim boğazımıza durmalı, çakılıp kalmalıydı. Lanet olsun fakiri görmeyene, lanet olsun fakiri gözetmeyene, lanet olsun bana, lanet olsun bize, lanet olsun hepimize. Daha ne diyeyim? Sakın bize hakkını helal etme Seyit. Çekelim cezamızı sonuna kadar, sonuna kadar, bize merhamet etme, biz merhameti hak etmiyoruz.

Seyit'in büyük oğlu Recep, görev yaptığım Eskil 75. Yıl Anadolu Lisesi'nde okuyor. Babasının vefat ettiği gün, babasının Eskil'e kendilerini ziyarete gelmelerini bekliyormuş. Kara haberi alan öğretmen arkadaşlar, sınıftan Recep'i çağırmışlar, Recep heyecanla çıkmış sınıftan 'Herhalde babam geldi.' diyerek. Söyleyememiş arkadaşlar baban öldü diye.

Bu yazıda sarf ettiğim kem sözler önce kendime sonra da üzerine alınan herkese. Seyit gitti, gelmez geri. Haydi bari seferber olalım geride kalan 4 yavruya, anasına babasına.

Büyük oğlunun üzerine hesap açtırıp, hesap numarasını sizlerle paylaşacağım. Kaymakamlığımıza müracaatta bulunup Yardım Kampanyası düzenlenmesi talebinde bulunacağım.

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
2953
807
248
58
41
27
18
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?