Görüş Bildir
Haberler
Bir Babanın Gözünden Kız Çocuğunun Büyümesine Şahit Olmak

etiket Bir Babanın Gözünden Kız Çocuğunun Büyümesine Şahit Olmak

Öykü Parlak
23.03.2017 - 18:39 Son Güncelleme: 02.05.2018 - 18:10

Bir insanın büyümesine şahit olmak, yaşayabileceğiniz en güzel maceradır.

İçeriğin Devamı Aşağıda

0-5 Yaş

Her çocuk melek gibidir gözümüzde ama büyükler hep, kız çocuğu cennetten bize gönderilmiş bir armağan gibidir derler. Gözünün içine bakarsınız. Sanki dünyadaki en narin, en kırılgan, en korunmaya muhtaç varlık ellerinizin arasında duruyordur. Onu korumak için yapmayacağınız fedakarlık yoktur. Canınızın bile kıymeti yoktur, onun canının karşısında.

İlk adımları, ilk kelimesi, ilk gözyaşı, ilk gülümsemesi, ilk kahkahası, ilk

şaşkınlığı, size ilk küsüşü, sizden bir şey isterken yüzünün aldığı şekil…Hepsi

bir mucizenin yansıması gibidir.  Masumiyetin beden bulmuş halidir o. Bir gün saklambaç oynarken, halının altına saklanır. O sizi göremediği için sizin de onu göremediğinizi düşünecek kadar eğlenceli ve şaşkınlık yaratıcı bir masumiyet.

5-10 Yaş

Eskiden onu korumak için yalnızca evdeki mobilyaların düzenini değiştirmeniz, keskin aletleri, ilaçları onun ulaşamayacağı yerlere saklamanız yeterliyken artık o minik kızınız, dış dünyaya adım atmaya başlamıştır. Kendi kararlarını verebilen, hayatıyla ilgili isteklerini dile getirebilen, size karşı çıkabilen, minik bir insan olmuştur.

Edindiği ilk arkadaşı, okumayı öğrendiği an yüzündeki “dünyanın en güzel kıtasını keşfettim” ifadesi, tek başına markete gitmesine izin verdiğinizde

omuzlarında oluşan gurur, sizden ayrıyken yaşadığı olayları ayrıntılı bir

şekilde size anlatırken duyduğu heyecan.. Anlarsınız gözünüzün önünde dünyanın tüm kötülüklerine rağmen muhteşem bir varlık yetişiyordur.

10-15 Yaş

Ev dışındaki yaşamı hayatında büyük yer kaplamaya başlamıştır. Aslında sizin

fikirlerinize en çok karşı çıktığı, sizin dışınızda herkesin haklı olduğunu

düşündüğü o zorlu süreç yavaş yavaş başlıyordur. Bazen öyle cümleler kurar,

öyle sorular sorar ki, “benim kızım bunları sorabilecek yaşa ne zaman geldi”

dersiniz. Aslında gelmiştir de ama siz onu hala o size muhtaç, kırılgan minik

bir bebek olduğu günlerdeki gibi gördüğünüz için bir türlü kabullenemezsiniz

büyüdüğünü.

Zaman çok çabuk geçmiştir. Sadece minicik bir pille çalışan o zalim saatlerin, nasıl acımasızca hayatınızı çaldığını, yüzünüzde nasıl çizgiler

oluşturduğunu düşünür, öfkeyle karışık bir üzüntü duyarsınız. Keşke zaman

sadece kızınıza işlese, sizin yaşınız hiç geçmese de onun yanından hiç

ayrılmasam, desteğimi hep kalbinde hissetse diye dilersiniz.

15-20 Yaş

O minik, narin kızınız artık her zaman olduğundan daha da güçlüdür. Tüm dünyaya meydan okur tek başına. Eve geç kaldığı zaman hemen felaket senaryoları kurarsınız kafanızda. Aradığınız zaman telefonunu açmadığında müsait olmadığını düşünmezsiniz hiç. Hep en kötüsünü düşünürsünüz. Bir evlada sahip olmanın en büyük etkilerinden biri de budur zaten: her an ona zarar gelecekmiş gibi hissetmek.

Dedektif gibi araştırırsınız tüm arkadaşlarını. Nereli? Annesi babası ne iş yapıyor? Nasıl sohbet ediyorsunuz? Çünkü kızınızın etrafındaki herkesi, her şeyi potansiyel bir tehlike gibi görürsünüz.

Halledemeyeceği, başa çıkamayacağı hiçbir sorun yoktur aslında. Hatta artık yanınızdan ayrılıp, hem akademik eğitim göreceği, hem de hayatı iliklerine kadar öğreneceği yeni bir yolculuğa çıkacaktır. Oysa daha dün okulun ilk gününde heyecanlanıp midesi bulanır diye çantasına elma koymuştunuz.  Çünkü bilirsiniz ki ne zaman heyecanlansa midesi bulanır ve ekşi bir şeyler yemeden de o bulantı geçmez.

Ne çabuk büyüdü, nasıl oldu derken, bindiği otobüsün arkasından el sallarken bulursunuz kendinizi. Kızınız uçup gitmiştir yanınızdan. Oralarda ne yer ne içer, gece üşür mü, ya kabus görürse? Kabus görünce hep bizim yanımıza koşar, sarılmadan uykuya dalamazdı. Ne yapar şimdi tek başına?

Kızınız hala kabus görüyordur ama tek başına. Kendisine sarılıp, kabuslarıyla başa çıkmayı öğrenmiştir.

20-25 Yaş

Hem ondan uzak kalmak hem de yılların omzunuza verdiği yükler sizi yavaş yavaş yaşlandırmaya başlamıştır. Eskiden koşarak çıktığın merdivenleri artık mola vermeden çıkamadığını fark edersin. İşte o fark ediş, yeni korkuların başlangıcıdır. Ya bana bir şey olursa, ya ölürsem? Kızım bensiz ne yapar? Anne baba olmak böyledir aslında biraz da. Öleceğine değil de sen öldükten sonra evladının ne yapacağını, derdi olduğunda kimin omzunda ağlayacağını düşünürsün.

Birgün genç bir delikanlının elini tutup getirir karşınıza erkek arkadaşım

diye. İşte yeni bir tehlike daha. Kızınıza sizinle aynı yakınlıkta durabilecek

yeni bir insan. Kızınızın çok sevdiğini söylediği, hayatını birleştirmeyi

düşündüğü insandan bile korumaya çalışırsınız onu.

Telefon çalar birgün. Anne, baba, ben mezun oluyorum! Artık bir mesleği de

vardır. Yıllar önce evin arka bahçesine gömdüğünüz meyve fidanının, her gün daha da güçlenerek büyümesi gibi büyümüştür kızınız. Ondan daha heyecanlı, içinizde çocuksu bir sevinçle mezuniyet törenine gidersiniz. Giderken yanınıza bir de elma alırsınız. Çünkü bilirsiniz ki ne zaman heyecanlansa midesi bulanır ve ekşi bir şeyler yemeden de o bulantı geçmez.

İçeriğin Devamı Aşağıda

Artık anlarsınız. Her türlü kötülükten, tehlikeden korumaya çalıştığınız o minik kızınız, öyle ufak sorunlarda yıkılıp pes etmeyecek, dağ gibi güçlü bir kadın olmuştur. İçindeki o narin yanı, kırılgan kalbi hep orada olacaktır ama artık her yolda tek başına yürüyebilir, her sorunla başa çıkabilir. Siz hayatınızda olsanız da olmasanız da sizin desteğinizi omzunun tam yanında her zaman hissedecektir.

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
949
595
326
20
7
7
5
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın
putumku

Lan ben vermem kızimı kimseye. Çok acayip moralim bozuldu. Ağlicam simdi:(

MagOrwell

en yakın ne zamana bir kız çocuğuna sahip olabilirim acaba? cidden çok istiyorum bunu. allah nasip eder inşallah.

B. Barnes

Ana olmak istiyorum lan artık Allahım duy sesimi.

B. Barnes

ok.