Tonton Bir Teyzeyken İşlediği Korkunç Suçlar Ortaya Çıkınca İdam Edilen Şeytan Babaanne: Velma Barfield
Düzenli olarak kiliseye giden, çevresinde iyi bilinen, yaşını almış bir kadın olan Velma Barfield’ın hikayesi şaşırtıcı olduğu kadar tüyleri diken diken edecek cinsten.
Hayatı boyunca yakınındaki herkesi bir bir kaybetmesiyle “inanılmaz derecede şanssız” biri olarak görülen kadının gerçek hikayesine göz atıyoruz...
1932 yılında dünyaya gelen Velma Barfield, sürekli istismara uğradığı ailesinden kaçmak için 17 gibi genç sayılabilecek bir yaşta Thomas Burke ile evlenir. Barfield’ın bu evlilikten iki çocuğu olur.
Her şey yolunda gibi görünürken, geçirdiği bir rahatsızlığın ardından Velma’nın rahmi alınır. Hastalık sonrası Velma ağrı kesici, kocası Thomas ise alkol bağımlısı olur ve evlilikleri ciddi derecede hasar görür. Velma, şiddetli bir kavganın ertesinde iki çocuğunu birden alıp evden gider.
Aynı günün sabahı esrarengiz bir şekilde ev alevler içinde kalır ve koca Thomas yanarak can verir.
Velma, bu trajik olayın ardından hayatına devam eder ve başka bir ilişkiye yelken açar. Kendisi gibi dul ve çocuklu olan Jennings Barfield isimli adam ikinci kocası olur.
Ağrı kesici bağımlılığı halen devam eden Velma, bu yüzden kocasıyla sık sık tartışmalar yaşamaya başlar. İki taraf da boşanmaya hazırlanırken Jennings Barfield birden hastalanır ve bir süre sonra kalp krizi geçirerek hayatını kaybeder.
İkinci kocasını da kaybeden Velma, bu kez ailesinin yanına döner. Fakat kötü talih onları da bulacaktır.
Babasını akciğer kanserinden dolayı kaybettikten kısa bir süre sonra bu kez annesi hastalanır ve ölür.
Birkaç yıl içinde kocasını ve anne babasını kaybeden Velma’nın hikayesi artık dışarıdan gerçek bir trajedidir. Yardımına koşan çevresi ve ona bir bakıcılık işi ayarlar.
Velma, Montgomery ve Dollie Edwards çiftinin yanına taşınır ve onların bakımını üstlenir. Ve evet, aynı yıl içinde rahatsızlanan çift hayatını kaybeder.
Bu defa Record Lee isimli yaşlı bir kadının bakımını üstlenir. Ne tesadüf ki bir süre sonra Lee’nin kocası John Henry de birden hastalananlar kervanına katılır.
Aşırı şanssızlığı ailesindeki herkesi kaygılandıran Velma, o sırada Stuart Taylor adındaki bir adamla ilişki yaşamaya başlar.
Bir süre sonra Taylor, sevgilisi Velma’nın adına sahte çekler düzenlediğini fark eder ve ikili bir kavgaya tutuşur. Ortalık yatıştıktan sonra Velma, Stuart'ın gönlünü almak niyetiyle ona bira getirir.
Daha yarısındayken midesi bulanmaya başlayan Stuart, bütün gün mide ağrısından kıvranır. Doktora gitseler de bir şey bulamazlar ve sıradan bir gastrit nöbeti olduğunu söylerler.
Talihsiz Stuart aynı sabah hayatını kaybeder.
Cenazenin ardından, Velma’nın kız kardeşi olduğunu iddia eden birinin polisi aramasıyla işler değişir. Ablası Velma’nın bir katil olduğunu, annesini öldürdüğü gibi Stuart Taylor’ı da öldürdüğünü ifade eder.
Stuart Taylor’ın otopsi raporuna kadar bu çağrıyı ciddiye almayan polis, otopside Taylor’ın bedeninde fare zehri yoluyla arsenik tespit edilince harekete geçer. O ana kadar Velma’nın hayatında meydana gelen tüm trajik ölümleri incelemeye başlayan polis, her seferinde aynı fare zehrinin izlerine rastlar.
Sonradan toplam dört kişiyi öldürdüğünü itiraf eder. Yine de Thomas Burke’ü kazara öldürdüğünü, Jennings Barfield’ın ise gerçekten hastalandığını ileri sürer. Burke için artık çok geç olsa da, Jennings konusunda yalan söylediği maktülün bedeninde bulunan fare zehriyle ortaya çıkar.
ABD’de idam cezasının yeniden yürürlüğe girmesinden bu yana idamla yargılanan ilk kadın haline gelen Velma’nın hayatı, kısa bir süre içinde bir medya sirki haline gelir.
Psikiyatristi Velma’nın ruh sağlığının yerinde olmadığına dair yargıcı ikna etmeye çalışsa da, başarılı olamaz. Jürinin ve yargıcın kararı neticesinde Velma Barfield idam cezasına çarptırılır.
Kamuoyu da çoğu zaman olduğu gibi ikiye bölünür. Bir yandan onun adına ilahiler okuyarak serbest bırakılmasını isteyen kitle (Velma aşırı dindar biriydi) diğer yandan onun suçlu olduğunu ve itlaf edilmesini talep eden kitle...
Son yemeğinde bir paket cips ve kola isteyen Velma’nın idam cezası, 2 Kasım 1984 yılında zehirli iğneyle infaz edilir.
Ondan geriye dışarıda onun için mum yakıp ilahiler söyleyen kitlenin gürültüsü kalır.
Yorum Yazın
"Bir köpek gibi itlaf mı?" haberi yazan arkadaşım ya direkt kopyala yapıştır yapma ya da yazdıklarına lütfen dikkat et.
Aynısını yazacaktım. Önce davranmışsınız. Yazarın bu şekilde ifade etmesi çok rahatsız edici.
fare zehiri de niye ihbar olana kadar anlasilmadiysa
hristiyanlıkta ki öldürmeyeceksin emrinden haberi yok mu tanrı'ın, aşırı dindarmış... ulan bu şizofrenler...son yemeğine bak birde cips, kola. kuzu pirzola, ... Devamını Gör