Rabia Naz Komisyonuna İfade Veren Polis: 'Siyah Aracı Hatırlıyorum'

TBMM Rabia Naz ve Şüpheli Çocuk Ölümleri Araştırma Komisyonu, 11 yaşındaki Rabia Naz Vatan’ın şüpheli ölümüyle ilgili tanıkları dinledi. İfadeyi alan polis memuru Mustafa Yazıcı ve görgü tanığı Mürsel Küçükal kan görmediğini söylerken, olay yerine ilk giden polis memurlarından Adem Artaç siyah aracı hatırladığını, “Bu çarpmış olabilir mi?” diye şüphelendiklerini anlattı. 

Hürriyet gazetesinden Umut Erdem'in aktardığı haberine göre, TBMM Rabia Naz ve Şüpheli Çocuk Ölümleri Araştırma Komisyonu 11 yaşındaki Rabia Naz'ın şüpheli bir şekilde hayatını kaybetmesi hakkındaki soruşturması devam ediyor. Komisyon son olarak olay yerine ilk giden polis memurları da dahil tanıkları dinledi.

Rabia Naz'ın akrabası Bahri Vatan komisyona verdiği ifadede 'böyle bir şeye tevessül edecek bir çocuk değildi. Cıvıl cıvıl, pırıl pırıl aklıselim çocukcağızdı. Ha, oradan atlama şansı var mıydı? Zatıalilerinizin takdirine bırakıyorum. Böyle bir şey imkânsız gibi. Adli tıp raporlarında da öyle, bu darp olayı' dedi. 

Komşu Çiğdem Cebeci ise Rabia Naz'ın kayıp olan çantasının akşam bulunduğunu söyleyerek şöyle devam etti:

'Olayı ‘kaza’ olarak duymuştum. Çok neşeli, cıvıl cıvıl bir çocuktu. ‘Okul çantası kayıp, bulunamamış’ deniyordu. Saat on buçuk civarı, gece çantanın bulunduğu söylendi. Orada bir kargaşa oldu. Çantayı bir erkeğin elinde gördüm ama polis miydi, sivil miydi bilemem. Rabia Naz’ın oradan düşmüş olabileceğine inanmıyorum. Atardamarın kesildiğinden bahsediliyor. Bu vücuttan boşalan kan nerede?'

Olay yerine ilk giden polis memurlarından olan Tamer Orhan, 'çocuğa araba çarpma' ihbarı üzerine olay yerine gidip ilk araştırmayı bu yönde yaptıklarını anlattı. Orhan komisyona şu ifadeyi verdi:

'Saat beş buçuk sıralarında bir çocuğa araba çarpmış olabileceği yönünde ihbar aldık. Çocuğu ilk bulanlar, sırtüstü orada yatarken gördüklerini söylediler. Olay yerinde trafik kazasına yönelik çalışmayı bitirdikten sonra delil toplamak için hastaneye gittim. Hastaneden çocuğun yüksekten düşmüş olabileceği konusunda bilgi gelince yüksekten düşme ihtimalini araştırmaya başladık.'

İfadeyi alan polis memuru Mustafa Yazıcı ise verdiği ifadesinde, olayın tanığı olan Mürsel Küçükal'ın panik halinde olduğunu söyledi. Tanık Mürsel'in ifadesinde kan görmediğini söyleyen Yazıcı ifadesinde şöyle devam etti:

'Mürsel geldiğinde panik halindeydi. O yüzden zaten, garipsediğim için arkadaşlara söyledim. Grup amirine, hatta ilçe emniyet vekilimize, komiser yardımcıma söyledim. Dedim ki: ‘Bunun hâl ve hareketlerinden ben şüphelendim, siz de dinleyin bunu’ falan. Onlar da dinlediler daha sonra. Su almaya giderken bir kız çocuğunun inleme sesini duyduğunu söyledi. ‘Çocuğu ilk gördüğünde konuşabiliyor muydu? Sana cevap verdi mi?’ diye sordum, ‘Yok, cevap vermedi’ dedi. ‘Peki, hiç kan gördün mü veya başka bir şey gördün mü?’, onları sordum, ‘Yok’ dedi. Bir bayanı çağırmış, orada sara nöbeti geçiriyor, işte yüzünü falan yıkamışlar; sonra ambulans gelmiş, almış götürmüş.'

Olay yerine ilk giden bir diğer polis memuru olan Adem Artaç ise şüpheli siyah aracın uzun süredir orada olduğunun söylendiğini şöyle aktardı:

'Olay yerinde üç şahıs vardı. Bunlar Mürsel Küçükal, Önder Dede, bir de Şermin Dede isimli yaşlı bayandı. Siyah aracı hatırlıyorum. O araç üzerinde de ‘Bu çarpmış olabilir mi?’ diye Ruhi Kalkan ile trafikçi arkadaş inceleme yaptılar ama ‘Hiçbir iz yok’ dediler. Sordular ‘Bu ne kadardan beri burada?’ Şermin Dede ‘Bu uzun süreden beri burada’ dedi.'