Görüş Bildir
Haberler
Murat Yıldız Tarafından Kaleme Alınan İlk Roman: Dillendiremediğim Elveda

Murat Yıldız Tarafından Kaleme Alınan İlk Roman: Dillendiremediğim Elveda

Roman, büyük bir yarışma için yaşadığı adadan ilk defa ayrılacak olan Aiden adındaki genç karakterin, Yavuz adında gizemli bir denizciyle karşılaşmasıyla başlıyor. Topluma dışarıdan bakan bu iki karakterin geçmişlerinin de anlatıya katıldığı hikâyede, vedaların kötü bir yazgı mı yoksa kabullenilmiş bir sıradanlık mı olduğu olgusu, çeşitli olaylar etrafında cereyan ediyor. Nihayetinde verilemeyen vedalara ‘’ne?’’ olduğu sorgusuna farklı karakterlerin yaşam hikâyelerinden örnekler veren bu roman 19. yüzyılın sonlarında geçiyor.

İçeriğin Devamı Aşağıda

"Dillendiremediğim Elveda, toplumun gölgesinde kalan küçük insanlarla büyük acıların aynı potada eritildiği bir roman. Heyecan verici yolculukların, arayışların ve nihayetinde vedasını vermek için mücadele eden hayatların hikâyesi."

"Dillendiremediğim Elveda, toplumun gölgesinde kalan küçük insanlarla büyük acıların aynı potada eritildiği bir roman. Heyecan verici yolculukların, arayışların ve nihayetinde vedasını vermek için mücadele eden hayatların hikâyesi."

Kitap arka kapak yazısı:

Romandan alıntılar

Romandan alıntılar

'İki yıldız yan yanaydık. Fakat o benden daha parlak olandı.'

'O heyecan, merak ve bir şeylerin olmazsa olmazı hayatındaki tüm güzellikleri aldığında Yavuz kendine en uygun yer olarak denizleri seçmişti.'

'Bir şeyin farkına varmıştı; ölüm asla can yakmayacaktı. Can yakan şey tamamlanmayan eylemlerdi. Sonsuzmuş gibi gözüken, kabaca işlenmiş, yolunmamış sakat eylemlerdi. Aiden kendini gri bir perdenin üstünde hissediyordu. Bir şekilde arkada bıraktığı kişinin kendi eylemlerini tahmin ettiğini varsayarak kaygılanmamaya çalışıyordu. Perdenin diğer yüzü ise kendi benliğini taşımak zorunda kalan diğer karamsar düşüncelerdi. Perdenin bu yüzü diğerini çoktan alt etmeyi başarmıştı.'

'Bu kadar aydınlığa rağmen, tebessümündeki o tenhalık asla açıklanamaz cinstendi.'

'Hayat kaybettiklerinden sonra onun için öylesine hızlı akmıştı ki pişmanlıklarını törpülemeyen zamana, ona böylesine kötü bir ayrıcalık tanıdığı için içten içe kızıyordu.'

'Ama bazen kudretliymiş diye düşündüğümüz çarklar eskisi gibi ışık saçmaktan vazgeçiyor. Bir şeyler değişiyor, insan bunu anlamaya çalışırken farklı bilmecelerle asıl sorunun anlamını unutuyor.'

'Oysa yalnızca büyük sırların söylenmemek için olduğunu varsayıyorum. Geriye kalanlar insanların birbirleri için sakladıkları itiraflardan başka bir şey değil. İtiraflardan oluşan küçük sırların tatlı bir tedirginlik havası yarattığı doğru. Ama insan en büyük sırrını asla söylemez, hatta unutmak ister. Ondan kaçar ve bir süre sonra kendi kendine söylemeye bile utanır. Böylece insan sakladığı büyük sırrın gerçekliğini de unutup onun hiç var olmadığını söyler. İnsanın kendini kandırması dünyadaki en eğlenceli dramdır.

'Yağmur yağdığı zaman evlerinin sıcak camları ardında sevinen sanat düşkünü insanların evsizlere yapılan zülmü bilmemeleri kadar acılardan kaçarak günlerimi tamamlıyordum artık.'

'Hava esiyordu ve sokaklar hiç olmadığı kadar boştu. Yedek anahtarlarla bahçe kapısını sessizce kilitleyip orayı terk ettim. Yokuştan aşağı inince son bir kez eve baktım ve yol boyunca düşündüm; orada gömülmesine izin verdiğim şeyin iyi mi yoksa kötü mü olduğunu.'

'Farklı acıların büyüklüğünü görünce insan kendi acısını birazcık olsun hafifletebiliyordu ya, insan en çok bundan utanmalıydı.'

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
5
3
2
2
1
0
0
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın