Tuz Olmadan Dünyada Yaşam Mümkün mü? Cambridge Üniversitesi'nde Yapılan Tuz Deneyi İnsanları Neredeyse Öldürüyordu!
Sodyum ve klorür tek başlarına bize zarar verirken birleşimi olan tuz bizi hayatta tutuyor.
Geçmişe göz atarsak tuzla maaşını alan, vergisini veren, yiyeceklerini tuzlayıp bozulmaya karşı koruyan veya medikal sebeplerle kullanıp yaralarını iyileştiren insanlara rastlarız.
Tuzun 14.000'den fazla kullanım alanı mevcut. Ancak bizim için anlamı "lezzetli yemekler!"
Her şeyde olduğu gibi tuzda da dengeyi korumak gerekiyor.
Tuz, az alındığında yorgunluk veya kusmaya neden olabilir. Fazla alındığında ise kan pıhtılaşmasına, kalbin işini zor yapmasına yol açabilir.
Vücudumuzda yaklaşık olarak 40 çay kaşığı kadar tuz bulunur.
Bu da kabaca vücut ağırlığımızın %0.4'üne denk gelir. Ağladığımızda, terlediğimizde bu tuzun bir kısmını kaybederiz ve yerine tekrar tuz almamız gerekir.
Sağlık Bakanlığı yetişkinler için günlük tuz tüketiminin 5 gramı (yaklaşık 1 çay kaşığı) aşmamasını öneriyor.
Bu miktarı bir paket cips yiyerek almanız olası.
Hamburger ve patates kızartması yiyerek ise ortalama 3.4 g tuz alabilirsiniz.
Peki hiç tuz almazsak neler olur?
1930'lı yıllarda Cambridge Üniversitesi'nden Dr. Robert McCance 10 gün boyunca tuz tüketmeyecek 4 gönüllüyle anlaştı.
Öncelikle gönüllüler terletilerek vücutlarındaki tuzu kaybetmeleri sağlandı ve sonrasında alacakları gıdaların tamamen tuzsuz olmasına dikkat edildi.
Gönüllülerin yemekten aldıkları zevk neredeyse kayboldu ve yemek yerken bile yorulmaya başladılar.
Hücrelerin ne kadar su tüketeceğini düzenleyen tuzun eksikliğinden dolayı kan hücreleri şişmeye başladı.
Sonrasında herhangi bir müdahale olmasaydı gönüllüler kasılma nöbeti geçirecek ve belki komaya girecek, hatta öleceklerdi.
Deney bittikten sonra gönüllülere tuzlu yiyecekler verildi ve dakikalar içerisinde enerjileri yerine geldi.
Görünen o ki tuz olmadan pek de uzun bir süre dayanamazdık.
Bitkiler ve hayvanlar için de durum farklı olmazdı.
Okyanuslardan tuzu çıkardığımızda su altındaki algler yok olurdu ki bu dünyadaki fotosentezin yarısının yok olması demek.
Topraktaki bitki hayatı da bu yok oluşu takip ederdi.
Fazla karbondioksit ve yetersiz oksijenle yüzleşmek zorunda kalırdık.
İklimler dramatik şekilde değişir aniden oluşan hortumlarla birlikte hava sıcaklığı çok sıcak ve çok soğuk dereceler arasında dalgalanırdı.
Fırtınalı havalar, gıda kıtlığı ve oksijen eksikliğinin yanı sıra geçmeyen baş ağrıları ve aşırı yorgunlukla yüzleşmek zorunda kalırdık.
Herhangi bir göğüs ağrısı muhtemelen kalp kriziyle sonuçlanırdı.
Böyle bir durumda da kalabalık hastanelere gitmek yerine en yakındaki markete gidip tuzlu bir şeyler almak daha mantıklı olur!
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın
Tuz olmadan beyin ve kemikler gelişmiyor. En önemli konuya hiç değinilmemiş.
Denklemden neyi çıkarırsan çıkar hep benzer senaryolar görüyoruz.Düzene bak.
aynen.ben her zaman herşeyden dengeli yemenin uygun olduğuna inanıyorum.bazıları mesela şekeri yemeyin diyor.halbuki vucuda tuz gibi şekerde lazım..
Ben tuzsuz yemeye özen gösteriyordum. Yumurtaya bile tuz değdirmiyordum. Her neyse artık günde bir çay kaşığını geçmeyecek şekilde tuza başlayayım bari.