Toplumun Eksik, Yarım Damgasını Yapıştırdığı Anneliği Reddeden Kadınlarla İlgili Konuşmamız Lazım!
Toplumun Eksik, Yarım Damgasını Yapıştırdığı Anneliği Reddeden Kadınlarla İlgili Konuşmamız Lazım!
Tercihlere saygı duymayı bir türlü öğrenemedik.
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Evlenildiği andan itibaren öncelikle anne/baba daha sonra da akrabalar, çocuk konusunda çiftlere baskı yapar. Bu baskının da adresi kuşkusuz en çok kadınlardır.
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Ve bu baskı nedeniyle de "istenmediği" halde sırf sevgili büyüklerin ricasıyla çocuk dünyaya getirilir. Toplumumuzda bu, bir noktadan sonra artık zorunluluk haline gelmiş durumda.
Kadınların hayatını kısıtlayan ve belki de alt üst eden bu zorunluluk ve baskı durumu aynı zamanda şiddetin de bir türü.
Bu şiddet ve toplumsal kuralları kabul etmeyerek ömrünün sonuna kadar çocuk sahibi olmak istemeyen kadınlar da var. Bu kadınların da genellikle bencil ve eksik olduğu düşünülür.
Öncelikle, sırf üreme organı olduğu için üzerine büyük bir sorumluluk yıkılmasına izin vermeyen kadınlar bencil değildir.
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Toplumun çoğunun kadını, anneliği ve ev hanımlığı üzerinden tanımladığı bir dünyada geçtiğimiz dönemlerde anneliği reddeden kadının "yarım olduğu" söylenmişti. Hayır efendim! Bu dünyaya çocuk getirmek istememek sadece bir tercih, yarım ya da eksik meselesi değil.
Ayrıca anneliği reddeden kadının çocukları sevmediği de düşünülür. Evet, sevme gibi bir zorunluluğu yok fakat bunu genellemek yanlış. Kaldı ki anne olup da çocuğunu sevmeyen kadınlar da mevcut. :)
Ömürlerinin sonuna kadar yalnız başına olacaklarına ve yalnız öleceklerine dair bir algı da var. Toplumun bir kısmı üretmeyen kadının bir daha birileri tarafından sevilmeyeceğini düşünüyor ve çok büyük yanılıyorlar.
Çocuk sahibi olmak istemeyen erkekleri unutuluyor. Çocuk isteyen bir erkek kaldı ki gerçekten seviyorsa kadının tercihine de saygı duyar ve birlikte hayatlarını geçirebilirler. Bu çok zor olmasa gerek.
Fikrini değiştirmesi için de epey bir baskı görür bu kadınlar. Bu tercihini değiştirmek gibi bir zorunluluğu yoktur. Tabii ki de kendi iradesiyle değiştirebilir, toplum baskısıyla değil.
Birçok ülkede bu reddetme durumu gayet normal karşılanırken, Türkiye'de ne yazık ki bu kadınlara ucube, canavar gözüyle bakılıyor. Konu çok basit aslında; hayatın tadını çocuksuz bir şekilde çıkarmak ve özgür hissetmek...
Hiçbir zaman çocuk için hazır olmayacağını, çocuk yetiştirmek için gerekli eforu sarf edemeyeceğini düşünmek... Belki de bu kötü dünyaya bir çocuk getirmenin bencillik olduğunu düşünmek... İşte hepsi bu!
Siz neler düşünüyorsunuz?
Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
Yorum Yazın
Ben kendime bakamıyorum ki. Kadın erkek fark etmiyor. Her iki taraf da zorlanıyor. Duygusal, karakter ve bakacak durumu olmayanlar yapmasın zaten. Çocuğa yaz... Devamını Gör
sayfalarca açıklama yapmaya gerek yok : istemiyorum.. bu kadar basit.. beden benim, ister doğururum ister doğurmam.. ve doğurmak istemiyorum.. kime ne, niyey... Devamını Gör
Hep derim 21.yüzyılda 7 milyar insan yaşarken, kimsesiz çocukları evlat edinmek varken çocuk yapmak bencilliktir. Türkiye gibi geri kalmış ülkeler şu şekilde... Devamını Gör
Dünyada yedi milyar insan varsa ürememesi gerekenler Çinliler, Hindular ve Afikalılar, biz değil. Nitekim besleyecek durumları bile olmamasına rağmen en çok ... Devamını Gör