Pelin Çini Yazio: Kimsenin “Yakın Arkadaş”ı Olmak İstemiyorum
Buna benzer bir yazıyı yakın bir tarihte yazmış olmama rağmen kendimi tutamıyorum ve izninle sosyal medya paylaşımı ile duyarsızlık meselesini biraz daha “uzatıyorum” sevgili okuyucu çünkü kafamda yine DELİ sorular var…
İzmir’de CANIMIZ yandı, hâlâ da yanıyor. Çok büyük bir deprem oldu ve biz YİNE hazırlıklı değildik. İnsanlar bir günü aşkın süredir enkaz altında. Hem “mucize” kurtuluşlara hem de acı haberlere şahit oluyoruz. Zamana karşı bir yarış söz konusu. Yanlış yapılanma, insan sağlığını hiçe yaşan inşaat firmaları ve deprem konusunda bir türlü edinemediğimiz “bilinçsizlik”ten bahsetmek lazım, biliyorum ama öncesinde bu depremin bize gösterdiği bir başka GERÇEĞİ konuşmak lazım. Ruhumuzdaki yanlış yapılanmayı, duyarsızlıkta (acaba şuursuzluk mu desem?) geldiğimiz noktayı.
Eskiden insanları “seyahat edince ya da içki sofrasında” tanırdık şimdi Instagram sağ olsun ikisine de gerek kalmadı.
Zira bir kişinin hayata bakış açışını anlamak için onun sosyal medya kullanımına dikkat kesilmek yeterli. Şimdi biliyorum ki içinizden “Pelin sosyal medyada gördüğün her şeyi ciddiye alma” diyeceksiniz merak etmeyin almam gerekenleri alıyorum! Yani 40 bedeni 36’ya çeviren hanım kızlarımızı ya da bir aylık harçlıkları ile kiraladıkları lüks otomobillerle poz veren kirli sakallı (yüzde 80) yağız delikanlılarımızı kastetmiyorum. O numaralara tokum, gerçek olmadıklarını biliyorum.
Benim derdim daha “sahtekâr” olanlarla. Sevgiden, barıştan, “bir” olmaktan bahseden ama bu paylaşımları sırf “moda” diye yapan yeni nesil insanlarla… Sürekli vegan yemek tarifi paylaşıp da akşamları soluğu kelle paçacı da alanlar gibi bir şey bu güruh ve ne acıdır ki tahmin ettiğimizden çok daha kalabalıklar…
Gelelim cevaplarını sizden almayı umduğum sorulara:
İzmir’de insanlar can pazarı yaşarken, anneler çocukları için enkaz başında beklerken sen ne demeye halloween kutlamanı paylaşırsın be arkadaş? (İçin nasıl götürüyor da böyle bir zamanda party yapıyorsun? Ya da Halloween kutlamak da ne demek? Bu senin kültüründe var mı? Sorsam bu bayramın anlamını bilir misin?”lere hiiiiiiç girmeyeceğim)
Hadi paylaştın, dedin ki “bu benim hayatım, benim sosyal medyam..” o zaman bunu neden mert bir şekilde değil de riyakarca yaparsın? Genel hikayelerinde “ah canım İzmir’im” deyip “yakın arkadaşlar” sekmesinde “party” anlarını paylaşırsın?
Biliyorum herkes her şeye karşı aynı duyarlılığı göstermek ZORUNDA değil. Biliyorum her kulun kendi tekâmülü, kendi dersi ama BAZI konular var ki onlarda UMURSAMAZ olmayı insanlıkla bağdaştıramıyorum. ELİMDE DEĞİL. Bugün uzaylılar gelse insanlığa saldırsa nasıl hepimiz aynı şekilde mücadelede verecek, sırt sırta savaşacaksak yani din, dil, ırk ayrımı kalmayacaksa deprem gibi doğal afetlerde de bu olmalı. Haksız mıyım?
Hayvanlarla alakalı paylaşımlarda katılmak istemezsin, “hayvan sevmezsin” anlarım, SMA'lı çocuklarda “içim götürmüyor” dersin anlamaya çalışırım ama söz konusu kendi memleketinde deprem olduğunda bu vurdumduymazlığı anlayamıyorum
Ve gelelim o “yakın arkadaş” sekmesi meselesine. O sekmedeki diğer YAKIN ARKADAŞLAR arasından bu duruma tepki veren olmadı mı? Yani bir Allah’ın kulu da çıkıp size YUH demiyor mu?
Ve son ama en önemli soru: SİZCE İNSANLARIN DUYARLI OLMAK GİBİ BİR ZORUNLULUĞU GERÇEKTEN VAR MI? bu yazıyı hazırlarken çok sevdiğim bir doktor arkadaşımın bu mesele ile alakalı paylaşımına denk geldim. İnsanların hayatı algılayış biçimlerin saygı duyulması gerektiğini söylüyordu. “Zorla kimseyi duyarlı yapamazsın” diyordu. Durdum, düşündüm. Sinirim biraz geçti ve yazıyı bu sakinlikle bitirip sormak istedim. SAHİ BEN İNSANLARIN UMURSAMAZ OLMALARINI UMURSAMAMAYI ÖĞRENMELİ MİYİM?
Yorum Yazın